HÜDA PAR'dan Erdoğan'a uyarı: "Viyana Bozgunu gibi olacak bir bozgunu yaşamak istemiyorsak eğer..."
HÜDA PAR'ın yayın organı Doğru Haber yazarı Bekir Tank, “Sayın Erdoğan yeni bir Viyana Bozgunu yaşatmamalı!” başlıklı yazısında, "adaletin geç kalmaması gerektiğini" vurguladı ve ittifak ortakları AKP’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a uyarılarda bulundu.
Türkiye’nin 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerle ilgili en çok tartıştığı konuların başında, Cumhur İttifakı’na katılan HÜDA PAR geliyor. Partinin geçmişinin yanı sıra, yürüttüğü siyaset ve programında yer alan hedefler, siyasetin havasını ısındırdı.
HÜDA PAR’DAN ERDOĞAN’A “ADALET” MESAJI
HÜDA PAR’ın yayın organı Doğru Haber’in yazarı Dr. Bekir Tank, “Sayın Erdoğan yeni bir Viyana Bozgunu yaşatmamalı!” başlıklı yazısında, ittifak ortakları AKP’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a uyarılarda bulundu.
Tank, adalet vurgusu yaptığı yazısında “Geciktirdiğimiz adalet nasıl ki bize zulüm olarak geri dönüyorsa, ötelediğimiz ve geciktirdiğimiz eleştiriler de kendimize ve dostlarımıza zulüm olmanın yanı sıra, hepimiz için hüsrandır ve bozgundur!” ifadelerini kullandı.
Osmanlı’nın 1683 yılındaki Viyana Kuşatmasını hatırlatan Bekir Tank, kuşatmanın bozguna dönüştüğünü hatırlatarak “Viyana Bozgunu, eldeki güç ve imkânların yerli yerinde kullanılması halinde kesin olan bir zaferin, askerinden başkomutanına kadar bu savaşta yer alanların ihtirasları sonucu, büyük bir yenilgi ile sonuçlanan olayın adıdır” dedi.
“VİYANA BOZGUNU GİBİ OLACAK BİR BOZGUNU YAŞAMAK İSTEMİYORSAK EĞER…”
Tank, seçimlere dair Erdoğan’a uyarılarını şöyle aktardı:
“Umumi manzaradan hareketle diyebiliriz ki, yeni bir Viyana Bozgunu yaşamak da yaşamamak da Sayın Erdoğan’ın uhdesindedir!
Milletin Erdoğan’ı geçen 20 yıl boyunca ve hem de darbelere ve kurşunlara göğsünü siper ederek iktidarda tutmasının nedeni, özlemini çektiği adalettir.
Burada cevabını vermemiz gereken soru şudur: Bizim ölçümüz, önümüzdeki ittifaklardan, taraflardan ve partilerden hangisinin diğerlerinden daha zalim veya daha adil olması mı yoksa bizzat adaletin kendisi mi olmalı?
Bazılarına zor gelse de biricik ölçü her zaman tabii ki, adalettir! Bu bağlamda bilmemiz gereken diğer bir husus da şudur: Gerek bizim ve gerekse toplumun önüne koyacağımız adaylar olarak muarızlarımızdan daha az zalim, daha az rüşvetçi, daha az gaspçı ve daha az hırsız olmamız, denize düşenlerin yılana sarılmaları gibi, kendilerini çaresizlerin çaresi olarak görebiliriz. Ama adalet, ehliyet ve liyakat gibi her iki dünyamızı da abat edecek değerleri ölçü almak dururken, insanları şerrin ehvenine mecbur etmenin de haddizatında bir bozgun olduğu şüphesizdir!
Ama sonuçları 340 yıl önceki Viyana Bozgunu gibi olacak bir bozgunu yaşamak istemiyorsak eğer, ne yapmamız gerektiğinin cevabı yukarıdaki soruda gizlidir.”