Oktarcıların hakimlerle ilişkileri: Dosyayı istedikleri mahkemeye nasıl aldırdılar, hapis cezaları nasıl bozuldu?
Adnan Oktar örgütüne yönelik hazırlanan iddianamede örgütün hakim - savcılarla ilişkilerine dair bilgiler yer aldı. Oktar davasının İstinaf'ta nasıl bozulduğuna dair ifadelerin yer aldığı iddianamede, örgüt üyelerinin cinsel istismara maruz kalan çocuğu da takip ettirdiği belirtildi.
Adnan Oktar Cemaati Silahlı Suç Örgütü'nün güncel yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianamede yer alan ayrıntılar, örgütün yargı ve bürokrasideki bağlantılarını gözler önüne serdi.
Adnan Oktar’ın lider, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın yönetici olduğu dosyada, 20 şüpheli yer alırken, örgütün operasyonlar sonrası faaliyetlerine devam ettiğine dikkat çekildi.
CUMHURBAŞKANI DANIŞMANI İLE GÖRÜŞTÜLER, SAVCILARLA YAKIN İLİŞKİ KURDULAR
İddianamede, örgütün “hukuk grubu” adı altında Adnan Oktar’ın talimatlarıyla hareket ettiği, bürokratlarla görüştüğü, yargı mensuplarını etki altına almaya çalıştığı, kimi savcılarla da yakın ilişki kurduğu ifade edildi. Gerçek Gündem'in ayrıntılarına ulaştığı iddianamede, Daban ve Babuna’nın yöneticiliğinde Oktar’ın liderliğinde örgüt üyelerinin bir Cumhurbaşkanı Danışmanı ile de görüştüğüne dair notların bulunduğu da vurgulandı.
İTİRAFÇI ANLATTI: OKTAR’IN MÜRİTLERİ DOSYAYI İSTEDİĞİ MAHKEMEYE NASIL ALDIRDI?
İddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan bir örgüt üyesinin Temmuz 2022’de verdiği ifadelerinde, yerel mahkemenin Oktar’ın da aralarında bulunduğu 215 sanığa, beraatten 9 bin 803'er yıl hapse kadar değişen oranlarda verdiği kararı bozmasına dair ayrıntılar da yer aldı.
Örgüt üyesi ifadelerinde, Oktar davasındaki toplamda 152 bin yılı bulan kararın istinaf sürecinde olduğu dönemde, hangi ceza dairesi tarafından değerlendirileceğinin belli olmadığını bu sırada Daban ve Babuna’nın yargı mensuplarını etki altına almaya çalıştığını anlattı.
Örgüt üyesi, “Dosya istinafa gittiğinde örgüt suçu olduğu için hangi daireye düşeceği konusu biraz belirsizdi. Yani 2. Veya 3. Ceza Dairesine düşme ihtimali de vardı. Bu süreç içerisinde Babuna ve Daban’dan ‘2 ve 3. Ceza Daireleri Örgüt ve Anayasal Suçlara baktığından bize buradan lehe bir karar çıkması mümkün değil. Bu dosya 1. Ceza Dairesine düşse iyi olur’ şeklinde konuşmalar duyuyordum” dedi.
“ONA DOSYAYI DA ANLATIYORUM. BİR YANDAN DA TEBLİĞ DE YAPIYORUM”
Örgüt üyesi devamında, dosyanın Babuna ve Daban’ın istediği gibi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne düştüğünü anlattı. İtirafçı isim, “Babuna bazı telefon görüşmelerinde bana dosyanın istinaf incelemesini yapan 1. Ceza Dairesi Başkanı Sayın Reyhan Yaman hanımın komşusu olduğunu söylemişti. Süreç içerisinde komşu adlı kişi ile ilişkilerinin geliştiğini, çok sıklıkla konuştuklarını, güzel bir muhabbetlerinin başladığını, oluştuğunu, evine giderek yemek yediklerini, hatta ona tebliğ yapmaya dahi başladıklarını anlatmıştı. Komşunun da bizi sevdiğini anlattıklarımıza kanaatinin geldiğini söylemişti. Hatta bir keresinde nedenini hatırlayamadığım bir sebepten ötürü Eda Babuna’yı aramıştım ancak ulaşamamıştım. Bana ertesi gün geri döndü ve ‘kusura bakmayın komşunun evine yemeğe gitmiştik. Baya uzun sohbet muhabbet ettik. Ona dosyayı da anlatıyorum. Bir yandan da tebliğ de yapıyorum. O yüzden telefonunuzu açamadım’ şeklinde anlatmıştı” diye belirtti.
MAHKEME ÜYELERİ ETKİ ALTINA ALINDI, “RIZASI VAR” DENİLEREK DOSYA BOZULDU
Etkin pişmanlıktan yararlanan örgüt üyesinin ifadeleri, Oktar dosyasına bakan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin etki altına alındığının göstergesiydi.
Nitekim binlerce sayfalık dosyayı kısa sürede inceleyen 1. Ceza Dairesi, "rızaları var" diyerek kararı usulden bozmuş, 68 sanığın tahliyesine karar vermişti. Karar sonrası ise Oktar davasında müşteki avukatları, HSK’ya şikayette bulunmuş ve kararın altında imzası olan hakimlere soruşturma açılmıştı.
HSK müfettişlerinin yürüttüğü soruşturmanın ardından Oktar Cemaati ile irtibatlı oldukları ileri sürülen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Başkanı Reyhan Yaman Bakırköy Hakimliğine görevlendirdi; eşi Anadolu Adliyesi Başsavcı Vekili Önder Yaman, düz hakim olarak Bakırköy Adliyesi’ne atanmıştı. Reyhan Yaman daha sonra emeklilik kararı almıştı.
HSK RAPORU VE İDDİANAMEDE YER ALAN İTİRAFÇININ İFADELERİ NEYİ İŞARET EDİYOR?
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), müfettişlerin hazırladığı 680 sayfalık raporda, bozma kararının rüşvet ile verildiğine dair iddialar incelenirken, “Komşu” kod adlı, Oktar bağlantılı bir kişinin Reyhan Yaman’a ulaştığı, bir flash bellek ile bozma kararına etki ettiklerine dair iddialar yer aldı.
Raporda, Oktar tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığı ileri sürülen 9 yaşında bir çocuğun da rızası olduğuna dair bulguların bulunduğu gerekçe gösterilerek dosyada bozma kararı verildiği ifade edildi.
HSK raporunda, mahkemenin karar dışı bırakılan kıdemli üyesi T.K.’nın verdiği beyanlar, Oktar iddianamesinde yer alan etkin pişmanlıktan faydalanan örgüt üyesinin ifadeleriyle de örtüşüyordu.
Örgüt üyesi, dosyanın 1. Ceza Dairesi’ne düşmesi için çabaladıklarını anlatırken, mahkemenin kıdemli üyesi de Oktar dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne geldiğinde, görevsizlik kararı vermelerinin doğru olacağı düşüncesini üye hakimlerle paylaştığını anlatmıştı. Kıdemli üye hakim, Oktar dosyası, cinsel suçlar başta olmak üzere diğer suçların da tamamen kendi dairelerinin görev alanlarının dışında olduğunu belirtmişti.
BOZMA KARARINI FLASH DİSKLE VERDİLER
HSK raporunda Hakim T.K.’nın, tahliye kararı sonrası üye hakimlere, “Hep sanık lehine düşünmüşsünüz. Mağdur dosyada hiç yok gibi davranmışsınız. Ahlaklı bir sanık avukatı bile sizin yazdığınızı yazmamıştır” dediği aktarıldı. “Dairenin bir üyesi olarak bu karara çok üzüldüğünü” söyleyen hakim T.K.’nın, mahkeme başkanı Reyhan Yaman’a hitaben, “Cumhuriyet tarihinde bu kadar tahliyeyi bir arada ilk kez gördüm. Yargıtay bile beraat verdiğinde veya tutukluluk süreleri dolduğunda tahliye kararı veriyor. Bu kadar tahliye olmaz. Yurt dışı yasağı bile koymamışsınız” dediği ifade edildi.
Hakim T.K., bozma kararının kendi katibine yazdırıldığını, bu durumu katibine sorduğunda ise “Kararı flash bellekte verdiler. Ben sadece UYAP’a aktarımını yaptım. Karar içeriğini dahi görmedim” yanıtını aldığını ifade etti.
OKTARCILAR 9 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU YURT DIŞINDA TAKİP ETMEYE BAŞLADI
Bu süreçte, 9 yaşında bir çocuğun da rızası olduğuna dair bulguların bulunduğu ifade edilip dosyada bozma kararı verilmişti.
Tam da bu noktada itirafçı olan örgüt üyesinin, 9 yaşındaki çocuğa dair anlattıkları da dikkat çekiciydi. İtirafçı, Babuna ve Daban’ın, dosya istinaf sürecindeyken, 9 yaşında cinsel istismara maruz kalan çocuğu araştırdığını, rızası olduğuna dair sahte bulgular elde etmeye çalıştığını anlattı.
İddianamede itirafçı şunları söyledi:
“Eda Babuna ve Meltem Daban’ın yaşı küçük mağdur hakkında birçok koldan araştırmalar yaptığını biliyorum. Örneğin; S.’nin Kazakistan’da nerede bulunduğu, ne yapığı, adresi, telefonu, okulu, vatandaşlık numarası, pasaport bilgileri vs. gibi tüm kişisel verilerinin gayri hukuki yollarla araştırıldığını ve sonucunda S.’nin birçok kişisel verisinin rızası dışında ve izinsiz bir şekilde elde edildiğini biliyorum. Hatta bu iş için Kazakistan’a birisini göndererek bizzat oradaki devlet kurumlarından gayri hukuki yollarla bilgi temin edilmesi ve S’nin izlenerek özel yaşantısının takip edilmesini sağladıklarını biliyorum. Hatta bu işin kendilerine pahalıya söylediğini de söylemişti. Ancak bu işi kime yaptırdıkları hakkında bana bir bilgi vermedi. Bu yöntemlerle elde edilen S.’nin bazı kişisel verilerine dair bilgileri Eda Babuna bana göndermişti.
Ben bu yapılanın bir suç olduğunu anladığım ve buna ortak olmak istemediğim için bana gönderdiği Word dosyasını kendime ayırıp bir flash disk içerisinde emniyete teslim ettim.
Ayrıca S.’nin yurt dışında yatılı kaldığı bazı kurumlar ve yanında kaldığı bazı aileler ile irtibata geçilerek S. hakkında hazırlanan raporları almaya çalıştıklarını biliyorum. Bazı kurumlardan raporlar almayı başardıklarını, ama bazı kurumların ise vekaletleri olmadığı için raporları vermediklerini biliyorum. Şuana kadar alınmış olan raporların içerisinde kendiler bakımından aleyhe yorumlanacak değerlendirmeler olduğundan bu raporları gizleyerek dosyaya sunmak istemediklerini biliyorum."