AKP Grup Başkanı canlı yayında konuştu: Vergi zamlarına 'deprem' bahanesi
AKP Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler, katıldığı bir canlı yayında arttırılan vergi oranlarının gerekçesini deprem olarak açıkladı.
AKP Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler, Habertürk canlı yayınında açıklamalarda bulundu.
Vergi zamlarına ilişkin soruya yanıt veren Güler, "1999 yılında bir deprem yaşadık. Şu anda yaşadığımız 6 Şubat depremlerine baktığımızda, kimi deprem bilimcileri depremin şiddeti, ortaya çıkar hasarın 16 kat olduğundan bahsedildi. Kanunda 9 kalemde gelir, kurumlar, ÖTV, emlak vergisi gibi birçok anlamda kalıcı hale gelmiş birçok verginin getirildi. Japonya'daki deprem ve tsunami sonrasında yeniden inşanın finansmanı 25 yıl süreyle gelir vergisi kaleminde 2.1 ilave artış yaptı. 10 yıl süreyle kaldırmayı düşündüğü kurumlar vergisini erteledi. Orada da ek kaynağa ihtiyaç duyuldu ve böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu" diyerek depremi vergi zamlarının gerekçesi olarak açıkladı.
Güler'in açıklamaları şöyle:
"Memur maaşlarına zam yaparken aynı zamanda gelir kaynağının oluşturulması gerekiyor. Aynı zamanda 6 Şubat depremlerinin getirdiği hasarların telafisi için gelir kalemleri oluşturmamız gerekiyor. Bu giderlerin karşılanacağı bütçe kaleminde o gelirin oluşturulacağı sistemi inşa etmesi gerekiyor. Memur emeklilerimizin refah payı, enflasyon farkı. Aynı zamanda SSK ve Bağkur emeklilerine ödenecek oranları açıkladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere talimatı oldu. Çalışma Bakanımız, Maliye ve Hazine Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Yardımcımızın çalışması oldu. Yüzde 25 zam uygulanması noktasında karar oluştu. Mevcut önergemizi verdik ve maddeleşti. Memur emeklilerimize yaklaşık yüzde 25'e çıktık. SSK ve Bağkur için de öyle aynı zamanda.
"ARTIRMA NOKTASINDA ÇABALARIMIZ DEVAM EDECEK"
Bize de çok sayıda itirazlar ve talepler geldi. Oransal manada beklentinin daha fazla olduğunu söylediler. Mümkündür, bu manada çalışanlarımızın özellikle enflasyona ezdirilmesi, özlük haklarının artırılması noktasında çabamız olacaktır. Ancak bütçe imkanları dediğimiz denge var. Belli noktalarda tasarrufta bulunarak farklı kalemler oluşturulmak suretiyle fazla verilmesini biz de arzu ederiz. Çok ciddi bir çaba sarfedildi. Bunların ekonomik büyüklüğü ve bütçeye getireceği yükle beraber. Bizim halihazırda ek bütçemiz vardı. Ek bütçe bugün kabul edildi. Orada yaklaşık 500 milyar TL'ye yakın harcamanın AFAD başkanlığımıza verildiğini görüyoruz. Yaklaşık 300 milyar TL'nin Hazine ve Maliye Bakanlığına verildiğini görüyoruz. Elbette bu manada bu gayreti ve çabayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde ekonomik imkanları artırma noktasında çabamız devam edecektir.
"KRİZİN ETKİSİNİ EN AZA İNDİRMEYE ÇALIŞTIK"
Bizim şu anda Maliye ve Hazine Bakanımızın açıklamalarına bakın. Merkez Bankası ile beraber piyasa oyuncularıyla enflasyonun kontrol altına alınması ve hayat pahalılığının bir şekilde çözüme kavuşturulması gerekir. Ülkemizin kendi programının dışında maalesef özellikle bölgesel manada savaş krizi. Ukrayna-Rusya savaşı. Ondan çok yakın zamanda yaşadığımız pandemi, hammaddeye ulaşım. Dünyada enerji maliyetlerinde artışı. Bunların ülkenize yansımaması diye bir şey sözkonusu olamaz. Elimizden geldiği kadar etkisini en aza nasıl indirebiliriz diye bunun çabası içinde olduk. Her yıl 80 milyar dolar enerjiye para ödeyen ülkesiniz. Maliyet artışlarıyla birlikte ne kadarını asgariye indirebiliriz. Doğalgaz ve petrolde dışa bağımlılığını asgariye inderecek, ortadan kaldıracak çabayı gösteriyoruz.
"JAPONYA DA GELİR VERGİSİ KALEMİNDE 2.1 ARTIŞ YAPTI"
1999 yılında bir deprem yaşadık. Şu anda yaşadığımız 6 Şubat depremlerine baktığımızda, kimi deprem bilimcileri depremin şiddeti, ortaya çıkar hasarın 16 kat olduğundan bahsedildi. Kanunda 9 kalemde gelir, kurumlar, ÖTV, emlak vergisi gibi birçok anlamda kalıcı hale gelmiş birçok verginin getirildi. Japonya'daki deprem ve tsunamesi sonrasında yeniden inşanın finansmanı 25 yıl süreyle gelir vergisi kaleminde 2.1 ilave artış yaptı. 10 yıl süreyle kaldırmayı düşündüğü kurumlar vergisini erteledi. Orada da ek kaynağa ihtiyaç duyuldu ve böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu.
"EYT'LİLER 15 MİLYON 500 BİNE ULAŞTI"
Bizim bu imkanları ne kadar yansıtırsak yansıtalım 'Bu yeterlidir, konfor alanıdır' demiyoruz. Elimizde geldiği kadar sosyal ve mali hakları genişletici çabayı göstereceğiz. Bunun bütçeyle beraber yönetilmesi lazım. Bu sene içerisinde çıkartılan EYT'lilerin de ciddi maliyeti var. Türkiye'nin 2002'de emekli sayısı 6,5 milyon kişi iken, EYT ile birlikte 15 milyon 500 bine ulaştı. EYT'de 15 milyon 900 bin işçiye ulaşacak. Aktif çalışan sayısı yaklaşık 25,5 milyon kişi. Burada sürdürülebilir manada emeklilik maaşı ödemeniz gerekiyor. Elimizden gelen her türlü imkanı kullanarak bunu yapmaya çalışıyoruz. Bir defa kamu çalışanları ve emekliler bakımından eşit işe eşit maaşı sağlayacak ve devamında da mevcut makam, unvan, performansa iyi yansıtabilecek. Elbette zaman içinde böyle bir reform değişik zamanlarda gündeme gelmesine rağmen itirazlar neticesinde hayata geçmedi. Bizim mutlaka çalışma hayatının düzenlenmesi gerekir. Herkesin özlük hakları noktasında ayın sonunu düşünmeden bir çalışma hayatını kurmamız lazım. Benim arzumdur, inşallah dört başı mamur çalışma hayatını düzenleyecek bir çalışmayı inşallah hayata geçiririz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ödeneğinde kendisinin talimatıyla son 2 yıldır hiçbir artış olmadı. Emekli Cumhurbaşkanları da zam alamıyor. Bir sistem yönetiyorsunuz.
"BUNUN SINIRLARININ ÇOK İYİ ÇİZİLMESİ LAZIM"
Devletin her türlü çalışma hayatında bulunan şirketlerin çalışanlarının iyi tanımlanmış olması lazım. Kamu kuruluşlarının farklı alanlarda ihtiyaç duyduğu özel sektörle ilgili çalışmalar var. İhale ile beraber sürdürebilir açısından hizmetin tamını yapıyorsunuz. Kamu hizmetiyle beraber 2015 döneminde çıkartılan kanunda taşeron yasası gibi ifade edilen, süreli değimiz, ihale süresiyle sınırlandırılmış hizmet çeşitliliği alanında belli işçilerin kadroya alınması vardı, bu sağlanmıştı. İhalenin içeriği, kapsamı teknik hususiyet arz ediyor. Bunun sınırlarının çok iyi çizilmesi lazım.
Kamunun reform ihtiyacını mutlaka karşılamamız gerekiyor. Bunun da kuralı hukuk çerçevesi içinde iyi tanımlanmış eşit işe eşit maaş gibi. Gençlik ve Aile Bankasını kuruyoruz. Yapısal manada süreye ihtiyacımız var. Henüz seçimlerden yeni çıktık. Hazırlığımızı iyi yapmamız lazım.
SAADET PARTİSİ-GELECEK PARTİSİ GRUBU
Meclis Başkanımızın seçimi, başkanlık divanının oluşturulması bir müzakere gerektiriyor. Bütün partileri ziyaret ettik. Görüş ve önerilerini aldık. Bugün de aynı. Bütün grup başkanvekillerimiz ön görüşme yaparak değerlendiriyor. Yeni bir grup kuruldu. Bu zorlama, belli hesaba dayalı bir durum, bunu Meclis iç tüzüğümüz kapsamı içerisine kurallar ne diyorsa yapıyorsunuz. Zorlama, sürdürebilir olmayan, siyaset mekanizmasının saygınlığını, milletvekilliğinin konumunu nasıl izah edeceksiniz. Siyasi durumunu izah etmekte farklı kelimeler kullanmak zorunda kalan, biraz da zorlama durumu yansıtacak.
"SİVİL, DEMOKRATİK ÇOĞULCU BİR ANAYASA"
28. yasama dönemi içerisinde bu ülkeye yakışır, ülkenin dinamik ve toplum yapılarının kendisini temsil ettiği hissettiği sivil, demokratik, çoğulcu anayasanın ülkemize hediye edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da arzusu ve bize talimatları bu şekilde. İktidar ve muhalefetin aynı zamanda bir çatışma alanı bu. Muhalefetin toplumunun ihtiyaçlarını gerçekten doğru belirleme, doğru propaganda yapma, gerçekçi çözüm önerileri noktasında bir çaba gösterdiğine hiç kimse inanmıyor. Kanun tekliflerimizin eksiği olabilir, farklı değerlendirmeye tabii tutabilirsiniz. Hazırlık, taslak metinler, görüşlerin ortaya konulması noktasında çabanın olacağını düşünüyorum.