Akşener'den ittifak tartışmalarına sert yorum: Adına ittifak dedikleri, manda ve himaye tuzağına geçit vermeyeceğiz
İYİ Parti Lideri Meral Akşener, son zamanlarda tartışma konusu haline gelen ittifak tartışmalarıyla ilgili, "Türk milletine, ölümü gösterip, sıtmaya razı eden, bu maskeli baloya, boyun eğmeyeceğiz!" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Akşener, CHP'nin ittifak teklifini reddettikleri karar sonrası dönen tartışmalarla ilgili, "Adına ittifak dedikleri, manda ve himaye tuzağın geçit vermeyeceğiz. Türk milletine, ölümü gösterip, sıtmaya razı eden, bu maskeli baloya, boyun eğmeyeceğiz!" dedi.
Meral Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları ve elbette cesur kadınlar! Sizleri, saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Grup toplantımıza, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
'KADIN HAKLARI BİR MEDENİYET MESELESİDİR'
Bildiğiniz üzere, dün; Dünya Kadın Hakları Günü’ydü… Yani ülkemizde, kadınlar olarak; seçme ve seçilme hakkına kavuşmamızın, 89’uncu yıl dönümüydü. Sözlerimin başında; Türk kadının gücünü gören, değerini anlayan ve hakkını teslim eden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüze, teşekkürü bir borç biliyorum. Allah, ondan razı olsun. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Değerli kadınlar; Ta 1934 yılında; batılı ülkelerden bile önce; kadınlara, seçme ve seçilme hakkını verilmiştir. Hatta aslında, pek konuşulmaz; Türk kadınına bu hak, ilk kez; 1930’da, belediye seçimleri için, zaten verilmiş; 1934 yılına giden süreçteyse; diğer yasal ve anayasal düzenlemeler tamamlanarak; tam kapsamlı halini almıştır. İşte o gün; böylesine bir cumhuriyet vizyonumuz varken; bugün, 2023 yılında; kadın haklarında, Türkiye’yi dünyanın gerisinde bırakan; bir büyük vizyonsuzlukla mücadele ediyoruz. Elbette, bu duruma, razı gelmeyeceğiz! Elbette, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz! Çünkü; 89 yıl sonra bugün; Cumhuriyet kadınları olarak, bizim görevimiz; Atatürk’ün açtığı yolda; bayrağı, daha da ileri taşımak; ve Türk kadınının, hayatın her alanındaki haklarına, kavuşmasını sağlamaktır! İşte bu yüzden, İYİ Parti; Söyleyecek sözü olan, kadınların partisidir! İYİ Parti; Tek bir kadının mücadelesini; tüm kadınların mücadelesi bilerek, savaşanların partisidir! Sürekli, “Kadın konusu, siyaset üstüdür” deyip, boş oturanların karşısında; siyasetinin gündemine, kadınları alanların partisidir! Kadınları ve kadın haklarını, kendi tekelinde zannedenlerin karşısında; “Kadın hakları bir medeniyet meselesidir” diyenlerin partisidir! Plazalarda, cam tavana çarpan kadınların da; Rutubetli gecekondularda, kaderine terk edilen kadınların da; hakkını, hukukunu, aynı azimle savunanların; kadının tercihlerine, kadının iradesine uzatılan elleri, aynı güçle reddedenlerin partisidir! Değerli kadınlar; Buradan bir kez daha söylemek isterim ki; Kadınların güçlenmesini istemeyenler; rahatsız olmaya devam edecek! Kadınların başarılarını çekemeyenler; Rahatsız olmaya devam edecek! İktidara baskı yapıp; İstanbul sözleşmesini, rafa kaldırtan, kadın düşmanları; rahatsız olmaya devam edecek. Bizim için hava hoş. İstedikleri kadar rahatsız olabilirler. İstedikleri kadar düşmanlık edebilirler. Ama biz buradayız. Ve biz, burada oldukça; Ne yaparlarsa yapsınlar; Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının; Türk kadınlarının omuzlarında yükselmesine, engel olamayacaklar!
'MİLLETİMİZ İÇİN, AÇLIK SINIRI ALTINDAKİ BİR ÜCRET, KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ'
Aziz milletim; Artık 2023 yılının, son günlerindeyiz. Hatırlıyor musunuz? Sayın Erdoğan, geçen sene, yine bu zamanlar; yani, 2022 yılını geride bırakırken, bir açıklama yapmıştı. Demişti ki: “2023’te, herkes hesabını, yüzde 20’ler seviyesindeki, bir enflasyona göre yapsın.” Peki ne oldu? Bu haftanın başında, enflasyon verileri açıklandı. Sayın Erdoğan’ın, 2023 yılı için yüzde 20’ler seviyesinde, öngördüğü enflasyon; ENAG’a göre yüzde 129’lara; İstanbul Ticaret Odası’na göre, yüzde 74’lere; Hatta, TÜİK’e göre bile, yüzde 62’lere ulaştı. Yani; büyük ekonomist Sayın Erdoğan’a inanıp; hesabını, yüzde yirmilere göre yapanlar; her zamanki gibi, boşa düştü. Milletimiz ise, her zamanki gibi iktidarın iş bilmezliğinin, acı sonuçlarıyla, baş başa kaldı. Enflasyon canavarı her geçen gün, büyümeye devam ediyor. Hayat pahalılığı her geçen gün ağırlaşmaya devam ediyor. Ekonomimiz, tekeri patlamış kamyon misali; her geçen gün, savrulmaya devam ediyor. Ama, her şey kötüye giderken; beceriksizliğinin sonuçlarından, yüzü bile kızarmayan iktidar; çözüm üreteceği yerde, yeni sorunlar üretiyor. Hatırlarsınız, geçtiğimiz yıllarda; enflasyonun, durdurulamaz yükselişi karşısında; asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına; yılda iki defa, zam yapılıyordu. Hatta buna rağmen; yapılan maaş zamları daha bir sonraki aya kalmadan eriyordu. Hatta bu yüzden, biliyorsunuz biz de zamların, yılda 2 defa değil, 4 defa yapılmasını önermiştik. Peki iktidar ne yaptı? Bu sayıyı, arttıracağına tam tersine, düşürmeyi tercih etti. Biz bu rezaleti, ilk olarak; Çalışma Bakanı’ndan duymuştuk. Geçen hafta da, Sayın Erdoğan; yapığı açıklamayla teyit etti. 2024 yılı itibariyle, maaşların; 6 ayda bir değil, 12 ayda bir zamlanacağını söyledi. Yine, engin bilgisini konuşturdu; “Bir kez verilecek zamla, bu iş biter.” dedi. Belli ki, bu arkadaşımız; çalışanların işini bitirmeye, kafayı koymuş. Buradan kendisine sormak istiyorum: Bu kararı, hangi gerekçeyle aldınız, Sayın Erdoğan? Geçen seneye göre, ne değişti? Enflasyon yüzde, 20’lere mi düştü? Hayat pahalılığı mı azaldı? Alım gücümüz mü arttı? Milletimiz rahata mı erdi? Bir de utanmadan çıkıp; “Biz vatandaşımızı bugüne kadar, enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz” diyorsunuz. Ayıptır, günahtır! Yılda bir defa yapılan, maaş ayarlaması enflasyonun, tek haneli seviyelerde olduğu ekonomilerde olur. Son 6 aylık enflasyon oranı, yüzde 40’a yaklaşan Fevkalade iyimser bulduğumuz, 2024 enflasyon hedefiyse yüzde 36 olan, bir ekonomide, yılda bir defa, enflasyon oranında yapılan maaş artışı; kimseyi, enflasyona karşı korumaz. Bu kadar basit. Gerçek enflasyonun üzerine; yüzde 20, yüzde 30, refah payı vermediğiniz sürece, yani kendi makyajlı rakamlarınıza göre bile; yüzde 60’ların üzerinde bir maaş artışı, yapmadığınız sürece; milletimiz, enflasyonun altına ezilmeye, aynen devam eder. Bu çerçevede; İYİ Parti olarak, biz de; kendi hesabımızı yaptık: Öncelikle biz; Asgari ücretin, Ocak ve Temmuz aylarında; yılda iki defa belirlenmesi konusunda ısrarlıyız. Asgari ücret tespit edilirken de mevcut asgari ücretin değil; Türk-İş’in, açlık sınırının, baz alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bize göre; milletimiz için, açlık sınırı altındaki bir ücret, kesinlikle kabul edilemez. Ayrıca; iktidarın, manşet enflasyon hedefini esas almak; asgari ücret tespitinde, milletimizin lehine bir sonuç, ortaya çıkarmıyor. O nedenle, asgari ücret; manşet enflasyon hedefiyle, uyumlu olacak biçimde; gıda enflasyonu, esas alınarak belirlenmelidir. Bunun için de; genel enflasyonla, gıda enflasyonu arasındaki, geçmiş yıllardaki ilişkiyi, dikkate almak yeterli olacaktır. Son olarak; Sadece enflasyon oranında yapılacak bir artış yetmez.
ASGARİ ÜCRET ÖNERİSİ
Çalışanlarımıza, hiç olmazsa; büyüme oranı seviyesinde, bir refah payı da, mutlaka verilmelidir. Ez-cümle; iktidarın, yüzde 36’lık enflasyon hedefiyle uyumlu, gıda enflasyon tahmini; açlık sınırı tahminimiz ve yüzde 4’lük, asgari bir refah artışını esas aldığımızda; İYİ Parti olarak; hem çalışanlarımızı, hem de işverenlerimizi gözeten; makul asgari ücret talebimiz; 2024 yılı Ocak ayı için, 17 bin lira; Temmuz ayı için ise, 20 bin 500 liradır. Ancak; İktidarın müthiş öngörü yeteneğini de, hesaba kattığımızda; Yılın ilk yarısındaki enflasyonun; bu arkadaşların hedeflediği oranın, üzerinde gerçekleşmesi durumunda; oluşacak refah kaybı da temmuz ayında öngörülen, asgari ücret miktarına mutlaka ilave edilmelidir. Değerli dava arkadaşlarım; 21 yıllık AKP iktidarının sonucunda; bugün maalesef, karşımızda; yokluğa ve yoksulluğa, mahkum edilen bir Türkiye var. Bugün maalesef karşımızda; istikrarsız ve geleceği belirsiz bir Türkiye var. Bugün maalesef karşımızda; Sadece enflasyon canavarının ezdiği değil; İktidarın da, çaresiz, kimsesiz ve sahipsiz bıraktığı, bir Türk milleti var! Cumhuriyetimizin, kimsesizlerin kimsesi olan, kapsayıcı vizyonunu; yandaşlarının hamisi olan, oligarşik bir vizyonsuzluğa terk ettiler! Rantiyeleri üç kuruş zarar etti diye, dünyaları yerinden oynatırken; milletimizi geçim sıkıntısıyla, borçlarla, bir başına bıraktılar! Eşlerini, dostlarını, akrabalarını, ihya ederken; bu milletin evlatlarını, görmezden geldiler! İstedikleri kadar, suyu bulandırmaya çalışsınlar. Lamı cimi yok. Gerçekler ortada. Enflasyon, AKP yüzünden fırladı. Paramız, AKP yüzünden pul oldu. Satın alma gücümüz, AKP yüzünüzden düştü. Kiralar, AKP yüzünüzden patladı. Türk milleti, AKP yüzünden, fakirleşti. Tüm vahim hatalarının yanında; sırf ekonomideki bu durum için bile; AKP, bu millete en azından, bir telafi borçludur. 2024 yılının, zam oranları da iktidarın milletimize yaşattığı, tüm bu zorluklara karşı; Enflasyon altında ezilen milletimize; son 5 yılda kaybettiği refahı geri kazandırmalıdır. Buradan, iktidara seslenmek istiyorum: Hayatınızda bir kez olsun, sorumluluk alın! Bir kez olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin! Bir kez olsun, kendinizi değil, milletimizi düşünün! Bir kez olsun, siz fedakârlık yapın! Önümüzde, bütçe görüşmeleri var. Bir kez olsun, saray için değil, millet için bütçe yapın! Milletimizi, kendi elinizle soktuğunuz bu girdaptan, artık çıkartın!
FATİH TERİM FONU VE FENOMENLER AÇIKLAMASI
Buradan, iktidara seslenmek istiyorum: Hayatınızda bir kez olsun, sorumluluk alın! Bir kez olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin! Bir kez olsun, kendinizi değil, milletimizi düşünün! Bir kez olsun, siz fedakârlık yapın! Önümüzde, bütçe görüşmeleri var. Bir kez olsun, saray için değil, millet için bütçe yapın! Milletimizi, kendi elinizle soktuğunuz bu girdaptan, artık çıkartın! Değerli milletvekilleri; Geldiğimiz noktada, artık AKP haram yemeyi meşrulaştırmış, siyasi görünümlü bir rant hareketidir. İşte bu yüzden de son günlerde, ülkece aklanan kara paraları, fonları ve vurgunları konuşuyoruz. Peki biz bu hâle, nasıl geldik? Gelin, birlikte hatırlayalım. Ekonomi yönetimini, eline yüzüne bulaştıran iktidar kısa dönemli yatırım ve para ihtiyacını karşılamak için gitti, varlık barışı diye bir garabet çıkarttı. Geçtiğimiz Mart ayına kadar; Uyuşturucu satana, “Getir paranı” dedi. Kaçakçılık yapana, “Getir paranı” dedi. Türkiye’den para kaçırana, “Getir paranı” dedi. Hırsıza, yolsuza, uğursuza, kollarını açtı; “Getir paranı” dedi. Ve yüzde 1 komisyon karşılığında; parayı da, suçluları da akladı. Sonuçta ne oldu? Sonuçta ülkemiz; kara para ve suç baronları için bir cennet hâline geldi. 2021 yılında ise, OECD Mali Eylem Görev Gücü ülkemizi gri listeye aldı. Peki bu gri liste nedir? Eğer ki ülkenizde, yoğun miktarda para aklanıyorsa; terörist gruplar ülkenizden finansman sağlıyorsa ve siz de bu sorunlara karşı, hiçbir mücadele sergilemiyorsanız; işte o zaman, Gri Liste’ye girersiniz. İşte AKP, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne böylesine büyük bir utancı yaşatmayı başardı. Ne diyelim, Allah ıslah etsin. Değerli dava arkadaşlarım; Biliyorsunuz, AKP ve ekonomi yönetimi son dönemde, kapı kapı dolaşıp, yatırımcı arıyor. Belli ki bulamıyorlar; Belli ki; hiçbir itibarlı yatırımcı, gri listedeki bir Türkiye’ye yatırım yapmıyor. İktidar da mecburen; Sanki Türkiye’nin böyle bir rezaletle anılmasına, bizzat kendileri sebep olmamışlar gibi; Türkiye’yi gri listeden çıkarmaya çalışıyorlar. Buna elbette bir itirazımız olamaz. Biz de, Türkiye’ye itibarını iade edecek her türlü adımı elbette destekliyoruz. Ama bu arkadaşlar; her konuda olduğu gibi, bu süreci de büyük bir ciddiyetsizlikle yönetiyorlar. Hem, işin ucunun; Kendilerine ve pek sevdikleri yandaşlarına dokunmaması hem de gündemi değiştirip; başarısızlıklarını gizleyebilmek için olayı tamamen, magazine çevirmiş durumdalar. Türkiye haftalardır; güzellik merkezleri üzerinden para aklayanların eurolu bigudilerini konuşuyor. Dolandırılan spor insanlarını; kaptırdıkları milyon dolarları konuşuyor. Hangi fenomenlerin, nasıl haksız kazançlar elde ettiğini konuşuyor. Yalnız ilginçtir; para aklayanlar konuşuluyor ama parası aklananlar nedense konuşulmuyor. Dolandıranlar, dolandırılanlar konuşuluyor ama dolandırıcılığa yol verenler, nedense konuşulmuyor. Haksız kazanç sağlayanlar konuşuluyor ama bu haksız kazançları finanse edenler, nedense konuşulmuyor. Ez cümle, Cambazlar konuşuluyor ama sirkin sahipleri nedense hiç konuşulmuyor. Değerli dava arkadaşlarım; biz bu kirli buzdağının, sadece görünen kısmıyla ilgilenmiyoruz. Çünkü buzdağının, altında yatanın yaşanan her türlü ahlaksızlığa, zemin hazırlayanın; kayıt dışı ekonomi illeti olduğunu, çok iyi biliyoruz.
'İYİ PARTİ İKTİDARA GELİR TÜM BU SORUNLAR İŞTE O ZAMAN ÇÖZÜLÜR'
Bugün maalesef; ekonomimizin üçte biri, kayıt dışında. Rüşvet çarkı, kayıt dışıyla dönüyor. Uyuşturucu kaçakçılığı, kayıt dışıyla dönüyor. Sığınmacı sayısının, katlanmasına sebep olan kaçak göç ekonomisi, kayıt dışıyla dönüyor. Emek hırsızlığı, kayıt dışıyla dönüyor. Vergi kaçırma, kayıt dışıyla dönüyor. Ve bütün bunların yükünü de alnının teriyle çalışan; helal parayla geçinmeye çalışan milletimiz ödüyor. Nitekim iktidar da ortaklarının ve kullanışlı yol arkadaşlarının, sus payını bu kirli düzene, yıllardır göz yumarak ödüyor. Doyumsuz bir azınlığı tatmin etmek için masum çoğunluğun, helal rızkına el uzatıyor. Rant çetelerine, peşkeş çekilen parayı ücretli çalışanların, kazancından kesiyor. Sığınmacılardan alamadığı vergiyi; Türk milletinin, sırtına yüklüyor. Bir gün bile, israftan geri durulmuyor. Bir gün bile, devletin malına çökenlerden, hesap sorulmuyor. Bir gün bile; rant şebekelerinin döndürdüğü değirmeninin suyu nereden geliyor diye bakılmıyor. Aziz milletim. Bugün haberlerde gördüğümüz kepazeliğin temeli sadece ekonomik bir sorun değildir. Bu bir zihniyet sorunudur! Bu bir ahlak sorunudur! Bu bir aidiyet, bu bir vatana sadakat sorunudur! Ve AKP iktidarı da daha ilk günden beri kayıt dışını, bir sorun olarak değil bir fırsat alanı olarak gördüğünden bu sorun; Düpedüz, bir iktidar sorunudur! İşte o nedenle, ne zaman ki haram yemeyi günah sayan, faziletli insanlar, iktidara gelir bu sorunlar, o zaman çözülür! Ne zaman ki mafyaların, çetelerin, rantiyelerin değil; milletin çıkarlarını gözetenler, iktidara gelir bu sorunlar, o zaman çözülür! Ne zaman ki kendi milletini, sığınmacılardan daha çok sevenler iktidara gelir bu sorunlar o zaman çözülür! Yani Ne zaman ki İYİ Parti iktidara gelir tüm bu sorunlar işte o zaman çözülür!
'YAŞANABILIR ŞEHİRLER İNŞA EDECEĞİZ'
Siyasetçilerin, milletin derdinin değil rantın peşinde koştuğu, dertlerimizin değil dedikoduların gündem olduğu bir büyük siyasi yozlaşmayla, maalesef karşı karşıyayız. Biliyorsunuz, yerel seçimler yaklaşıyor. Ama yereldeki sorunlar yerine suni gündemler konuşuluyor. Siyasi partilerin, şehirlerimiz için ürettiği çözümler yerine her gün ortaya atılan, yün yumakları tartışılıyor. Projeler yerine, sözde kulisler, vizyonlar yerine, dedikodular milletimizin, karşılanmayı bekleyen talepleri yerine aritmetik hesapları yarıştırılıyor. İşte, siyasetin içine düşürüldüğü, bu çukurda. Biz İYİ Parti olarak rekabetimizi milletimiz ve memleketimiz için, ortaya koyduğumuz, vizyonumuz, çözümlerimiz ve projelerimizle yapmaya inatla ve ısrarla, devam ediyoruz. Ülkemizde, yerel sorunlar denince akla ilk gelen konulardan biri, şüphesiz ki ulaşım sorunudur. Bildiğiniz gibi; şehirlerimizdeki, nüfus yoğunluğu arttıkça ulaşım hizmetleri de, belediyelerin en önemli görevlerinden, biri hâline geliyor. Ancak buna karşılık ülkemizde; özelikle de büyükşehirlerimizde ulaşım hizmetlerinin, başarısından söz etmek; maalesef, pek de mümkün değil. Gelişmiş ülkelerdeki şehirlerle karşılaştırıldığında; ulaşım imkânlarımız hem nicelik, hem de nitelik bakımından beklentileri, maalesef karşılayamıyor. İzlenen yanlış kentleşme politikaları; kısır siyasal çekişmeler, kontrolsüz göç düzensiz yerleşme gibi faktörler; belediyelerin, finansal kaynaklardan, yoksun bırakılmasıyla, birleştiği zaman; ulaşım hizmetlerimizdeki yetersizlik; yıllar içinde, gittikçe derinleşen, bir kriz hâline geliyor. Özellikle iktidarın, yerel yönetimlere bakışını dikkate aldığımızda; aslında bu durum, hiç de şaşırtıcı değil. Büyük büyük sözler veriyorlar; ihtişamlı propagandalar yürütüyorlar ama buna karşılık, küçük işler yapıyorlar. Vergi almayı biliyorlar ama mesele, şehir içi ulaşımına gelince çuvallıyorlar. Her seçimden önce; Berlin’i, Paris’i, Kopenhag’ı vadediyorlar ama seçimden sonra, insanlarımızı; Delhi’nin, Kahire’nin, Cakarta’nın kaosuna mahkûm ediyorlar. İşte bu tablo karşısında, biz, İYİ Parti olarak, İYİ Belediyecilik vizyonumuzla; milletimiz için, her şeyden önce yaşanabilir şehirler inşa edeceğiz. Yetkiyi devraldığımız, tüm şehirlerimizde, toplu taşımayı ön planda tutan huzurlu, güvenli ve konforlu, seyahat imkanı sağlayan, zaman kaybına, çevre ve gürültü kirliliğine, neden olmayan kalabalıklaşmanın getirdiği, artan taleple baş edebilen; değişen şartlara, teknolojinin imkanlarını kullanarak, uyum sağlayan; adil, kapsayıcı ve erişilebilir ulaşım hizmetlerini; hayata geçirmeye talibiz! Bu çerçevede; kazandığımız tüm şehirlerdeki ulaşım hizmetlerini, sistemli bir süreç yönetimi anlayışıyla yürüteceğiz. Öncelikle; şehirlerimizin, mevcut ulaşım envanterini çıkartıp kentsel hareketlilik ihtiyaçlarını, kent jeopolitiğini ve çevresel etki değerlendirmelerini, dikkate alan ulaşım talep ve tahmin modelleri oluşturacağız. Bu modeller üzerinden; ulaşım hizmetlerini; kentsel genişlemeyi, nüfus artış eğilimini ve imar planlarını, dikkate alan; bütüncül bir yaklaşımla tasarlayacağız. Kentsel hareketliliğin yönetiminde ise yeni nesil bilişim sistemleri, akıllı şehir teknolojileri ve coğrafi bilgi sistemleriyle birlikte, büyük veri tabanlı, ulaşım modelleme araçlarını da etkin şekilde kullanacağız.
YEREL SEÇİM VAATLERİ
Ayrıca, Yönettiğimiz belediyelerde ulaştırma konusunda, yetkinliği olmayan kişilerin; ulaşım hizmetlerinin yönetiminde, karar almasına, asla izin vermeyecek. Bu görevler için mesleki bilgiye sahip, donanımlı kadroları istihdam edeceğiz. Yetkiyi aldığımız şehirlerimizin tamamında, ulaşım hizmetlerinin kalitesini; erişim, yaygınlık, zaman, konfor ve açısından, artıracak; toplu taşımayı, tüm hemşerilerimiz için, cazip hâle getireceğiz. Öğrenci, 65 yaş üstü, engelli, şehit yakını ve gazilerin; toplu taşıma hizmetlerinden, faydalanmasında; ücret düzenlemesi yapacağız. Öğrencilerimize, günün belirli saatlerinde, ücretsiz ulaşım imkanı sağlayacağız. Büyükşehirlerimizde; metro ve hafif raylı taşıma ağlarını, genişletecek ve yaygınlaştıracağız. Belediye otobüslerinin, hizmet kalitesini ve sefer sayılarını artıracak; kapsama alanını da kentin merkezinden, uzak noktalara doğru genişleteceğiz. Şehir içi ulaşım ağı ile otogar, tren garı, havalimanı gibi, şehir dışı ulaşım merkezlerinin; birbiriyle entegrasyonunu sağlayacağız. Ayrıca; Denize kıyısı olan şehirlerimizde; coğrafi koşulların, imkân verdiği ölçüde; deniz yolu ulaşımını, yaygınlaştıracağız. Hastaneler, üniversiteler, iş ve ticaret merkezleri, kültür ve spor tesisleri, park ve mesire alanları gibi toplumsal çekim merkezlerinin; toplu taşıma sistemleriyle, bağlantısını geliştireceğiz. Toplu taşıma duraklarını; insanlarımızın yaşadığı ve çalıştığı yerlere, yaklaştıracak; sayılarını arttıracak; engelsiz ulaşıma, uygun hale getireceğiz. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için düşük maliyetli, birleşik personel taşımacılığı hizmetlerini, destekleyeceğiz. Öğrenci ve personel servisleriyle, toplu taşıma araçlarının planlanmasını da okul, işveren ve çalışan temsilcileri ile, birlikte yürüteceğiz. Ayrıca, Şehirlerimizde, homojen bir trafik düzeni sağlayıp; trafik yoğunluğunu azaltmak için; kademeli mesai saati uygulamasını, hayata geçirme yönünde; aktif girişimlerde bulunacağız. Ticari taksi, dolmuş ve minibüs taşımacılığını; kentsel ulaşım talebine göre, yeniden düzenleyecek; hizmet kalitesini arttıracağız. Milletimizi; şikâyet edilen değil; düzenli olarak memnuniyet oranı ölçülen; bir ticari taksi ağına, mutlaka kavuşturacağız. Bunu yaparken, elbette; taksici esnafımızın, sorunlarını da çözeceğiz. Şehirlerimizdeki taksi sayısını, ihtiyaç doğrultusunda artırırken; önceliği, mevcut taksici esnaflarımıza vereceğiz. Ayrıca; taksi, dolmuş ve minibüs sürücülerine; ileri sürüş teknikleri eğitimi, psikolojik destek, ve sağlık tarama testleri gibi; hizmet kalitesini ve ulaşım güvenliğini arttırıcı hizmetleri; ücretsiz olarak sağlayacağız. Yetkiyi devraldığımız şehirlerimizde; Üretim, dağıtım ve tüketim hizmetleriyle; Kent içi lojistik faaliyetlerini kolaylaştıran; alternatif ulaşım imkanları sunacağız. Aynı zamanda, şehir içi park sorununa da; teknoloji tabanlı alternatif çözümler üretiyoruz. Özellikle iş saatlerinde, şehir merkezlerinde yaşanan, otopark ihtiyacını karşılayacak projelerimizi, süratle devreye alacağız. İYİ Belediyecilik vizyonumuzla; Yönettiğimiz her şehrimizde, “Yürüyen Kentler” projemizi, hayata geçireceğiz. Bu kapsamda; özellikle şehir merkezlerinde, yayalaştırma çalışmalarına, ağırlık vereceğiz. Yaya yollarını genişletecek; bugün olduğu gibi, işgal edilmelerine de; asla imkân vermeyeceğiz. Ayrıca; bisiklet kullanımını ve yeni nesil, çevreci bireysel ulaşım çözümlerini de destekleyip, yaygınlaştıracağız. İYİ Parti yönetiminde; İYİ Belediyecilik vizyonumuzla inşa edeceğimiz; milletimize yaraşır; yaşayan, yaşatan ve huzurlu şehirlerimiz; şimdiden, milletimize ve memleketimize hayırlı uğurlu olsun.
'TÜRK MİLLETİNE, ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDEN BU MASKELİ BALOYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ!'
Medya operasyonlarıyla, baskılarla, iftiralarla, tehditlerle, beslenip büyütülen, iki kutuplu siyasetin karşısında; Türkiye’nin, Demokratik Millî Yükseliş yolculuğunu başlatmanın gurur ve mutluluğunu, hep birlikte yaşıyoruz. Yerel yönetimleri, rant kapısına indirgeyenlere; belediyeciliği hizmet değil, iktidar alanı olarak görenlere; kayıkçı kavgalarıyla, milletimizi oyalayanlara karşı, anlamlı ve cesur bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz, bugüne kadar; nice zorlu günler yaşadık. Nice saldırılara, hakaretlere, iftiralara göğüs gerdik. Nice ablukaları, ambargoları, engelleri aştık. Nitekim, açık konuşayım: bugünden sonra da bizi; gül bahçeleri beklemiyor. Tam tersine; Önümüzde, dikenlerlerle, sırtlanlarla, haşerelerle dolu; çetin bir yol var. Bu yolda; övgü süsü verilen, iftiralar duyacağız. Çiçek demetlerinin ardına gizlenen, tehditler alacağız. Yüzümüze gülüp; tetikçilerini, üzerimize salanları göreceğiz. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki; Dün olduğu gibi, bugün de; bunların hepsine, dişimizi sıkacak; göğsümüzü gereceğiz. Çünkü bizim için siyaset, hiçbir zaman; bir konfor alanı, bir rant kapısı olmadı. Biz hep, baskıya karşı, baş kaldıranlar olduk. Biz hep, dayatmaya karşı, direnenler olduk. Biz hep, siyaset simsarlarının tekerine, çomak sokanlar olduk. Ve biz hep milletin yararına olanı, yılmadan savunanlar olduk. Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte de tüm güçleriyle, üzerimize gelecekler. Televizyonlarıyla; kalemşörleriyle kerameti kendinden menkul, kanaat önderleriyle, maaşlı yorumcularıyla, tekrar tekrar, yaylım ateşine tutacaklar. Belediyeleri, siyasi rant mecrası görenler; milleti güdülecek koyun, yolunacak kaz bilenler; öfkeden, nefretten, düşmanlıktan beslenenler; ikiyüzlü bencilliklerini, erdem diye pazarlayacaklar. Ama unuttukları bir şey var. Biz bu filmi, daha önce gördük. Biz şerbetliyiz! Biz idmanlıyız! Biz alışığız! O nedenle tankla da, topla da, tüfekle de gelseler, bize vız gelir, tırıs gider. İYİ Parti olarak, kurulduğumuz günden beri, Millet iradesine saygı duymayanların, nobranlığına, millete parmak sallayanların, cüretkarlığına, “Devlet benim” diyenlerle, “Ben ne dersem o olur” diyenlerin, şımarıklığına, hiçbir zaman prim vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz! Adına ittifak dedikleri, manda ve himaye tuzağına, geçit vermeyeceğiz. Türk milletine, ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu maskeli baloya boyun eğmeyeceğiz! Değerli dava arkadaşlarım; Tarih, korkakları değil, cesurları yazar. Türk milletini, kendilerine mahkûm zannedenlerin kurduğu, bu tahterevalli düzenine karşı artık yeni bir safhadayız. Artık vakit; tarihi bir sorumluluğu üstlenme, şanlı bir mücadeleyi, zaferle taçlandırma vakti.
‘TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK MİLLÎ YÜKSELİŞİ’Nİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN HÜR VE MÜSTAKİL OLARAK MİLLETİMİZLE BULUŞACAĞIZ!’
Ama şunu çok iyi biliyorum ki bu mücadelede sizin omuzlarınız, her yükü taşımaz! Mesela, sizin omuzlarınız, fırsatçıların yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; rantçıların yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; ahlaksızların yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; millete tepeden bakanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Türk’e düşman olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Türksüz bir Türkiye peşinde koşanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Cumhuriyetle sorunu olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Atatürk’e alerjisi olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; terörden medet umanların, yükünü taşımaz! O nedenle; bu mücadeleyi; omuzlarımızda sadece ve sadece milletimizin bize yüklediği sorumlulukla vereceğiz. Bu mücadeleyi, başkasının yazdığı senaryoya, figüran olmadan, başkalarının siyasi kariyerlerine zıplama tahtası olmadan, başkasının sevabına da günahına da ortak olmadan özü başımıza vereceğiz. Ve bu kutlu mücadelede, milletimizden başka, kimsenin takdirini beklemeden, milletimizden başka kimseye de hesap vermeden, hür ve müstakil olarak, dimdik yürüyeceğiz. Tüm teşkilatımızla birlikte, meydana çıkacağız! Azimle, inançla, kararlılıkla, yola çıkacağız! Türlü dümenle, tarlamızı sürmek isteyenlere karşı, Memleketimizin tarlasında izi, harmanında da sözü olan, aziz milletimizle buluşacağız! Bize çelme takmak isteyenlere, hiç aldırmadan; Sokaklara ineceğiz! Köyleri gezeceğiz! Mahalle mahalle dolaşacağız! Kentlisinden, köylüsüne, en yakınından, en uzağına kadar, tüm vatandaşlarımızın kapısına gideceğiz. İnsanımıza yeniden, velinimet olduğunu hatırlatacağız! İYİ Belediyecilik vizyonumuzu; projelerimizi, çözümlerimizi anlatacağız! Türkiye’nin Demokratik Millî Yükselişi’ni gerçekleştirmek için hür ve müstakil olarak milletimizle buluşacağız!"