AYM kararının gerekçesini açıkladı | Can Atalay'ın avukatı Özen: Derhal tahliye kararı verilmeli aksi cezayı sorumluluk doğurur
Anayasa Mahkemesi’nin, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın ikinci başvurusu üzerine verdiği hak ihlalinin gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Avukat Deniz Özen, “Bugün tahliye kararı çıkmalı, hukuken aksi mümkün değil” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Gezi Davası’ndan cezaevinde bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında 21 Aralık’ta verdiği Genel Kurul kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Gerekçeli kararda, AYM’nin ilk ihlal kararı doğrultusunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının gereğini yerine getirmeyip dosyayı Yargıtay 3. Dairesi’ne göndererek, Can Atalay’ın “keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakıldığı” belirtildi.
Gerekçede, Yargıtay 3.Dairesi’nin AYM kararına uymayarak, Türk hukukunda bugüne kadar bulunmayan bir karar verdiği ifade edildi.
AVUKAT DENİZ ÖZEN: “BUGÜN TAHLİYE KARARI ÇIKMALI, HUKUKEN AKSİ MÜMKÜN DEĞİL”
Gerçek Gündem’e konuşan Avukat Deniz Özen, bugün Atalay hakkında tahliye kararının verilmesi gerektiğini söyledi. Aksi takdirde bunun hukuka aykırı olacağını ifade eden Özen, “Karar çok açık. Hiç şüpheye yer bırakacak bir durum yok. Anayasa Mahkemesi dün verdiği ikinci ihlal kararında ihlali giderecek mercinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu tescilledi. Dolayısıyla dosyanın başka bir yere gönderilmesi hukuken olanaksız. AYM bunun yapılmamasının suç olduğunu söyledi” dedi.
Özen, İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir an önce tahliye kararı vermesi gerektiğini söyledi:
“Kararın 38’inci paragrafında hukuk tanımaz tavırlarla ve türlü bahanelerle anayasal düzeni keyfi biçimde yorumlamak ilgililerin idari cezayı ve hukuki sorumluluğunu doğurur diyor. Bugün derhal tahliye kararı verilmeli.”
“ANAYASA’NIN SÖZÜNE AÇIKÇA AYKIRI”
Anayasa'nın 67. maddesinin de ihlal edildiğinin hatırlatıldığı gerekçeli kararda, Atalay'ın ceza infaz kurumunda hükümlü statüsünün devam ettirilmesinin hukuki dayanağı olmadığı belirtildi.
Gerekçeli kararda "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yetkisi dahilinde kalan bir dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermesiyle başlayan, dairenin de Anayasa hükümlerini göz ardı ederek verdiği bir kararla şekillenen bu süreç Anayasa'nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuş ve neticede başvurucunun keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yol açmıştır” ifadelerine yer verildi.