Ayşe Ateş'ten Sinan Ateş davası öncesi açıklama: 'Ya Bismillah diyeceğiz ya da Ruhuna El Fatiha'
Ankara'da uğradığı suikast sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, 1 Temmuz'da görülmeye başlanacak olan dava öncesi sosyal medya hesabından açıklama yayımladı. Ateş paylaşımında, "Unutulmasın ki bu sürecin sonunda ya bir doğum mucizesine ya da bir defin törenine şahit olacağız. Ya 'Bismillah!' diyeceğiz ya da 'Ruhuna El Fatiha!'" ifadelerini kullandı.
Ankara'da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, 1 Temmuz'da Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan ilk duruşma öncesi sosyal medya hesabından açıklamada bulundu.
Ateş, “Hiç kimsenin adalet mücadelemizi lekelemesine, sulandırmasına; berrak suyu bulandırmasına müsaade etmeyeceğimizi kamuoyuna ilan ederiz” dedi.
Ateş, hukuki adalet arayışlarının Cumhur İttifakı’na karşı bir saldırı olduğu iddialarına yanıt verdi.
"ADALET ARAYIŞIMIZ ÇEKİŞMELERE MALZEME EDİLMESİN"
Sorumluluk sahalarının yürüttükleri mücadele alanı ile sınırlı olduğunu belirten Ateş "Adalet arayışımızın bu çekişmelere malzeme edilmemesi en büyük temennimizdir" dedi.
Ateş, paylaşımında şu ifadeleri kaydetti:
"Sinan Ateş’in ailesinin, arkadaşlarının ve sevenlerinin bu siyasi cinayetin bütün karanlık yönlerinin aydınlatılmasını istemesinin belirli çevrelerce Cumhur İttifakı’na karşı yapılan bir saldırı olarak öne sürüldüğünü ve bu yönde bir kamuoyu oluşturma çabasına girişildiğini dehşet içinde izliyoruz. Bu çevrelerin Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde grup toplantısında yapmış olduğu konuşmayı keyfî bir değerlendirmeye tabi tutarak istedikleri mecraya çekip Sinan Ateş suikastine dair inkâr ve iftiralarına meşru bir zemin oluşturmaya çalıştıklarını hayret ve şaşkınlık içinde müşahede ediyoruz.
Bu kapsamda bu çevrelerce işaret edilen kişilerin, grupların ya da örgütlerin Sinan Ateş suikastinin aydınlanması yönünde verdiği demeçlerin, yaptığı paylaşımların, açtığı yayınların bizi bağlayan bir yanının da yönünün de olmadığının kamuoyu tarafından bilinmesini isteriz. Bu siyasi cinayet üzerinden yürütülen karşılıklı hesaplaşmaların önü de sonu da bizi ilgilendirmemektedir. Bizim sorumluluk sahamız kendi yürüttüğümüz mücadele alanı ile sınırlıdır. Adalet arayışımızın bu çekişmelere malzeme edilmemesi en büyük temennimizdir. Ayrıca, tarafımızca yürütülen tabii ve hukuki adalet arayışının Cumhur İttifakı’na karşı bir saldırı olduğunu iddia eden çevreler bu siyasi cinayetin önünde ve arkasında her kim varsa ortaya çıkarılmasının Cumhur İttifakı’na nasıl bir zarar vereceği hususunu sebep-sonuç ilişkisi içerisinde açıklayarak kamuoyunun merakını gidermekle mükelleftir.
Çünkü bizim talebimiz, Başkent'in göbeğinde güpegündüz işlenen bu siyasi cinayetin bütün karanlık yönlerinin aydınlatılmasıdır. Bu vesileyle hiç kimsenin adalet mücadelemizi lekelemesine, sulandırmasına; berrak suyu bulandırmasına müsaade etmeyeceğimizi kamuoyuna ilan ederiz. Biz buradayız ve tekrar ediyoruz: Hakk da yanımızda, hakikat de! Alnımız ak, yüzümüz pak! Kefilimiz tertemiz mazi, hedefimiz adaletin tecelli ettiği bir ati! Bu yüzden 1 Temmuz günü Sincan’dan her zamankinden daha yüksek sesle “Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!” diye haykıracağız.
"BU SÜRECİN SONUNDA YA BİR MUCİZEYE YA DA DEFİN TÖRENİNE ŞAHİT OLACAĞIZ"
Unutulmasın ki bu sürecin sonunda ya bir doğum mucizesine ya da bir defin törenine şahit olacağız.
Ya 'Bismillah!' diyeceğiz ya da 'Ruhuna El Fatiha!'
Tam da bu sebeple Sincan’da herkes için büyük bir sınav var. Allah, adaletin yanında olanları muvaffak etsin. Saygılarımla."