Babacan: Ekrem Bey'e, Canan Hanım'a, Demirtaş'a hukuksuzluğu reddediyorum
Deva Partisi lideri Ali Babacan "Canan Hanım’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararının ardından bugün altılı masayı oluşturan siyasi partilerin genel başkanları, İstanbul Saraçhane’de İmamoğlu’na destek için bir araya geldiler.
“Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan şöyle konuştu:
“BU HAKSIZLIĞI, HUKUKSUZLUĞU REDDEDİYORUZ”
“Biliyorum, çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyoruz. Bu haksızlığı bu hukuksuzluğu reddediyoruz. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel önce Canan Hanım’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyeleri atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. Onun için buradayım. İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul duysun, tüm Türkiye duysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya? Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Başlıyor kendi rakibini, kendi sevmediklerini ezmeye. Başlıyor zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Üste çıkan başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Zulmetmeye başlıyor. Sandık günü hep beraber cevabımızı vereceğiz. Sayılı gün çabuk geçer, sayılı gün. Çabuk geçer. İşte biz, bu ülkede yaşanan bu nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz. Bu millet 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kastedenlerin tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet Nazım Hikmetler’e, Ahmet Kayalar’a, Necip Fazıllar’a, Halide Edipler’e zulmedeneleri tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. İnanın bu millet, yargı oyunlarıyla kendi oyunlarını görmezden gelenlere de en iyi cevabı ilk seçim günü ilk sandıkta verecek. Bu millet zulmedenlere gerekli cevabı vereceklerdir. Hem de çok yakında verecektir. Biz herkes için adalet demek için buradayız. Biz herkes için özgürlük demek için bugün buradayız. Türk, Kürt hiç fark etmez. Sünni alevi hiç fark etmez. Yaşam tarzı fark etmez inansın inanmasın fark etmez. Bizim hep beraber Türkiye’yiz ve bütün Türkiye için özgürlük diyoruz, adalet diyoruz. Onun için bugün buradayız.
“TEK İMZAYLA ÜLKEYİ YÖNETEN, ŞU ANDA ARTIK ÜLKEYİ BATAKLIKLARA SÜRÜKLEMEKTE”
Yıl 2002. Şu andaki iktidar, 3Y ile mücadele edeceğim diye başa gelmedi mi? 3Y ile mücadele edeceğim sözünü verdiği için bu millet onlara destek vermedi mi? 3Y neydi? Yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele ve yoksullukla mücadele. Fakat iş döndü dolaştı, 3Y tekrar bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk var mı? Yoksulluk var mı? Yasaklar? İşte, Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan bir zihniyettir. Çok yazık ya. Yıllar sonra, kendi iddiasını kendi mücadelesini unutan ve aynı zorlukları aynı sıkıntıları başkalarına yaşatan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunun ne özü biliyor musunuz? Devlet gücünü kullanan, devlet gücüne sahip olan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Süreyle ve hukukla. 3 dönem kuralı var ya, 3 dönem. 2015’te doldu bu 3 dönem. Daha bir de uçakta gelirken ne demiş, hani ‘son defa aday olayım’ diyordu ya, ‘Yok daha bırakmayacağım’ diyor. ‘Ben partiyi filan bırakmam’ diyor. Yetmiyor. Şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitnamesinde vardır. 2015’te 3 dönemi doldu, doldu. Ama ne zaman ki devlet gücünü kullanan o süreyle sınırlanmaz, ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz, işte o andan itibaren güç yozlaşması olur. Güç zehirlenmesi olur. Çünkü devlet gücü, yozlaştırır. Mutlak güç, mutlaka yozlaştırır. Hele hele, 2018’den sonra bütün yetkiyi tek elinde toplayan tek imzayla ülkeyi yöneten, şu anda artık ülkeyi bataklıklara sürüklemekte. Bu ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda.
Farklı fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan korkmayan bir Türkiye istiyoruz biz. Biz, özgürce konuşulan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok. Biz buradayız, biz halkın yanındayız. Hakkın yanındayız. Hiç endişeniz olmasın.
“NASIL BİR TÜRKİYE’DE YAŞAYACAĞIMIZI BU MEYDAN BELİRLEYECEK”
İşte bu meydan var ya bu meydan, bu meydan, yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydan, korku mu umut mu? Bunun kararını bu meydan verecek. Korku mu umut mu? Depresyon mu mutluluk mu? Açlık mı zenginlik mi? Çatışma mı barış mı? Baskı mı özgürlük mü? Otokrasi mi demokrasi mi? İşte bu meydandan birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı bu meydan belirleyecek, bu meydan ilk seçimde karar verecek.
“85 MİLYON ‘BİR’DEN BÜYÜKTÜR, TÜRKİYE ‘BİR’DEN BÜYÜKTÜR.”
Sözlerime son verirken, ayakta, böyle geç vakit, hafif hafif çiseleyen yağmurun altında sizleri de daha fazla bekletmeden, ki çok değerli genel başkanlarımız var benden sonra söz alacak, onların da süresini ihlal etmeden, sözlerime son vermeden önce bir şey daha söylemek istiyorum. 85 milyon ‘bir’den büyüktür, Türkiye ‘bir’den büyüktür.”