Canan Kaftancıoğlu'ndan iktidara 'sela' göndermesi : 14 Mayıs akşamı depremi hissettirmeye var mısınız?
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Saadet Partisi'nin İstanbul’daki aday tanıtım toplantısında, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce yurttaş göçük altındayken sela okutulmasını hatırlatarak iktidara tepki gösterdi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Saadet Partisi'nin İstanbul’daki aday tanıtım toplantısında, "Milyonlarca vatandaşımızın etkilendiği, binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz, daha göçük altındayken kendi selalarını duyan vatandaşlarımız varken hâlâ o depremi hissetmemişlere, 14 Mayıs akşamı koltuklarında o depremi hissettirmeye var mısınız" dedi.
Saadet Partisi, İstanbul’dan milletvekili adayı olarak gösterdiği isimleri, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği toplantıda kamuoyuna tanıttı. Toplantıya, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Kaftancıoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamını getirdiğini belirterek şunları söyledi:
"28 GÜN SONRA CUMHURBAŞKANI KOLTUĞUNA OTURACAK KILIÇDAROĞLU'NUN SELAMINI GETİRDİM"
28 gün sonra Çankaya'da Cumhurbaşkanı koltuğuna oturacak ve sadece benim değil, sizlerin değil, 86 milyon insanın cumhurbaşkanı olacak, cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamını getirdim.
"KILIÇDAROĞLU'NA VE KARAMOLLAOĞLU'NA, BİZLERİ BİR ARAYA GETİRDİKLERİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ"
Bu ülkede ne yazık ki birileri, benim ‘iktidardaki kötülük’ diye tarif ettiğim birileri, hakikat bir yanda dururken oluşturdukları olgularla değil, algılarla bizleri birbirimizi duymaz, birbirimizi görmez, söylediklerimizi işitmez hale getirdiler. Bu gerçekliği hepimiz yaşadık. Ama yine birileri çıktı ve hepimizin birbirini duymasının, anlamasının, fikirlerimize kimi zaman katılmasak bile anlaşabilmesinin yolunu açtı. Evet, kimdi o birileri? Kararlı ve adaletli mücadelesiyle Kemal Kılıçdaroğlu ve bilge duruşuyla Temel Karamollaoğlu. Her şeyden önce, bu topraklarda yaşayan ve kulaklarımızı duymaz hale getirmeye çalışan, gönül gözlerimizi oluşturdukları algılarla kapatanlara inat bizleri bir arada gelip göz göze bakmamızı sağlayan iki lidere, vatandaş olarak teşekkür ediyorum.
"BU SEÇİM, KUL HAKKI YİYENLERLE YEMEYENLER ARASINDAKİ BİR SEÇİMDİR"
Bu seçim, kul hakkı yiyenlerle kul hakkı yemeyenler arasında olacak bir seçimdir. Bu seçim, sadece bir iktidar değişikliği seçimi değil. A partisi gitsin, B partisi gelsin seçimi değil. Bu seçim; aklıyla, vicdanıyla hareket edenlerle cüzdanının sesini dinleyenler arasında olacak bir seçimdir. Bu seçim, bir yanda aklı, ahlakı, adaleti merkeze koyarken diğer yanda oturdukları koltuğu çürütmeye niyetli olanların arasında olan seçim olacaktır. Ve bu seçim, en son yaşadığımız depremde, hâlâ hepimizin rüyalarına giren, uykularını kaçıran depremde elinden ne gelirse o bölgeye aklıyla, fikriyle, cüzdanındaki beş kuruşuyla yardım etmek isteyenlerle 'Çekin bunları buradan' diyenlerin arasındaki seçim olacaktır. Hiç unutmayın bunu. Ve bu seçim, yoksulluktan intihar eden, evine ekmek götüremeyip çocuğu uyuduktan sonra evine gitmek isteyen, evladına saç kurutma makinesi açarak intihar eden annelerin üzüntüsünü, acısını, sorumluluğunu içinde hissedenlerle ‘Bu ülkede yoksulluk mu varmış’ diyenlerin arasında olan, yapılacak olan seçimdir.
Biz; akıl, ahlak ve adaletin yanındayız. Akla inanmış, adalete inanmış ve birbirini gönül gözüyle seven, akıl gözüyle birlikte iş yapan insanların tek bir işi var. Kendimiz için değil, ailemiz için, etrafımızdaki üç beş kişi için değil, 86 milyon için yapacağımız tek bir iş var ki o da inanarak, sadece ve sadece şu kalan 28 günde de aynı inançla çalışmak, -mış gibi çalışmak değil.
"DEPREMİ HİSSETMEMİŞLERE, 14 MAYIS AKŞAMI KOLTUKLARINDA O DEPREMİ HİSSETTİRMEYE VAR MISINIZ"
Deprem gerçekliği hâlâ gündemimizde. Deprem öncesinde neler yapılabilirdi, yapılmalıydı, neler yapılacak kısmını geçiyorum. Onları hep birlikte halledeceğiz. Ama şunu söylemek istiyorum; milyonlarca vatandaşımızın etkilendiği, binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz, daha göçük altındayken kendi selalarını duyan vatandaşlarımız varken hâlâ o depremi hissetmemişlere, 14 Mayıs akşamı koltuklarında o depremi hissettirmeye var mısınız diyorum."