Gezi tutukluları, Barış Pehlivan ve Merdan Yanardağ cezaevinden seslendi: Bu kumpas da bozulacak
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Gezi Parkı davası tutukluları Osman Kavala, Ali Hakan Altınay, Tayfun Kahraman ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ı ve gazeteciler Merdan Yanardağ ile Barış Pehlivan’ı Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Cezaevi’nde dün bir dizi ziyaret yaptı.
Gezi Parkı davası tutukluları yaklaşık 6 yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala ve 500 gündür cezaevinde bulunan Ali Hakan Altınay, Tayfun Kahraman ve TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ile gazeteciler Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan'la görüşen Çakırözer, ziyareti sonrasında cezaevi önünde ANKA Haber Ajansı’ndan Çağatan Akyol'a konuştu.
“OSMAN KAVALA BÜYÜK BİR HUKUKSUZLUK İLE 6 YILDIR CEZAEVİNDE”
Ziyaret ettiği isimlerin cezaevinde kalıyor olmasının; Türkiye’nin demokrasisinin, Türkiye’de hukuk devletinin, adaletsizliğin ölçüsünü göstermekte olduğunu belirten Çakırözer, şunları söyledi:
“Gazeteci Barış Pehlivan 3 haftadır burada; hem de bu cezaevinden, yani açık cezaevinden sürekli insanlar tahliye olurken. Hangi insanlar, hükümlüler; uyuşturucu, tecavüz, çocuk tacizi, mafya gibi suçlardan hüküm giymiş insanlar erken tahliye olurlarken İnfaz Yasası'nda yapılan düzenlemeyle, Barış Pehlivan içeriye girmek zorunda kaldı ve daha da yaklaşık 8 ay burada, açık cezaevinde yatmak zorunda bırakılıyor? Hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmamasına rağmen infaz düzenlemesinden faydalandırılmayarak. Kendisinin mesajı da var. Onları da okuyacağım. Öte yandan, kapalı cezaevinde Osman Kavala yaklaşık kasım ayı başında eğer burada tutulmaya devam ederse 6’ncı yılını cezaevinde doldurmuş olacak. Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin haksız tutukluluk uygulandığına dair bir kararı var. Kendi mahkemelerimizin beraat kararları, tahliye kararları var. Buna rağmen 6 yıldır cezaevinde tutuluyor büyük bir hukuksuzluk ile.
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜK AYIBI”
Yine konuştuğum Can Atalay, Hakan Altınay ve Tayfun Kahraman, 7 Eylül’de 500’üncü günleri olacak, 500 gündür içeride olacaklar. Baktığınızda henüz davaları Yargıtay’da, kesinleşmemiş durumda. Haklarındaki karar kesinleşmemiş durumdayken ve iddianameleri bomboşken maalesef burada tutulmaktalar. Gazeteci Merdan Yanardağ da yine kapalı cezaevinde haksız, hukuksuz tutulmakta. Türkiye’nin büyük ayıbı. İşte iki gazeteci, işte bir milletvekili, seçilmiş milletvekili olmasına rağmen, seçimlerin üzerinden mayıstan bu yana 4 aya yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen cezaevinde tutuluyor. Türkiye’nin en iyi şehir plancılarından, yine Türkiye’nin en iyi düşünürlerinden isimlerinden Tayfun Kahraman, Hakan Altınay cezaevinde. Türkiye’nin ayıbı, demokrasinin ayıbı ve adalet ve hukuk devleti noktasındaki eksiğimizi en iyi gösteren durum. Onların mesajları var. Onları bir bir okumak istiyorum aracılığınızla.”
BARIŞ PEHLİVAN: TECAVÜZCÜLER, ÇOCUK İSTİSMARCILARI HER GÜN ÇIKIYORLAR
Barış Pehlivan, Çakırözer aracılığıyla ilettiği mesajında şunları kaydetti:
“Ben bu cezaevinde düzenli olarak her akşam sayımdayım ve bu sayımda her gün birkaç kişinin firar ettiğini öğreniyorum. Ben, hiçbir şekilde bunu aklımdan dahi geçirmeden, yani oradan firar ederim vesaireyi aklımdan geçirmeden teslim oldum. Tecavüzcüler, çocuk istismarcıları çıkıyorlar, çıkarmışlar, hâlâ da her gün çıkıyorlar ancak ben hakkım olan bir yasadan faydalanmak için hâlâ infaz hakiminin karar vermesini bekliyorum. Yani haklılığımın, bana karşı yapılan hukuksuzluğun bitmesi, haklılığımın onaylanması için, hakkım olan yasadan faydalanmak için infaz hakiminin karar vermesini bekliyorum. Meclis’te çıkan bir yasadan ben faydalanamıyorum ama işte tecavüzcüler, tacizciler çıkıyor. Onlara tanınan bu hakkın bana tanınmıyor olması bu ülkenin bir ayıbıdır.”
TAYFUN KAHRAMAN: BU ÜLKENİN İNSANLARININ VİCDANLARINA GÜVENİYORUZ
Tayfun Kahraman da yaklaşık 500 gündür cezaevinde olduklarına dikkat çekerek “500 gündür bu hukuksuzlukla yaşıyor olsak da umudumuzu asla yitirmedik. Bu ülkenin insanlarının vicdanlarına güveniyoruz. Bizleri 500 gündür hukuksuz bir şekilde burada tutanlara karşı en güçlü ses olacaklarına insanlarımızın inanıyoruz, biliyoruz. Güzel günler çok yakında” mesajını iletti.
HAKAN ALTINAY: ADALETSİZLİĞE TOPLUM KARŞI AMA ADALETSİZLİKTE MAALESEF ISRAR EDİYORLAR
Utku Çakırözer, Hakan Altınay’ın da sözlerini ise şöyle aktardı:
“Gezi davasında kendilerine yapılan adaletsizliğe, hukuksuzluğa aslında toplumun büyük çoğunluğunun, yüzde 60’tan fazlasının karşı olduğunun bilindiğini ama bu adaletsizlikte ısrar edildiğini söyledi. ‘Adaletsizliğe toplum karşı ama adaletsizlikte maalesef ısrar ediyorlar’ dedi. Bu hatadan ne kadar çabuk dönülürse o kadar aslında Türkiye’nin ve kendi milletimizin yararına, çıkarına olduğunu söyledi. İddianamede haklarında hiçbir delil olmadığını bir kez daha ifade etti ve Yargıtay’dan bir an önce haklarındaki bu ilk derece mahkemesinin verdiği kararın bozulması kararını beklediklerini ifade etti.”
CAN ATALAY: HATAY’DAKİ SU İHTİYACININ GİDERİLMESİNE YOĞUNLAŞILMALI
TİP Hatay milletvekili Can Atalay’ın mesajıyla ilgili de Çakırözer, şöyle konuştu:
“Benden önce İYİ Parti Milletvekili (Selçuk Türkoğlu) kendisini ziyaret etmişti. Öncelikle Meclis’te temsil edilen diğer partilerin de kendisine yönelik bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa karşı olduğunu görmekten memnuniyetini ifade etti. Yani bu konunun, dayanışmanın belki de bu adaletsizliklerin aşılmasında en önemli unsur olacağını söyledi. Kendisi Hatay Milletvekili, 4 aydır kendisini seçen Hataylılarla kavuşamamış durumda ama Hatay’daki gelişmeleri yakından takip ediyor. O yüzden de iki mesajından birincisi Hatay’la ilgili. Hatay’da başta su olmak üzere temel ihtiyaçların karşılanmasında, karşılanamıyor olmasında sıkıntı gördüğünü ve bu konunun, yani bu ihtiyaçların giderilmesine yoğunlaştırılması gerektiğini ifade etti. Seçim hesaplarıyla hızlıca yapılanların ya da yapılıyor görülenlerin maalesef Hataylıların acil sorunlarına çare olamadığını ifade etti.
“ERİNÇ SAĞKAN’I SİLİVRİ’DEN SELAMLIYORUM”
Adli yıl açılışını ve orada verilen mesajları yakından takip ettiğini söyledi. Birinci konuşma olan avukatları ve onları temsilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın yaptığı konuşma için Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’a selamlarını iletti. 2022’de başlayan ve maalesef 2023’te de devam eden Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın adaletsizlik krizine ilişkin sözlerinin sansürlenmesini yanlış bulduğunu, kınadığını ifade etti ve şu mesajı verdi. ‘Değil yeni Anayasa; asgari, hukuki tartışma için dahi bir demokratik tartışma zemini olması gerekir Türkiye’de. Bu koşullarda dahi görüşlerini, eleştirilerini ifade eden avukat Erinç Sağkan’ı Silivri’den selamlıyorum’ dedi.”
MERDAN YANARDAĞ: TÜRKİYE’NİN BİRİKİMİ BU ABLUKAYI KIRIP KUMPASI BOZACAKTIR
Merdan Yanardağ ise mesajında, Avrupa şampiyonu olan Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nı kutladı. Yanardağ, Çakırözer aracılığıyla şu görüşlerini dile getirdi:
“Kadın voleybolcularımızın şampiyonluğuna gösterilen gerici tepki bile Cumhuriyetimizin kazanımlarının bu ülke insanları için ne büyük bir erdem olduğunu ortaya koydu. Voleybol takımımızın başarısı Cumhuriyet'in bir zaferidir. Cumhuriyet kazanımları ve ilerici birikimi olmasa böyle kadın bir voleybol takımına sahip olamayacaktık. Aynısı adalet sistemimiz ve basın özgürlüğü için de geçerlidir. Türkiye, Cumhuriyet'in 100’üncü yılında onun hedeflediği özgürlük ve demokrasiden her gün daha fazla uzaklaşarak karanlık, totaliter bir rejime sürükleniyor; basın ve ifade özgürlüğünün yok edildiği, adeta Nazi hukukunun uygulandığı bir ülke hâline geliyor. Anayasa’nın teminat altına aldığı, hak ve özgürlüklerin ihlal edilerek benim hukuk dışı yöntemlerle tutuklanmam, hakkı olmasına rağmen Barış Pehlivan’ın infaz indiriminden yararlandırılmaması, yine seçilmiş milletvekili Can Atalay’ın hâlâ hapiste tutulması, işaret ettiğim gerici, faşizan, totaliter rejimin önemli göstergeleridir. Türkiye’nin ve bu toprakların aydınlanma ve demokratik birikimi bu ablukayı kıracak, bu kumpası da bozacaktır. Demokratik ve cumhuriyetçi güçlerin birliği bunun için gereklidir, olmazsa olmazdır. Basın ve ifade özgürlüğünün kararlı bir şekilde savunulması bunun ilk adımını oluşturacaktır. Türkiye’nin, hukukun üstünlüğüne inanan cumhuriyetçi güçleri kendi evlatlarına sahip çıkmalıdır. Benim de buna inancım tamdır.”
Cezaevinde bulunanların mesajlarını okuduktan sonra Çakırözer, “Ben size de ANKA’ya da ve sizin şahsınızda Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti, tabii bunların başında yer alan basın özgürlüğü için mücadele veren tüm meslektaşlarımıza, basın kuruluşlarına, gazetecilere teşekkür ediyorum. Burada özgürlükleri kısıtlanan gazetecilerin, sivil toplum savunucularının, hak savunucularının, iş insanlarının, aktivistlerin hakkını savunduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.