CHP Genel Başkan adayı Özgür Özel'in konuşması sırasında 'Kılıçdaroğlu' sloganları: Beni Soylu susturamadı
CHP'nin İzmir İl Kongresi'nde konuşan genel başkan adayı Özgür Özel'in konuşması sırasında, Kılıçdaoğlu sloganı atıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) Genel Başkanlık için adaylığını açıklayan partinin Grup Başkanı Özgür Özel, partisinin ilk il kongresine İzmir’de katıldı.
Özel’in konuşma yaptığı anlarda, salonda "Gençlerin umudu Kılıçdaroğlu" sloganları atıldı.
Özel, bu sloganların atılmasının ardından, ‘Beni Soylu susturamadı’ diyerek, şunları söyledi:
"Gençler kim dediyse 'Bunu yapın' diye, yapmayın. Benim konuşamama engel olamazsınız. CHP'lilere yakışmaz. Beni Süleyman Soylu susturamadı. Bu talimatı veren de susturamaz."
Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
'HASAN TAHSİN’İN KENTİ İZMİR, MERHABA'
Güzel İzmir’e merhaba. 10 yaşında kısa pantolonlarla geldiğim, 17 yaşında bıyıkları terleyerek okulumdan, Bornova Anadolu Lisesi’nden ayrıldığım, üniversite hayatımı geçirdiğim, hayat arkadaşımla tanıştığım, daha sonra yediğimiz yatılı okuldaki devlet ekmeğinin, üzerimizdeki milletin hakkını ödemek için vatani görevi yapmak istediğimde yine güzel İzmir ile buluştuğum, kuruluşun, kurtuluşun kenti 15 Mayıs 1919’da ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in kenti İzmir, merhaba.
'BABA EVİNDEYİZ'
Hepinizi baba evine gelmiş, hepinizi baba evinde oturan güzel insanları ziyarete gelmiş bir evladınız, kardeşiniz olarak sevgiyle selamlıyorum. Herkes ama herkes baba evinde doğar, büyür, kimi ayrılır gider, kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur. Kimi büyüğüne gider, kimi küçüğüyle yetinir. Ama herkes bilir ki başım sıkışırsa eğer bir gün zora düşersem baba evinde çorba kaynamaktadır, baca tütmektedir. İşte o baba evindeyiz.
'BU EVİN TAPUSUNDA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK YAZAR'
Baba Evinin bir tapusu vardır. O tapu da ne Özgür Özel yazar ne Kemal Kılıçdaroğlu ne İsmet Paşa yazıyordu ne Bülent Ecevit. Bu partiye hizmet eden, edecek olan herkes çok kıymetlidir. Hepsine minnet, aramızda olmayanlara rahmet okuyoruz. Hep birlikte haykırıyoruz ki bu evin tapusunda bir tek isim yazar, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. İşte dün o baba evinde, babamızın evinde partimizde bir adımı attım. O adımın ertesinde de hayata adım attığım İzmir’e geldim ve ilk kongremize katılıyorum.
'CHP’Yİ AYAĞA KALDIRMAK İÇİN BABA EVİNDE HELALLİK ALMAYA GELDİM'
Buradan sonra Konya’da olacağım, Diyarbakır’da olacağım, Trabzon’da, Edirne’de, Kayseri’de olacağım. Bu sürecin sonunda Cumhuriyet Halk Partisi’nde partimiz daha iyi olsun diye Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına büyük bir moral bozukluğu, çöküntüsüyle başlamamak için, buna izin vermemek için partiyi yeniden ayağa kaldırmak, gençleriyle, kadınlarıyla, örgütüyle birlikte CHP’yi yeniden umut yapmak, CHP’deki küçük iktidar savaşını kazanmak değil, Cumhuriyet’i yöneten büyük iktidar mücadelesinde CHP’yi ayağa kaldırmak için baba evinde helallik almaya geldim. Hepinizin desteklerini bekliyorum.
'BÜYÜK BİR DUYGUSAL KOPUŞ, MORAL BOZUKLUĞU, UMUTSUZLUK, KÜSKÜNLÜK VAR'
Şüphesiz, Milli Mücadele’nin ilk kurşunun atıldığı, ardından son askerin 9 Eylül’de denize dökülerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşunun tescillendiği bu güzel şehir, 14 ve 28 Mayıs seçimlerden sonra en derin üzüntüyü, hayal kırıklıklarını yaşayan şehirlerden bir tanesi. Biz bu büyük üzüntünün, hayal kırıklığının seçmende ne yansımalarının olduğunu, seçmeni ne duruma getirdiğini birebir yaşıyoruz. Sizler Karabağlar’ın Kavacık köyünde üzüm hasadı yapan, bağında uğraşan Memduh Ağabey’i, Bergama’nın Kozak Yaylası’ndaki dağ köylüsünü, Kemalpaşa’nın fabrikalarında alın teri döken işçi kardeşimi ya da Torbalı’da çiçek seralarında çalışanları hepiniz görüyorsunuz, dinliyorsunuz, onların elini tutuyor, gözünün içine bakıyorsunuz. Üzülerek söylemek isterim ki büyük bir duygusal kopuş, moral bozukluğu, umutsuzluk ve küskünlük var. Eğer biz Cumhuriyet’i kuran, Türkiye’nin en köklü partisini kuran, günü gelince çok partili demokratik sisteme gözünü kırpmadan geçen, bu ülkeye demokrasiyi getiren parti olarak seçmenin bize, siyasete, sandığa küsmesine seyirci kalırsak çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız demektir.
'BENİ SÜLEYMAN SOYLU SUSTURAMADI'
(‘Gençlik burada Bay Kemal’in yanında’ sloganı atılması üzerine) Ne yapıyorsunuz gençler? Hepimiz Bay Kemal’in yanındayız. Hep yanında olduk, bundan sonra da yanında olacağız. Hiç şüpheniz olmasın. Eğer biz CHP’liler olarak bütün diktatörlerin beslendiği, sandığa katılım oranının düşüklüğüne, seçmenin sandıktan, siyasetten umudunu kesmesine bir çare bulamazsak, biraz önce sayın Genel Başkan Yardımcısının söylediği elverişli zemin ortaya çıkar. Bugün Türkiye’de bundan sonraki seçimle ilgili bir küskünlük, üzgünlük, kırgınlık ifade etmektedir. Buna çare olmanın yolu yeniden sandığı umut haline getirmektir. Gençler, kim dediyse size bunu yapın diye yapmayın. Gençler size bunu kim yapın dediyse yapmayın. Benim konuşmama engel olamazsınız, CHP’lilere yakışmaz. Beni Süleyman Soylu susturamadı, bu talimatı veren de susturamaz.
'ATATÜRK’ÜN İLKELERİYLE YÖNETMEYE DAVET EDİYORUM'
Şimdi önümüzde bir yol, bir tercih, bir karar var. Ya hep birlikte sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıp, sanki seçmen kırgın değilmiş gibi davranıp, sanki ittifak kapasitemiz ortadan kalkmıyormuş gibi davranıp, sanki önümüzde büyük bir tehlike yokmuş gibi davranıp kendi örgüt içi mücadelemizle, partimizdeki koltuklarımızı korumaya çalışacağız ya da hep beraber bir özeleştiri yapıp samimi bir şekilde seçmeni anlayarak, gerekli değişimi sağlayarak, bunu sadece tüzüğü biraz daha demokratik hale getirerek değil, elbette destek veririz, bu sadece programı kısaltarak değil çok daha iyisini yaparız. Bu sadece bir kadronun değişmesiyle yetinmek değil, elbette gereklidir, ama tepeden tırnağa bir değişimle Türkiye’ye yeniden umut olmak zorundayız. Sizi umuda, yolculuğa davet ediyorum. Sizi Cumhuriyet’in 100’üncü yılındaki büyük yılgınlıktan, Cumhuriyet’in 100’üncü yılındaki bu büyük hayal kırıklığından çıkmaya, sizi hep birlikte omuz omuza kol kola CHP’yi yeniden ayağa kaldırmaya, sizi hep birlikte Cumhuriyet’e, değerlerine sahip çıkmaya, CHP’yi artık sağdan gelen danışmanların lüzumsuz akıllarıyla değil, kırmızı çizgimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleriyle yönetmeye davet ediyorum.
'İZMİR’İ SANCAĞIMIZI SAVUNUR GİBİ SAVUNACAĞIZ'
Bu çağrı sadece CHP’nin üyelerine değildir. Bu çağrı sadece CHP’nin delegelerine değildir, bu çağrı Cumhuriyet ateşinin yakıldığı İzmir’den bütün Türkiye’ye, bu çağrı içinde vatan, millet, Cumhuriyet sevgisi olan herkese, bu çağrı Türkiye’nin ikinci yüzyılı, bizlerin, sizlerin çocuklarının umudu olsun diye emekçinin alnının teri karşılığını bulsun diye, ezen ve ezilenler olmasın, herkes kardeşçe yaşasın diye bu çağrı, bu ülkeyedir. Bu çağrı bizim. Bu çağrıda hep birlikte birleşelim. Bugün burada yapılacak seçimin sonunda hangi il başkanı seçilirse seçilsin, seçimin sonucu ne olursa olsun CHP’lileri kucaklaşmaya, kenetlenmeye ve bundan sonra CHP’nin kalesinde, amiral gemisinde, sancak gemisinde bir büyük mücadeleyi vermeye davet ediyorum. Savaşlarda mevziler kaybedilebilir, bazı muharebeler kaybedilebilir, ancak savaşlarda asla ve asla sancak gemisi kaybedilmez. İzmir CHP’nin sancak gemisidir. İzmir’i sancağımızı savunur gibi savunacağız. Bundan sonraki süreçte İzmir’in iradesini kucaklayarak, bu salondan çıkacak başkanı yönetimin önderliğinde sizlerin ortaya koyacağınız iradeyle hep birlikte önümüzdeki kurultayı gerçekleştirecek, partimizi güçlendirecek bir yenilenmenin önünü açacak, gençleri, kadınları, demokrasiyi önce partimizde sonra Türkiye’de hakim kılacağız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.”