CHP'li Emir 'normalleşme' sürecini değerlendirdi: "Boş bir hayale kapılıyorlar"

Abone ol

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesine ilişkin ve siyasette yumuşamaya yönelik tepkileri değerlendirdi. Emir, "Normalleşme sürecini, AKP'nin deyimiyle 'yumuşama' sürecini, muhalefetin yumuşatılması gibi algılamak isteyenler boş bir hayale kapılıyorlar. Asla muhalefetin yumuşaması söz konusu değil." dedi.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu hafta görülen davaları takip ettiklerini belirten Emir, çocuk işçilere yönelik sorunlara da değindi.

"TAHİR ELÇİ BİR BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELECİSİYDİ"

Emir, şöyle konuştu:

"Bu hafta ülkemizde önemli duruşmalar görüldü ya da görülecek. Bunlardan birisi dün Antalya'da görülen Kepez Beldiye Başkanımız Mesut Kocagöz'ün yargılandığı duruşmaydı. Bu dava, asla tutukluluğu hak etmeyen, oradaki bir ihmal sonucu vatandaşımızın yaşamını yitirdiği teleferik kazası sonrasında açılmış bir davaydı. Bu davada belediye başkanımızın kusurlu olamayacağı apaçık ortadayken, ilgili şirketle bağı üç ay öncesinde kopmuşken, ilgili şirket belediye başkanlığı döneminde üç kez denetlenmişken Sayın Belediye Başkanımız tutuklu yargılandı. Biz defalarca, 'yargılayın, adaleti biz de bekliyoruz ama tutuklu yargılamayın ve başkanımızı Kepez'den ayırmayın' dememize rağmen tutuklu yargılanıyordu. Dün yapılan duruşma sonucunda tahliye edildi. Bundan dolayı mutluluğumuzu ifade etmek isterim. Bugün gözümüz kulağımız Diyarbakır'da, Tahir Elçi duruşması var. Tahir Elçi bir barış ve demokrasi mücadelecisiydi, Diyarbakır Baro Başkanıydı. Herkesin gözü önünde katledildi ve dokuz yıldır adalet bekliyoruz. Umuyoruz ki hiç olmazsa bugün Diyarbakır'dan hukuka dair, adalete dair küçük de olsa bir haber gelir.

"METİN LOKUMCU DAVASI HALA KANAYAN BİR YARA OLARAK DEVAM EDİYOR"

Yine bugün Adıyaman'da İsias Otel davası devam ediyor, orayı da takip ediyoruz. İsias Otel, deprem sırasında aslında herkesin 'yıkılır bu' dediği, çürük bir bina olarak tarif edilen, betonunda, demirinde büyük teknik hatalar olan bir oteldi. Orada 39'u KKTC'den gelen sporcu kardeşlerimiz olmak üzere 72 vatandaşımız can verdiler. Bu duruşma, deprem sonrası duruşmalar açısından sembol dava olması bakımından da önemli. Bu davayı da yakından takip ediyoruz. Dün Trabzon'da Metin Lokumcu davası görüldü. Lokumcu, Gezi olayları sırasında polisin sert müdahalesi dolayısıyla biber gazıyla yaşamını yitirmişti. 13 yıldır süren bir dava. Gelinen noktada Trabzon'da savcı, ilgili polisler hakkında takipsizlik kararı istedi. Türkiye'deki yargının geldiği noktayı göstermesi açısından çok çarpıcı. Metin Lokumcu davası da hala kanayan bir yara olarak devam ediyor ve özellikle Türk yargısının nasıl geciktiğini ve ilgili kamu kurumlarını bir şekilde koruduğunu apaçık ortaya koyuyor.

"ÇOCUKLARIMIZI İŞ CİNAYETLERİNDE KAYBETMEYİ KABUL ETMİYORUZ"

Bugün 12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliği ile mücadele günü. Maalesef Türkiye, çocuk işçiliği konusunda iyi bir yerde değil. Ülkemizde nüfusun yüzde 26'sını çocuklar oluşturuyor ama çocuklarımızın yüzde 22'si iş gücünün içerisinde. Bu duruma gelişmiş ülkeler içinde baktığımızda son derece yüksek bir rakam. Çocuk işçiliğinin birçok sebebi var ama en önemli sebebi yoksulluk ve ailelerin ekonomik zor koşullar içerisinde yaşarken çocuklarını da bir şekilde iş gücünün içerisine katmak zorunda kalmaları. Oysa çocukların korunması, bir yandan mesleki eğitim alırken diğer yandan eğitimlerine devam etmesi, çocukluklarını yaşayabilmeleri bir ülkenin gelişmişliği ile ve önüne hangi umutlarla bakabildiği ile çok ilgili. Buna rağmen çocuklarımızın iş gücünde kullanıldığını görüyoruz. AKP iktidarında kayıtlara geçen 931 çocuk işçi ölümü var. Burada denetimsizlik, alınması gereken önlemleri almamak var dolayısıyla bu ölümlerden hepimiz sorumluyuz. Sadece 2024 yılının ilk beş ayında 24 çocuğumuz iş kazasında yaşamını yitirdi. Bunun adı iş cinayetidir. Milli Eğitim Bakanlığı bu çocuk içiliğine bir kılıf bulmak için MESEM diye bir uygulamaya geçtiler. Baktığınız zaman orada da iş kazalarının ve çocuk ölümlerinin çok olduğunu görüyoruz. Son bir yılda 336 çocuğumuz kaza geçirmiş ve bunlardan 7 çocuğumuz yaşamını yitirmiş. Çocuklarımızın mesleki tecrübe kaznmaları, staj yapmaları, eğitim yapmaları çok değerli ama bunu yapacağız diye çocuklarımızı denetimsizlik yüzünden, önlem almamaktan dolayı iş cinayetlerinde kaybetmeyi de asla kabul etmiyoruz.

"EMEKLİLER, BAYRAMI DA BAYRAM GİBİ YAŞAYAMAYACAK"

Bayram yaklaşıyor ama emeklilerimiz bayramın gelişini kara kara düşünüyorlar. Bayramda memlekete gitmek dahi zor hale geldi. Emekliler, torunlarına harçlık veremeyeceklerini düşünüyorlar. Kurban almak artık çok zor. Bir kurban fiyatı ortalama 15 bin lira, emekli maaşı 10 bin lira. IPA'nın yaptığı bir araştırmada, İstanbul'dan memlekete gidilecek biletlere baktığımız zaman fiyatlarda yüzde 112'lik bir artış var. Bir kişinin gidiş geliş maliyeti 2 bin 646 lira. Dört kişilik bir aile olsa 10 bin 584 lira sadece bilet fiyatı, asgari ücret ise 17 bin lira. Asgari ücretli bu bayramda memleketine gidemeyecek. Toplumun bütün kesimleri ağır bir yoksulluk içerisinde, bayramı da bayram gibi yaşayamayacak durumda.

"ÇİFTÇİ PERİŞAN MUHTEMELEN BUNDAN SONRA AÇIKLANACAK FİYATLAR DA BUNA BENZEYECEK"

Dün yapılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesini değerlendiren Emir, şu ifadelere yer verdi:

"Genel Başkanımız bu görüşmede bir kez daha halkımızın gerçek sorunlarını Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaştı. Özellikle asgari ücrete zam yapılması gerektiğini bir kez daha söyledi. Aynı şekilde emekli maaşları 10 bin lira düzeyinde. Bu da kabul edilebilir değil. Açıklanan çay ve hububat fiyatları maliyetinin bile altında. Çiftçi perişan muhtemelen bundan sonra açıklanacak fiyatlar da buna benzeyecek. Bu da özellikle söylendi. Bir diğer konu Hakkari ile gündeme gelen kayyum atamaları oldu. Biz seçilmişlerin seçimle gönderilmesi gerektiğini, idarenin müdahelesinin demokrasi içerisinde olması gerektiğini, seçilmiş olmanın suç işleme özgürlüğü vermeyeceğini, yargılanacaklarsa bu sürecin adalete uygun olması gerektiğini belirttik. Öteden beri önemsediğimiz konu, Gezi tutukluları. Özellikle Gezi tutukluları bağlamında olumlu bir sonuç almak için umudumuzu güçlü bir şekilde tutuyoruz. Vera'nın en kısa zamanda babasına kavuşacağı günü de özlemle bekliyoruz. Halkımızın gündemi olmayan hiçbir şey bizim de gündemimiz olmayacaktır.

Normalleşme sürecini, AKP'nin deyimiyle 'yumuşama' sürecini, muhalefetin yumuşatılması gibi algılamak isteyenler boş bir hayale kapılıyorlar. CHP normalleşme sürecini, değerli, kıymetli bir süreç, başlı başına özenilmesi gereken bir süreç olarak değerlendiriyor. Türkiye'de vatandaşlarımızın bizden beklediği 'sorunumuzu çözün' talebini karşılamak üzere yürütüyor. Bunun içinde asla muhalefetin yumuşaması söz konusu değil. Bu yakıcı gündemleri en etkili şekilde gündemde tutmaya devam edeceğiz.

"AYŞE ATEŞ GÖRÜŞMESİNİ BU GÖRÜŞMENİN BİR ÇIKTISI OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ"

''Cumhurbaşkanı'nnı bu taleplere verdiği en somut yanıt nedir'' sorusu üzerine Murat Emir, "Sayın Cumhurbaşkanı'na ilişkin kısmı o taraftan yapılması daha isabetli olur. Bir de tabii bazı noktalar var ki onların gerçekleştikçe konuşulmasında yarar var'' dedi.

Ayşe Ateş ile Cumhurbaşkanı'nın görüşmesini de değerlendiren Emir, şu ifadeleri kullandı:

"Sinan Ateş, Ankara'nın orta yerinde bir cinayete kurban gitti ve bu bir siyasi cinayetti. Bu siyasi cinayeti biz ilk günden beri olması gerektiği gibi çok önemsedik. Bu cinayetle ilgili adalet talep ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız birinci görüşmede de Genel Merkez'deki görüşmede de Sinan Ateş davasının hakkıyla yürümesi, adaletin tecelli etmesi, Sinan Ateş'in kanının yerde kalmaması için bunu bir gündem maddesi olarak sunduk. Biz dün yapılan Cumhurbaşkanı, Ayşe Ateş görüşmesini bu görüşmenin bir çıktısı olarak değerlendiriyoruz ve bundan da mutluyuz. Geç oldu bu görüşme ama umutluyuz. Umuyorum ki adalet tecelli eder."

Murat Emir, "Şunu da ifade etmek isterim dün Sayın Bahçeli'nin konuşması sırasında sığınmacı meselesine değinmiş olması kıymetlidir ama 2011'den beri Türkiye'de yoğun sığınmacı akını oluyor ve bu sorun katmerlenerek artıyor. Rakamlar değişken ama beş buçuk milyonun üzerinde sığınmacı olduğu hepimizin malumu. Bu soruna bugün eğilinmiş olması geçtir ama bizim için değerlidir" diye konuştu.

Gazeteciler, MHP'lilerin hedefinde Siyaset TKP'den 1 Mayıs'taki sert müdahaleye suç duyurusu Siyaset Erdoğan’dan Özgür Özel’e Kıbrıs daveti Siyaset CHP'li Zeliha Aksaz Şahbaz Bakan Koca ile görüştü Güncel