Davutoğlu: Hattı siyaset yoktur, sathı siyaset vardır. O satıh bütün vatandır!
Saadet ve Gelecek Partisi grubu, TBMM'de Grup Toplantısı düzenledi. İki partinin genel başkanları Temel Karamollağlu ve Ahmet Davutoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İki lider de iktidara 'Filistin' konusundaki tepkisizliğinden dolayı eleştirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ortak grubu bulunan Saadet ve Gelecek Partisi, haftalık grup toplantısını düzenliyor.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Muhterem arkadaşlar, değerli basın mensupları, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız; hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Grup toplantımızda bir aradayız. Maalesef 2023 yılında ve tüm dünyanın gözü önünde günlerdir bir soykırım uygulanıyor. Üç çeyrek asırdır bir ülke adım adım işgal edildi; herkes seyretti ve hala seyrediyor! İnsanları katlettiler, kimseden ses çıkmadı! Emzikli bebekleri, kundaktaki çocukları, hamile kadınları tonlarca kiloluk bombalarla öldürdüler ve yine kimseden ses çıkmadı! Tüm bunlar yetmedi, hastaneleri, ibadethaneleri, ambulansları bombaladılar; birkaç cılız sesten başka yine kimseden çıt çıkmadı! Sadece şu 18 günde binlerce kardeşimiz şehit oldu; Müslüman ülkelerinin liderleri de sadece kınadı, hatta bir kısmı onu bile yapamadı!
'İSRAİL VE SUÇ ORTAĞI ABD, DAHA NE YAPMALI Kİ İSLAM ALEMİ UYANSIN?'
Gerçekten merak ediyoruz; daha ne olması gerekiyor? Hep birlikte ayağa kalkmak için başımıza daha ne gelmesi lazım? İsrail ve suç ortağı ABD, daha ne yapmalı ki İslam alemi uyansın? Irak ve Afganistan’da sustunuz, ABD durdu mu? Tunus ve Libya’da sustunuz, ABD durdu mu? Suriye’de hepiniz seyrettiniz, ABD durdu mu? Filistin meselesinde 75 yıldır susuluyor, İsrail ve hamisi ABD bir tek geri adım attı mı Adına BOP denilen Büyük İsrail Projesi uğruna dünyayı ateşe veriyorlar, ne zaman farkına varacaksınız Önceliği demokrasi olanlara soruyorum, ne oldu sizin demokrasi söylemlerinize? Önceliği insan hakları olanlara soruyorum, ne olacak Filistinlilerin hakları? “Barış istiyoruz” diyenlere sesleniyorum, İsrail’e dur denilmedikçe ve İsrail katliamlarından vazgeçmedikçe kalıcı bir barış mümkün mü? “Önceliğim İslami değerlerdir” diyenlere sesleniyorum, susarak ve sadece kınayarak daha ne kadar bu vebale ortak olacaksınız?
'ABD BU SUÇA HER ŞEYİYLE ORTAKTIR'
Muhterem arkadaşlar, değerli milletvekilleri; ABD’nin, haksız davasında ve katliamlarda İsrail’e verdiği desteği, bizler haklı davalarında Filistinli kardeşlerimize vermeyeceksek vay bizim halimize! ABD, savaş gemilerini gönderdi, tırlarla, uçaklarla silahlar gönderdi, milyarlarca dolar para gönderdi, yetmedi Dışişleri Bakanını gönderdi, o da yetmedi ABD başkanı Biden atladı geldi! Bununla da sınırlı değil, bu çevreler ABD’de ve dünyanın her yerinde algı üretip, kamuoyu desteği vermeye çalışıyorlar. Hatta bu meseleye dair farklı yaklaşımlar taşıyan ve ABD’nin ileri gelen gazetelerinde yazanları ya işten çıkardılar ya da geri plana çektiler. Aynı zamanda Filistin’de yaptıkları insanlık dışı işler, dünya kamuoyunda yer bulmasın diye ağır bir sansür de uyguluyorlar. Askeriyle, tankıyla, uçağıyla, gemisiyle verdiği destek yetmemiş gibi, bir de tüm medya imkanlarını İsrail’in hizmetine adeta seferber ettiler. Yani her şeyleriyle bu meselenin içindeler ve alenen bu suça ortak olduklarını ilan etmekten de hiç çekinmiyorlar!
'ABD’NİN KISA TARİHİ KATLİAMLAR, İŞGALLER VE SOYKIRIMLARLA DOLUDUR'
ABD, işte budur! Biz ABD’yi sadece bugün Müslümanlara karşı tutumundan değil, dünden bugüne gerçekleştirdiği katliamlardan da biliriz. ABD’nin kısa tarihi katliamlar, işgaller ve soykırımlarla doludur. Kızılderililerin ve Afrikalı kölelerin kanı üstüne kurulan ABD, akıttığı kan ve gözyaşı ile beslendikçe obezleşmiş, obezleştikçe hep daha fazla kan akıtmıştır! Savaş bittiği halde atom bombasını Japonların üzerinde denemekten hiç çekinmeyen de ABD’dir! Vietnam’da My Lai katliamını gerçekleştiren yine ABD’dir. Sürekli olarak ülkelerin iç işlerine karışan, işbirlikçilerini yönetime getirmek uğruna darbeleri finanse eden, altyapısını hazırlayan, iç savaşa sürükleyen hep ABD olmuştur. 11 Eylül’ü bahane ederek, daha doğrusu 11 Eylül tezgahını hazırlayarak Afganistan ve Irak’ı tarumar eden yine bunlar değil mi? “Kimyasal silah kullanmakta tereddüt etmeyen”, “insan haklarını sürekli ihlal eden.” “barış ve demokrasi getireceğiz.” teranesiyle bölgemize gelip, çeyrek asırdır hem bölgemizi hem de bütün dünyayı daha güvensiz bir hale getiren bunlar değil mi.
'ORTAK NOKTALARI SİNSİ SİYONİZM, IRKÇI EMPERYALİZM VE VAHŞİ KAPİTALİZMDİR!'
Muhterem kardeşlerim; Bush gitti, Obama geldi, Obama gitti Trump geldi, o da gitti Biden geldi. Ne değişti? Hiçbir şey! ABD yönetimine kim gelirse gelsin, değişen hiçbir şey olmadı, olmaz, olamaz! Amerika’nın sözde “Cumhuriyetçileri” neyse, sözde “Demokratları” da odur! Ülkelerinin asıl vatandaşlarına yani yerlilere ve bilahare Afrika’dan getirdikleri zencilere yaptıkları muamele ortadadır! Bugün bile bu böyledir; bunlar için varsa yoksa küçük bir azınlığın çıkarları! Her daim öncelikleri bu olmuştur. Bunların hepsinin ortak noktası sinsi Siyonizm, ırkçı emperyalizm ve vahşi kapitalizmdir! O nedenle de “dostum” hitabı ile başlayan cümlelere muhatap olacak kişiler asla değildirler. Kim ki ABD’yi kendine dost görmüşse; başka düşmana ihtiyacı yoktur! Kim ki ABD’yi müttefik kabul etmişse, bilsin ki başı mutlaka belaya girecektir. Bunun içindir ki kim ABD yönetimi ile insan haklarını, demokrasiyi, barışı aynı cümle içerisinde kullanma yanlışına düşmüşse, derhal bu yanlışından dönmelidir.
'TÜM İMKANLARIYLA BÖLGEMİZDELER, BÜTÜN KAYNAKLARINI SEFERBER ETTİLER'
Bakın İsrail, kiliseyi dahi bombaladı; bunlar yine İsrail’e sahip çıkmaya devam ediyorlar. Çünkü bunların hiçbir kutsalı yoktur! Kendi çıkarları için yapamayacakları hiçbir alçaklık yoktur! Hastaneyi bombalayıp, sonra da çıkıp “Filistinliler kendilerini mağdur göstermek için yapmış olabilirler” diye algı üretmeye çalışacak kadar şerefsizce hareket edebiliyorlar! Tüm dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylemekten hiç ama hiç utanmıyorlar! Bunları şunun için anlatıyorum sizlere; işte biz bugün bu denli adilik ve gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız. Öyle basit cümlelerle, küçük yardımlarla, bilindik kınama cümleleriyle geçiştirilecek bir noktada değiliz. Tüm imkanlarıyla bölgemizdeler, bütün kaynaklarını seferber ettiler; açık söylüyorum adeta tutuştular! Bu hazırlık, bu seferberlik hali; sadece Filistinlilere karşı değildir! Bunu görmemek için kör olmak lazım! Dünyanın her yerinde vicdan ve feraset sahibi insanlar bu gerçeği görüyor, biliyor. İsrail, ABD’nin Desteğinden Çok, İslam Ülkelerinin Sessizliğinden Güç Almaktadır. Onlarca farklı ülkede, yüz binlerce insan ABD ve İsrail karşıtı gösteriler yapmak için sokaklara döküldü. Muhalefet partileri kendi ülkelerindeki iktidarlara çağrı üzerine çağrı yapıyor. Farklı dinlerden, farklı mezheplerden, inançlardan, siyasi görüşlerden insanlar ve STK’lar yardım götürebilmek için çırpınıyor. Ama ne yazık ki icra makamında olanlar, bu gayretlerin binde birini bile göstermiyor. Türkiye, bu konuda artık öncü ülke olmalıdır. Üzülerek ifade ediyorum ki, çok geç ve pasif kalındı. Zira İsrail, az evvel tek tek zikrettiğim haliyle ABD’nin bu desteğinden çok, İslam ülkelerinin sessizliğinden güç almaktadır. ABD’nin “anormal” desteğinden ziyade, İslam ülkelerinin “normalleşme” çağrıları ve adımlarından memnuniyet duymaktadırlar. İnanıyorum ki Netanyahu, Biden’ın ve diğer Avrupa ülkelerinin liderlerinin İsrail’e gelmesinden ziyade, hâlâ İslam ülkelerinden hiçbir liderin Filistin’e gitmemiş olmasından büyük keyif duymaktadır.
'BU KUŞATMAYI YARMAK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCUDUR!'
Muhterem arkadaşlar; buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Etrafımız adım adım kuşatılıyor. Bugün Kudüs’e sahip çıkmak demek, Ankara’ya sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail ve ABD’ye engel olmak, yarın ülkemize düşebilecek ateşi bugünden söndürmek demektir. Bu koşullarda “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” ve işte o satıh bugün Filistin topraklarıdır! Dün yamyamlar gibi İstanbul’u, Çanakkale’yi kuşatanlar, bugün de Gazze’yi kuşatmışlardır. Bu kuşatmayı yarmak hepimizin boynunun borcudur! Herkesi artık bu sorumluluklarımızı kuşanmaya davet ediyorum. 2018’de benzer bir durum yaşanmış ve iktidar o zaman yine bir miting yapma kararı almıştı. Söylemiştim, bir kez daha söylüyorum; iktidar miting yapmaz, icraat yapar! Biden, İsrail’e destek mitingi mi yapıyor ki, siz Kudüs’e destek mitingi yapacaksınız?
ACİL EYLEM PLANI
Adamlar uçaklarını, gemilerini gönderirken; siz sadece selam mı göndereceksiniz? Adamlar ilk günden itibaren seferber olmuşken; siz 16 gün sonra miting kararı alıp, 3 hafta sonra da miting mi yapacaksınız! Kaybedilen her bir saniyede daha kaç çocuk katledilecek, hiç düşünüyor musunuz? Bebekler bombalar altında can verirken; bu kararı almak acizliktir daha da ötesi katliama ortak olmaktır. Bu, sadece içeride algı oluşturmaktan başka ne işe yarar? Daha önce Acil Eylem Planı olarak 16 maddelik bir yol haritası izlenmesi gerektiğini ifade etmiştim, buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum:
ÖNERİLER
İktidar miting yapmaz, atılması gereken adımları tek tek atar, atması gerekir:
1.İslam İş birliği Teşkilatı, bir an önce sürece gerektiği şekilde müdahil olmalı ve zulmü durdurmak için inisiyatif almalıdır. Bu toplantılar kınama değil icraat toplantıları olmalıdır. Bunun insiyatifini Türki’ye yapmalıdır.
2.D-8 Ülkeleri ve Türk Devletler Teşkilatı acilen toplanmalı; İsrail’e karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar derhal karara bağlanmalıdır.
3.İslam ülkeleri, İsrail’de bulunan diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini tamamen durdurmalıdır.
4.Türkiye ve diğer tüm İslam ülkeleri İsrail ile ikili anlaşmalarını, “normalleşme” süreçlerini ve karşılıklı ziyaret programlarını derhal iptal etmelidir.
5.İslam ülkeleri, İsrail'e destek veren Batı ülkelerine petrol gönderimini yavaşlatmayı gündemlerine almalı ve gerektiğinde petrol sevkiyatını durdurmalıdır.
6.Türkiye, özellikle Filistin’e ait enerji kaynakları üzerinde İsrail ile yapılan anlaşmalara derhal son vermelidir.
7.Öncelikle çocuklar ve kadınlar olmak üzere, sivillerin can güvenliği mutlaka sağlanmalı, hastane, yetimhane, okul, ibadet yerleri gibi alanlar acilen koruma altına alınmalıdır.
8.İsrail, Filistin topraklarına ve Filistinlilere yönelik silahlı eylemlerini durdurmadıkça, İsrail ile siyasi, ticari ve sosyo-kültürel bütün ilişki ve etkinlikler sona erdirilmelidir.
9.TBMM’de bir heyet oluşturularak, teknik bir ekiple birlikte, Gazze’de bombalanan hastane ziyaret edilmeli ve oradaki durum hakkında kamuoyu bilgilendirilmelidir.
10.İnsani yardımlar için acilen Mısır Refah sınır kapısında bir koridor açılmalıdır.
11. Ülkemiz ve bölgemiz açısından büyük bir tehdit oluşturan ABD ve İngiltere, İsrail’in haksız işgaline destek vermek üzere Gazze açıklarında konuşlanmış olan deniz ve hava kuvvetleri unsurlarını bölgeden derhal çekmeli; bunun için kararlı ve dirayetli bir duruş sergilenmelidir.
12. BM nezdinde İsrail’in haksız, hukuksuz işgal girişimine karşı gerekli kararların alınması için diplomatik girişimler acilen başlatılmalıdır.
13.İsrail’in mevcut siyasi ve askeri karar verici kurumlarının, makamlarının, kişilerin tamamı hakkında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanma süreci için girişimler başlatılmalıdır.
14.Ayrıca İsrail hakkında “soykırım suçu” temalı yargılama sürecine de başlanılmalıdır.
15.Gazze’ye yönelik büyük bir insani yardım kampanyası organize edilmeli; Gazze’nin yeniden imarı için çalışmalar da süratle gündeme alınmalıdır.
Buradan iktidara sesleniyorum. Miting yapmak yerine bunlardan sadece bir tanesini dahi yapmış olsanız, emin olun çok daha büyük bir iş başarmış olursunuz. Bu vesileyle, şehit olan Filistinli kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Saadet-Gelecek Grubu olarak, elimizden gelen her ne varsa tüm gayretimizle seferber etmeye devam edeceğimizin altını bir kez daha çiziyorum. Sözlerimin sonunda, dünden bugüne Filistin davamıza büyük bir hassasiyetle sahip çıkan Anadolu Gençlik Derneğimize, ve bütün sivil toplum örgütlerimize bu süreçte de aynı hassasiyeti gösterdikleri için teşekkür ediyorum.
'HAKİKATİ HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Özellikle 18 gündür çeşitli eylemlerle bu meseleyi gündemde tutan genç kardeşlerime, çağrılarımıza kulak vererek katılan farklı kesimlerden vatandaşlarımıza ve en azından söylemleriyle de olsa destek veren herkese de teşekkür etmeyi de bir borç biliyorum. Ve herkes bilmelidir ki; Zalimin zulmü karşısında herkes sussa da biz susmayız ve asla susmayacağız. Gerçekte ne olup bittiğini herkes görmezden gelse de biz hakikati haykırmaya devam edeceğiz. Allah Filistinli kardeşlerimizin, tüm mazlumların ve bizlerin yâr ve yardımcısı olsun! Allah’a emanet olunuz."
Davutoğlu'nun sözlerinden satır başları:
"Bu hafta hem bir onur hem de hüzün haftası. Onur haftası; çünkü cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Herhangi bir yıl değil, 100 yıllık bir geçmişi hep beraber muhasebe etme dönemindeyiz. Hüzün haftası; çünkü hala Filistin'de Gazze'de her hanede yanan bir yangın var.
'İKTİDARIN HERHANGİ BİR HAZIRLIĞI VAR MI? NE YAPIYOR CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI İÇİN'
Cumhuriyetimizin 100. yılına giriyoruz. İktidarın herhangi bir hazırlığı var mı? Ne yapıyor cumhuriyetimizin 100. yılı için. İktidarın propaganda makinası, Türkiye'nin gündemini belirlemeye çalışırken gündemde 100 yılın muhasebesi yok. Türkiye Yüzyılı üzerinden bir hayal üretme çabası var. Şimdi tam da vaktiydi; Cumhuriyetimizin gelecek yüzyılı ancak geçmiş yüzyılını anlayarak inşa edilebilirdi. Hafızasını kaybetmiş bir milletin geleceğini kuramayacağının farkında değiller. Birileri cumhuriyet öncesi geçmişi hafızalardan silmeye çalışırken diğerleri de maalesef bu sürekliliği yok etmeye çalışıyor.
'ATATÜRK'ÜN İZİNDEN GİTTİĞİNİ SÖYLEYENLERE AMA BUGÜN İSRAİL'İN YANINDA DURANLARA BİLSİNLER Kİ SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜMÜZ VAR'
Basit bir Anadolu denklemiyle anlatayım; Komşuda yangın var, 2 bina ötede ve binalar ahşap. O yangının size geleceği belli. Bir grup diyor ki; "Banane bu yangından, bırakalım yansın komşunun evi. Zaten o komşuda geçmişte bize ihanet etmişti." Günlerdir bana ve Karamollaoğlu'na hakaret edenler bu güruhtan. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden gittiğini söyleyenlere ama bugün İsrail'in yanında duranlara bilsinler ki söyleyecek çok sözümüz var.
'BİZ YAPARIZ ÇÜNKÜ TOPLUMDA BİR FARKINDALIK OLUŞTURUYORUZ'
"İktidar icraat yapar, miting yapmaz" dedi Karamollaoğlu. Çok doğru. Biz de miting yaptık, biz yaparız çünkü toplumda bir farkındalık oluşturuyoruz. Ve biz miting yaptığımızda 600 milletvekiline de davet gitti, 14 parti il başkanları davet edildi İstanbul'dan. Ayrım yapılmadı. İktidar miting yapıyor; hem de cumhuriyetin kuruluşunun 1 gün öncesinde. Tebrik ederiz, toplumsal bilinç yaratacaksınız. Peki 3 hafta neden beklediniz? Niye bu 3 haftada kan ve gözyaşını sadece seyrettiniz? Gazze ile ilgili 12 adımlık bir eylem planı yayımladık. Hiçbiri uygulanmadı. Çok basit 2 tanesi vardı, hemen devreye girecek olan; birisi ulusal yas ilan edilsin. Şükür ettiler. Çünkü en kolay olan ulusal yas ilan etmek. İkinci olarak ilk haftadan dedik ki; TBMM bir araştırma komisyonu kursun ve derhal Gazze'ye göndersin. Cevap olarak dediler ki; "Böyle bir teamül yok, araştırma komisyonu ülke dışındaki olaylar için kurulamaz." Halbuki daha önce birçok kez kuruldu. Şimdi güzel bir karar almışlar İnsan Hakları Komisyonu kurarak. Ama çok geç. 12 bin 500 bina yıkıldı, yüz binlerce konut hasarlı hale geldi. 206 okul yıkıldı, 23 ambulans vuruldu. Daha yeni gönderiliyor Türkiye'den.
'O SATIH BÜTÜN VATANDIR'
Bu bir insani ve milli meseledir. İnsani meseledir çünkü; ortaya çıkan tablolar hepimizin vicdanını yok ediyor. Birisi dün "Davutoğlu çok istiyorsa Gazze'ye kendi gitsin" demiş. Bak bakalım kayıtlara; sen dün rahat döşeğinde otururken ben bombalar altında Gazze'deydim. Hattı siyaset yoktur, sattı siyaset vardır. O satıh bütün vatandır."