Erdoğan’ın ‘OHAL’i TBMM’de kabul edildi: “Her türlü yetki elinizde, OHAL acziyetin göstergesi”

Abone ol

Erdoğan’ın OHAL kararı TBMM’de kabul edildi. CHP’li Muharrem Erkek, AKP’lilere, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde neyi yapmak istiyorsunuz da yapamıyorsunuz?” sorusunu yönelterek, “Her türlü yetki elinizde. Ama OHAL talep ediyorsunuz. Bu büyük bir acziyetin, savrulmanın açık göstergesidir" dedi.

GERÇEK GÜNDEM /

6 Şubat Pazartesi günü gerçekleşen, merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Adana, Kilis, Diyarbakır, Elazığ ve Şanlıurfa'da büyük yıkıma neden oldu. Depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı bugün saat 13.20 itibariyle 14 bin 14'e yükseldi. Afet sebebiyle meydana gelen can kayıpları için milli yas ilan edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise afet bölgesinde 3 ay sürecek Olağanüstü Hal ilan edildiğini açıkladı. Anayasa'nın 119'uncu maddesine göre karar Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşüldü. OHAL kararı oylama sonucunda kabul edildi. Resmi Gazete'de yayımlanan OHAL kararı TBMM'de onaylanmasının ardından yürürlüğe girecek.

İYİ Parti'nin TBMM'ye sunduğu 1 aylık OHAL teklifi ise TBMM'de reddedildi. Oylamanın hızlı biçimde gerçekleştirilmesi, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un kısa sürede oylamayı sonlandırması "OHAL oldu bittiye getiriliyor" eleştirilerine neden oldu.

GENEL KURUL'DA DEPREMDE HAYATINI KAYBEDENLER ANILDI

OHAL kararının görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu, depremde yaşamını yitiren yurttaşlar ve AKP'li Milletvekili Yakup Taş için yapılan saygı duruşu ile başladı. Depremde kaybedilen yurttaşların anılmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay yürütme adına söz aldı. Ardından kürsüye TBMM'de grubu bulunan AKP, MHP, CHP, İYİ Parti ve HDP temsilcileri çıkarak partilerinin 3 aylık OHAL ilanı hakkında görüşlerini açıkladı.

Cumhur İttifakı'nı oluşturan AKP ve MHP'nin talep ettiği teklife Millet İttifakı'nın bileşenlerinden olan CHP ve İYİ Parti sürenin 1 aya indirilmesi şartıyla destek verebileceklerini açıkladı. HDP ise OHAL uygulamasını süre şartı olmaksızın reddediyor.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY AFET BÖLGESİNDEKİ DURUM HAKKINDA MECLİS'TE BİLGİ VERDİ

OHAL görüşmelerinde ilk olarak yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay söz aldı. Fuat Oktay depremin büyüklüğünü anlattığı açıklamasında an kaybının 14 bin 351'e yükseldiğini açıkladı. Oktay , OHAL kararının depremin yaralarının sarılması için alınacağını savundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın açıklamaları şöyle oldu:

DEPREM YAKLAŞIK 110 BİN KM2 BİR ALANI ETKİLEDİ

"Yaklaşık 110 bin 000 Km2 bir alanı etkileyen ve çok büyük bir yıkıcı etkisi olan bu depremler sonucunda 10 ilimizde çok geniş bir alanda can kaybına ve yaralanmalara neden olmuş, çok sayıda bina hasar görmüştür. Bu değer Avrupa'da birçok ülkenin yüzölçümü kadar veya ondan daha büyüktür. Bu deprem Anadolu coğrafyasının son 2000 yıllık tarihçesinde 1668 Büyük Anadolu Depremi ve 1939 Erzincan depreminden sonra meydana gelen en büyük üçüncü depremidir. Bu depreme yakın 1939 Erzincan depreminde 33 bin can kaybı meydana gelmiştir. Erzincan Depremine yakın büyüklükte olan bu son depremlerde can kaybımızın bu sayıyı aşmamasını temenni ediyoruz."

CAN KAYBI 14 BİN 351'E YÜKSELDİ

"Yaşadığımız bu büyük afette göçük veya yıkım sonucu an itibari ile 14 bin 351 kişi hayatını kaybetmiş, 63 bin 794 kişi yaralanmıştır. Depremin ilk dakikalarından itibaren başta AFAD, TSK, Jandarma, Polis arama kurtarma personelleri olmak üzere ülkemizin tüm kapasitesi afet bölgesine sevk edilmiştir.

24 bin 727'si arama kurtarma personeli olmak üzere eşitli kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarından toplam 113 bin 318 personel ve gönüllü afet müdahale çalışmalarında bulunmaktadır.

Ülke genelinden deprem bölgesine 1245 ambulans, 245 UMKE timi ve 5 uçak ambulans ile toplam 6572 sağlık personeli sahada hizmet vermektedir. Ayrıca 920 vinç, 421'i ekskavatör olmak üzere sahada 10 bin 363 iş makinesi görev yapmaktadır.

Deprem ve olumsuz hava şartları nedeniyle afet bölgesine lojistik desteği etkileyecek sıkıntılar kısa sürede çözülmüştür. Türkiye geneli yol ağımızda ana arterlerin hepsi ulaşıma açıktır. Dün itibariyle tüm afet bölgesine kontrollü şekilde elektrik verilebilmektedir.

Bölgeye lojistik desteği sağlamak üzere 22 Gemi, 81 uçak ve 79 helikopter görevlendirilmiş olup 1122 sorti gerçekleştirmiştir. Girmediğimiz il ve ilçe kalmamıştır. Kardan dolayı ulaşılamayan bölgelere helikopterlerle ulaşıldı. Depremden etkilenen illerimizde beslenme ihtiyacını karşılamak için 88 seyyar mutfak ve 79 ikram aracı halihazırda hizmet vermektedir. Ayrıca; kumanya, paketli gıda, süt, ekmek ve su düzenli olarak afet bölgesine gönderilmektedir. Geçici barınma ihtiyacının karşılanması için bölgede 100 binin üzerinde çadır kurulmuş ve 1 milyon 255 bin battaniye gönderilmiştir."

"GEÇİCİ BARINMA ALANLARIND BARINDIRILAN VATANDAŞLARIMIZIN SAYISI 750 BİNİ AŞTI"

"Milli Eğitim Bakanlığı'mızın pansiyon ve spor salonları ile Gençlik ve Spor Bakanlığı'mızın KYK Yurtları, Gençlik Merkezleri ve spor salonları afetten etkilenen vatandaşlarımızın geçici barınmaları için 451 bin 880 yatak tahsis edilmiştir. Barındırılan vatandaşlarımızın sayısı 750 bini aştı. Deprem bölgesinden diğer illerimize gitmek isteyen vatandaşlarımız için ilk etapta 1 milyon 100 bin kişilik geçici barınma imkanı da oluşturulmuştur."

AFET BÖLGESİNDE 27 BİN 722 VATANDAŞIMIZ TAHLİYE EDİLDİ

"Bu kapsamda afet bölgesinden 27 bin 722 vatandaşımız tahliye edilmiştir. Deprem anından bu yana çalışmalarımız, adeta bir seferberlik halinde kesintisiz sürdürülmektedir. Depremden zarar gören vatandaşlarımız için bir yıl içinde tamamlayacağımız afet konutları ile vatandaşlarımıza yapacağımız ayni ve nakdi yardımlar, ilaç ve tıbbi malzeme, çadır, gıda gibi diğer afet ve acil durum faaliyetleri harcamalarına ilişkin bütçelerimizi planladık ve kurumlarımıza tahsis etmekteyiz.

Bu kapsamda; Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinin tıbbi malzeme, cihaz ve ilaç alımları, AFAD'ın afet ve acil durum harcamaları, Ulaştırma Bakanlığının depremden zarar gören yol, köprü vb yerler için yapacakları harcamaları, Milli Savunma, Emniyet ve Jandarmanın depreme yönelik acil giderleri, Valilik, kaymakamlık YİKOB ve İl Özel İdarelerinin ihtiyaçları, başta olmak üzere kamusal hizmetlerin kesintisi olarak yerine getirilmesi için AFAD olmak üzere tüm kurumlarımızın deprem amaçlı nakit talepleri hızlıca karşılanmaktadır."

BÖLGELERİN TAMAMINA KONTROLLÜ DOĞAL GAZ VERMEYE BAŞLADIK

"Bu amaçla ilk etapta 100 milyar TL kaynak ayrılmıştır. İhtiyaca göre bu destekler artarak devam edecektir. 1 yıl içerisinde konutların yapılması geçici barınmanın çözülmesi gibi durumlarda bu kaynak kullanılacaktır. Depremden zarar gören her bir aileye acil ihtiyaçlarının karşılanması için ilk etapta 10 bin TL yardım verilmesini kararlaştırdık.

Bölgelerin tamamına kontrollü doğal gaz vermeye başladık. Akaryakıt sıkıntısı için de bölgeye yoğun sevkiyat devam ediyor. Haberleşme ile ilgili sıkıntılar çözüldü. Psiko-sosyal gelişmeler için de gerekli tedbirleri almış durumdayız."

OHAL UYGULAMASINDAKİ AMAÇ; YARALARIN EN HIZLI ŞEKİLDE SARILMASIDIR

"Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız depremin yaşandığı 10 ilimizi "genel hayata etkili afet bölgesi" olarak ilan etmiş, arama-kurtarma faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmaların süratle yürütülebilmesini temin için, Anayasanın 119'uncu maddesine dayanarak, 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan etme kararını kamuoyu ile paylaşmıştır.

Olağanüstü durumlar olağanüstü tedbirlerin alınmasını gerektirir. OHAL ilanı, verildiği gün Resmi Gazete'de yayımlanmış ve TBMM'nin onayına sunulmuştur. Olağanüstü bir yönetim düzeninin gerekli olduğu doğal afet, tehlikeli salgın hastalık ve kamu düzenini tehlike altına sokan yaygın şiddet vakaları gibi durumlarda başvurulan OHAL uygulamasında amaç; yaraların en hızlı şekilde sarılmasıdır.

Acil ve hayati ihtiyaç malzemelerinin karşılanması, afet bölgesinde yıkılma riski olan binaların bulunduğu alanlara girişin sınırlandırılması, tehlike arz eden binaların yıkılması ve zaruri ihtiyaçların dağıtımının düzenlenmesi gibi zorunlu işler olağanüstü hal yönetimi ile kolaylıkla ve hızlıca sağlanabilecektir.

Mülki idare amirleri, tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerin gerektirdiği acil satın almaları ve kiralamayı doğrudan yapabilecektir. Konaklama tesislerinin olağanüstü hal gereklerine göre kullanılabilmesi OHAL kapsamında mümkün olabilecektir. Krizin boyutları göz önünde bulundurularak; depremin yıkıcı etkisi, ağır kış şartları ve doğrudan etkilenen il sayısı ve nüfusa göre 3 aylık süre belirlenmiştir. Bu büyük afetin yaralarının sarılması için Meclis'imizin OHAL ilanına destek vererek milletimizin, devletimizin yanında olacağına inancımız tamdır."

HDP'Lİ HAKKI SARUHAN OLUÇ: BU İKTİDARIN ELİNDE YETERİNCE YETKİ YOK MU?

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, grubu adına söz alarak iktidarın ihmallerinin olduğunu söyledi. Oluç, "Deprem değil merkezi yönetimin beceriksizliği insanların canını alıyor" ifadeleriyle kayıplardan iktidarın sorumlu olduğunu vurguladı.

HDP'li Hakkı Saruhan Oluç'un açıklamasının satır başları şöyle oldu:

DEPREMİ AFETE DÖNÜŞTÜREN TEDBİRSİZLİKTİR

Tüm halklarımızın acısını yürekten paylaşıyoruz. Enkaz altında kalanların kurtarılması en büyük dileğimiz. Suriye halklarına da başsağlığı diliyoruz. Üzüntümüz ve acımız büyük fakat öfkeyle değil akılla konuşacağız. Tedbir almayan bir ülke yaklaşımını Maraş depreminde apaçık gördük. İstanbul depremini hayal bile edemiyorum. Durumu tahayyül edebiliyor musunuz. Çok sayıda önergemize cevap gelmedi. 4 bakanlık rutin mevzuat cevapları verdi. Esas sorumlu bakanlıklar cevap vermedi. İlgilenmiyorsunuz bu durumda. Bilim insanları büyük depremlerin eli kulağında olduğunu bağırmaya devam ediyor. Ama iktidar sağır.

Depremi afete dönüştüren tedbirsizliktir. Geleceği belli olan bu depremin önleminin neden alınmadığına dair cevap yok. Sorumlu iktidar. Bir kent nasıl tamamen yıkılır? Hatay bu iktidar tarafından çoktan kaderine terk edilmiş. Sonucu bugün görüldü. Deprem değil merkezi yönetimin beceriksizliği insanların canını alıyor. Sorumlu bu iktidarın zihniyetidir. 20 yıldır deprem vergileri veriyoruz. Deprem vergileri ranta dönüştü. Deprem olmasaydı vergi yapılandırmasıyla ilgili kanun teklifini görüşecektik. Vicdansızca elinizi kaldırıp oy verecektiniz. İmar affına oy verenler yaşananlardan sorumludur.

Devletin görevi binaların uygunluğunu ve yerini kontrol etmek. Ona göre ruhsat vermek ya da vermemektir. Yeterince doğru yapılıyor mu bu görev? Hayır. Deprem olduğunda yaraları sarmak için hazırlıklı olmak gerekir. Yeterli hazırlık var mı ? Yok. AFAD yetersiz, ayrılan bütçe komik. Hem eleman hem de ekipman eksik. Bu yetersizliğin yarattığı en önemli sonuç, zamanında müdahale edilmemesinin yarattığı ağır insanlık trajedisi.

İSTANBUL'DA OLASI DEPREMDE YIKILACAĞI TAHMİN EDİLEN BİNA SAYISI EN İYİMSER BEKLENTİYLE 190 BİN

İstanbul'da olası bir depremde yıkılacağı tahmin edilen bina sayısı, en iyimser beklentiyle 190 bin civarındadır. Bugün deprem bölgesinde yıkılmış bina sayısı, resmi açıklamaya göre 6 bin 444'tür. Felaketi düşünebiliyor musunuz?

Yöneticiler 'çok büyük dersler aldık' diyor. Nerede o dersler? Göremiyoruz. Türkiye deprem ülkesidir. Deprem gibi bir afeti, felakete dönüştüren ise tedbirsizliktir, zamanında gerekli önlemlerin alınmamasıdır. Yapılaşmadan tutalım da arama kurtarma faaliyetlerine varıncaya kadar, gerekli derslerin çıkartılmadığı, organize olunmadığı görülmektedir. Bilim insanları yıllardır uyarmaktadır. Kahramanmaraş depremi 'geliyorum' dedi. Bunun bilinmemesi imkansızdı. 'Geliyorum' diyen bir deprem karşısında hangi hazırlıklar yapıldı? Maalesef yine aynı vurdumduymazlıklar yaşandı. Görmezden gelindi. En başta alınması gereken tedbirler günler sonra alınmaktadır. İşte bu yaklaşım, öngörüsüzlüğün, tedbirsizliğin ve organizasyonsuzluğun sonucudur. Arama kurtarma çalışmalarına katılan AFAD personeli sayısında da tablonun ne olduğu belli değildir. Selde, orman yangınlarında gördük, yurttaş çaresizliğe sürüklendi. Yurttaşa yardımcı olması gereken sosyal devlet, halktan IBAN'la para toplayan devlete dönüştü.

Afet bölgesi ilanıyla bu iktidarın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Ayrıca yürütmenin elindeki olağanüstü, mutlak iktidar yetkileri ile de yapamayacağınız hiçbir şey yoktur. Derdiniz ne? Seçimlere gidiyoruz. Mayısta seçimler yapılacak diye konuşuluyordu. OHAL ilanı ile bunun bir alakası olabilir mi acaba? Bunları düşündürtüyorsunuz. Bu nedenlerle OHAL ilanına karşıyız, doğru ve gerekli bulmuyoruz."

BU İKTİDARIN ELİNDE YETERİNCE YETKİ YOK MU?

Bu iktidarın elinde yeterince yok mu? Var. O zaman OHAL'i neden istiyorsunuz. 2016'dan sonra ilan edilen OHAL'lerde yaşananlar nedeniyle bunu soruyoruz. Bunun afet yönetimi değil halkı bastırmak, muhalefeti susturmak gibi sonuçlar çıkaracağı bellidir.

MÜSAVAT DERVİŞOĞLU: BUGÜN GÖRDÜĞÜMÜZ YAKICI VE YIKICI SORUNUN DEVLET İDARESİ VE KAMU YÖNETİMİ NOKSANLIĞI İLE İLGİLİ OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ

İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu ise partisi adına yaptığı konuşmada 3 aylık bir OHAL süresinin ihtiyacın dışında olduğunu belirterek karara ancak sürenin 1 aya düşürülmesiyle destek verebileceklerini söyledi.

İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu'nun sözleri şöyle oldu:

Ülkemiz büyük bir felaketle karşı karşıyadır. Bugün gördüğümüz yakıcı ve yıkıcı sorunun devlet idaresi ve kamu yönetimi noksanlığı ile ilgili olduğunun farkındayız. Karşı karşıya kaldığımız bu felaket bütün farklılıkları eşitlemiştir.

Olağanüstü hal, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'nin yürütme erkine verdiği geniş yetkiler kompozisyonunda bulunmayan hangi yetkiyi iktidara vermektedir? Olağanüstü halle amaçlanan deprem bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarını kullanmak ise bunun için olağanüstü hale ihtiyaç yoktur

Anayasal ve yasal düzenlemelerin tamamı, bugün yürütme erki ve onun emrindeki kamu kurumlarına tam yetki vermesine rağmen iktidarın, OHAL ilan etme girişimi sebebini Gazi Meclis'te izah etmesi gerekir. Eğer temel meselemiz TSK'nin görevlendirilmesi ise bu yetki zaten yürütmenin elinde var. İktidar OHAL yetkisi olmadan TSK'nin tüm unsurlarını bölgeye yönlendirebilir ve istediği şekilde görevlendirebilir. OHAL ile amaçlanan, deprem bölgesinde TSK unsurlarını kullanmak ise bunun için OHAL'e ihtiyaç yoktur. Mevcut durumda OHAL yetkisine ihtiyaç yoktur. Çünkü OHAL sadece hak ve hürriyetlerin askıya alınmasına imkan veren bir düzenlemedir. Bu hakların askıya alınmasına ne gerek var? OHAL afetle mücadelede yetersizliğin tartışılmasını gündeme getirilmesini yasaklamaktan, iyi niyetli uyarıları engellemekten başka ne işe yarayacaktır? Bunu neden istiyorsunuz?

OHAL İLE BELEDİYELERE AİT OLAN KARAR ALMA VE UYGULAMA YETKİSİNİN VALİLİKLERE VE KAYMAKAMLIKLARA DEVRİ SÖZ KONUSU OLACAK

Afetlere acil müdahale çalışmaları zaten TSK'nin asli vazifeleri arasında yer alıyor. Eğer asıl konu ordunun seferber edilmesi ise ordu bu durumda zaten seferber edilebilir. Afet bölgesi ilanı ordunun en etkili şekilde kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Eğer ordunun seferber edilmesi açısından bir yasal düzenleme söz konusu ise buradan hep birlikte konuşalım.

OHAL ile belediyelere ait olan karar alma ve uygulama yetkisinin valiliklere ve kaymakamlıklara devri söz konusu olacak. Bugün bize lazım olan kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlamak ve yeni kayyum modellerinin oluşturulmasına seyirci kalmak değil, vatandaşlarımızı karşı karşıya kaldığı bu facianın yıkıcı etkilerinden kurtarmaktır. Milletimiz, devletini karşısında değil yanında görmek istiyor. Bugün daha fazla kurtarma ekibine, iş makinesine, çadıra, ısıtıcıya, gıdaya, ilaca ihtiyacımız var. Bütün bunlara rağmen koordinasyonsuzluk, hazırlıksızlık, müdahale kabiliyetindeki yetersizlik nedeniyle eksikliklerin ikmali bakımından kısa bir süre olağanüstü hale ihtiyaç varsa, 1 aylık olağanüstü hal ilanına sıcak bakabileceğimizi de iktidar partisine bildirdik. OHAL ve benzeri yöntemler sadece afet ve acil durumlarla ilgili teknik ve insani çalışmalarla sınırlı kalmaz, kanser gibi her yere yayılma istidadı sergiler.

OHAL kararına 1 aya indirilirse destek vereceğimizi söyledik. Bunu bugün TBMM'de de sunacağız. Gelin Türkiye'nin geleceğini bağlamayalım. İhtiyacımız olan OHAL yönetimi değil devlet ciddiyetidir. 3 aylık OHAL ilanına karşı oy kullanacağımızı belirtiyorum.

CHP'Lİ MUHARREM ERKEK: MİLLET İTTİFAKI SİZE 1 AY SÜREYLE OHAL İLAN ETME İMKANI VERDİ

CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, TBMM Genel Kurulu'nda iktidarın OHAL talebine karşı yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile iktidarın yetkileri elinde topladığını hatırlattı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, "Sayın Erdoğan 'ticaretteki yolsuzluklara, fitne ve fesatta, yağmalama çalışmalarına OHAL ile müdahale etme imkanı sağlayacağız' diyor. Eğer biz bunun için OHAL ilan ediyorsak vay bizim devletimizin haline." dedi.

Erkek, TBMM Genel Kurulunda, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ilde olağanüstü hal (OHAL) ilanına ilişkin tezkerenin üzerinde yaptığı konuşmada, depremde hayatını kaybeden AK Parti Adıyaman Milletvekili Yakup Taş ve ailesinin yanı sıra tüm vatandaşlara rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.

Üç gündür deprem bölgesinde olduğunu belirten Erkek, kendilerine düşen temel görevlerden birinin de doğru teşhisleri koyabilmek olduğunu, halkın yalnızlığını ve çaresizliğini paylaşmak olduğunu söyledi. Erkek, "Acılarımızı ve yaralarımızı sarabilmemiz için gerçekleri de paylaşacağız." dedi.

Büyük bir çöküş ve büyük felaket yaşandığını anlatan Erkek, aynı zamanda bir sistemin ve liyakatsizliğin çöküşünü de yaşadıklarını savundu. Gittikleri birçok yerde enkaz başında bekleyen ailelerin yardım beklediğini gördüklerini ifade eden Erkek, "AFAD çalışıyor, devlet çalışıyor, yerel yönetimler, sivil toplum çalışıyor. Arama-kurtarma ekiplerine, doktorlarımıza, sağlık görevlilerine, polisimize ve askerimize şükran borçluyuz ama inanılmaz bir organizasyon bozukluğu var. Hala devam ediyor. Biz Sayın Erdoğan'ın dediği gibi rahat değiliz. Bu gerçeği görmemiz lazım. Çok büyük bir felaketle ve çok büyük bir organizasyon bozukluğuyla karşı karşıyayız. Yapılması gerekenleri hep birlikte hızla yapmak zorundayız. Herkes tam bir dayanışma içerisinde olmalı" değerlendirmesinde bulundu.

Erkek, binlerce insanın hayatını kaybettiği ve yaralandığı 1999'daki Marmara Depremi'nin ardından Ecevit Hükümetinin OHAL ilan etmeyi doğru bulmadığına işaret ederek, "Şimdi neden?" diye sordu.

CHP'li Muharrem Erkek' sözlerini şöyle sürdürdü:

BU BÜYÜK BİR ACZİYETİN GÖSTERGESİ

Afet bölgesi o kadar çok büyük yetkiler tanıyor ki, iş makinelerine, mallara el koyabilirsiniz. Afet Kanunu ile çalışma zorunluluğu da getirebilirsiniz, meskun bölgeleri boşaltıp başka bölgelere nakledebilirsiniz, kamu ve özel tüm taşınmazları belli sürelerde kullanabilirsiniz, süreleri uzatabilirsiniz. Ben Cumhuriyet tarihimizde, yakın tarihte bir doğal afet sebebiyle OHAL ilan edildiğini hatırlamıyorum. En yakın 1999 depreminde o zamanki hükümet hiç bunu düşünmedi, istemedi. Şimdi neden? Sayın Erdoğan 'ticaretteki yolsuzluklara, fitne ve fesatta, yağmalama çalışmalarına OHAL ile müdahale etme imkanı sağlayacağız' diyor. Eğer biz bunun için OHAL ilan ediyorsak vay bizim devletimizin haline. Suçla mücadele etmek için OHAL'e mi ihtiyacımız var bizim? Bizim askerimiz, polisimiz, savcımız yok mu?

OHAL ilan etmeniz için hiçbir gerekçe yok. Millet İttifakı ona rağmen size 1 ay süreyle OHAL ilan etme imkanı verdi. Elinizin tersiyle ittiniz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde neyi yapmak istiyorsunuz da yapamıyorsunuz? Her türlü yetki eliniz. Ama siz gelip OHAL talep ediyorsunuz. Bu büyük bir acziyetin, savrulmanın açık bir göstergesi.

CHP'Lİ BÜLENT TEZCAN: TEK BİR İMZAYLA O SABAH AFET BÖLGESİ İLAN ETMEK MÜMKÜNDÜ

CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı'nın, depremin üzerinden 30 saat geçtikten sonra bölgeyi afet bölgesi ilan ettiğini belirterek, "Pazartesi sabahı hemen felaketi öğrenir öğrenmez afet bölgesi ilan etmeye engel olan neydi? Tek bir imzayla o sabah afet bölgesi ilan etmek mümkündü ama salı günü afet bölgesi ilan edildi." dedi.

Afet bölgesinin ardından OHAL ilanı kararının açıklandığını hatırlatan Tezcan, "Kaybettiğimiz vatandaşların canını kurtaramayan OHAL şimdi neyi kurtaracak? Enkaz altında yatan evlatlarımızı, analarımızı, kardeşlerimizi kurtarmayan OHAL, 4 gün sonra neyi kurtaracak. Neden bu yetkiyi istiyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

BUNU ORTADAN KALDIRACAK TEK ADIM OHAL İLANI MIDIR?

Milli Savunma Bakanlığının, 58 saat sonra 3 bin 500 askerin deprem bölgesine gönderildiği şeklinde paylaşım yaptığını aktaran Tezcan, askerlerin bölgeye geç intikal ettirildiğini ve sayısının yetersiz olduğu yönündeki eleştirilerini ve gözlemlerini aktardı. Bu konuda bir organizasyonsuzluk yaşandığını söyleyen Tezcan, "Tüm yetkilerin tek bir elde toplandığı bir sistemde bu başarısız ve beceriksiz tutum nasıl izah edilir? Bunu ortadan kaldıracak adım OHAL ilanı mıdır? OHAL yetkilerine mi ihtiyaç var bunu yapmak için?" diye konuştu.

Tezcan, OHAL'e gerek olmadığını, Cumhurbaşkanının zaten yeteri kadar yetkisi olduğunu ancak süreci yönetme konusunda yeteneği olmadığını söyledi. Tezcan, tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecinde bile OHAL'e gerek duyulmadığını ancak şimdi 10 ili etkileyen bir süreç için OHAL yetkisi istenmesinin yanlış olduğunu savundu.

PROF. DR. İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU: BU KÜRSÜDE YAPTIĞIM EN ZOR KONUŞMA

TBMM Genel Kurulu'nda bireysel olarak söz alan Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu yaptığı konuşmada alınan önlemlerin hukuk ve liyakat çerçevesinde olması gerektiğine dikkat çekti.

Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu'nun açıklaması şöyle oldu:

Benim herhalde bu kürsüde yaptığım en zor konuşma. Emsalsiz ortak acımız çok büyük. Yaşamını yitirenlere tekrar saygılarımı iletiyorum. Enkaz altındakiler ile ilgili işlemler çok acil. Giyecek, barınma, ilaç gereksinimlerinin karşılanması, zorunluluk hallerinde başka mekanlara sevk edilmesi olmak üzere önlemleri aşamalı biçimde düşünmek gerekir. Bu bir ülkesel olgu. Avrasya Fay Hattı.

İskenderun Körfezi'nden başlayıp İzmir Körfezi'ne kadar devam eden ve Anadolu Kıtası'nı ikiye ayıran büyük bir fay hattı. Bunun için bütün yerleşimler ve insan-çevre ilişkileri şu üç gereklilik doğrultusunda düzenlenmeli: Hukuki işlem olarak, düzenleme, denetleme ve yaptırım düzeneğinin uygulanması. Zaman olarak doğal afet öncesi, esnası ve sonrası bu işlemlerin yapılması. Ve bütün bunların hukuk çerçevesinde liyakat, uzmanlık ve bilimin gerekleri doğrultusunda yerine getirilmesi. Avrasya Fay Hattı'nın güneydoğusunda meydana gelen kırılma doğrultusunda alınması gereken öncelikli önlemler nelerdir? Hukuk yoluyla en etkili tikel ve genel, resmi ve kamusal önlemler almak tabii ki önceliklidir. Bunun için yürürlükteki hukuk gerekli altyapıyı sağlamaktadır.

CUMHURBAŞKANI TEŞRİF ETMEDİĞİNDEN YARDIMCISINDAN DİNLEMEYE ÇALIŞTIK

Yürütme ise yürürlükte olan hukuku yeterli görmemiş ki Anayasa'da Madde 119'un tanıdığı OHAL hukukunu uygulamaya geçirmeye çalışıyor. Acaba bunun gerekçesi nedir. Burada Sayın Cumhurbaşkanı teşrif etmediğinden yardımcısından dinlemeye çalıştık. 6 Şubat saat 04.17'den itibaren hangi yasalar çerçevesinde hangi önlemler alındı yasal zemin olarak. Bu çerçevede alınması gereken ancak mevzuat elverişli olmadığı için alınamayan önlemler nelerdir? Bu sorulara verilen ya da verilecek yanıta göre haklı olduğu varsayımında neden depremi izleye saatlerde değil de böyle bir önlem tam 36 saat sonra alındı.

OHAL İLAN GEREKÇESİ HUKUKUMUZDA OLUŞMUŞ DEĞİLDİR

Burada sayın yardımcıdan, mevzuat yokmuş gibi, hiç yürürlükteki mevzuata değinilmeden, her şey çok iyi yapılmış gibi, aman en ve daha sıfatlarıyla gerekçelendirmeye çalıştı OHAL ilanını.
Bu çerçevede hangi saptamalar yapılabilir? Demek ki OHAL ilan gerekçesi hukukumuzda oluşmuş değildir. Mevzuat temeli vardır. Peki biz hak ve özgürlükler ile doğrudan doğruya ilgili olduğu için bir test yapalım. OHAL ilanı gerekliliği var mı? Afet zararlarının giderilmesi, felaketin zararlarını aşılması için elverişli bir araç mı? Ölçülü mü? Bu açıdan baktığınız zaman yürürlükteki mevzuat afet hasarlarının giderilmesi için elverişli yapıyı sağlamaktadır. Gereklilik ölçütü geçerli değildir.

OHAL BİR HUKUK REJİMİDİR

3 gün geç ilan edilen OHAL'in neden 3 ay devam edeceğine dair hiçbir gerekçemiz bulunmamaktadır. İlk 3 saatte ilan edilmiş olsaydı - madem ki tek kişilik yürütme söz konusu, hızlı karar alabiliyor - bu o açıdan tartışılabilirdi. Eğer OHAL ilan edilirse hatırlatmak gerekir ki OHAL bir hukuk rejimidir. Gerçi diyeceksiniz ki 'Biz hukuku tanımadık, tanımayabiliriz.' Ama ben bunu hatırlatmak durumundayım. Konu ve amaç bakımından, mekan bakımından, zaman bakımından sınırlıdır. Denetime açıktır. Bu nedenle bir hukuk rejimidir.
Şu anda yaptığımız denetim biricik denetimdir. Tek denetimdir. Başta siyasal denetimdir ve bu denetim yetkimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak çok titizlikle kullanmak durumundayız. Yürütme eşittir cumhurbaşkanı ama tek seçimle gelen yürütme olarak da karşımızda bulunmamaktadır. Bu bakımdan çok daha dikkatli olmak durumundayız.

AFAD SEFALET BÜTÇESİNE TABİ TUTULMUŞTUR

Yargı sonradan devreye girecektir ama ne zaman, nasıl ve etkili olabilecek mi? İşte bu çerçevede süreç hukuk kuralları bağlamında liyakat, uzmanlık, bilim gereklilikleri doğrultusunda yürütülmelidir. Acaba bu ne ölçüde mümkündür. Tek kişi hiyerarşisi bugün Türkiye'de askeri hiyerarşiden daha katı bir hiyerarşik yapıyı yansıtmaktadır.
Öyle ki Anayasa Madde 23'e göre, merkez-yerel bütünlüğü söz konusu olduğu halde, sanki Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü merkezi idareyle sınırlıymış gibi bir algı yaratılmaktadır. Bütünlük merkez-yerel birlikteliğiyle sağlanmaktadır. AFAD özerk değildir, liyakat açısından tartışılmaktadır, sefalet bütçesine tabi tutulmuştur. Konuları bu açıdan tartışmak gerekmektedir. TBMM kendine düşen görevi yerine getirmek durumundadır.

ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUKUN TEMEL GEREKLERİ YADSINMIŞTIR

Burada tek kişilik hiyerarşik yapıda adeta kişi-parti-devlet birleşmesi söz konusudur. Bu çerçevede özerk uzman ve özel kuruluş işbirliği, eşgüdümü yerine, danışman niteliğindeki mekanizmaların işletilmesi yerine yalnızca hepsini kapsamına alacak tek kişi hiyerarşisi işletilmektedir bütün bu kuruluşlar için. Uluslararası insancıl hukukun temel gerekleri ulusal ölçekte bile yadsınmıştır. Oysa dışarıdan gelen yardımlar uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde gelmiş bulunuyor.
OHAL REJİMİNE GEREK BULUNMAMAKTADIR
Bu çerçevede yasama organız, bizler burada insan yerleşimleri açısından 27. Yasama Dönemi olarak ne yaptık? 25 kez düzenleme yapmış bulunuyoruz. Kamu İhale Kanunu'nu 8 kez, İmar Kanunu'nu tam 11 kez değiştirdik. Bu yasaların hiçbirinde etki analizi bulunmamaktadır. Biz şu anda yalnızca yürütmeye yetki vermekle meşgulüz. Acaba sonrasında yetkilerimizi kullanabilecek miyiz? Yapı sektöründeki kolektif suçlar karşısında yargımızın ne durumda olduğunu biliyoruz.
Afetler mevzuatı yeterlidir. OHAL rejimine gerek bulunmamaktadır. Hele hele OHAL Cumhurbaşkanı Kararnamelerine hiç gerek bulunmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının konuşmasından bunu çıkardım ama onlardan burada 'OHAL Cumhurbaşkanı Kararnameleri çıkarılmayacaktır, OHAL Kanunu yeterlidir' demelerini beklerdim. En azından çıkarımları bu vaadi kapsamında alıyor diye umuyoruz.

SEÇİMLERE OLAĞANÜSTÜ HAL GÖLGESİNDE GİRECEĞİZ

Yasama ise ülkesel Anayasa normlarını dikkate alarak bundan böyle görevini yerine getirmelidir. Uygulamada Anayasa Mahkemesi artık bu düzenlemeler karşısında içtihadını değiştirmek durumundadır.
En önemlisi de 18 Haziran seçimleri yolunda eğer bugün OHAL kabul edilirse, 1 aya indirilmez ise ne yazık ki bu seçimlere de OHAL gölgesinde gireceğiz. O nedenle buradan uyarıyoruz: Çok dikkatli olmamız gerekir. 18 Haziran seçimlerinin de gölgelenmemesi için; konu, amaç, mekan, alınması gereken önlemler bakımından elverişli, gerekli araçlar kullanılmalı ve de ölçülü olmalıdır.
Demirtaş'tan Erdoğan'a: Düş artık halkın yakasından Siyaset Öfke depremzedelerin hakkıyken devleti yönetenlere ne oluyor? Siyaset AKP'li Çelik: 'İğneyle kuyu kazar gibi çalışma yapılıyor' Siyaset Karamollaoğlu: Artık sussunlar, işlerini yapsınlar Güncel