TİP lideri Erkan Baş: Yargıtay diyor ki 'Anayasa'ya uymuyoruz.' Beyler kimsiniz siz?
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Yargıtay'In AYM kararını uygulamayarak AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
TİP lideri Erkan Baş, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararını uygulamamasının ardından Meclis'te basın açıklamasında bulundu.
Baş'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Lafı eğip bükmenin gereği yok. Dün açık bir yargı darbesi girişimiyle karşı karşıya kaldık. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir karar metni açıklamış biz karar demekte gerçekten çok zorlanıyoruz. Bu metin hukuken yok hükmündedir.
Şimdi karar demişler, ‘gereği düşünüldü’ dedikten sonra. Sözde 3 karar yazılmış.
Birincisinde AYM’nin ‘anılan kararına uyulmamasına…’ Şimdi değerli arkadaşlar Yargıtay 3. Ceza Dairesi diyor ki, AYM’Nin aldığı karara uyulmamasına karar verdik. Anayasa 153… ‘AYM kararları kesindir’ diye başlıyor, AYM kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar diye bitiyor.
“AYM kararları kesindir, tüm makamları gerçek ve tüzel kişileri bağlar” Nokta. Şimdi elimizde böyle bir Anayasa varsa ve bu Anayasa hala yürürlükteyse, Yargıtay 3. Ceza Dairesi diyor ki, “Anayasaya uymuyoruz” Beyler kimsiniz siz? Kimsiniz? Anayasa, ayaklar altına alınmıştır.
Yetmiyor. İkinci karar. TBMM’ye bu karar ulaştırılsın, Can Atalay’ın milletvekilliği derhal düşürülsün. Yok ya? Başka bir emriniz var mı? Hangi hakla, hangi yetkiyle… Bir de kararın öncesinde TBMM’ye parmak sallıyorlar. Daha önce gönderdikleri karar, AYM bir ay sonra aykırı bir karar vermiş olmasına rağmen uygulanmamış. Utanmadan TBMM’nin suç işlediğini iddia ediyorlar. TBMM’yi tehdit ediyorlar. Beyler zaten bunu tartışıyoruz. Biz ‘Halkın iradesinin üstünde bir irade yoktur’ diyoruz.
Daha önce MHP’li Engin Alan için alınan kararı, daha önce CHP’li Mustafa Balbal için alınan kararı, daha önce HDP’li milletvekilleri için alınan kararı aynısını aldı AYM.
Belli ki, o gün güçleri yetmemiş bugün kendilerini çok güçlü hissediyorlar. Değerli arkadaşlar, burası hukukun falan bittiği nokta. Bizim açımızdan bu aşamada hukuki bir tartışma yoktur.
Dün itibarıyla açık ve net bir şekilde yargı darbesiyle karşı karşıyayız. Bugün soru şudur: Bu darbe girşimini püskürtecek miyiz, püskürtmeyecek miyiz? Direnecek miyiz direnmeyecek miyiz? Susacak mıyız, susmayacak mıyız? Her birimizin tüm siyasi partilerin, tüm milletvekillerinin, tüm yurttaşlarımızın şu anda karşı karşıya olduğu soru budur. Biz çok net olarak bu yargı darbesine karşı en kararlı biçimde direneceğiz ve halkın haklarını ve iradesini sonuna kadar savunmaya devam edeceğimizi açık ve net biçimde söylüyoruz.
Anayasa’nın pek hükmünü, maddesini doğru bulmadığımızı hiç saklamadık bugüne kadar. Anayasanın değiştirilmesi gerektiğini taa 1980’den bu yana, Kenan Evrenler bu Anayasayı getirdiklerinde ülkenin devrimcileri, sosyalistleri bu Anayasaya hayır oyu verdik. Bunun gururunu da 40 yıldır yaşıyor. Ama bunlara rağmen Anayasa yürürlükteyse. Anayasa bizleri bağlıyorsa, iktidarı da o kadar bağlıyor, Yargıtay’ı da bağlıyor AYM’yi de bağlıyor. Beğenmeyebilirsiniz. AYM’nin pek çok kararını biz beğenmiyoruz. Bu ülkedeki pek çok kararın baskıyla alındığını düşünüyoruz. İktidarın zoruyla alındığını düşünüyoruz. Bu kararları beğenmiyoruz. Ama bunlara karşın etkin bir mücadele vermek dışında bugüne kadar yaptığımız hiçbir şey olmadı.
Eğer biz, Yargıtay’In bu uygulamasını olağan kabul edersek, bu memlekette bundan sonra kim güçlü hissederse o istediğini yapar. BU çok ama çok ama bir şeye geldiğimizi gösteriyor. Bu kararı doğru kabul ettiğimiz anda, bu memlekette bundan sonra kimin gücü kime yeterse. Taş devri hukukuna geri döndük.
Bu iktidarın açık ve net niyetinin bu olduğunu biliyoruz. Ama herkes de buna izin vermeyeceğimizi bilsin.
Gezi davasının çok uzun seyrini, çeşitli aşamalarının hep içinde olduk. En başında yargılananlardan birisiyim. Daha sonraki süreçlerinde sürekli takip ettik ve hep siyasi bir dava olduğunu söyledik. Yargıtay kararı tek bir işe yaradıysa, bu davanın hukuki değil siyasi bir dava olduğunu bir kez daha karşımıza çıkartmış durumda. Can Atalay konusunda ise özellikle ifade etmek istiyoruz. 15 Mayıs sabahından bu yana, Can’ın Hatay halkının oylarıyla TBMM’ye seçildiği günden bugüne TİP olarak bir şeyin altını çizdik. BU mesele Can Atalay’ın meselesi, TİP’in meselesi değildir dedik. Bu mesele sadece Hatay halkının meselesi değildir dedik. 85 milyon yurttaşın uğradığı bir haksızlık söz konusudur. Ve biz mücadeleyi buna karşı sürdüreceğiz dedik. Onlarca miting yapıldı. Günlerce süren, eylemler etkinlikler. Günlerce süren yüzlerce kilometrelik yürüyüşler yapıldı. Hep aynı şeyin altını çizdik. Türkiye bugünlere ‘Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz’ diyenlerin zihniyetiyle geldi. Türkiye bugünlere iktidarın hedef seçtiklerini haksız hukuksuz bazen yargısız, hedef haline getirmesiyle geldi.
Bugün Danışma Kurulu Toplantısı var. Bunu son derece önemli buluyoruz. Ve bu yargı darbesi girşimini umuyorum ki hep birlikte püskürteceğiz.
SERA KADIGİL: HUKUK NAMINA SÖYLEYEBİLECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOK
Erkan Baş'ın ardından söz alan Parti Sözcüsü Sera Kadıgil ise özetle şunları söyledi.
‘Meselenin hukuk kısmına ilişkin bir değerlendirme yapacak’ dedi sayın genel başkanım ama bir hukukçu sıfatıyla, hukukun üstünlüğüne, Anayasa’yı koruyacağına namusu ve şerefine yemin etmiş, 600 pardon 599 milletvekilinden biri olarak, hukukla ilgili söyleyebileceğimiz hiçbir şey yok.
Kendisini hukukçu sanan ve koca koca sıfatları sırtında taşıyan, arkamda yazan şu yazıya darbe yapabileceğini AKP’li ve MHP’lilerden geçilmiyor ortalık.
Bu bir karar değil, elimde gördüğünüz şeyin adı bir darbe girişimi belgesidir.