'Esad' Çağrısı Gündem Olmuştu... Özgür Özel O Sözlerine Açıklık Getirdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. “Bir an önce Esad ile gerekli temas sağlanmalı" çağrısına yönelik eleştirilere yanıt veren Özel, "Ben ne dediğimin çok farkındayım. O gün değil Pazartesi Şam düşseydi, kimse Özgür Özel bunu dedi demezdi" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını hatırlatan Özel, "Erdoğan’ın haftasında söylediği bu söz unutuluyor? Bu sözü ben söylemiş olsam, bugünün 30 katı eleştiri alırım" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MİT Başkanı Kalın'ın Emevi Camii'nda namaz kılmasıyla ilgili, "Siyasi şov gibi değerlendirmek istemem. 2012 yılında Erdoğan'ın ağzından 'Çok yakında Emevi camiine gideceğiz' demişti. Erdoğan'ın namazının kazasını yapmak da MİT başkanına düşmez" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HaberTürk TV’de katıldığı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özel, kendisinin 7 Aralık’ta Kilis’te söylediği, “Bir an önce Esad ile gerekli temas sağlanmalı, çatışma ortamı durdurulmalı. Bu konuda gerekli uluslararası temaslar sağlanmalı” sözleri hatırlatılarak sorulan "Esad konusundaki bu süreci öngöremediniz mi, neden böyle bir şey söylediniz" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
"Ben bunu 7’sinde söylemişim. Bir gün önce 6 Aralık’ta Cumhurbaşkanı ne söylemiş: 'Esed’e bir çağrımız olmuştu; Gel, görüşelim, Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edelim demiştik. Ne yazık ki Esed’den olumlu bir cevap alamadık. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönül bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.' Ertesi gün zafer. Şimdi, Erdoğan burada otursa benim yaptığım mı daha çok eleştirilecek bir şey? Erdoğan’ın elinde MİT var, sahada Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok elemanı var, onun elinde her türlü imkan var; biz ana muhalefet partisiyiz ve sağ olsunlar devletin bilgisi, belgesini tapulu malmış gibi kendilerine özel tutuyorlar. Ne çabuk Erdoğan’ın haftasında söylediği bu söz unutuluyor?
'BEN NE DEDİĞİMİN FARKINDAYIM'
Bu sözü ben söylemiş olsam, bugünün 10 katı eleştiri alırdım. Ben ne dediğimin çok farkındayım. O gün değil Pazartesi Şam düşseydi, kimse Özgür Özel bunu dedi demezdi. Kilis'teyim o arada. O konuşmayı yaptıktan 16 saat sonra Esad'ın ülkeyi terk ettiğini öğrendik. Şimdi enteresan durum şu; ben o konuşmayı yaparken dünya kadar akrabası Hatay'da yaşayan Arap Aleviler var. Diplerinden geçip Şam'a gittiler. O gidenler kim? HTŞ. İdlib'den geçtiler. Şam'a gittiler. Lazkiye'nin dibinden geçtiler. 8 yıl önce ne görüntüler vardı. o HTŞ içinde unsurlar var. Şam düşünce neler olabilir?
Özel, açıklamalarına şöyle devam etti:
'GEÇEN 13 YIL BOYUNCA HER ŞEY ONU HAKSIZ ÇIKARDI'
Biz dış politikaya böyle bakarken, Türkiye'nin çıkarlarını korumak için elimize düşen ne varsa yaparken, böyle meselede dönüp de 'partisinin içindeki karışıklıklar' diyorsa nezaketsizlik yapıyorsa, Erdoğan buna tenezzül ediyorsa hakikaten işi zor demektir. Erdoğan'ın bir gün önce ettiği lafı açıp da okuyunca kimsenin savunacak hali yok. Şimdi Erdoğan başardı etti deniyor. 13 yıl önce söylediği sözü sanki bugün onu haklı çıkarmış. Geçen 13 yıl boyunca her şey onu haksız çıkardı. 13 yıl boyunca, daha doğrusu 20 yıl boyunca Suriye'de inanılmaz zigzaglar yaşadı.
'ESAD'A ESED DİYEREK ONU DÜŞMANLAŞTIRDI'
Ailecek görüştü Şam'da. O zaman da baskılar vardı Suriye'de. Sonra Esad'a Esed diyerek onu düşmanlaştırdı. Sığınmacı sorunu başımıza bela olunca 'Esad'la diyalog kur' deyince 'Ben eli kanlı diktatörle görüşmem' dedi. Son 1 yıl içinde 'Ben de Esad'la görüşeceğim' dedi. 'Esad'la görüşme istedim Esad kabul etmedi' dedi. Bunlar tutarsızlık. 13 yılda Türkiye 200 milyar dolar kaybetti. Resmi rakamlara göre 2 milyon 953 bin sığınmacımız var. Aylan bebekler karaya vurdu. Dünya kadar bebek, kadın öldü. 283 asker şehidimiz var.
'ORADA ASKER KAYBETMİŞSİNİZ, SONRA 'BEN HAKLI ÇIKTIM'
Sivil şehitlerimiz var. Türkiye'de bu kadar büyük felaketleri yaşadı. Sonunda dediğim oldu. 13 gün değil 13 yıl. Türkiye'de pek çok siyasetçiye, genel başkana, başbakana nasip olmayan bir iktidar süresini aşan sürede başaramamışsınız. Orada asker kaybetmişsiniz, sonra 'ben haklı çıktım'. Yok öyle şey. Şu anda yaşananlar, söylenenler, korkulanların daha gerisinde uzak bir tabloya işaret ediyor. Umut edelim aklı selim hakim olur. Bunu konuşuruz.
'BENİM İÇİN ESAD HER ZAMAN DİKTATÖRDÜ'
Ben tatile gitmedim ki yasını tutayım. Benim için Esad her zaman diktatördü. Her zaman Suriye'nin demokratikleşmesini savundum. Esad rejimi 61 yıl artı 12 günde yıkıldı. Cezaevinizde işkence varsa, siz zenginseniz halk yoksulsa, eninde sonunda rejim yıkılır. Esad babasının yaptıklarını da ödedi. Meseleyi Baas rejiminden demokrasiye evriltme noktasında fırsatı yakaladı, Erdoğan gibi çarçur ettiği gibi 13 yıl var. Ben hiçbir zaman Esad'çı olmadım, Esad'a 'Esed' demedim.
'BU İŞİN NEREYE GİTTİĞİ GÖRÜLÜYORDU'
Bu işin sonuna geldiği görülüyordu. Bu işin nereye gittiği görülüyordu. Belki 10 gün 20 gün, 50 günde düşecekti. Bir doğru çıkış planı bulunsaydı, Lazkiye'de onlara otonom bölge sağlanıp, Esad'ın da güvenliği sağladığı bölge temin edilerek iktidarı devretmesini. Suriye'de geçiş hükümetine, demokrasiye adım atsaydı bu hale gelmezdi. Biz Suriye'de demokrasi telkin ettik.
MİT BAŞKANI KALIN'IN EMEVİ CAMİİ'NDE NAMAZ KILMASI
İbrahim Kalın bir devlet memuru. AK Parti'nin temsilcisi değil. Fiilen bunu sekteye uğratacak işler yapsa da. AK Parti'ye sunum yaptı, kendisine mektup yazdım. 'Ne oluyoruz bize de gelmelisiniz' dedim. Verilecek bir bilgi AK Parti açısından kıymetli, son seçimlerin birinci partisi açısından ne olabilir dedim. Allah'ı var geldi. 29 Ekim törenlerinde. 'Sayın Başkan mektubunuzu aldım, hak veriyorum' dedi.
'ERDOĞAN'IN NAMAZININ KAZASINI YAPMAK DA MİT BAŞKANINA DÜŞMEZ'
Gününe karar verdik. İbrahim Kalın'a orada da dedim 'Biz Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa orada dururuz' diye. Eleştireceğimiz zaman eleştiririz. Kurumları devletin kurumları sayarız. Bu kurumun başkanı Cumhurbaşkanı olabilir bir parti genel başkanı olabilir, bu da arizidir. O kurumun başında milli ismi vardır. Bize eşit mesafede olması gereken bir kurum olarak görürüm MİT'i. Bugünkü gidişini siyasi şov gibi değerlendirmek istemem. 2012 yılında Erdoğan'ın ağzından 'Çok yakında Emevi camiine gideceğiz' demişti. 12 yıl önce. Bu namaz o namaz değil. Şimdi kılarsa da o namaz değil. O kadar şehit, dünya kadar sığınmacı var. O namaz o günkü namazdı. Erdoğan'ın namazının kazasını yapmak da MİT başkanına düşmez.
'ŞU AN İÇİN COLANİ İLE GÖRÜŞMEYİ DÜŞÜNMEM'
Şu an için Colani ile görüşmeyi düşünmem. Suriye'de demokrasiye doğru adım atılır, gerçek geçiş hükümet kurulursa, tüm kesimleri temsil ediyorsa biz de iletişim kurarız. İçinde dünya kadar cihatçı unsurların olduğu, BM raporlarında işkence yaptığı, insan kaybettiği söylenen bir terör örgütü olan, Türkiye'nin terör örgütleri listesinde olan bir yapı HTŞ. O yapının başındaki kişinin El Nusra'yı, çeşitli örgütleri kurduğu, İŞİD'çi olduğu gerçeği değişmedi. Kravat takmakla bu iş değişmez. Irak'tan, Libya'dan bu meseleyi tasarlayanların aldıkları dersten gereği, bunlara kadınlara karşı olumsuz tutum içinde olmamaları, devlet dairelerine saldırmamaları söylendi.
Şu andaki tutumları HTŞ'yi kendi haline bıraksan yapacağı işler değil. Bunu Amerika ile İsrail yaptı. Bu HTŞ'den demokratik yapı çıkmaz. Bir terör örgütü olarak tarihteki yerini alacak. Bu devrim bayrağına yeni isim verilecek. Bir yandan da PYD de aynı bayrağı kullanmayı karar vermiş. Erdoğan'a sormak lazım 'PYD terör örgütü mü, değil mi?' diye. Bundan sonra Fırat'ın doğusundaki devrim bayrağı kullanan yapıyı, PYD'yi terör örgütü olarak mı görecek mi, görmeyecek mi? Bence Erdoğan'ın bu soruya hızlı bir yanıt vermesi lazım.
'SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN EVE DÖNÜŞ PAKETİ ÖNERMELİYİZ'
CHP'nin Suriyeli sığınmacıların mümkün olan en kısa zamanda memleketlerine dönmesiyle ilgili iradesi var. Ama şu gerçeği görmek lazım. Suriye'nin dönülebilecek duruma gelmesi için askeri istikrarın sağlanması lazım. Ardından siyasi istikrarın sağlanması. Ailelerden birer kişi gidip bakacak, 'evim duruyor mu' diye. Öbür türlüsü boş laf. Gidenlere şöyle yanlış yaptılar 'gidersen dönemezsin' dediler, kimse gitmedi. Gidip bakma şansı verilmesi lazım. Türkiye'deki vergi borcu varsa trafik cezası ödemeden salmıyorlar. Adam gidecekse bırakın gitsin. Bir an önce gitmeleri lazım ama bir an önce gidilecek ortamın oluşması lazım.
Hükümete önerim; Suriyeli sığınmacılar için eve dönüş paketi önermeliyiz. Şunu çalışmalıyız, gideni ne kalanı ne motive ediyor? Benim siyasi okumalarım şunu gösteriyor çocuğu Türkiye'de doğmuş olanlar, çocuğu olanlar sağlık kaygılarıyla gitmek istemiyor. İkincisi çocuğumun eğitimi ne olacak kaygısı. Bizim Suriye için paket önerimiz olacak. En başta Türkiye'de doğmuş çocuklar için üniversite okumak istediklerinde yabancı öğrenciler arasında öncelik. Türkiye'ye tatil vizesi verilebilir. Özel kimlikle Türkiye'de doğmuş çocuklar için belli indirimlerden, ayrıcalıklardan faydalanabilir. Türkiye'de okusun diyene 'gidin gerekirse yine gelir' diyebilmeliyiz. Suriye'de sağlık problemi olunca çözülmezse 'biz yine bakarız Türkiye'ye gelebilir' demeliyiz. Sınıra yakın hastaneler yapabiliriz.
Türkiye'de asgari için alan için çok düşük veren için çok yüksek. Fabrikaların Mısır'a taşınması yerine Suriye'ye taşınması. Bu fabrikalar Suriye'de Suriyeli çalıştırsın. Orayı 8. teşvik bölgesi ilan edelim. Yeter ki, gitsinler, memleketlerinde yaşasınlar, kazansınlar ve barınsınlar. Böyle bir paketi Türkiye'nin düşünmesi lazım. Ben sosyalist enternasyonelde AB'de tüm çabalara destek veririm. Suriyeli sığınmacılar şu anda AB'nin sınırındalar. O yüzden Suriye dönüş paketi meselesi bence çok kritik.
'SURİYE'DE İSRAİL VE AMERİKA'NIN PLANI İŞLEDİ'
İsrail bir kere 1974 anlaşmasına göre insansız olması gereken yeri istila etti, bayrak dikti, Şam'a ilerledi. Bu son derece yanlış. Önce HTŞ hava kuvvetleri gibi çalıştı. Sonra HTŞ'nin eline geçmesin diye altyapıyı vurdu. Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından önemli bir tehdidin İsrail olduğu ortada. Bu konuda BM kararları gösterilerek 'dur' denmesi lazım. Suriye'de İsrail ve Amerika'nın planı işledi. Türkiye iç siyasette başarılı gibi gösterse de başkasının oyunu işledi. Türkiye'nin bundan sonra için Suriye'de inisiyatif alması zaruridir. Türkiye'nin sınır güvenliği düşünülerek en demokratik ve stabil yapının oluşturulmasına katkı sağlanması lazım. İsrail'in şımarıklığına dur demek için uluslararası toplumu arkamıza alarak yapmamız gerekiyor.
'ONLAR NE KADAR İNKAR ETSE DE BİR KÜRT SORUNU VAR'
Ben bu meseleyi bu vasattan tartışmayı doğru bulmuyorum. Onlar ne kadar inkar etse de bir Kürt sorunu var. Türkiye'de terörün bitmesini istiyoruz. Silahları gömmesi değil, gömmek bir taahhüttür. Sonra geri alırlar. Bu silahların bırakılması lazım. Türkiye'ye barış gelmesi lazım. Türkiye'nin Suriye'de de Türkiye'de de 'yurtta barış dünyada barışı'ı savunması lazım Atatürk'ün dediği gibi. En kritik adım Meclis odaklı süreç yürütmek. Hiçbir partiyi ve aktörü dışlamamak. Sadece ana dilde eğitimi konuşmak, sadece onu, bunu konuşmak bu süreci başarısızlığa götürdüğü için. Bir müzakere öncesi dönem var, yapılması gerekenler var. Müzakereye geçerken güven artırıcı adımların atılması lazım. Müzakerenin katılımcı, şeffaf olması lazım.
'BİR TERÖR SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİNDEN SİYASİ PARTİ ÇIKAR UMUYORSA BAŞARILI OLMAZ'
Hiçbir aktörün dışlanmaması siyasetin tam temsil edilmesi ve sonrasında takvimin uygulanması lazım. Eğer bu süreçte hata yaparsanız çatışma süreci hızlı geriye döner. Oradaki hata neydi? CHP o gün de doğruyu söyledi; "Biz bu süreci Meclis'te olması, toplumsal mutabakat aranması, siyasi çıkarlara alet edilmemesi samimiyetle yürütülmesi şartıyla kredi açarız" dendi. Erdoğan 'al kredini başına çal' dedi. Parlamento dışlandı. Partiyle adadaki terör örgütü kurucusu lideri arasında müzakereler yürütüldü. Bir terör sorununun çözülmesinden siyasi parti çıkar umuyorsa başarılı olmaz. Ülkenin çıkarı olması lazım.
'KÜRT NİYE KENDİNİ MUTSUZ HİSSEDİYOR?'
Bu sorunun müzakere edilmesi lazım. Kürt niye kendini mutsuz hissediyor. Niye eşit hissetmiyor. Örneğin memleketim Manisa'da belediye başkanı seçebiliyorsun ama Hakkari'de belediye başkanı, Diyarbakır'da seçemiyorsunuz. Seçtiğin yere kayyum atıyorlar. Temiz kağıdını devlet verdi, belediye başkanını devlet verdi, gizli tanıkla mahkum edildi, gizli tanığın sahte olduğu mahkemede ispatlandı. Esenyurt'ta Ahmet Özer, 10 yıl önceki telefon görüşmesinden sorumlu tutuluyor. AK Parti'nin belediye başkanlarının 10 yıl önceki telefon görüşmeleri esas alınsa FETÖ'cülükten içeri girerler. Yarın seçim olsa iktidarı alsak, bu kanunlar yerinde dursa bir tane belediye başkanı bırakmayız. Türkiye'de Kürtler eşit hissetmiyoruz diyorlarsa o sorunu çözmek hepimizin boynunun borcu. Bütün partilerin davet edilmesi lazım. 'Ben şehit ailelerin gözünün içine bakarım' dedim. Bunu Bahçeli'den sonra söyledim.
'DEVLET BEY APANDİST AMELİYATINI VİKİNGLER GİBİ YAPMAK İSTİYOR'
Kürtlerin kendisini bu ülkeye tam ait eşit hissettikleri, anayasal eşit yurttaş temelinde kimsenin bayrağa, ülkenin adına itirazı yok. Uygulamada eşitsizlikleri düzeltmek lazım. Hep beraber toplumsal mutabakat yaratmak lazım. 'Abdullah Öcalan gelsin bu kürsüde konuşsun terör bitsin'. Öyle olmuyor işte, toplumsal mutabakat olmadan. Devlet Bey'in de Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP'nin toplumsal mutabakatı araması lazım. Devlet Bey apandist ameliyatını Vikingler gibi yapmak istiyor. Bıçağı sokayım apandisti alayım. Hiçbir hasta kalmaz. Kazasız, belasız hendek olayları olmayacak şekilde çözülmesi lazım. Esas mesele toplumsal mutabakat olsaydı, TBMM'nin gözetiminde olsaydı. Bu noktaya gelemezdik. Meclis gözetiminde, kontrolünde doğru bir süreç yönetilmesi lazım.
Geçmişte dışlandık bundan Türkiye fayda görmedi. İki taraf da birbirini suçladı sonra. Yok Dolmabahçe'de şu oldu vs. Veya 'seni başkan yaptırmayacağım' dedi diye böyle oldu dediler. İYİ Parti'yi de Saadeti'i dışlamanın anlamı yok. Meclis dışı partilere düzenli bilgi verilmeli. Bugün CHP'yi dışlayarak yeğeni gidecek gelecek haber getirecek. Türkiye'de böyle bir çözüme kaç kişi evet diyor. DEM seçmeni bile yüzde 68 olanaksız görüyor. İnanılacak gibi yönetilmiyor süreç. Kürt sorununun kökten çözümü demokrasi açılımı olsa herkes sürece inanır. Sonuçta Türkler de, Kürtler de kazanır. Üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkes kazanır.
'MHP'NİN BU SORUNU KANUN YOLUYLA ÇÖZERİZ DEMESİNİ OLUMLADIK'
İki görüşme yaptık kayyumlarla ilgili. Kayyum meselesinde parlamentoda bütün muhalefet partileri imza attı, tarihi bir şey oldu. Her birine ayrı teşekkür ediyoruz. MHP'den bir açıklama geldi. Bardağın boş tarafına bakarsanız 'hakkında soruşturma olanlar aday olamaz' deniliyor, dolu tarafı 'sorunu kanun yoluyla çözeriz' diyorlardı. Randevu istedik. Arkadaşlarımız diyor olumlu bir seyir olmuş. İttifak ortaklarımızla görüşürüz denmiş. MHP'nin bu sorunu kanun yoluyla çözeriz demesini olumladık. Bizim 10 partinin imza attığı dört dörtlük teklifimiz var. MHP yetkili kurullarına götürecek. Kapı önünde yapılan açıklamada sayın Akçay 'Bir anayasa sürecinde bu işler çözülür' deniyor. O bu şekilde çözülmez tabii ki.
KEMAL KILIÇDAROĞLU İLE ARASI NASIL?
Selvi Hanım sadece eşini takip ediyor. CHP'yi takip etmiyor da başka hesapları takip ediyor olsa tamam. Şu anda CHP'yi takip etmiyor diye alınmam, sadece Kemal Bey'i takip ediyor. En son Kemal Bey'in mahkemesinde beraberdik. Ondan önce eşimle kahve içmeye gitmiştik evlerine. Pazar günü kendisini 'geçmiş olsun' diye aradım. Trafik kazasıyla ilgili. Cumartesi günü de başsağlığı için aradım, dünürünü kaybetmişti. Kemal Bey'le 8,5 yıl çalıştık. O zaman da ne çok resmi ne çok samimiydi. Kemal Bey'in yöneticileriyle çizdiği bir dil ve üslup vardır. Nasıl bugüne kadar geldiysek aynı devam ediyoruz, ne daha resmi ne daha samimi.
'KILIÇDAROĞLU'NA HÜRMET GÖSTERME SORUMLULUĞUM VAR'
Benim sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na hürmet gösterme, saygı duyma sorumluluğum var. Onun benden bir şey isteme hakkı var. 'Şu işe müdahale edin' demek bana yakışmaz. Bir partide bir seçim oldu. Kitabın ortasından anlatayım. Cumhuriyet tarihinde ilk kez çoklu yarışta genel başkan değişti. Rakip çıkmıştı, ama değişmemişti. O gün bizde olduğunda ilk kezdi. Çoklu yarış oldu. Mevcut genel başkan adaydı. İYİ Parti'de mevcut genel başkan aday değildi. Her iki tarafın da 650'nin üzerinde oyu vardı. İkinci turda fark açıldı. Böyle durum travmatik durumdur.
'ERDOĞAN'A İLK SEÇİM YENİLGİSİNİ YAŞATTIK'
Biz CHP'yi de gayet güzel konuşuyoruz. Türkiye'yi de CHP'yi yönettiğimizden gayet güzel yönetiriz. Bir partinin içinde hiçbir konuda tartışma olmuyorsa o partide demokrasi yok demektir. CHP'nin farklılığı bu zaten. Biz içeride tartışır, dışarıda hep birlikte uygularız. 47 yıl sonra iktidar olduk, yenilmeyeceğim denen Tayyip Erdoğan'a ilk seçim yenilgisini yaşattık. Bu yereldi, yerelin tadını aldı, genelde seçim kaybetmenin tadını alacak.
'ERDOĞAN 5 YILLIĞINA SEÇİLDİ, BU SON DÖNEMİ'
Erdoğan 5 yıllığına seçildi. Bu son dönemi. Yeniden aday olabilmesi için erken seçim yapılması lazım. Onun da meclis kararıyla yapılması lazım. Bize ihtiyacı var. Erdoğan'a 'yarısı senden yarısı benden' diyorum. Kendine güvenirsen gel aday ol, kazanırsan 2,5 yıl daha yapacaksın diyorum. Zaten 2,5 yıl yaptın. Diyorum ki 'gel sürenin tam ortasında bir daha aday ol, yoksa bir daha aday olamayacaksın'. Seçimlere 3 ay veya 6 ay kala 'gelin seçim' yapalım derse destek vermem.
'ANAYASA 'ADAY OLAMAZSIN' DİYOR'
O vatandaşa öve öve bitiremediği anayasa 'aday olamazsın' diyor. Madem öyle bu maddeyi koymasaymış. 'Gelin anayasayı değiştirin aday olayım' dedi. Onun için anayasayı mı değiştireceğiz? Anketlerde şu soruya nasıl cevap verecek; AK Parti'nin adayı yok. Tayyip Erdoğan bugün AK Parti'nin değil MHP'nin adayı. AK Parti'nin yaygın söylemi ne? Seçim zamanında olacak. Zamanında olursa Erdoğan aday olabiliyor mu? Seçim zamanında olursa aday olamıyor. MHP'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan. Onlar ne diyor 'Abdullah Öcalan çıksa, konuşma varsa, bu sırada anayasa değişse, Erdoğan aday olsa' diyor.
'KIZIMA SÖZ VERDİM'
Ben kendime bir söz verdim. Hatta ilk kez açıklayayım size, genel merkezin odasına kapıdan girdim, özel kalemdeki çalışan arkadaş geldi 'kimsenin endişesi olmasın birlikte devam edeceğiz' dedim. Gülüştük, el sıkıştık. Genel başkanlık odasında yalnız kaldım, karşımda koltuk duruyor. İpek için onların geleceği için kendime söz veriyorum dedim. En doğru adayı belirleme noktasında benim duygularımın zihnimin önüne geçmesine izin vermeyeceğim. Kendim dışında en doğru adayın belirlenmesi için söz verdim. Kızım İpek'e ve çocukların geleceği için söz verdim. AK Parti'nin bir daha seçim kazanması halinde Türkiye'nin ekonomik, siyasi geleceğine olumsuz katkı yapacağını, Atatürk'ün kurduğu partinin 100 yıl sonra bir ihtiyaç değişimi olduğunu, Türkiye'de iktidar değişiminin dünyada için önemli algı olacağına inanıyorum.
Kızımın geleceği için söz verdim. Duygularım zihnimin önüne geçmeyecek. Ben partinin gücünü semboilize ederek 'sağ ve sol açığımız var' demiştim. Aday olmak isteyen herkes aday olabilir. Kimin yüreğinden gönlünden geçiyorsa yol açık. Bu kararı tek başıma vermeyeceğim. Bu kararı MYK ile birlikte verirse daha zor hata yapar. PM ile hata yapmaz ama hala hataya açıktır. Elbette son kararı meclis grubu oylar. Gönlümden geçen bütün üyelerimizin de içinde olduğu katılımcı yöntemle olması. Adayımız doğal olarak adaylaşıyorsa ne ala. Birden çok aday varsa. Üyelerin görüşleri alınarak en doğru adayı belirleriz. Gönlümden geçen bir üye var ama o CHP üyesi Özgür Özel'in gönlünden geçerdik. Burada genel başkanı konuk aldınız, CHP üyesi Özgür Özel'i bulursanız sorarsınız.
'BİZ ŞU ANDA CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYINI SORMUYORUZ ANKETLERDE'
Biz hepimiz en doğru adayın en katılımcı şekilde belirlenip, bu seçimin garanti kazanılmasını istiyoruz. Biz şu anda Cumhurbaşkanlığı adayını sormuyoruz anketlerde. Partinin performansını soruyoruz. Ortalama yüzde 58 memnuniyet var. 21 ili kendi içinde, yeni büyükşehirleri kendi içinde, eski büyükşehirleri kendi içinde değerlendirmek gerekiyor.
'HEM EKREM BEY HEM MANSUR BEY BU TESTLERDEN GEÇTİLER'
Mansur Yavaş'tan da duydum 'partim aday gösterirse' diyor. Hem Ekrem Bey hem Mansur Bey bu testlerden geçtiler. CHP'de en temel ortak duygu şu; 100 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin yeniden CHP'ye ihtiyacı var. Halkçı, toplumun ortak çıkarlarını önceleyen, ekonomik, toplumsal, cinsiyet eşitliğini sağlayacak CHP iktidarına ihtiyaç var. Tüzüğümüzü oybirliği ile geçirdik. 81 ilde 973 ilçede CHP'de hangi soruna ne öneriyor ve siz ne diyorsunuz diye çalışıyoruz. Kadını gören, çevreyi gören, çağı yakalayan, kalkınma hedefinin net anlatıldığı, İstanbul Sözleşmesi'ne tavrını net koyan, yüksek hedeflere bu toplumu CHP nasıl taşıyacak? Kalkınma hedefleri, kadın erkek eşitliği, toplumsal şiddete ne söylenildiği program çalışması içindeyiz. Türkiye'nin önünde hükümet programımızı koyacağız.
'CHP'DE EN DOĞRU ADAY KİMSE O ADAY OLACAK'
CHP'de en doğru aday kimse o aday olacak. CHP'nin genel başkanı temel karar verici noktadadır. 40 yıllık arkadaşlar karşımda düğme iliklemeye başlayınca 'yapmayın arkadaşlar' diyorum. Atatürk'ün koltuğunda oturduğu birisine eskisi gibi davranmıyorlar. CHP'de genel başkanlık farklı bir konum. CHP'de seçimi kazanacak aday vardır, bulunur, üzerinde uzlaşılır. O kişi Türkiye'yi parlamenter sisteme taşıyacak, demokrasiye dönüştürecektir. Bu sistem bu haliyle felaket üretiyor. Bu sistem kişinin hatalarına ve etrafının demokrasi üstü güce dönüşmesine sebebiyet veriyor. Dünyanın en fakir ülkeleri başkanlık ve yarı başkanlıkla yönetiliyor.
EKREM İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK GELİR Mİ?
Ben yakın yere koymuyorum, böyle bir hatayı yapacaklarını hiç düşünmüyorum. Böyle bir hata yaparlarsa yeniden devleti milletin karşısına dikmiş olurlar. İnsanlar devletini sever, askere gider, gerekirse onun için ölür. Ama karşısında birileri iktidarını sürdürmek için dikte ederse, devletle millet yarışırsa millet kazanır. 31 Mart'ta AA, TRT iktidarın seçim aygıtına dönüştü. Valilerden il başkanı performansı beklendi. Askerlerimiz, uzman çalışmalarımız hiç gitmedikleri yerlerde oy kullandılar. CHP milletin yanındaydı. Millet kazandı. Bir adayın adaylığına engel olurlarsa o adayı çok yakında Cumhurbaşkanı yaparlar.
'SİYASİ YASAĞIN BEDELİNİ MİLLET ÖDETİR'
O siyasi yasağın bedelini sandıkta millet ödetir. Tayyip Bey bunu bir yerlerden hatırlamıyor mu? Şu anda Tayyip Bey dünya siyaset tarihine geçecek üçlemeyi yaşatıyor. Siirt'te okuduğu şiirden yasak geldi. Siirt milletvekillerini istifa ettirmemiz üzerine Siirt seçimleri yenilendi. Siirt'in seçtiği belediye başkanına yüzde 63'le Tayyip Bey geçen dönem kayyum atadı. Bu dünya tarihine geçecek Siirt üçlemesidir. Kendisine siyasi yasak gelince milletin destek verdiği sahip çıktığı Tayyip Bey siyasi yasak getirmek istiyorsa bu filmi sondan izlemesi gerekecektir.
Geçen sefer yaptıkları zamdan sonra emeklileri topladım. 105 miting yaptım. Emekliler el kaldırsın diyordum, koca meydan emeklilerle doluydu. Emekli ve asgari ücretli için şunu söylüyorum. Bir emekli ya da asgari ücreti cebine koyduğu çeyrek altını düşürse yolları arar. Bizim emeklimiz, asgari ücretlimiz her ay 4 çeyrek altını kaybetmişler. Nerede bulacaklar? Seçimde bulacaklar. 30 bin liranın altındaki asgari ücrete itirazımız var.
'MİLLET BUNLARI SİLKELEYECEK'
Emeklinin hakkının yenmesine itirazımız var. Bu sene emekli yılı ilan edildi. Emekliler lanet olsun diyorlar. Tayyip Bey bu hesabı kitabı doğru yapsın. Bir silkeleme olacaksa vallahi bu millet yaka silkiyordu ama bunları silkeleyerek atacak. Türkiye'de yeni yoksullar var: Öğretmenler, memurlar yoksul. Eskiden beyaz yakalılar maaş alıyorlardı. 4 ikramiyesi vardı. Şimdi maaş alan 4 maaş kadar vergi ödüyor. Bu kadar adaletsiz vergi sistemi var. Bundan sonraki yayında aday ve başka bir şey konuşmayacağımıza göre. Sırf ekonomi konuşmak üzere ben sizi genel merkeze davet ediyorum.
'KEMAL BEY BENİM İÇİN 'BAŞARILI GENEL BAŞKAN' DİYECEK'
Özel, "Sayın Kılıçdaroğlu’na sizin başarılı bir genel başkan olup olmadığınız sorulduğunda ‘Başarılı bir Grup Başkanvekiliydi’ dedi. Ne hissettiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Gayet iyi hissettim. Çünkü Grup Başkanı kendisiydi ben de 8.5 yıl parti tarihinde bundan uzun yapan bir kişi var. Ama sonra da Grup Başkanı olarak devam ettim ve halen devam ediyorum. O dönemdeki performansımı başarılı bulması, benim o zaman üstümde olan tek kişi olarak benim için çok iyi. Şimdi gelecek genel seçim akşamı sorulduğunda da ‘Başarılı bir genel başkan’ diyecek."