Gizli tanık oyunları ve KCK bahanesi... Yargı suçlunun değil gazetecinin peşinde!

Abone ol

Gazeteciler Arslan, Akyüz, Kepenek ve Yükler, bugün yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, Diyarbakır’da geçen yıl yapılan gazeteci operasyonları ile hazırlanan dosyayı gündeme getiren isimlerdi. O dosya gizli tanıklık ve tutarsızlıklarla doluydu. Gazeteciler aylarca hapsedildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı bir soruşturma kapsamında gazetecilere operasyon yapıldı. Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Delal Akyüz’ün İzmir’deki, MA muhabiri Fırat Can Arslan ve gazeteci Sibel Yükler'in Ankara'daki, Bianet editörü Evrim Kepenek’in de İstanbul’daki evi polis tarafından basıldı. Evrim Deniz'in de aralarında bulunduğu gazeteciler gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Gözaltına alınan 5 gazeteciden Akyüz ve Yükler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, Arslan ise tutuklandı.

Gazetecilere yapılan baskının sebebi ise, Akyüz'ün, Twitter hesabından bir haberi retweet etmesiydi. Akyüz’ün paylaştığı haber, 13 ay boyunca tutuklu kalan gazetecilerin iddianamesini hazırlayan savcı Mehmet K. ve mahkeme heyetindeki eşi üye hakim Seda K.’nın görev yerlerinin değiştirilmesi hakkındaydı. Paylaşım üzerine gazeteciler hakkında, “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamasından soruşturma başlatıldı.

Peki savcı M.K.’nın tutuklanan gazeteciler hakkında hazırladığı iddianamede neler yer alıyordu? Gazeteciler neden bu iddianameden ve dosyayı hazırlayan savcıdan bahsediyordu?

DİYARBAKIR’DA GAZETECİLERE OPERASYON YAPILDI: AYLARCA HAPİS YATTILAR

Diyarbakır’da, geçen yıl 8 Haziran’da düzenlenen operasyonda 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Operasyonda gazetecilerin evleriyle birlikte çalıştıkları Pel, Piya ve Ari isimli yapım şirketleri ile JINNEWS bürosunda da arama yapıldı. Piya ve Ari Yapım’da 30 günü aşkın süre “arama” adı altında polis ablukası sürdü, çalışanlarının dahi binaya girmesine izin verilmedi. 8 gün süren gözaltının ardından Diyarbakır Adliyesi’ne çıkartılan gazetecilerden 16’sı tutuklandı.

Savcılığın, gazeteciler hakkındaki “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla tutukluluğa sevk yazısında, 2013, 2018, 2019 yıllarında alınan beyanlar gerekçe gösterildi. Gazetecilerin, uzun süre gözaltında tutulmasının ardından yıllar önceki beyanlar ve gizli tanık ifadeleri üzerine tutuklanması, “savcılığın tutuklama için delil bulamadığı bu sebeple farklı dava dosyalarında yer alanlara yöneldiğine” dair yorumlara sebep oldu.

AKP’NİN VE FETHULLAHÇILARIN GİZLİ TANIK OYUNU YÜZLERCE KİŞİYİ HAPSETTİ

Savcılık, tutukluğa sevkinde gizli tanıkları gerekçe göstermesi akıllara AKP ile kol kola olunan yıllarda Fethullahçıların operasyonlarını getirdi. Gizli tanıkları Türkiye tarihine sokan ise Fethullahçıların kumpas davalarıydı.

Gizli tanık uygulaması, 2008'de 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu'na yapılan eklemelerle yürürlüğe girdi. Fiili olarak ilk kez 2007'de başlayan Ergenekon davalarında kullanılmaya başlandı. Daha henüz yasa çıkmamışken Ergenekon Savcısı FETÖ’cü Zekeriya Öz'ün Danıştay saldırısı sanığı Osman Yıldırım’ı gizli tanık olarak dinlediği ortaya çıktı. 2008'den önce herhangi bir suç örgütünden dolayı yargılananlar itirafçı olursa ceza indirimi alabiliyordu.

Gizli tanık uygulaması Ergenekon ve Balyoz davalarında sıklıkla kullanıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Grup Yorum, Yürüyüş Dergisi, KESK davalarında verdiği ifadelerle onlarca kişinin tutuklanmasına yol açan kod adı “Ateş” olan bir gizli tanık hem “terör” suçlamasıyla tutuklanan isimler hakkında gizli tanıklık yapmış hem de “terör” iddiasıyla tutuklandı.

Öte yandan, 18 Nisan 2007 tarihinde, 5 kişi, Zirve Yayınevi'ni basmış, misyonerlikle suçladıkları Alman uyruklu Tilman Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'i boğazlarını keserek katletmişti. Dava daha sonra Ergenekon ile birleştirilmişti. Yıllar sonra kumpas iddianamesinde, FETÖ’nün davadaki gizli tanığı İlker Çınar’ın FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ün talimatıyla kumpas kurduğu ifade edildi.

Devam eden AKP’li yıllarda da gazeteciler ve muhalefet bloğunda yer alan isimler gizli tanıklıklarla yalan beyanlarla hapse atılmaya devam etti. Diyarbakır’daki gazetecilere yönelik hazırlanan dosyaların arkasında da gizli tanık beyanları vardı.

9 AY SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI: GAZETECİLERİN HABERLERİNİN YAYIMLANMASI SUÇ SAYILDI

Geçen yıl 8 Haziran’da gizli tanıklıklar gerekçe gösterilip tutuklanan gazeteciler hakkında ise 9 ay 10 gün sonra iddianame hazırlandı. Savcılık, aylar sonra aralarında üç özel prodüksiyon şirketi çalışanının da olduğu 22 kişi hakkında 728 sayfalık iddianameye imza attı. 22 gazeteci için, farklı dosyalardan devşirdiği gizli tanık beyanlarını gerekçe göstererek tutuklama talep eden savcının İzmir’e atanmasının ardından dosyaya, savcı M. K. baktı ve iddianameyi aylar sonra hazırladı.

İddianamede, gazetecilerin programlarının ve haberlerinin televizyonlarda yayımlanmasına "örgütsel bağ" denildi. İddianamede, aramalarda elde edilen çok sayıda kitap, gazete ve dergi de suç unsuru olarak gösterildi.

GİZLİ TANIK OYUNU DEVAM ETTİRİLDİ: BENZER BEYANLAR HDP KAPATMA DAVASINDA DA KULLANILDI

Savcılık, iddianameye dayanak olarak tıpkı tutukluluğa sevk yazısında olduğu gibi gizli tanık beyanlarını ileri sürdü. İddianamede yer alan gizli tanık, gazetecilerin “KCK basın yapılanmasında faaliyet yürüttüklerini” öne sürdü. Söz konusu gizli tanığın gazeteciler hakkındaki beyanlarına benzer ifadeler HDP’ye yönelik açılan kapatma davasında da kullanıldı.

GAZETECİLER DELİL GÖSTERİLMEDEN “KCK” İLE SUÇLANDI: ÖCALAN HAKKINDAKİ SORUŞTURMA NEDEN TAMAMLANMADI?

İddianamede gizli tanığın, gazeteciler hakkındaki KCK basın yapılanması içerisinde yer aldığını söylediği KCK ile ilgili dikkat çeken bir ayrıntı daha vardı. Savcılık makamı gizli tanığın KCK iddiaları üzerine gazeteciler hakkında hapis talep ederken, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan hakkındaki KCK soruşturması ise hala askıdaydı.

Öcalan’ın İmralı Cezaevi'nden terör örgütü PKK'yı yönettiği, KCK'yı kurduğu ve yönettiğine dair avukatlar ve şehit ailelerinin şikayetleri üzerine 2010 yılında başlatılan soruşturma hala devam etmekteydi. Öcalan hakkında KCK’yı kurdurduğu ve cezaevinden örgütü yönettiğine yönelik başlatılan soruşturma yıllardır devam ettirilmezken, "İstanbul KCK ana davası", "KCK basın davası", "KCK avukatlar davası", "KCK Önderlik Komitesi davası" gibi davalarda aralarında Selahattin Demirtaş’ın da olduğu birçok siyasetçi, avukat ve gazeteci yargılandı, ceza aldı.

Yine, çözüm süreci zamanında Öcalan’a ılımlı yaklaşan ve son seçimlerden sonra yeni bir süreçle ilgili çıkışlarda bulunan AKP’yi ironi yaparak eleştiren Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ da geçen ay yapılan operasyonun ardından tutuklandı.

Bugün ise Diyarbakır’da aylarca hapishanede tutulan ardından haklarında hazırlanan dosyaya imza atanların HSK Kararnamesi ile başka ile tayin edilmesini gündeme getirenlerin evleri basılıp gözaltına alındı.

Meclis tarihi zamlar için olağanüstü toplandı: CHP'nin önergesi reddedildi Siyaset Erdoğan: Adaletin ölçüsü sosyal medyadaki tepkiler değildir Siyaset Mustafa Sarıgül'e saldırı: 'Beyefendiyi 15 yıldır görmüyordum, çok değişmiş' Gündem Zafer Partisi'nden dikkat çeken açıklama Siyaset