Hatimoğulları: Kobani Kumpas davası AKP ve MHP’nin Genel Merkezleri'nde tezgahlandı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuştu. Hatimoğulları, Kobani Davası kararı için, "Kobani Kumpas davası AKP-MHP’nin Genel Merkezleri'nde tezgahlandı, karar bu merkezlerde verildi. Mahkeme heyeti biat etme karşılığında her türlü çeteleşemenin ve mafyatik ilişkilerin içine girdi" dedi.
Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti), haftalık TBMM Grup toplantısını düzenledi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Tülay Hatimoğulları, Erdoğan'a Kobani Davası ile ilgili, "Erdoğan bu dava siyasi bir dava değildir desin. Ey Erdoğan, bu bir siyasi davadır. Davaya atadığınız çete üyesi hakimler, cübbe giymiş siyasiler, saray eşrafı ve küçük ortağı şunu iyi bilsin ki bu dava, Türkiye siyasetinin en büyük kumpas davasıdır" yanıtını erdi.
Ayrıca kararla ilgili, "Kobani Kumpas davası AKP-MHP’nin Genel Merkezleri'nde tezgahlandı, karar bu merkezlerde verildi. Mahkeme heyeti biat etme karşılığında her türlü çeteleşemenin ve mafyatik ilişkilerin içine girdi" ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları'nın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Geçtiğimiz perşembe günü Kobani Kumpas Davası’nda 24 arkadaşımıza siyaset yaptıkları için, IŞİD’in katliamlarına karşı çıktıkları için, AKP’ye “Kral çıplak” dedikleri için tam 407 yıl 7 ay hapis cezası verildi.16 Mayıs’ta yargılanan siyasetçiler değil, toplumsal itiraz hakkıydı. Kürtlere kan kusturulurken; ülkede özgürlükler katledilirken, işçiler-emekçiler- yoksullar ölüme terk edilmişken biz sosyalistler olarak sessiz kalamayız” diyen yoldaşlarımıza düşman hukuku uygulandı.
'BİR ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNDEN SİYASİ BİR İNTİKAM DAVA ÇIKARACAK KADAR YÜREKLERİ KURUMUŞ, VİCDANLARI KÖHNEMİŞTİR'
Kürtlere kan kusturulurken; ülkede özgürlükler katledilirken, işçiler-emekçiler- yoksullar ölüme terk edilmişken biz sosyalistler olarak sessiz kalamayız” diyen yoldaşlarımıza düşman hukuku uygulandı. Bu kumpas davasıyla HDP’nin Türkiye halklarını birleştiren gücü, sosyalistlerle Kürtlerin ortak mücadelesi, barış, eşitlik, kardeşlik, adalet, özgürlük fikirleri mahkûm edilmek istendi. Bu intikamı almak için yıllardır Yasin Börü’yü arkadaşlarımızın öldürdüğünü iddia ettiler. Bir çocuğun ölümünden siyasi bir intikam dava çıkaracak kadar yürekleri kurumuş, vicdanları köhnemiştir. Erdoğan dünkü açıklamasında karara rağmen Yasin Börü’nün öldürülmesinden bahsediyor. Yurttaşı yanıltmaya devam ediyor. Şimdi kararda ne gördük? Yargılanan hiçbir arkadaşımız, bir tek kişinin ölümünden sorumlu değil. Yıllarca arkadaşlarımızı utanmadan cinayetlerle suçlayanlar, meydanlarda hayasızca bu düzmece üzerinden yargıya talimat verenleri tarihin kara sayfalarında yerini çoktan aldı. Şimdi ne oldu ölümlerle yıllarca sorumlu tutulan arkadaşlarımız bu konuda beraat etti. İftira ve kumpas kampanyanız çöktü ve altında kaldınız.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK SİYASİ DAVASI'
Dün AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kobani kumpas davası hakkında yorum yapıyor. Verilen karar bu davanın savcısı ve hâkimi olan Erdoğan’ın, Bahçeli’nin yüreğine su serpmiş olabilir. Ama Türkiye’deki demokratik kamuoyunun, Kürtlerin, Türkiye halklarının yüreğinde de büyük bir öfke yarattı. Erdoğan “Kobani siyasi dava değil” diyor. Evet Erdoğan bu sadece siyasi dava değil, aynı zamanda bir siyasi intikam davasıdır. Bu davanın iddianamesi A’dan Z’ye kadar bir kumpastır. Siyaseten yenemediğini emrindeki yargıyla, hapishanede rehin tutma davasıdır. Davaya atadığınız çete üyesi hakimler, cüppe giymiş siyasiler, Saray eşrafı ve küçük ortağı şunu iyi bilsin ki bu dava Türkiye tarihinin en büyük siyasi ve komplonun olduğu davasıdır.
'KÜRTSÜZ BİR NORMALLEŞMEDİR'
Normalleşme dediğiniz; “Kürtsüz bir normalleşmedir”, “Devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, demokratların, kadınların, biat etmeyenlerin olmadığı bir yumuşamadır”. Bu anormalliği Türkiye’nin önüne normalleşme olarak sunamazsınız. Bu normalleşme değil darbenin alasıdır. Sevgili Sebahat’i, Gültan’ı, Ayla’yı, Ayşe’yi, Meryem’i aldık, bir yandan hasret dolu buruk bir kavuşma yaşıyoruz, bir yandan bu davadan 13 arkadaşımız hala tutsak. Kimsenin şüphesi olmasın ki, 13 arkadaşımız da çok yakında bizlerle olacak. Bu büyük insanlık yürüyüşünde, bu büyük özgürlük kervanında içerden değil, dışarda katkılarını verecek. Savunmalarında savunmadan öte Türkiye ve Ortadoğu siyasetine ders niteliğinde sunumlar yaptılar. Yargılanmadılar. Yargıladılar. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Onur duyuyoruz.
'KARARI DİMDİK KARŞILADILAR'
Sevgili Figen Yüksekdağ’a 32 yıl ceza verdiler. Ömrünü devrimci, sosyalist mücadele içerisinde, Kürt halkının yanında, açlığa ve yoksulluğa karşı mücadeleye, kadınların kurtuluş mücadelesine adamış bir siyasetçidir.
“Kimsenin yüzü düşmesin. Yüreği kararmasın. Bugüne kadar yıkamadılar. Diz çöktüremediler. Ağır bedellerle, cefalarla beslenen yolumuzdan döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar. Direne direne var olduk. Direne direne kazanacağız…” sözleriyle karşıladı kararı.
Sevgili Selahattin Demirtaş. 90’lı yıllarda bugünkü iktidarın ortağı karanlık güçlerin uyguladığı insanlığa karşı suçlarla ilgili insan hakları mücadelesi vermiş. Aktif siyasete katılarak ülkenin barışının sembol isimlerinden biri olmuştur. Onun şahsında insan haklarından, barış mücadelesinden, Kürt siyasetinden intikam alınmak istenmiştir.
Ve onun sözleri, “Bin ömrüm olsa hepsini halkım için feda ederim. Moralli olun. Dik durun. Direnin. Umudumuzu, hayallerimizi geleceğimizi zorbalara teslim etmeyeceğiz. Biz bir insanlık hareketiyiz. Biz yenilmezler hareketiyiz.” Evet Selahattin başkan. Biz insanlık hareketiyiz, direnenler hareketiyiz, yenilmezler hareketiyiz. Siz nasıl cezaevinde dimdik duruyorsanız. Bu kararı nasıl dimdik karşıladıysanız, moralle karşıladıysanız, mücadelenizde bizlere devrettiğiniz bayrağı asla yere düşürmeyecek, zafere ulaşana dek mücadelemiz devam edecek. Sizlere ve tüm halklara sözümüz olsun.
'KOBANİ KUMPAS DAVASI AKP-MHP’NİN GENEL MERKEZLERİNDE TEZGAHLANDI'
Milli yargı dedikleri Kürt ve devrimci düşmanı yargıdır. Milli yargı dedikleri mafyayı aklayan, çetelere destek olan yargıdır. Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi darbesi olan Kobani Kumpas davası AKP-MHP’nin Genel Merkezleri'nde tezgahlandı, karar bu merkezlerde verildi. Mahkeme heyeti biat etme karşılığında her türlü çeteleşemenin ve mafyatik ilişkilerin içine girdi."