HDP'li Mithat Sancar'dan Devlet Bahçeli'ye yanıt: Tonlarca kilit getirseniz hepsini açarız
HDP'li Mithat Sancar, yaptığı açıklamada partisi hakkında açılan kapatma davasında AYM'ye seçimlerin adil yapılması talebiyle sundukları erteleme talebi hakkında konuşan Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi. Sancar, "Bırakın talimatları AYM’yi tehdit ediyor, açık ve net bir şekilde şantaj yapıyor" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) HDP hakkında açılan kapatma davası ve AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdğan tarafından 14 Mayıs'ta yapılacağı işaret edilen cumhurbaşkanlığı seçimleri ve milletvekili genel seçimleri hakkında konuştu.
Bu haftaki grup toplantısına, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Ankara İl Başkanı Şükran Doğan, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, Genel Sekreteri Emre Öztürk, EHP Sözcüsü Özge Akman, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyeleri Perihan Koca, Juliana Gözen, Pelin Kahiloğulları, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Sözcüsü Barış Kayaoğlu, yöneticileri Erdal Ataş, Dilşat Cambaz Kaya, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün’ün yanı sıra Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Bayram Bozyel, Genel Başkan Yardımcısı Celal Yıldız, PM üyesi Haydar Cihaner katıldı.
BAHÇELİ'YE AYM YANITI
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin HDP'ye açılan kapatma davasıyla ilgili, "Anayasa Mahkemesi'nin HDP'nin talebiyle 25 Ocak 2023 tarihinde kapatılma davasının seçim sonrasında görüşülecek olması adalet ilkeleriyle tamamiyle aykırıdır. Bu neyin görüşmesi, neyin arayışıdır. Anayasa Mahkemesi şehitlerimizin dökülen kanlarını da seçim sonrası görüşecek midir? HDP kapatılmalı, kapısına kilit asılmalıdır. HDP'nin isteğiyle Anayasa Mahkemesi'nin davayı sulandırması doğru değildir" açıklamalarına yanıt verdi.
Mithat Sancar, "Seçimlerin adil ve demokratik geçebilmesi için bizim hakkımızdaki kapatma davasının seçimler sonrasına ertelenmesini istedik. AYM’yi tehdit ediyor, diyor ki ‘eğer bu kararı derhal HDP aleyhine almazsanız hainsiniz.’ Şimdi yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi? Bu iktidarın politikasıdır. Bu rejimin politikasıdır. O nedenle yapılan her şey birlikte yapılmaktadır, hesabını da halka birlikte verecekler. Muhalefet partilerine de sesleniyoruz, bu kadar açık anayasa ihlalleri bu zorbalık ve tehdit politikası karşısında sessiz kalamazsınız. Sessiz kaldığınız her zorbalığın pratiği eninde sonunda ülkeye egemen kılınmak istenen sistemin bir aynasıdır. O aynayı hep birlikte görelim bu planları hep birlikte bozalım. 'HDP’nin kapısına kilit vurulsun' diyor. Biz anahtar partiyiz diyoruz onlar kilit diyor. Tonlarca kilit getirseniz hepsini açarız biz" diye konuştu.
Mithat Sancar'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:
"İKTİDARIN ATI ALIP ÜSKÜDAR'I GEÇMESİ O KADAR KOLAY OLMAYACAK"
Seçim tarihi aşağı yukarı netleşti. AKP Genel Başkanı 14 Mayıs olarak açıkladı. Zamanında olacak diyordu seçimler her sözü gibi bundan da caydı. Bizler HDP ittifaklarımız halkımız hangi tarihte yapılırsa yapılsın bu seçime hazırız. Bu seçim kararının açıklanacağı an cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir. Seçimlerde de halk en büyük kararı verecek ve bu düzene noktayı kalın bir şekilde koyacaktır.
Bu kez iktidarın atı alıp Üsküdar'ı geçmesi o kadar kolay olmayacak. Atı da Üsküdar'ın yolunu da bulamayacaklar. Önümüzdeki seçimler bir seçimin ötesinde anlama sahiptir. Bunun iktidar da farkında. Sadece bir parlamenter ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimi oylama seçimi olacaktır.
"OYNAYACAKLARI HER OYUNU BOŞA ÇIKARTACAK GÜCE SAHİBİZ"
Bu seçimler çok çetin bir mücadeleye sahne olacaktır. Biz her türlü zorluğa hazırız. Oynayacakları, oynamak istedikleri her oyunu boşa çıkartacak güce sahibiz. Bu seçimlere hukukun demokrasini askıda olduğu ağır bir siyasi tecrit koşullarında giriyoruz. HDP başta olmak üzere tüm demokratik toplumsal muhalefet her gün yeni saldırılarla karşı karşıya bırakılıyor.
"BU ÜLKE İÇİN BU KARANLIKTAN BAŞKA BİR GELECEK TAHAYYÜLLERİ DE YOKTUR"
Cumhur İttifakı, sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyorlar. Kampanyalarını seçim değil bir savaş kampanyası gibi yürütüyorlar. Çünkü korkuları büyüktür. Çünkü kaybederlerse sonucun ne olacağını hepimizden çok daha iyi biliyorlar. İşte hakkımızda açılan kumpas davaları, yürümekte olan kapatma davası, Hazine yardımına bloke konması kararı, muhalefete yönelik siyasi yasak kuşatması, medya üzerinden yürütülen tetikçilik faaliyeti, bunların her biri bu rejimin seçim kampanyasının araçları olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü bu karanlık ittifakın halka sunabileceği herhangi bir olumlu vaadi kalmamıştır. Siyasi bir meseleleri yoktur. Bu ülke için bu karanlıktan başka bir gelecek tahayyülleri de yoktur.
Çünkü çözümün değil sorunların odağı olan bir iktidar olarak bir varlık meselesi mücadelesi yürüttüklerini biliyorlar o nedenle ellerinde kalan baskı, yasak, hukuk dışılık dışında herhangi bir aracı yöntemi kullanacak durumda değiller. Bu ülkenin etrafına cezaevi duvarları örmeye çalışıyorlar. Bunların seçim kampanyası kelepçe siyasetidir, cendere siyasetidir, kuşatma siyasetidir!
"FAİZLER SİLİNDİ YALANI YATSIYA BİLE YETİŞMEDİ"
Her gün yerini bir paket açıklıyorlar güya bunlar onların seçim yatırımları ya da gelecek vaatleri ama hepsi aldatmaca. Sosyal konut projesi dediler açıkladıkları projenin yandaş müteahhitlerini kurtarma planı olduğu kısa sürece ortaya çıktı. Halkı kiracı kendi yandaşlarını da emlak zengini yapıyorlar. Üstelik insanlar bugün kira ödeyemez durumda. Barınma hakkı artık esamesi okunmayacak hale getirilmiştir. Bir çatıyı bile yoksul halka çok görev yoksul halkı sermayenin ve kendi iktidar hedeflerinin esiri haline getirmek isteyen projelerdir bunlar.
Durmadan vergi affı getiriyorlar. Kendi yandaşlarını kurtarmaktır dertleri, KYK borçlusu milyonlarca genç var, faizler silindi yalanı yatsıya bile yetişmedi. Milyonlarca genç halen binlerce lira ana para ve faiz altında ezilmektedir.
Emekliden emekçiden dar gelirliden yoksullardan EYT’lilerden esirgenen kaynaklar nereye gidiyor biliyoruz, işte bu düzenin yalan ve kara propagandasına harcanıyor. Troller ordusuna ve en büyük kalem savaş politikasına harcanıyor. Bu iktidar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Savaş politikalarıyla toplumsal muhalefet güçleri arasına nifak sokmaya çalışıyor. En savaş karşıtı ittifakı oluşturmak demokrasi yürüyüşünün en önemli hedeflerindendir. Hep birlikte açık ve gür bir sesle bağırıyoruz; savaşa hayır. İttifakımız aynı zamanda hakikat siyasetinin ittifakıdır. Bu ülkeye bu ülkenin milyonlarına hakikatleri anlatma ittifakıdır. O nedenle umut buradadır, gelecek biziz.
"EMEĞİN HAKKININ EGEMEN OLDUĞU ÜLKEYİ YARATMA HEDEFİ GÜDÜYORUZ"
Kasaptan alınamayan et marketlerde süte takılan alarmlar diğer yanda yandaşlara, sermayeye aktarılan büyük kaynaklar peşkeş çekilen kamu arazileri, bu ülkenin iki farklı gerçeğini ortaya koyuyor. İki farklı ülke var biri iktidar düzeni tarafından ekmeğe muhtaç edilen milyonların ülkesi, diğeri ise o ekmeklerin emeklerin çalınarak haksız zenginleşmeyle, şatafatla sefa süren vurguncuların ülkesi. İşte seçimler bu iki ülke arasında yapılacaktır. İşte yarış bu iki ülke arasında gerçekleşecektir. Emeği her saat sömürülen işçiler, sömürü düzeninin sahipleri ile karşı karşıya gelerek bir seçim dayatıyorlar bize; emeğin hakkı mı sermayenin sınırsız sömürü düzeni mi? Biz diyoruz ki emeğin hakkının geçtiği yerleştiği egemen olduğu ülkeyi yaratma hedefini güdüyoruz. O nedenle ittifakımızın adında da bu vurgu açıkça yer alıyor. Biz emek ve özgürlük ittifakıyız.
Aldığı sefalet ücreti ile ayın yarısını bile getiremeyen dar gelirli milyonlarla halkın kaynaklarından özer servet yaratan iktidar baronları arasında bir seçim yapılacak. Bir yanda devletin tüm imkanlarını fütursuzca kullanan iktidar bloku, diğer tarafta ise her gün siyasi operasyonlarına maruz kalan ve sermayesi halk olan demokratik siyaset arasında gerçekleştirilecektir. Net söylüyorum bu seçim HDP ve ittifaklarının onurlu yaşam siyasetiyle, çürümüş yozlaşmış ve ülkeyi de çürütmek isteyen talan seçimi arasında bir seçimdir.
UĞUR MUMCU'NUN KATLEDİLİŞİNİN 30. YILI
Bugün Uğur Mumcu’nun hunharca katledilişinin 30. Yıl dönümü. Mumcu hedef gösterilerek karanlık güçler tarafından kalleşçe katledildi. Doğrusu karanlık değil karanlıkta bırakılan. Biz bu katliam planlarının nerede nasıl pişirildiğini ve hayata geçirildiğini biliyoruz. Aradan geçen bunca yıl sonunda yargılamalar toplumun hiçbir kesimini tatmin etmedi. Şimdi de zaman aşımı tehlikesi söz konusu. Buradan Uğur Mumcu’yu saygıyla rahmetle anıyorum. Söz veriyoruz bu karanlıkları mutlaka bitireceğiz. Ape Musa sana da söz veriyoruz senin mirasını yaşatacağız ama karanlıkta bırakılan bu cinayetin faillerini de planlayanları da ortaya çıkarıp hesabını soracağız.
25 Ocak 2001 tarihinde gözaltına alınan serdar tanış ve Ebubekir Deniz’den bir daha haber alınmadı. Bu karanlık bu düzenin simgesidir. Bu rejim bu faili meçhullerin tırnak içinde, bu karanlık cinayetlerin mirasını devralmıştır, bu iktidar 90’ların hatta 80’lerin bütün politikalarını en üst noktaya çıkararak kalıcı rejim haline getirmek istiyor. 80 darbecilerin de 90’lardaki bu karanlık senaryoların sahiplerinin de kümelendiği bir iktidar bloku var karşımızda. Ve bu iktidar bloku bu kötülük rejimini kalıcılaştırmak istiyor. Hayır diyoruz izin vermeyeceğiz. Bu rejimin inşasını hep birlikte durduracağız. Sana da söz Hrant Dink, hayal ettiğin dünyayı, kuracak milyonlar bir araya gelmiştir, senin hayallerini ideallerini yaşatacak irade ve güç vardır, buradadır. Kemal Korkut’ların, Berkin Elvan’ların, Ali İsmail Korkmaz’ların, Roboski’nin, Soma’nın , Çorlu’nun, Amasra’nın, her gün katledilen kadınların faillerinin cezasız kaldığı, işkencenin kurumsallaştığı bir karanlık rejimi ısrarlı ayakta tutmak istiyorlar. Biz de kararlılıkla söylüyoruz, başaramayacaksınız.
MİTHAT SANCAR'DAN DEVLET BAHÇELİ'YE YANIT
Bugün iktidarın küçük ortağı buradan esti gürledi yine. AYM’ye talimatlar gönderiyor. Bırakın talimatları AYM’yi tehdit ediyor, açık ve net bir şekilde şantaj yapıyor. Artık anayasa diye bir şey kalmadı. Apaçık bir şekilde Anayasa’yı ihlal etme bırakın ihlal etmeyi ayaklar altına alma konusunda en ufak bir çekinceleri yok. Çünkü kurtuluşları hukuksuzluktadır, zorbalıktadır. Öyle biliyorlar. Seçimlerin adil ve demokratik geçebilmesi için bizim hakkımızdaki kapatma davasının seçimler sonrasına ertelenmesini istedik. AYM’yi tehdit ediyor, diyor ki ‘eğer bu kararı derhal HDP aleyhine almazsanız hainsiniz.’ Şimdi yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi? Bu sadece MHP’nin söylemi olarak anlaşılmamalıdır. Bu iktidarın politikasıdır. Bu rejimin politikasıdır. O nedenle yapılan her şey birlikte yapılmaktadır, hesabını da halka birlikte verecekler.
Muhalefet partilerine de sesleniyoruz, bu kadar açık anayasa ihlalleri bu zorbalık ve tehdit politikası karşısında sessiz kalamazsınız. Sessiz kaldığınız her zorbalığın pratiği eninde sonunda ülkeye egemen kılınmak istenen sistemin bir aynasıdır. O aynayı hep birlikte görelim bu planları hep birlikte bozalım. 'HDP’nin kapısına kilit vurulsun' diyor. Biz anahtar partiyiz diyoruz onlar kilit diyor. Tonlarca kilit getirseniz hepsini açarız biz.
EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI'NIN CUMHURBAŞKANI ADAYI
Açık ve net diyoruz ki bu topraklarda yaşayan tüm halkların inançların kimliklerin kültürlerin cinsel yönelimlerin adayını arıyoruz, adayını tartışıyoruz, böyle bir aday çıkarmak istiyoruz. İşçilerin emekçilerin ezilenlerin alın teri dökenlerin adayı olacak bir isim. Kadınların gençlerin ekolojistlerin temsilcisi olacak bir ses.