İsrail-Hamas savaşında neler oluyor?
Hamas-İsrail savaşında 11 gün geride kaldı. İsrail’in Gazze’deki operasyonlarında sivil can kaybı artıyor, Gazze’de yüz binlerce Filistinli hayatta kalma mücadelesi veriyor, Tel Aviv bir yandan kara harekâtına hazırlanıyor. Eski diplomat Aydın Selcen ile bölgedeki gelişmeleri ve son durumu konuştuk.
İsrail, Gazze Şeridi’ni bombalamaya devam ediyor. Dün akşam saatlerinde El Ehli Baptist Hastanesi’nde meydana gelen patlamada yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Gazze’deki yetkililer, olayın İsrail’in hava saldırısı olduğu görüşünde. İsrail ise olaydan İslami Cihad’ı sorumlu tuttu.
Bir yandan da İsrail-Hamas savaşının patlak verdiği 7 Ekim’den itibaren, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik olası kara harekâtı bekleniyor. Şu an tüm Gazze’de yaklaşık 200 İsrailli rehine olduğu tahmin ediliyor.
Eski diplomat Aydın Selcen ile bugüne kadar yaşananları ve önümüzdeki süreçte bölgede yaşanması muhtemel senaryoları konuştuk.
Yaptığımız söyleşiden öne çıkan bazı başlıklar ise şöyle:
3 binlere yaklaşmış bir sivil can kaybı var. Çatışmaların başlamasının üzerinden 10 gün geçti ama ateşkes henüz konuşulmuyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Kara harek0atı artık kapıda deniliyor. Nasıl görüyorsunuz süreci? Ortadoğu'da neler oluyor şu anda?
‘‘İsterseniz önce bir savaş meselesiyle başlayalım. Ben Rusya, Ukrayna'yı işgal ettiğinden bu yana ‘savaş’ sözcüğünü kullanmaktan kaçındım hep. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali diye tanımlamaya çalıştım. Burada da esasen arkasındaki gerekçe ne olursa olsun bir terör saldırısı var. Buna İsrail'in yanıtı var. Sizin sorunuz bağlamında İsrail'in de Gazze'yi kısmen işgal etmesi hatta burada bir etnik temizlik yapması olasılığı da şu anda en güçlü ihtimal. En son söyleyeceğimi de baştan söyleyeyim: Pazartesi günü, Serbestiyet’te Selim Kuneralp, bu konularla ilgili çok güzel bir yazı yazdı. Ben de cumartesi günü çıkan yazımda esasen bu uluslararası hukuk kısmına oldukça kuşkucu yaklaştığımı, pek ikna olmadığımı yazmıştım. Evet, bu savaştır denilebilir hukuksal anlamda.
Gazze Şeridi denilen yer malum, bir açık hava hapishanesi hükmünde. Zaten 6 yıldır çok ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya. Şimdi 7 Ekim’den bu yana da yine o ‘eğer varsa’ uluslararası hukuka göre ve savaş hukukuna göre aykırı olan tam ablukayla karşı karşıya. Yani ne gıda ne ilaç ne tıbbi malzeme ne elektrik ne yakıt ne de su. En önemlisi su artık. Çünkü bu açıkça öldürmek demek. Deniz tarafı İsrail tarafından kontrol ediliyor, aşağı tarafta da Mısır var. Oradaki Rafah kapısı da esasen senelerdir açık değildi. 2016 yılından bu zamana Mısır buradaki tünelleri de kapatmıştı.
Hamas bir siyasi örgüt, Müslüman kardeşlerin uzantısı. Zaten bunun liderleri Suriye, Mısır gibi yerlerdeydi. Türkiye'de de varlardı. Pek çoğu Katar'da ve Lübnan'da yerleşik oldular ve siyasi kanat liderleri zaten aslında Gazze'ye dönemiyor. Askeri uzmanlar böyle bir saldırının planlamasının bir yıl kadar süre alacağını vurguluyorlar. Ve çok kuvvetle muhtemel ipin ucu İran'a çıkıyor. Bir destek alındığı istihbarat anlamında da söyleniyor.’’
İsrail böyle bir savaşa hazır mı? Hem sosyolojik olarak hem ekonomik olarak? Sosyolojik olarak oradan çok haber alamıyoruz ama daha demin de bahsettiğiniz o güvenlikçi politikalar, savunma sistemleri, bu işlere ayrılan kaynak, insanların buna inanışı ve böyle bir saldırının olması insanlarda nasıl bir duygu hissettiriyor? Netanyahu'nun geleceğine belki değinebilirsiniz.
ABD’nin de önceliğini bir düdüklü tencerenin kapağını kapatmak gibi diyorum. Ben buna bu işi Gazze ile sınırlı tutmak ve oraya sevk ettiği bir uçak gemisi ve beraberindeki görev gücü. Bütün bunlar İran'a ‘bu işe karışma’ demek. Hizbullah çok iştahlı değil. Çünkü Hizbullah kendi itibarını ve Lübnan’ın altyapısını bu işe yeniden feda etmek istemiyor. Tek koşulu bunun eğer İran siz de bu işe dahil olun derse, Hizbullah bu işe girer. İsrail bunların farkında. Netanyahu da farkında.
Söylediğiniz üzere bu 7 Ekim saldırısı gerçekleşmeden önce Netanyahu'nun başı ciddi yolsuzluk soruşturmasıyla dertteydi. Dolayısıyla İsrailliler Netanyahu'ya bayılmıyor. Burada saldırıda yakınlarını kaybedenler, yakınları rehin alınmış olanlardan Netanyahu'yu suçlayanlar oldu. Esasen bu saldırının geldiğinin anlaşılamamasının da büyük rol oynadığı söyleniyor. Yani bunun istihbarat teşkilatları için ya da sahadaki silahlı kuvvetlerde yarılmalara yol açtığı, bunun da bir etkisi olduğu söyleniyor.
Netanyahu'nun yanlış politikalarla Hamas'ı denge unsuru olarak beslemesi, göz yumması, geçtiğimiz haftalarda 400 sayfalık İsrail'in insan hakları ihlallerini içeren bir dosyayı uluslararası ceza mahkemesine sevk edilmek üzere hazırlamış olması, İsrail kamuoyu tarafından konuşuluyor. 1948 bile görülmemiş bir şey İsrail halkı açısından. Bunun faturası Netanyahu'ya çıkarılacak.
İlginç biçimde daha şimdiden Netanyahu'yla bu iş olmaz, önce bıraksın gitsin, doğru dürüst, tırnak içinde bir savaş hükümeti ya da olağanüstü hal acil durum hükümeti kurulsun ve yürütsün bu harekatı diyenler dahi var. Son bir şey daha ekleyeyim; batı kamuoyu da aslında ilk günden tabii çok ciddi destek oldu. Medya olarak da havanın dönmekte olduğunu bugünden de görebilirsiniz.
Aslında travmatik gelişmelere rağmen batı kamuoyunda, hatta daha dün Yahudi Amerikalılardan oluşan bir grup, kendilerini Beyaz Saray’ın girişine zincirleyerek ‘Biz hemen ateşkes istiyoruz. Bizim acımızın karşılığı karşı tarafa böyle bir bedel ödetmek olamaz’ diye gösteriler yaptı.
Maalesef bu olan biteni durdurulabilecek tırnak içinde ‘dış’ güç yok. Önümüzdeki günlerde çok korkunç sahnelere kuvvetle muhtemel şahit olacağız Gazze'de. Üstüne üstlük bütün bu şiddet sarmalı, şiddet pornosu, şiddet patlaması geçip gittiğinde, bundan birkaç hafta, birkaç ay sonra, eski tas eski hamam geri dönülecek.
Burada bir joker gibi diyelim, iyimser olmak isteniyorsa beklenti şu olabilir: Bunun faturası elbet Netanyahu'nun masasına konacak İsrail kamuoyu ve İsrail makamları tarafından. Bu hükümet düşecek ve İsrail'de yerine gelecek olan hükümet ve kamuoyu daha siyasi bir çözüme teşne olacak, karşısında gücü azalmış bir Hamas, artık içinden çıkarılmış bir yeni Filistinli muhatap olacak ki şunu hatırlayalım, Filistin'de de 2006’dan bu yana seçim yapılmıyor. Mahmut Abbas 88 yaşında, şu haliyle El Fetih hiçbir şeyi temsil etmiyor. Kalıcı bir siyasi çözüme doğru bir adım atılabilir. Ama tabii bu hani düşünceden ziyade dilek niteliğinde.’’