Melih Gökçek'in düşmanı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı, Mansur Yavaş'ın muhalifiydi: İYİ Parti'nin Ankara adayı Cengiz Topel Yıldırım kimdir?
Bu seçimde CHP ile ittifak kurmama kararı alan İYİ Parti, Ankara'da Cengiz Topel Yıldırım'ı aday gösterdi. Yıldırım, bir dönem Melih Gökçek'le Ankaragücü'nde mücadele etmişti; ayrıca kendisi eski ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlığını da yürütmüştü.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri sonrası 'hür ve müstakil siyaset' iddiasıyla CHP ile yollarını ayıran İYİ Parti, bu süreçte cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek istedikleri, ancak daha sonra 'korkaklıkla' suçladıkları mevcut Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'la 'kozlarını paylaşmaya' hazırlanıyor.
Parti, başkentte Cengiz Topel Yıldırım'ı aday olarak sahaya sürdü. Yıldırım, İYİ Parti lideri Meral Akşener tarafından yapılan resmi açıklamanın ardından ilk mesajında şunları söyledi:
"Modern dünyanın imkan ve şartlarına baktığınızda Ankaralıların sinesine düşen, koca bir hayal kırıklığıdır. Ankara, mevcut potansiyelini bir türlü harekete geçirememiştir. Örnek kentleşmesiyle, sanayisiyle, gelişmiş metro hatlarıyla, ulaşım ağlarıyla anılması gereken Ankara, durağanlığın kenti olmuştur. Son 30 yıla baktığınızda Ankara ziyandadır. 25 sene uçuk projelerle enerjisini kaybeden Ankara, son beş senede ayağa kalkacağına tembellik ve ihmalkarlığın pençesine düşürülmüştür."
Yıldırım da, CHP'li Yavaş ve AKP adayı - Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok gibi eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in 'düşmanları' arasında yer alıyor.
Gökçek - Yıldırım arasındaki gerilimin doğuşu, 113 yıllık tarihiyle Türkiye futbolunun önemli kulüpleri arasında yer alan Ankaragücü'nde yaşananlara dayanıyor.
GÜÇ BİRLİĞİNDEN SAVAŞA GİDEN SÜREÇ
Ankaragücü taraftarı, Kasım 2008'de sonraları arapsaçına dönecek, ancak o tarihte 'güç birliği' olarak adlandırılan tarihi bir ana tanıklık ediyordu.
Dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaragücü Kulübü Onursal Başkanı Cemal Aydın ve mevcut başkan Cengiz Topel Yıldırım yaklaşık 3 saat süren toplantı sonrası kameralar karşısına geçerek 'kulübün 100. yılında güç birliği oluşturma konusunda anlaştıklarını' söylüyorlardı:
"(...) İstiyoruz ki artık... Hep '3 büyükler' derlerdi, 'en büyük Ankaragücü' olsun. Bu konuda ittifak halindeyiz. Ben Cemal Bey'e, Cengiz Bey'e ve taraftar liderlerine teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Ankaramız için hayırlı ve uğurlu olsun."
Halen 'kabus' olarak nitelendirilen süreç ise, Ağustos 2009'da oğul Ahmet Gökçek'in yönetimi Cengiz Topel Yıldırım'dan devralmasıyla başladı.
Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin '400 kişinin usüle uygun olmayacak şekilde genel kurula katılımının sağlanmasıyla başkan seçildiğini tespit ettiği' Gökçek'in iki yıllık görev süresi hacizler', 'transfer yasağı', 'gelirsiz dönem' olarak anılıyor.
Kulübün kongre öncesi yaklaşık 20 milyon TL olduğu söylenen borcu, Gökçek'in mahkeme kararıyla yönetim dışı bırakıldığı tarihte 95 milyon TL'ye ulaşmıştı.
Gökçek'in denetimindeki sarı - lacivertli ekibin yönetimi, alacakları nedeniyle bir ay içinde kulüp aleyhine 33.7 milyon TL'lik haciz kararı aldırdı ve tüm gelirlerine temlik koydurdu. Başkent kulübü tarihi bir kaosun içine sürüklendi.
O dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek ise durumdan eski yöneticileri sorumlu tutuyordu:
"(...) Kesinlikle 2 sorumlu vardır, ilk davaları açtıran Cemal Aydın'dır. İkinci davaları açtıran Cengiz Topel'dir. Bu kadar istekliler madem, bakalım ne yapacaklar hep birlikte göreceğiz. Ümit ederim, Ankaragücü'nü düze çıkarırlar, çıkaramazlarsa bunun altında kalırlar."
Ardından Cengiz Topel Yıldırım oy birliğiyle yeniden yönetimin başına geçti. Kendisi, bu dönemi Eylül 2011'de verdiği demeçte şöyle anlatıyordu:
"(...) Fakat biz göreve gelmemiş olsaydık bugün Spor Toto Süper Lig 17 takımla oynanıyor olurdu ve Ankaragücü sahada olmazdı. Yapmış olduğumuz bir aylık mücadele Ankaragücü'nü sahaya çıkarttı. En büyük başarımız budur. Sahaya çıkamayacak takım İstanbul'da Beşiktaş'ı neden yenemedik diye, bu hafta Gençlerbirliği maçında neden berabere kaldık diye üzülür hale geldik. Pazar günü de Galatasaray karşısında 3 puanla tanışıp, bu üzüntüleri ortadan kaldıracağız."
Ancak kulüpte sular durulmadı, bu kez de Yıldırım ile Cemal Aydın arasında problemler ve davalaşmalar başladı. Yıldırım, Kasım 2011'deki kongrede aday olmayarak başkanlığı bıraktı.
'GÖKÇEK ETKİSİ': KULÜPTEN İHRACI İSTENDİ
Mart 2013’e gelindiğindeyse ilginç bir olay yaşandı. Gazetelerin "Türk spor tarihinde bir ilk" başlıklarını attığı gelişme, dönemin Ankaragücü yönetiminin 'kulübü zarara uğratmak', 'kulübü küçük düşüren açıklamalar yapmak' ve 'kulüpten faiz aldıkları' gerekçesiyle 'suçlu bulunanların' üyelikten atılmalarını talep etmesiydi.
Bu kapsamda aralarında Cemal Aydın ve Cengiz Topel Yıldırım'ın da bulunduğu eski başkanlar, disiplin kuruluna sevk edildi. Gelişmede Melih Gökçek ve oğul Gökçek’in kulübün mali durumuyla ilgili demeçlerinin etkili olduğu çokça konuşuldu.
Milliyet gazetesinin haberinde yaşananlarla ilgili şunlar kaydediliyordu:
"(...) Melih Gökçek'in istedikleri gerçekleşiyor mu?
Melih Gökçek, Ankaragücü kulübü ile ilgili yaptığı açıklamalarda, 'Cemal Aydın ve onun üyeleri kulüple ilgilerini kessinler. Biz Ankaragücü Kulübü'ne sahip çıkarız' demişti. Melih Gökçek'in aylar önce yaptığı bu açıklamalardan sonra, Mehmet Yiğiner yönetimin üyelikten atılması için disipline sevk ettiği eski başkanlar ve bazı üyelerin atılması halinde Gökçek'in istediği olmuş olacak. Ankaragücü camiası ise 'İstediği isimler giderse Ankaragücü'ne sahip çıkacak mı?' sorusunu gündeme getiriyor. (...)"
Parantez açmak gerekirse söz konusu günlerde Cengiz Topel Yıldırım'ın adı, spor camiasındaki gücü ve Gökçek’e karşı verdiği mücadele nedeniyle ana muhalefet partisinin Ankara’da göstermesi muhtemel adaylar arasında geçiyordu.
Yani kendisinin Gökçek'e bu kez siyasi arenada rakip olması bekleniyordu.
'SİYASİ NEFES DARLIĞINA HAZIR OLSUNLAR'
Nitekim Yıldırım da Gökçek'e yanıtında bu söylentilere göndermede bulunuyordu:
"Hodri meydan. Yürekleri yetiyorsa, 19 Mayıs Stadı'nda tüm taraftarların, tüm Ankara'nın gözü önünde tek başıma konuyu tartışmaya hazırım. Ben, tek başıma geleceğim. Onların hepsi gelsin. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Tekrar söylüyorum, hodri meydan. Çamur at izi kalsın mantığı güdenler, siyasi nefes darlığına da hazır olsunlar. Ankara'ya müjdeler olsun, yiğitleri suçlayanları, zor günler bekliyor. Anlaşılan, birilerini Cengiz Topel korkusu sarmış."
Yıldırım 2014’te büyükşehir belediye başkanlığı için resmi olarak aday adayı oldu, ancak parti tercihini Mansur Yavaş'tan yana kullandı.
ATO SEÇİMLERİNİ OSMAN GÖKÇEK'İN ELİNDEN ALDI
Cengiz Topel Yıldırım, 2016'da bir kez daha Gökçek ailesiyle karşı karşıya geldi. Oğul Osman Gökçek'in Ankara Ticaret Odası (ATO) seçimlerine katıldığı dönemde sahneye çıkan Yıldırım, ilerleyen yıllarda 'FETÖ'cü ekip' olarak anılacak isimlere karşı mücadele etti ve günümüzdeki başkan Gürsel Baran'ın kazanması için mücadele etti.
KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞDANIŞMANIYKEN MANSUR YAVAŞ'A MUHALEFET ETTİ
Aynı sene Yıldırım, dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlığı görevine getirildi; üç yıl bu vazifeyi sürdürdü, ancak ipler 2019'da koptu.
Cengiz Topel Yıldırım'ın adı, bir kez daha Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için konuşulmaya başlandı. Ancak ana muhalefet partisi, yeniden Mansur Yavaş isminde karar kıldı.
Yavaş o dönem anketlerde önde olması nedeniyle 'karşı mahalle' tarafından sıkça hedef gösteriliyordu. AKP'li rakibi Mehmet Özhaseki'nin propaganda için kullandığı söylemler, 'Yavaş'ın sandıktan zaferle çıkması durumunda elektrik ve su faturalarının teröristlerce dağıtılacağı' teorisine kadar varıyordu.
Davaya dönen suçlamaların başında, 'sahte senet' iddiası geliyordu.
CHP ve Yavaş, bu ithamı defaatle reddetti. Mart 2019'da ise AKP'ye yakın Takvim gazetesinde Yıldırım'a dikkati çeken bir haber yayınlandı. Buna göre Yıldırım, şunları söylüyordu:
"Mansur Bey'in çektiği mesajları görüyoruz. Üç kuruş para için ne hallere düştüğünü de gördük. Bu mesajlara bakınca işin vahameti daha iyi anlaşılıyor. Bu tür mesajlar bizim Ankara'ya çıkardığımız adayın karakterinin bir özetidir. Çok üzgünüm. Keşke bu mesajları görmeseydik."
Yıldırım ayrıca Yavaş'ı 'mağdur edebiyatı yapmakla' suçluyor, partideki yol arkadaşlarını da eleştiriyordu: "Biz Mansur Bey'i aday yaptığımız gün Ankara'yı kaybettik. Tıpkı 2014'te olduğu gibi. Biz o zaman da seçimi kazanabilirdik, ama yanlış aday tercihi ile kaybettik. Şimdi büyük ihtimalle Mansur Bey kaybedecek, istifa edip gidecek. Ama onun yanında tahmin ediyorum Kemal Bey’in liderliği de tartışılır hale gelecek ve CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılacak."
Bu ifadeler, medya organlarınca 'Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı' titri kullanılarak haberleştirildi. Yıldırım ise bu görevden Aralık 2018'de ayrıldığını, sözlerini 'dost meclisinde sarf ettiğini' ve herhangi bir medya organına röportaj vermediğini anlattı:
"Şu tarihe kadar partimin hizmetinde olduğum gibi bundan sonraki süreçte de partime zarar verecek bir işin içinde olmayacağımı ve partimin başarısı için çalışacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Konuyla ilgili hukuki süreç de başlatılmıştır. Sorumlular yargı önünde hesap verecektir."
(Gelinen noktada Yavaş'ın Mart 2019'da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildiğini ve 2020'de senetle mükerrer tahsilat gerçekleştirmeye çalıştığı iddiasıyla yargılandığı davada beraat ettiğini hatırlatalım.)
Yıldırım'ın CHP üyeliğinden hangi tarih aralığında istifa ettiği ise bilinmiyor.
Cengiz Topel Yıldırım, 1964 Nevşehir Kozaklı doğumlu ancak tüm yaşamını Ankara'da geçirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, evli ve iki çocuk babası.