Pazartesi günü hakim karşısına çıkacak: Cezaevindeki Çetin Doğan'dan mektup var

Abone ol

28 Şubat davası hükümlüsü emekli Orgeneral Çetin Doğan, pazartesi günü Balyoz davasında yapacağı savunmaya dair cezaevinden mektup yolladı.

Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, “Bu dava, TSK’ya kumpas kuranları aklamak için açıldı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Erkin bugünkü yazısında, 28 Şubat davası hükümlüsü emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın cezaevinden gönderdiği mektubu paylaştı.

Mektupta, Doğan’ın pazartesi günü yeniden görülen Balyoz davasında yapacağı savunmaya dair ifadeler yer aldı.

Çetin Doğan’ın cezaevinden gönderdiği mektup şöyle:

“… 1. Ordu'daki seminerde yapılan bütün takdimler ve plan üzerindeki müzakereler kesintisiz olarak Ordu Komutanının emri ile kayda alınmıştır.

… Ordu Plan Seminerinde dayanağını Milli Siyaset Belgesi ve Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi dokümanlarından alan bir senaryoya dayalı olarak, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması halinde uygulanacak Egemen Harekât Planı irdelenmiştir.

… Seminer tam bir beyin fırtınası şeklinde icra edilmiş, seminer sözcüleri tarafından önceden belirlenen konular hakkında takdimler yapılmış, yapılan takdimler konusunda katılımcılar görüş ve önerilerini tam bir serbestlik içerisinde ifade etmişlerdir.

… Semineri yöneten Ordu Komutanı katılımcılara sorular yöneltmiş, zaman zaman da tartışmalarda öne çıkan hususları vurgulamıştır.

… Ordu Komutanı dahil bütün seminer katılımcıların yaptığı konuşmalarda “Suç için ittifak” fiilinin Yargıtay ilamında yer alan 7 sanık tarafından işlendiği iddiasını destekleyecek en küçük bir ima dahi bulunmamaktadır.”

Doğan’ın yapacağı savunmanın özeti ise şöyle:

20 Ocak 2010 tarihinde resmi soruşturması ve hemen ardından tutuklamaları başlatılan “Balyoz Kumpas Davasının” trajikomik son perdesi 13 yıl sonra 23 Ocak 2023 tarihinde açılıyor. Söz konusu davada hüküm giyen sanıkların “Bireysel Hak İhlalinin” varlığına ilişkin Anayasa Mahkemesine (AYM) davayı taşıdıkları, bunun sonucunda da Yüksek Mahkemenin 18.06.2014 tarihli kararıyla bütün sanıklar için söz konusu davada ‘Hak İhlalinin Varlığına' oybirliği ile karar verdiği malumlarıdır. Müteakiben İstanbul Anadolu 4. Ağır. Ceza Mahkemesince söz konusu davaya bakılmış; bütün sanıklar hakkında 31.03.2015 tarihinde beraat kararı verilmiştir. Mahkemenin bu kararı, İstanbul C. Başsavcılığınca siyaseten yönlendirilme sonucunda, Çetin Doğan ile beraber yedi sanık için temyiz edilmiştir. Temyiz dilekçesinde yer alan savların hiçbirinin somut olguya dayanmaması ve siyaseten verilmiş olması nedeniyle altı yılı aşkın bir süredir Yargıtay 16. Ceza Dairesinin raflarında beklemeye alınmıştı.

Yargıtay 16. Ceza Dairesinde 2021 yılı başlarında söz konusu davaya bakan Yargıtay üyelerinden dava dosyası alınarak atamaları yapılan yeni Başkan ve üyelerine devredilmiştir. Davayı sonuçlandırma görevi verilen yeni heyet bozma ilamını aceleyle hazırlama gayretkeşliğinden olacak, yerel mahkemenin Balyoz Davasına ilişkin “Gerekçeli Kararını” dahi okumadan, incelemeden sadece dedikodu niteliğindeki manipüle edilmiş bilgileri esas alan dava konusu bozma ilamı 14 Haziran 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Bozma ilamında suç vasfı değiştirilmiş, yedi kişinin “T.C. Hükümeti cebren ıskat veya vazife görmekten men etme için anlaşma” olarak belirlenmiştir.

Mezkûr bozma ilamının daha UYAP kanalı ile yayınlanmasından önce Sabah Gazetesinin manşetten verdiği haber, söz konusu acelenin gerekçesini yeterince açıklıkla ortaya koymuştur. Söz konusu gazete Yargıtay'ın Balyoz davasına ilişkin verdiği kararın “Montrö Bildirisini imzalayan yurtsever Amirallere suç yüklemede emsal olacağı” savını manşetten öne çıkarmıştır. Balyoz Davasının sanıkları ve avukatları dava konusu Yargıtay İlamını önce gazeteden öğrenmişlerdir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 14 Haziran 2021 tarihli Balyoz davası bozma ilamını yayınlanmasını takiben 30 Haziranda 2021 tarihinde de 28 Şubat Kumpas davasında 14 sanık için verilen müebbet hapis cezasını onaylamış, siyaseten verilen görevleri bihakkın(!) tamamlamasını müteakip lağıv edilmiş; bütün dosyalar Yargıtay 3. Ceza Dairesine devredilmiştir.

Davaya ilişkin ilk celsenin yapıldığı 22 Ekim 2021 tarihinde sanıklar ve avukatları ön savunma yaparak, İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemenin 31 Mart 2015 tarihli kararında direnmesini talep etmişlerdir. Duruşma savcısının “Esas Hakkında Mütalaa” için süre talep etmesi nedeniyle duruşma 18 Şubat 2022 tarihine ertelenmiştir. Bu tarihte yapılan duruşmada “Esas Hakkında Mütalaa” için süre talep eden duruşma savcısının değiştirildiği görülmüş, yeni savcının da yine süre talep etmesinden dolayı dava 13 Mayıs 2022 tarihine ertelenmiştir. Belirtilen tarihte yapılan duruşmada Savcı çok kısa olan esas hakkındaki mütalaasında mahkemenin Yargıtay'ın bozma ilamına uyularak sanıkların cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme Başkanı sanıkların ve avukatlarının son savunmalarını almak üzere mahkemenin 4. Celse tarihini 05 Eylül 2022 olarak belirlemiştir. Belirtilen tarihe gelindiğinde duruşma tarihini belirleyen Mahkeme Başkanı ve Heyetin değiştirilmiş olduğu atanan yeni Başkanın ise izinli olduğu görülmüştür.

Söz konusu duruşmada avukatım Sn. Hüseyin Ersöz dava sürecinin başından itibaren meydana gelen gelişmelerin adil yargılama hakkına ciddi olarak gölge düşürücü nitelikte olduğunu belirterek “Reddi Hakim” talebinde bulunmuştur. Duruşmaya vekâlet eden Mahkeme Başkanı konuya ilişki kararı esas başkan izinden dönüşünden sonra heyetin karar vereceğini belirterek yeni duruşma tarihini 23 Ocak 2023 olarak belirlemiştir. Çetin Doğan'ın 23 Ocak 2023 tarihinde Mahkemede yapacağı savunmanın geniş bir özetini içeren konuşma notu ilişikte sunulmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI İSTEMİ

Yargıtay 16. Ceza dairesinin dava konusu bozma ilamında atılı suça ilişkin bütün iddialar irdelenmiş; tamamının hiçbir yasal dayanağı olmadığı ortaya konmuştur. Savunmanın başlangıcında Sayın Mahkeme Başkanından söz konusu Yargıtay ilamında yer alan ‘Atılı Suça İlişkin İddiaların' mesnetsiz olduğunu ortaya koyan kanıtlarımıza karşı, Sayın Duruşma Savcısının huzurda her bir yanıta karşı varsa diyeceklerinin sorularak alınması talep edilecektir. Savunmada dile getirilecek Yargıtay İlamında yer alan mesnetsiz iddiaların konu başlıkları ve içeriklerine ilişkin yanıtlarımız aşağıda özetlenmiştir.

YARGITAY İLAMI KALEME ALANLAR BALYOZ KUMPAS DAVASININ YENİDEN GÖRÜLMESİ

Sonucunda Beraat Kararı Veren Mahkemenin ‘Gerekçeli Kararını' Okumamışlardır.

Yargıtay bozma İlamının iddia ettiği eksikliklerin başında aşağıda gerçeği yansıtmayan ifadeler yer almaktadır:

‘Anılan dijital delillerin hiçbirinin güvenilir ve hükme esas alınabilir olmadığı değerlendirildiği, tanık dinleme gereğine ise hiç tevessül etmediği, AYM'nin kararı çerçevesinde denetlenmesi cihetine gidilmeden kategorik olarak delil değeri taşımadıkları yönündeki kabulde isabet bulunmadığı.’

Oysa yeniden yargılama safhasında dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ının 03.11.2014 tarihinde mahkeme huzurunda tanık olarak beyanları alınmıştır. Yargıtay İlamında yer alan iddianın aksine, davanın yeniden görülmesi sürecinde İstanbul Teknik Üniversitesinden tayin edilen yeni bilirkişi heyetince dijital deliller denetlenmiş, bütün bilirkişi raporlarının ayrıntılı irdelenmesi yapılmış; varılan sonuç ‘Gerekçeli Kararda' aşağıdaki fotoğraf alıntısında olduğu gibi yer almıştır:

Yargıtay Bozma İlamında (Sayfa: 36, birinci paragraf son cümle), ‘İttifakın farkına varılması üzerine, bir kısmının emekliliği istemesi, bir kısmının Askeri Şura'da Emekli edilmesi’ iddiası yer almaktadır. Oysa Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanının tanık olarak huzurda verdikleri beyanlara atıfta bulunan Anadolu 4.ACM'nin gerekçeli kararında söz konusu komutanların ‘darbeye karşı çıkılması ve bunun engellenmesi için çaba gösterilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmıştır’ şeklindedir.

Ayrıca dava konusu bozma ilamında sanıklar hakkında verilen beraat kararının mahiyeti de gözden kaçmıştır. Söz konusu gerekçeli karardan aşağıda yaptığımız fotoğraf alıntısı, sanıkların sadece ‘T.C. İcra Vekilleri Heyetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Men Etmeye’ teşebbüs kararının bozulmasından ibaret olmadığı, ‘Suç İçin Anlaşma suçlarını işledikleri yönünde mahkûmiyetlerine yetecek, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı’ açıkça belirtilmektedir.

Yargıtay İlamında 1. Ordu Plan Seminerinde Yapılmamış Konuşmalar, Gerçek Dışı İddialar Hükme Esas Alınmıştır.

Ordu Plan Seminerinde yapılan bütün konuşmalar aşağıda alıntısını yaptığımız yerel Mahkemenin Gerekçeli Kararında yer aldığı gibi Ordu komutanının emriyle baştan sona kadar kesintisiz olarak kayda alınmıştır.

Ses kayıtlarının çözümü İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesince yapılmıştır. Çözümlerde bazı eksiklikler ve yanlış ifadeler olmasına rağmen özü itibariyle çarpıtılamadığı için tarafımızdan kabul görmüştür. Yargıtay İlamında yer alan aşağıdaki ifadeler Seminer ses Kayıt çözümlerinde bulunamamaktadır.

‘Plan Seminerinde Hükümeti cebren ıskata yönelik konuşma yaptıkları, Hükümeti cebren devirmeye yönelik kasıtla hareket ettikleri, bunu açıkça ifade ettikleri, Hükümeti cebren ıskata yönelik planların hazırlandığına ilişkin beyanların varlığı.’

Bu ifadeler ‘Milli Orduya Kumpas’ kurulduğu dönemdeki adıyla ‘Hizmet Erbabının’ basın yayın kuruluşlarının medyasında yer almıştır. Atılı suça kanıt olarak seminerde yapılan konuşmalar gösterilmiş olmasına rağmen, seminer ses kayıt çözümlerinden özenle seçilerek kopyala-yapıştır suretiyle söz konusu bozma ilamına yapıştırılan metinlerde yukarıdaki ifadeleri destekleyecek bir ima dahi bulunmamaktadır. AK Parti ismi seminerde hiç telaffuz edilmemiştir.

SEMİNERİNDE YAPILAN KONUŞMALARDAN YARGITAY İLAMINDA YER ALAN ALINTILAR

Seminerde 42 sunum yapılmış olup, bunlardan yedi adedi sıkıyönetim planlarına ilişkindir.

Yargıtay ilamında seminerde yapılan sunumlardan sadece üçünden alıntı yapılarak atılı suç fiiline kanıt olarak gösterilmiştir. Oysa Sıkıyönetim planlarına ilişkin bütün sunumlar sıralı komutanlıkların onayını almış, format ve içerik olarak tamamen sıkıyönetim konularını içermektedir. Söz konusu sunumların Yargıtay İlamında atılı suçla itham edilmeyen diğer sıkıyönetim sunumları mukayesesinde görüleceği üzere; birbirinden mekân, birlik ve kişi isimleri dışında pek farklı olmayan ayni formattaki sıkıyönetim planlarıdır. Sunumlarda ayırt edici bir özelliğin bulunmaması, Yargıtay ilamında suçlamaların metin içeriğine göre olmadığını, daha çok sunum yapanlara atfedilen kişilik özelliğine dayandırıldığını kanıtlamaktadır.

Yargıtay İlamında yer alan seminer konuşmalarından yapılan diğer alıntılar ise tamamen seminerde yapılan takdimlerden sonra konunun tartışılmasında sanıkların seminere katkı amacıyla irticalen yaptıkları konuşmalardan derlenmiştir. Bu alıntıların da atılı suçla hiçbir şekilde bağlantı kurulamayacağını da göstermek amacıyla dava konusu ilamda en başta yer alan Sayın E. Kur. Alb. Erdal Akyazan'ın irticalen yaptığı konuşmadan yapılan alıntı aşağıya çıkartılmıştır:

‘Komutanım Türk Silahlı Kuvvetleri en tehlikeli senaryo olarak belirlenen bu senaryo ki, bana göre hafif bir senaryo, bunun daha ağır veçheleri de var. Bu senaryonun iç müdahale etmek için, iç tehdidi bertaraf etmeyi, behemehâl bertaraf etmeyi takiben iç hat manevrasında olan bir ülkenin yapması gereken şeyi son derece tereddütsüz, sert ve seri bir biçimde yapması lazım, demokratik olmayan unsurların demokrasiyi yıkmak için demokratik haklardan yararlanmasına müsaade etmek akıllı devletlerin çözüm tarzı olmamalıdır.’

Yukarıdaki alıntı Plan Seminerinde Olasılığı En Tehlikeli Senaryo (OYTS) çerçevesinde Türkiye genelinde durum değerlendirmelerinin ardından konunun tartışılmasına ilişkin yapılan konuşmadan alınmıştır. Kur. Alb. Erdal Akyazan'ın konuşması 10 dakika sürmüştür. Aşağıdaki Yargıtay İlamındaki alıntı konuşmasının son dakikası içerisinde sarf ettiği iki cümledir. Erdal Akyazan'a ilişkin dava konusu ilamda ‘Suç İçin İttifak' fiiline başkaca bu kanıt (!) yer almamaktadır.

Çetin Doğan'ın konuşmalarından yapılan alıntılar ise, dönemin Birinci Ordu Komutanı olarak seminerin yöneticisi olması nedeniyle, seminerin akışı içerisinde yaptığı konuşmalardan alıntılardır.

Yargıtay ilamında Ordu Plan Seminerinde Yapılan Konuşmaların ‘TSK'nin Görev Yetki ve Sorumluluğu İle Bağdaşmadığı’ İddia edilmektedir.

Ordu Plan Seminerinde Egemen Harekât Planı irdelenmiştir. Harekât Planları, ana plana bağlı birçok eklerden meydana gelir. Sıkıyönetim Planı da Egemen Harekât Planının (EK-O) ekidir. Yargıtay İlamında Plan seminerinden yapılan alıntılar sadece sıkıyönetim planlarının takdimleri ile konuya ilişkin yapılan takdim ve müzakerelerden alınmıştır. Sıkıyönetim planlarının gündeme gelmesi ise senaryoda hükümetçe sıkıyönetimin ilan edildiği farz ve kabul edilmiş olmasındandır. Sıkıyönetime ilişkin sunum ve müzakereler Plan Seminerinin icra edildiği tarihte yürürlükte olan yasa ve yönergelerin oluşturduğu yasal zeminde icra edilmiştir. Bu bağlamda yerel mahkemenin ‘Gerekçeli Kararında ayrıntılı olarak da yer aldığı gibi 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun Ordu Plan Seminerinin icra edildiği dönemde yürürlükte olan 2’inci maddesi ‘a’ fıkrasında aşağıdaki hükümleri sıkıyönetim komutanlarına verilen yetkinin kapsamını açıklıkla ortaya koymaktadır.

‘Sıkıyönetim altına alınan yerlerde genel güvenlik ve asayişe ilişkin zabıta kuvvetlerine ait görev ve yetkiler Sıkıyönetim Komutanlığına geçer. Zabıta Kuvvetleri bütün teşkilatı ile Sıkıyönetim Komutanının emrine girer’ hükmü yer almaktadır. Esasen bu bağlamda, ‘Sıkıyönetim Komutanı ve yardımcılarının 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile diğer kanunlarla kolluğa verilen yetki ve sorumluluklara da sahip olacağı’ açıkça belirtilmiştir.

Kapatılan İstanbul 10. Ağır ceza Mahkemesinde seminere gözlemci sıfatı ile katılan 15 general/subay tanık olarak dinlemiş ve kendilerine aşağıdaki soru yöneltilmiştir:

‘Seminerde bir darbe planı görüşülüp, görüşülmediği, rutin dışına çıkılıp çıkılmadığı; Seminerde 1. Ordu Egemen Harekât Planının Geri Bölge Emniyeti ile Sıkıyönetim planlarının görüşülmesi bir darbe planlaması olarak gösterilebilir mi?’

Yöneltilen bu soruya karşılık tanıkların her biri ‘Seminerin cereyanı esnasında, ‘Cereyan Tarzı Planına' uygun olarak yapılan konuşma ve tartışmaların rutin dışına çıkılmasının söz konusu olmadığı, aradan uzun zaman geçmiş olduğu için tartışmaların ayrıntılarını hatırlamamakla birlikte bir darbe planı görüşülmüş olsaydı bunu mutlaka hatırlayacakları’ yolunda beyanda bulunmuşlardır. Bu beyanlar üzerine, FETÖ mensuplarının oluşturduğu kapatılan İstanbul 10. ACM heyeti seminerin icrası ve yönetiminde bir suç unsuru olmadığına karar vermiştir. Esasen Genelkurmay ve Kuvvet Karargahlarından katılan 15 gözlemci general/subay dahil 162 kişinin hazır bulunduğu seminer salonunda yedi kişinin Yargıtay İlamında yer alan ‘atılı suçu işlemek için aralarında anlaşma yaptıkları’ iddiasının akıl, mantık ve izan dışı olduğu izahtan varestedir.

SONUÇ

Yukarıda da belirtildiği gibi Ordu Seminerde yapılan bütün takdimler ve plan üzerindeki

müzakereler kesintisiz olarak Ordu Komutanının emri ile kayda alınmıştır. Ordu Plan Seminerinde dayanağını Milli Siyaset Belgesi ve Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi dokümanlarından alan bir senaryoya dayalı olarak, Yunanistan'ının karasularını 12 mile çıkarması halinde uygulanacak Egemen Harekât Planı irdelenmiştir. Seminer tam bir beyin fırtınası şeklinde icra edilmiş, seminer sözcüleri tarafından önceden belirlenen konular hakkında takdimler yapılmış, yapılan takdimler konusunda katılımcılar görüş ve önerilerini tam bir serbestlik içerisinde ifade etmişlerdir. Semineri yöneten Ordu Komutanı katılımcılara sorular yöneltmiş, zaman zaman da tartışmalarda öne çıkan hususları vurgulamıştır. Ordu Komutanı dâhil bütün seminer katılımcıların yaptığı konuşmalardan ‘Suç için ittifak’ fiilinin Yargıtay ilamında yer alan 7 sanık tarafından işlendiği iddiasını destekleyecek en küçük bir ima dahi bulunmamaktadır.

Yerel mahkemenin 31 Mart 2015 tarihli gerekçeli kararında aşağıdaki hüküm yer almaktadır: ‘Plan seminerinde OYTS oynandığından, yukarıda belirtilen yerleşmiş Yargıtay kararları doğrultusunda seminerde yapılan konuşmalar bir bütün olarak ele alınıp suç tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirme yapıldığında sanıkların atılı suçları isledikleri yönünde bir sonuç ve kanaate varılamamıştır.’ Bu hükmünün geçersizliğini ortaya koyan hiçbir somut olgu dava konusu Yargıtay ilamında yer almamaktadır.

Sonuç olarak; bu dava ile yargı erki ‘Bal gibi Balyoz vardı’ diyen siyasilerin amaçlarına hizmet etmek suretiyle de bir bakıma Türk Ordusuna, Mustafa Kemal'in Askerlerine kumpas kuranları aklamak için alet edinilmiştir.”

Hulusi Akar: İsveç Savunma Bakanı Jonson’un Türkiye ziyaretini iptal ettik Siyaset Özgür Özel'den 'Anayasa teklifi' açıklaması: 'Yakışmayan bir mecaz' Siyaset 'Adayın kesinleşeceği tarihi açıkladı' iddiası Siyaset Mehmet Özmen'den Akit'e 'FETÖ borsası' suçlaması Güncel