Şimdi söz verdiğim gibi Türkiye’den Amerika’ya iltica yolculuğunun ikinci safhasını anlatacağım. İlk yazıda ne demiştik: Özellikle Ağrılı gençler Meksika’ya gidiyorlar çünkü Meksika vize istemiyor. Buradan yasa dışı bir şekilde sınırı geçip Amerika’ya giriyorlar. İşte asıl mesele bundan sonra başlıyor.
Ancak bunun öncesinde bilmemiz gereken çok önemli bir konu var. O da Türk Hava Yolları’nın (THY) Meksika vize istememesine rağmen Meksika’ya uçacak kişileri denetlemesi.
Bir zamanlar Avrupa Birliği’ne (AB) giden Türkler eğer gerekli vizeye sahip değillerse Türk Hava Yolları’na ceza kesiliyordu. Bir havayolu şirketinin görevi başka bir ülkenin vizesini kontrol etmek olmasa da bu ülkeler Almanya gibi Fransa gibi İngiltere gibi bu işin faturasını Türk Hava Yolları’na kesiyorlardı. Sonraları bunun anlamsızlığı anlaşıldı ve bu ülkeler ve dahi bir sürü ülke özel güvenlik şirketleri ile anlaştı. Chek-in sırasına girdiğiniz anda yanınıza geliyorlar, pasaportunuzdaki vizeyi kontrol ediyorlar, bunu bir sisteme işliyorlar ve daha sonra gideceğiniz ülkeye bildiriyorlar. Hem vizeniz kontrol edilmiş oluyor hem de gittiğiniz ülkedeki güvenlik soruşturmanız bir yandan yürüyor. Çok incitici bir durum, ancak maalesef olay bu.
İşte şimdilerde bu hengamede Türk Hava Yolları, Meksika’ya gidecek yolcuların biletlerini kontrol ediyor tek tek. Ama ortada garip bir durum var çünkü Meksika’ya vize yok. Yani pasaportu olan her Türkiye Cumhuriyeti devleti Vatandaşı istediği an Meksika’ya gidebilmeli. Fiili bir durum yaratıyoruz ve bir sürü insanın Meksika’ya gidişin, engelliyoruz. O yüzden Türk Hava Yolları’ndan bileti olup uçağa binemeyen insanlar oluyor. Keza aynı şekilde Küba için de öyle. Çünkü şaşıracaksınız insanlar Meksika’ya gidemeyince kolay kapı vizesi alınan Küba’ya gidiyorlarmış ve Küba’dan deniz yoluyla Florida’ya geçiyorlarmış. Kübalılar da bu işe uyanmış.
Bu aralar Türk Hava Yolları bankosuna geldiğinizde, havalimanında özel bir görevliye yönlendiriliyorsunuz ve özel görevli pasaportunuzu inceliyor. Bu diğerlerinde olduğu gibi bir güvenlik görevlisi değil Türk Hava Yolları çalışanı. Pasaportunuza bakıyor. Eğer yeterince giriş-çıkış damgası yoksa veya varsa ve bu görevli yeterli görmezse seyahat hürriyetiniz engelleniyor. Üstelik sadece mahkeme kararıyla engellenebileceği halde. Üstelik Anayasal hüküm olduğu halde.
İşte bu THY görevlisi telefonda bir amirini arıyor ve durumu rapor ediyor. “Falanca kişi Meksika’ya bilet almış ancak pasaportu boş” diyor. Telefondaki o kişi bilet sahibi vatandaşın uçağa binip binmeyeceğine karar veriyor. Garip bir durum ama bu. Diyelim ki bunları aşıp Meksika’ya varıldı. Ülkeye gireceklerinin garantisi de yok. Çünkü Meksika da Amerika’dan tepki geldiği için vizesiz Türk yolcularını (ki zaten bize vize yok) engelliyor. Bunlar sınırdan geri çevriliyor. Toplu gruplar halinde bir köşe ayrılıyor ve sorguya alınıyorlar. Meksika’ya turist olarak gelecek tipi olmayanlar, yani bin 200 doları bulan uçak bileti parasını ucu ucuna bulduğu anlaşılan kıyafet ve tırnak içinde tipliler kenara ayrılıyor. Öyle ya Cabo San Lucas’da denize girecek halleri yok. Tüm bunlara rağmen gümrükten geçilebilir ise bu kez dışarıda sizi insan kaçakçıları buluyor. Ve uygun bir zamanda sınır aşılıyor. Bildiğiniz iple veya merdivenle koca koca duvarlar aşılarak Amerikan toprağına giriliyor.
Bir sonraki yazıda bundan sonraki süreci ve özellikle de Hristiyan olan İranlılar anlatacağım eminim çok ilginç gelecek.