Tarım ve Orman Bakanı, yurttaşın gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, yıllardır yapılan her şeyi itiraf ediyor. Bunların hepsini bir manipülasyon aracıyla topyekün sunuyorlar. Çok iyi bir konuma gelindiğinden bahsediyorlar. Halbuki çöken enkazın betonunda midye kabuğu bulduklarını söylüyorlar. Gıda politikaları böyle düzelmez.
O GIDALARA NE OLACAK?
Tarım ve Orman Bakanlığı, tarım ilacı kalıntı limitlerini bu hafta içinde Avrupa Birliği’nin limitleriyle eşitledi. Koskoca 20 yılda tarım ilacı limitlerinde Avrupa Birliği mevzuatına neden uyum sağlanmadığı sorusunun cevaplanması gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanı, aylardır televizyon televizyon dolaşarak tarım ilacı limitlerinin Avrupa Birliği’ne göre düzenlendiğini söylüyordu. Bunun da koca bir yalan olduğunu Tarım ve Orman Bakanlığı da bizzat doğrulamış oldu. Neden yurttaşa bile isteye yalan söylendiği de cevaplanması gereken bir diğer soru.
Aynı Tarım ve Orman Bakanı, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin gümrüklerinden geri gönderilen gıdaların Türkiye sınırlarından içeri girmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Üstüne basa basa sorulması gereken bir soru daha ortaya çıkıyor. Ya Avrupa sınırlarına gönderilmeyen gıdalara ne olacak? Gıda işletmeleri, Avrupa sınırlarından geçemeyen gıdaları bundan sonra Avrupa’ya göndermeyecek.
Tarım ve Orman Bakanlığı, kendini savunmak için pestisit denetimleriyle ilgili veriler paylaşmıştı. Tarım ve Orman Bakanı tarafından televizyonlarda savunma amacıyla kullanılan bu verilere göre en iyi ihtimalle yaş meyve-sebzenin yüzde 0.18’i denetlenebilmiş. Bakanlık’ın önleyici faaliyeti, kamu kurumlarının ciddiye alınmasını sağlayabilecek seviyeden oldukça uzak. Gıda işletmeleri bu başıboşluğu bildiği için Avrupa’ya gönderilecek gıdaların analizlerini formalite olarak yaptırıyor. Sonucunda da gönderilen gıdalar sınırlarda tespit edilerek geri gönderiliyor. Bu zamana kadar böyleydi.
AVRUPA'YA DEĞİL SOFRAMIZA GELECEK
Tarım ve Orman Bakanlığı, sınırlarda pestisitlere yönelik yeni önlemler de aldı. Gıdaların analiz sonuçları çıkmadan sınırı geçmesine bundan sonra müsaade edilmeyecek. Bugüne kadar analiz sonucu çıkmadan yurttaşın sofrasına ulaştığının da bir itirafı bu. Tekrar aynı yere geri dönelim. Gıda işletmeleri, Avrupa sınırlarından geçemeyen gıdaları bundan sonra Avrupa’ya göndermeyecek. Gıdaların bütün analizlerini yaptıracak. Kendisi tespit edecek. Limitlere uygun olmayan gıdaları yurttaşın sofrasına gönderecek. Tabii ki ücreti karşılığında. Daha kötü gıda daha da pahalanacak.
Bunun maliyetini yurttaş ödeyecek. Gıda fiyatlarına bunun bedeli eklenecek. Gıda işletmelerinin kendi talepleriyle yaptırdığı analizlere idari ve adli ceza uygulanamıyor. Analiz sonucu da gizli kalıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın mevzuatı böyle. Bir de dünya Avrupa’dan ibaret değil. Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerinin sınırları limit ihlali bildiriminde bulunmuyor. Kontrol de etmiyor. Kaldı ki mevzuatları da oldukça laçka.
ALGININ HEDEFİ YURTTAŞ
Tarım ilacı bu işin ufak bir kısmı sadece. Gıdaların içerdiği toksinler var. Yasal limit üzeri veya yasaklı gıda katkı maddeleri kullanımı var. Yasal limit üzeri mikrobiyolojik yük taşıyan gıdalar var. Gıda üretimine uygun olmayan gıda işletmeleri var. Gıda sahtekarlığı var. Kaçak gıda üretimi var. Liste uzayıp gidiyor.
Kamu ciddiyeti yok. Kamu kurumları birer algı makinasına dönmüş durumda. Algının hedefi de yurttaş. Çiftçi ve besici Bakanlık’tan bilimsel ve teknolojik destek alamıyor. Alamamasının sebebi Bakanlık personeli değil. Personelin üzerinde aşırı iş yükü ve siyasi baskı var. "Var gücümüzle çalışıyoruz" algısı yapmak için AKP iktidarı bunu kullanıyor.
Sorun zihniyette, gıda politikalarında, bilim tanımamazlıkta, kamu yönetimi bilmemezlikte. Bilinen tek şey algı, reklam ve bunların etrafına sıkı sıkıya bir kenetlenme. Gıda sistemi böyle yönetilmez.