Dünyada gıda bilimi gelişiyor. Nitelikli çalışmalar yürütülüyor. Nitelikli devlet kurumları organize bir biçimde çalışıyor. Türkiye işgücü ve altyapı olarak çok büyük bir potansiyele sahip bu alanda. Hem bu potansiyel kenara itiliyor hem de gıda bilimi konusunda alınan kararlarda sadece izleyici konumuna düşürülüyor. AKP’nin bir başka gıda politikası.
Gıda Katkı Maddeleri Nasıl Onaylanıyor?
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Gıda Örgütü’nden özel bir heyetin oluşturduğu bir uzmanlar kurulu var. Gıdalarda katkı olarak kullanılabilecek maddeleri ya da madde karışımlarını inceliyor, test ediyor ve karar veriyor bu kurul. Bu süreç on yıllar alıyor. Bir bilimsel araştırmanın sonucunda bir maddenin gıda katkısı olabileceği değerlendiriliyor.
Bu kurula başvuru yapılarak kullanım onayı talep ediliyor. On yıllar boyunca bu maddenin toksikoloji çalışmaları yapılıyor. Sürecin sonunda eğer uygunsa toksikoloji sonuçlarına göre bir limit değer ve kullanılabileceği gıdalar belirleniyor. Resmi olarak tanımlanıyor. Avrupa Birliği’nde Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi E koduyla özel bir tanımlama yapıyor ve kullanım izni veriliyor.
Bir gıda katkı maddesine izin verilmesi ülkelerin yasal olarak kullanımını zorunlu tutmuyor. Bunlar ülkelerin gıdayla ilgili bakanlık ya da kurumlarıyla paylaşılıyor. Ülkeler limitleri daha azaltarak da izin verebiliyor ya da hiç izin vermeyebiliyor. Gıda katkı maddeleriyle ilgili alınan karar bir tavsiye niteliği taşıyor, uygulayıp uygulamamak ülkelere ait oluyor.
Onay verilen bir gıda katkı maddesi "onaylandı" diye kenara itilmiyor. Belirli zaman aralıklarında gelişen bilimsel ve teknolojik altyapıyla inceleniyor. Bu incelemeler sonucunda toksikolojik olarak farklı bir bulgu elde edilir ve olumsuz bir olgu saptanırsa kullanım izni kaldırılıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Katkı Maddelerini Değerlendiremiyor
Türkiye, Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerini yürüttüğü için Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin tavsiyelerini dikkate almak zorunda. Fakat kaldırılan izinler belirtilen sürenin en sonunda uygulanıyor Türkiye’de. Öte yandan Türkiye gıda mühendisliği eğitimi veren dünyadaki sayılı ülkelerden biri. Yeterli işgücü ve altyapı kaynağına sahip bu alanda. Altyapı kaynağını ileri teknolojik seviyelere de taşıyabilir savunma, yazılım, makine sanayisiyle bilgi birikimi transferi gerçekleştirerek.
Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nden gelen tavsiye kararları Türkiye’nin gerçekleriyle bilimsel olarak bağdaştırarak gıda katkı maddeleriyle ilgili nitelikli kararlar alabilir ya da kullanım sorunları tespit edebilir. Bu maddelere kullanım izni verilirken toksikolojik olarak bir genelleme yapılarak karar veriliyor. Bir genelleme olduğu için de bu kararlar bir tavsiye niteliği taşıyor. Ülkelerden bu kararları kendi ülkelerinin gerçekleriyle bağdaştırmaları bekleniyor.
Bunların hiçbirini yapamadığımız gibi gelen tavsiyeler Türkiye’de gecikmeli de olsa uygulanıyor. Gıda katkı maddesi kullanım limitleri gıda denetimlerinde alınan analizlerde incelenmiyor. Gıdanın fiyatını ucuzlatabilmek için hammaddeyi ikame edebilecek gıda katkı maddelerinin kullanımına göz yumuluyor, gereksiz gıda katkı maddesi kullanımıyla ilgili hiçbir adım atılmıyor. Gıda denetiminde kontrolsüz gıda katkı maddesi tüketimi fark edilirse o zaman sorgulanıyor ama gıda denetim sistemi de herkesin malumu.
Bütün bunları yapamadığımız gibi tüm potansiyelimize de rağmen gıda katkı maddelerinde dışa bağımlı durumdayız. Yeni gıda katkı maddeleri, yeni bilimsel teknolojiler, yeni sistemler keşfedemiyoruz. Bütün kaynaklar çöpe atıldığı gibi yurttaşın gıda hakkı bilime sırt çevrilerek hem de yurttaş bilime düşman edilerek ihlal ediliyor.