Kıvrak zekâ, kusursuz öngörü, olağanüstü yetenekler. Silah arkadaşlarının kendisine olan güveni ve inancıyla birleşince yurttaşın ve bu toprakların makus talihi tam tersine döndü. Emperyal güçlerle topyekûn savaşırken ilmek ilmek Cumhuriyet’i planladı. Ardında bu topraklara huzur, yurttaşlara egemenlik, Dünya’ya örnek bir Cumhuriyet bıraktı.
Her ne kadar silinmek istense de Atatürk’ün adı Cumhuriyet’in ilk kazanımı gıda-tarım alanında altın yaldızlı nakış gibi parlıyor.
Bataklıktan İnşa Edilen Orman Çiftliği
O günkü nüfusun yüzde 80’i doğrudan ya da dolaylı olarak tarımla uğraşıyordu. Uğraşıyordu uğraşmasına ama en ilkel alet ve ekipmanlarla tarım yapmaya çalışıyordu. Bu ilkellikle ancak kendi evine yetebilecek mahsul çıkartabiliyor yurttaş. Pazar yok, ulaşım yok, bilgi yok. Topraktan üç-beş bir şey kazanırsa da yüzde 10’unu devlet vergi diye alıyor. Tüm bunların üstüne Anadolu toprakları bir de yıllar süren görebileceği en büyük savaşı görüyor.
Bu savaştan çıkalı 2 yıl olmuş. 2 yıllık Cumhuriyet, kendine ait arazileri yurttaşa dağıtmaya başlıyor. Kendine ait arazi kalmayınca da satın alıp yurttaşa teslim ediyor. İlk on yılda 1.077.526 dönüm araziyi tarımla uğraşması için yurttaşına veriyor gencecik Cumhuriyet. Tarımla uğraşan yurttaşına 20 yıl vadeli kredi sağlıyor. Modern ekipmanlar tahsis ediyor. Tarımla ilgili vergileri kaldırıyor.
Ankara’nın orta yerinde bir bataklığı ülkenin önde gelen ziraatçilerinden oluşan bir ekiple modern, bilimsel, yurttaşına örnek olacak bir orman çiftliğine dönüştürüyor bu gencecik Cumhuriyet. 8 tane gıda fabrikası kuruluyor bu çiftlikte. Yerli besi ırkları yetiştiriliyor, tohum cinsleri üretiliyor, makineli tarım yapılıyor.
Sıfırdan İnşa Edilen Gıda-Tarım Eğitimi
Tüm bu atılımlar bilimsel bir zemine oturtuluyor. Gencecik Cumhuriyet’in 7. yılında Yüksek Ziraat Okulu açılıyor. 3 yıl sonra Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne dönüştürülüyor. Gencecik Cumhuriyet’in ilk kazanımı serpilince ilk meyvesini Ziraat Fakülteleri olarak sonra İzmir Gıda Teknolojisi Yüksek Okulu ve Hacettepe Üniversitesi’nde Gıda Analizleri ve Teknolojisi Bölümü olarak veriyor. Cumhuriyet meyvesini vermeye devam ediyor ve gıda mühendisliği ortaya çıkıyor.
Atatürk’ün kusursuz öngörüsü gıda mühendisliği eğitiminde dünyanın öncülerinden biri olmamızı sağlıyor. Bir de bunun paralelinde ilerleyen Köy Enstitüleri var. Böyle bir atılımın büyüklüğünü hayal etmek bile çok zor. Cumhuriyet, gıda- tarım alanında meyvelerini vermeye devam ediyor. Bir yandan bu alanda kamu iktisadi teşebbüslerinin bacası tütüyor. Devlet yurttaşıyla el ele üretip, kendi bilimsel altyapısıyla geliştirip Dünya’ya örnek oluyor.
Talan Edilen Orman Çiftliği, Satılan Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Çöpe Atılan Eğitim Sistemi
Ta ki bir yere kadar. Atatürk’ün en büyük mirası orman çiftliğine senelerce sistematik olarak tecavüz ediliyor, yurttaşın sesi çıkmıyor. Ses çıkaran yurttaş vatan haini ilan ediliyor, hedef gösteriliyor. Köy Enstitüleri kapatılıyor, gıda-tarım eğitimi bozguna uğratılıyor. Kamu iktisadi teşebbüsleri tek tek satılıyor yıllarca. Herkes oturmuş izliyor. Ses çıkartan halkı kin ve düşmanlığa tahrikten yargılanıyor. Yurttaşına sahip çıkan Cumhuriyet, yurttaşı tarafından kaderine terk ediliyor.
Bütün bunların çoğu da AKP döneminde yapılıyor. PR’ı da Cumhuriyet size bir şey vermedi biz verdik diye yapılıyor üstelik. Dimi, ne yaptı 100 yıllık Cumhuriyet?