Hem bölgelerde hem de kentlerde gıda politikaları konseyleri kurulduktan sonra Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapısının da değişmesi gerekiyor. Bakanlık yapısı mevcut haliyle hantal, yetersiz ve çağın uzağında.
Daireler arasında koordinasyonu sağlayamayan, kamuyla iletişim kuramayan, gerekli dönüşümleri yapamayan yapının değişmesi gerekiyor.
Yerelde Üretilen Politikalar Uygulanmalı
Gıda-tarım sisteminde politikalar yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya doğru uygulanmalı. Bunun için gıda politikaları konseyleriyle uyum içerisinde çalışabilen, bu konseylerde denetleyici bir sorumluluk üstlenen, yerelde üretilen ve yurttaşın taleplerini içeren politikaları uygulayabilecek bir Bakanlık yapısı oluşturulması gerekiyor.
Bu sistemin merkezinde Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu bulunmalı. Üretilen politikalar, elde edilen veriler bu kurum üzerinden ekonomi, sağlık, adalet ve eğitim sistemleriyle paylaşılmalı. Bu sistemlerden gelecek veriler de bu kurum aracılığıyla oluşturulan Bakanlık yapılarına iletilmeli.
Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu Kurulmalı
Gıda politikaları konseyleri gibi bu kurumun yönetimi de meslek odalarının ilgili bileşenleri, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, sendikalar, aktivistler, bürokratlar, politika uzmanları, gıda toplulukları ve kooperatif temsilcilerinden oluşmalı.
Çalışması Zorunlu Personel sistemi bu kuruma bağlanmalı. Sistemde bulunan meslek disiplini mensupları gıda işletmelerine bu kurumdan atanmalı. Mevcut Çalışması Zorunlu Personel sisteminde, gıda işletmelerinin Tarım ve Orman Bakanlığı’yla bağını kuran gıda güvenliğinden sorumlu personellerin özlük hakları gıda işletmelerine bağlı. Hal böyle olunca kamu yararına çalışan bir konumdan gıda işletmesi yararına çalışan bir konuma dönüşebiliyor bu sistem.
Gıda denetim sistemi de bu kuruma devredilmeli. Tarım ve Orman Bakanlığı personellerinin ikamet ettiği ilçelerde komşuluk yaptığı gıda işletmelerini denetlemesi yerine bu kurum tarafından gıda kontrol görevlilerinin ikamet etmediği yerlerdeki gıda işletmelerinin denetlenmesi sağlanmalı. Gıda kontrol görevlilerinin üzerindeki adli ve idari baskıyı da bu kurum üstlenmeli.
Değişimi Engellemenin Bedeli Çok Büyük
Plansız gıda üretimi. Yerel üreticinin üzerinde çok uluslu ya da çok büyük sermayeye sahip ulusal gıda işletmelerinden oluşan küçük ve ayrıcalıklı bir grubun yarattığı baskı. Üretim verimsizliği, istenilen kaliteye erişilememesi, kaynakların boşa harcanması ve gıda güvenliği zafiyetleri. Bunun daha nicesi var.
Artık işin içinden çıkılamaz bir noktadayız. Taklit-Tağşiş Listesi yıllardır açıklanmıyor. Yurttaşın üretilen gıdalara ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı güveni kalmadı. Hem sağlık hem de adalet sistemi üzerinde gereksiz bir baskı yaratıyor gıda-tarım sistemi. Bunun ekonomik bir boyutu var.
Bir de parayla ödenemeyecek bir başka boyutu var. TÜİK verilerine göre 2023 yılında 173 yurttaşımız gıda kaynaklı enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetmiş. 2018-2023 yılları arasında 1131 yurttaşımız bu nedenlerle hayatını kaybetmiş. 2015-2020 yılları arasında bu nedenlerle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sayısı da 1713’tü. Mevcut sistem öldürüyor.