Mevcut Gıda Sisteminin Direnç Noktaları Yok: Limanlar Kurulmalı

"Sadece gıda, tarım, hayvancılık ve kimya alanında faaliyet gösterecek, Türkiye’nin güneyinde ve kuzeyinde birer limana ihtiyaç var."

Mete Yolaş Yazar yolasmete@gmail.com

Sahip olduğumuz gıda sistemi krizlere ve yeniliklere karşı esnek değil. Normal zamanlarda bile sistem kendi kendine yeni krizler yaratıyor. Kamu kontrolü her geçen gün biraz daha azalıyor. Egemenlik, sermaye sahiplerine ve siyasi ikbal, şahsi hırs, ihtiras mücadelesi için kamu görevi yürütenlere kayıyor.

GIDA LİMANLARI VE DEMİRYOLU AĞI KURULMALI

Böyle bir sistemde, gıda denetimleri de kamu faaliyetinin kağıt üstünde yürütülmesine neden oluyor. Sermaye sahipleri ve kar odaklı gıda sistemi yönetenler bu kamusal krizi kendi lehlerine çeviriyorlar. Sistemin bütün aşamalarında nasılsa bir şey olmayacağının, etkin denetim faaliyetleri yürütülemeyişinin vermiş olduğu bir rahatlık var. Gıda sistemi ve sistemi inşa eden gıda politikaları birçok yerden açık veriyor.

Sadece gıda, tarım, hayvancılık ve kimya alanında faaliyet gösterecek, Türkiye’nin güneyinde ve kuzeyinde birer limana ihtiyaç var. Tamamen kamunun kontrolünde olan limanlara. Bu limanlar içerisinde günlük operasyon faaliyetlerini yürütecek alanların yanı sıra geçici gıda ve yem soğuk/kuru depolama alanları, hayvan refahına uygun bekletme çiftliği, eksiksiz analiz laboratuvarları inşa edilmeli.

Gıda, tarım, hayvancılık ve kimya alanlarında kullanılabilecek kara ve hava sınır kapıları da belirlenmeli ve aynı sistemler oluşturulmalı. Bu bölgelerde çalışan gümrük ve liman personelleri de gıda güvenliği, hayvan refahı ve kimyasallara yönelik eğitilmeli.

GIDA ALTYAPISI YENİDEN KURGULANMALI

Gıda limanları birbirine demiryoluyla bağlanmalı. İzmir ve Ankara’yla, Edirne-İstanbul ve Ankara birbirine en kısa yoldan demiryoluyla birbirine bağlanmalı. Güneyde bulunan liman, İstanbul’la ve Güneydoğu illeriyle demiryoluyla kavuşturulmalı. Ankara’da en kısa yoldan Doğu ve Güneydoğu illeriyle dahil olarak demiryolu ağının ana omurgasının oluşmasını sağlamalı.

Gıda, tarım, hayvancılık ve kimya lojistiğinde lastik tekerlek yerine demiryoluna iklim krizinin etkilerini hafifletecek, kamu kontrolünü artıracak ve gıda fiyatlarının azalmasını sağlayacak. Ana demiryolu ağına destek hatlar ilave ederek güvenilir gıdaya sürekli erişimde direnç kazanılması da gerekiyor. Böylece herhangi bir kriz anında yurttaşların gıda hakkı kesintisiz olarak korunmuş olmasına büyük katkı sunacak ki normal zamanlarda bile Türkiye’de korunamayan bir insan hakkı.

Her bölgede belirlenen bir ilde ortaokul ve lise dengi gıda, tarım, hayvancılık ve kimya alanında eğitim veren okullar açılmalı. Bu alandaki üniversiteler ve bölüm sayıları da tekrar planlanmalı. Hem ara eleman hem de ana eleman konusunda eğitim direncini sağlayarak, bu direnci korumalıyız.

Bütün bunları yaparken sistemin ana merkezi Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu’nun kurulması, gıda politikalarının güçlendirilmesi ve çağın ötesine taşınması gerekiyor. Türkiye’nin hepsine yetecek mali kaynağı mevcut. Yapabilecek altyapısı ve işgücü de var. Ama yurttaşın sağlıklı ve besleyici gıdaya erişimi iktidar için öncelikli değil. Mali kaynaklardan yararlanması gereken yandaşlar var.

Tüm yazılarını göster