Gıda politikalarındaki açıklar, yanlışlar nedeniyle çok fazla krizle karşı karşıya kalıyoruz. Rutin uygulama içerisinde olması gereken uygulamalar bile kriz haline dönüşebiliyor. Taklit-Tağşiş Listesi’nin yayınlanmaması tek bir örnek sadece. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yurttaşla bağı kopalı çok uzun yıllar oldu. Durum böyle olunca yurttaş üzerinde gıda alanında çok derin kaygılar ve giderilemeyecek güvensizlikler oluştu.
Bu güvensizlikler merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı üretimi de körükledi. Gıda güvenliğinden uzak, yurttaşın sağlığını tehlikeye atan, nasıl üretildiği belli olmayan gıdalar yurttaş üzerinde güvenilir, doğal ve sağlıklı olduğu yönünde bir algı yarattı. Bu algının temel nedenlerinden biri gıda alanını hiç bilmeyen ya da eksik bilen kişilerin gündem olabilmek için sansasyonel çıkış yapması ve kayıt dışı üretim yapanların yurttaşla bir bağ kurması.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu bilgi kirlilikleri ve manipülasyonu önlemek istememesi de bu durumu içinden hiç çıkılamaz bir noktaya sürüklüyor. Yurttaşa gıda güvenliği bilgilendirmeleri sunması, atölye çalışması yapması, hangi kararın neden dolayı alındığını anlatması gereken kurum tamamen yurttaşa sırtını dönmüş durumda bugün.
Bu iletişimin kurulamamasının yanı sıra yaşadığımız gıda güvenliği krizleri ve bunları yurt dışı kaynaklardan yurttaşın öğrenebiliyor olması da yaşanan güvensizliği çok fazla derinleştiriyor. Kriz anında kendisine yöneltilen soruları yanıtlamıyor, bir açıklama yapmıyor ve akıllardaki şüpheleri giderecek bir adım atmıyor. Ancak günler ya da haftalar sonra şüpheleri gidermeyen, sorulan soruları yanıtlamayan, sorumluluğu başkalarına atan açıklamalar yapıyor.
Aslında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmak istediği de tam olarak bu. Böyle bir sansasyon ve kaos ortamı manipülasyon ve bilgi kirliliğiyle takipçi sayılarını artıran gıda alanında hiçbir bilgisi olmayan sosyal medya fenomenlerinin daha çok takipçi toplamasına neden oluyor. Bu sosyal medya fenomenleri de yurttaşın öfkesini farklı alanlara yönlendiriyor ve krizle ilgili herhangi bir şey yanıtlanmadan konu kapanıyor. Aynı sosyal medya fenomenleri bir kriz kaynağıyla gelip yurttaşın öfkesini Tarım ve Orman Bakanlığı’na yönlendirerek yurttaşla güvenli bir bağ da kuruyor. Burası oldukça tehlikeli.
Bütün bunlar olurken yurttaşa katkı maddelerinin nasıl onaylandığını ve kullanım kriterlerinin nasıl olduğunu, gıda güvenliği kriterlerinin nerelere dayandığını, yurttaşın sorgulaması gereken şeyleri ve daha fazlasını anlatması gereken kurum yurttaşla muhatap olmuyor. Sonucunda da sermaye sahipleri ve lobilerin aleyhine herhangi bir şey de yapılmamış oluyor.
Yurttaş bilime sırtını dönüyor, bilime güvensizliği artıyor, bilimsel bir uygulamanın manipüle edilmesi ya da usulsüz uygulanmasını bilime mal ediyor. Bu durumun da yine kimin çıkarına olduğu da ortada.