Türkiye, yaşadığı afetlerin hiçbirinden ders çıkarmıyor. Afetlerdeki en büyük riskler birer rant konusu. Gerçekten bir şeyleri değiştirmek için çalışanlarınsa eli kolu bağlanıyor. Yurttaş bir şey talep etmiyor, kaderini bekliyor. Afetlerde gıdaya erişim çok ayrı bir konu.
DOĞAL AFETLERİN SORUMLUSU CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI OLACAK
Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Kentler susuzlukla sınanabilir. Bu afet yıllardır öngörülüyor fakat AKP iktidarının gündeminde kuraklık yok. Kentler suya erişemezse bu CHP’li yerel yönetimlerin suçu olacak. Bunun olması için bekliyorlar. AKP iktidarı plansız tarım ve sulama yapıldığını anlatmayacak.
Maraş Depremi’nin üzerinden iki yıl bile geçmedi. Marmara her an deprem tehlikesiyle karşı karşıya. AKP iktidarının gündeminde deprem de yok. Kentler yıkılırsa bu da CHP’li yerel yönetimlerin suçu olacak. AKP iktidarı kentleri yurttaşın canını korumak için dönüştürmediğini söylemeyecek.
Yangın riski her yaz yanı başımızda. Yangın riski hesaplanabiliyor. AKP iktidarının gündeminde yangın riskleri de yok. Kentlerin ciğerleri yanarsa bu da CHP’li yerel yönetimlerin suçu olacak. AKP iktidarı yangın uçaklarıyla ilgili konulara girmeyecek. Belediyeler o kadar harcamaya yangın uçağı niye almıyor diye sorulacak.
Bu afetlerin hepsinin ortak bir riski var. Yurttaşın güvenilir gıdaya hatta gıdaya erişiminin kesilmesi. Afetlerde güvenilir gıdaya erişim için akla ziyan işler yapılıyor. Hedefe konulacak nasılsa belli.
KAMU BANKALARI ACİL DURUM MUTFAĞI KURUYOR
AKP iktidarı doğal afetlere, özellikle olası Marmara Depremi’ne kamu bankaları aracılığıyla hazırlanıyor. Kamu bankalarının genel müdürlükleri toplu yemek işletmelerinden hizmet alıyor. Bir doğal afet esnasında bu toplu yemek işletmelerinin hazır olması isteniyor. Yurttaş sağ kalır da yaşayabilirse finans merkezi denen yere ulaşacak gıdaya erişebilmek için.
Ulaşamadığı yerler için de kamu bankaları ikişer adet acil durum mutfağı inşa etmek için görevlendirildi. Bu mutfaklar için tespit edilen bölgelerse depremde en büyük hasarı alacak alanlar. Olmayacak yoldan, girilemeyecek kentten nasıl geçileceği büyük bir soru işareti. Yurttaşın canını korumak, ikamet ettiği yapıyı dönüştürmek, yurttaşı güvenilir gıdaya sürekli eriştirmek gibi bir dert yok nasılsa. Yaptılar, olmadı. Takdir-i ilahi işte.