5 YAŞ ALTI ÇOCUK ÖLÜMLERİNİN YÜZDE 35’İ GIDA KAYNAKLI
Gizli açlık, yoksulluk seviyesinin altında toplam gelire sahip ailelerde görülür. Bu ailelerin çoğu genellikle öğün atlamaz. Fakat öğünlerini beslenmek için değil doymak için hazırlar. Ailenin toplam aylık geliri beslenmek için satın alınacak gıdaların toplam aylık fiyatını karşılamaz. Ailenin bireyleri gıdalardan çinko, selenyum, demir, iyot gibi hayati besin öğelerini alamazlar.
Gizli açlık, gıda hakkının ihlalidir. Aile bireylerinde enfeksiyonun sıklığını ve şiddetini artırır. İyileşmeyi geciktirir. Bu durum ailenin toplam aylık gelirinin biraz daha düşmesine neden olur. Yaşanan bu zincirleme olaylar aile bireyleri üzerinde psikolojik gerilimlere de yol açar. Psikiyatrik rahatsızlıkların da görülme sıklığını ve şiddetini artırır. Ailede eğitim gören bireyler okul hayatlarında başarısızlığa sürüklenir ya da okul hayatlarından tamamen kopar.
Anne karnında ve doğumdan sonraki bin gün boyunca gizli açlık geri dönüşü olmayan uzun vadeli etkilere yol açar. Fiziksel ve bilişsel gelişim bozukluğunun temel kaynağıdır. 5 yaş altı çocuklar arasındaki ölümlerin yüzde 33’ü ve toplam küresel hastalık yükünün yüzde 12’si gizli açlık nedeniyle gerçekleşir. Türkiye’de 5 yaş altı çocukların yüzde 7,7’si akut ya da kronik açlık çekiyor. Yaklaşık yüzde 6,7’si de gizli açlık yaşıyor.
Neyse ki Birleşmiş Milletler gizli açlığı bir açlık çeşidi olarak görmüyor ve kabul etmiyor. Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler de gizli açlıkla ilgili verileri ya hasır altı ediyor ya da toplanmamasını sağlıyor. Böylece dünya üzerinde gizli açlık, gizli açlık kaynaklı gıda hakkı ihlali gibi bir sorun da bulunmuyor.
TÜRKİYE GIDA ENFLASYONUYLA MÜCADELE ETMİYOR
Türkiye, enflasyonla ve enflasyonun yıkıcı etkileriyle mücadele etmiyor. Gıda alanındaki kamusallık giderek azalıyor. Kamusallığın azalması gıda fiyatları üzerindeki kamu kontrolünün kaybolmasına, fiyat spekülasyonlarının ve fırsatçılığın artmasına neden oluyor. Türkiye, gıda hammaddeleri yönünden dışa bağımlı bir ülke konumunda. Planlı bir tarımı yok, gıda üretimi yok, bilimsel bir kamusal atılımı yok.
İklim değişikliği ve kuraklık üzerine de çalışma yapmıyor. Gıda tedarik zinciri, gıda halleri ve gıda aracılarına hiç dokunmuyor. Çiftçisini, besicisini korumuyor. Köylerini, tarım topraklarını geliştirmiyor, inşaata ya da madenciliğe açıyor. Bunların tamamı gıda fiyatlarının önümüzdeki dönemlerde de yükselmeye devam edeceği anlamına geliyor. Dolayısıyla gıda enflasyonu yüzünden gerçekleşen çocuk ölümleri ve hastalık yüklerinin de.