Eğitimin yaptığı iki şey var. Birincisi insanı topluma kazandırmak! İkincisi değer ve idealler doğrultusunda yurttaş yaratmak! Biz her ikisiyle Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde tanıştık, o kazanımlar sayesinde eğitildik, bir yerlere geldik, bir baltaya sap olabildik, bir şeyler üretmeye çalıştık, başardık, başaramadık, ama çabaladık. Şimdilerde ise ciddi sorunlar yaşıyoruz neden? Nedenini dönüp kendimize sormalıyız; NEDEN? Nedenler çok, üstelik sırada daha neler var kim bilir? Gerekçe yönetimin önce eğitime, sonra da düşünene, sorana, sorgulayana bakış açısı olabilir mi? Oturup düşünmenin, oturup konuşmanın tam zamanı da…
İktidarın en çok değiştirdiği bakanlıkların başında MEB geliyor. 28 ayda bir bakan değişmiş bu süreçte. Şu anda 9. bakanın aklına da öğretmen deyince önce önlük geliyor nedense. Oysa eğitimde onca sorun varken sıra önlüğe mi geldi? Ya da niye gelsin? Mesela “yazılıda ilk 10’dayım, mülakatta elendim!” diyenlere kulak vermek varken! Mesela eğitimli genç işsizlikte rekora koşulurken! Mesela öğrenciler kalacak yer bulamazken! Örnekler uzar gider…
İç açan not: Bu arada neyse ki yüz güldüren haber YÖK’ten geldi. 11 üniversitemiz, dünyadaki ilk bine, ODTÜ, İTÜ, Koç üniversiteleri de ilk 500’e girdi…
Geçelim sorulara?
Parlak ve içi boş nutuklarla yapılan kurultaylar, kongreler, şaşaalı salon toplantıları iyi de! Ülkenin yakıcı gerçekleri ne olacak? Buğdaydan nohuda, yemden tohuma, telefondan bilgisayara, kalemden kıyafete, soyadan samana her şey ithal edilirken, dillerden düşmeyen “yerli ve milli!” sloganı ne olacak?
Üniversitelerin bazılarını, hocaların bir kısmını, doktorların tümünü, yazarların hepsini, kadınların topunu sevmeyen, özellikle de düşünene düşman olan yönetim acaba uzun saçlı erkeklere “saçını kes haram!”, kadınlara “başını ört cehennemliksin!” diyenler hakkında ne gibi önlemler alacak?
Sırada İran var…
Bir başka hem yüz güldüren, hem de iç acıtan haber ise İran’dan. 2023 NOBEL Barış ödülü “baskı altında tutulan kadınlar için gösterdiği mücadele” dolayısıyla İranlı kadın hakları savunucusu Nergis Muhammedi’ye verildi. Cezaevinde tutulan ve 31 yıla mahkûm edilen Muhammedi 1 milyon doları alma hakkını kazanınca, İran karara tepki gösterdi. Bu haber bir kez daha kanıtladı ki dünyada kadının rolü ve sınavı hiçbir zaman bitmiyor. İran yönetimi “kadın kim NOBEL kim?” demeye mi getiriyor. (aman diyim Nergis hanımın sonu Mahza Amini gibi olmasın!)
Söz kadından açılmışken atlamak olmaz. Eylül ayında yine şampiyonluk bizde! 32 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 18 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Bunca sorun varken, yönetimin bazı şeylere kulağı tıkalıyken, pek çok insan mağdurken, bazı konular zirve yapmışken, korku imparatorluğu tavanken, birçok konu muhalefeti hiç ilgilendirmezken, toplum büyük ölçüde zorlanırken! Başka söze gerek var mı? Daha doğrusu dünya bizi niye kıskanmasın?
Organize suçlardan yolsuzluk dosyalarına, şampiyonluğa koştuğumuz sefalet endeksinden rakip tanımadığımız enflasyona, gelir dağılımı eşitsizliğinden basın özgürlüğündeki sıramıza, kadına şiddetten tutuklu- hükümlü sığmayan hapishanelerimize, kişi başına düşen doktor sayısı azlığından sağlıkta şiddete, emeklilerin çilesinden eğitimli genç işsizliğe kadar yakaladığımız başarılarla OSCAR’a aday olmasak da rekora koşuyoruz. Organize suçlar artmış basın özgürlüğü gerilemiş, kadına şiddet tırmanmış, yüksek enflasyon sefaleti artırmış, gelir eşitsizliği uçurum yaratmış, tüm bunların sonucunda da 2018- 2022 yılları arasında 1477 kişi ekonomik nedenlerle intihar etmiş. Al sana dünyayı kıskandıracak pek çok başlık daha…
Bitmedi. Biter mi? Dünya Sefalet Ligi’nde 10.sıradayız. Enflasyonda Avrupa’da birinci, dünyada sekizinciyiz. Yabancı öğrenci sayımız son 22 yılda 18 binden 301 bine çıkmış, bu arada biz gelenleri hayrımıza okutuyor, ilk sırayı Suriyelilere veriyoruz. İnsanımız kirada oturacak ev bulamazken yabancılara 28 milyon metrekare arazi, 290 bin adet konut ve işyeri satmışız. Bizimle baş etmek dünyayı aşar!
Acı ama gerçek!
Son olarak sırada çok acı ve düşündürücü bir gerçek daha var! Nedir derseniz? Ayda 73 bin TL alan vekillerin göz yaşartan çilesi! Ailesiyle birlikte sağlık giderleri, 3 danışmanının maaşı, telefon harcamaları, trafik cezaları, kaliteli ve ucuz yemekler, VİP yolculuklar, çakarlı arabalar, geçiş üstünlüğü olan özel plakalara rağmen! “Maaşımız yapılan işe göre çok yetersiz kalıyor, bu maaşla vekilin çalışma yapmasının imkânı yok, çünkü masraf çok fazla, bu maaşla falan yapılacak bir iş değil. Masraflarımız çok ciddi!” şeklinde yakınan vekil bu durumda sanırım hemen istifa edip, pardon affını isteyip, daha yüksek maaşlı bir iş arayacaktır. Haklı kendileri. 2002 yılında 3.200 TL olan vekil maaşı, 2023 yılında 73.379 TL olmuşsa nasıl geçinsin sayın vekiller? Bu hak mıdır, bu durmadan el kaldırıp indiren vekillere yapılacak iş midir? Ey dünya duy bizi…
Noktayı Erdinç Utku koysun! “Eskiden ilk tanıştıklarımıza; ‘memleket nere, hemşerim?’ diye sorardık. Şimdi; ‘Memleket nereye hemşerim? Diye sormaya başladık.” Yorumsuz…
Davet ve duyuru: Çatalçeşme Lions Kulübü’nün ev sahipliğinde 11. Ekim Çarşamba akşamı saat 20.00’de Feneryolu Kilercibaşı Köşkü’nde “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu konuşmam ve her satırına duygu yüklediğim, kalemimle değil, yüreğimle yazdığım son kitabımın tanıtımı var. Yolu düşenleri beklerim…