17 milyon vatandaşın ancak sosyal yardımlarla hayata tutunduğunu, açlık sınırının 20 bin lirayı, yoksulluk sınırının 66 bin lirayı geçtiğini, servet- sefalet arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini görmeyeceksiniz!
Ödenekleri, harcamaları, sınırsız bütçeleri, makam aracı sayılarını, dış gezileri azaltmayacak, bol kepçe verilen kredi ve teşviklerin sonuçlarını, toplumun bozulan ruh halini, bireysel öfke patlamaların şiddete yöneldiğini yok sayacaksınız!
Her alanda ve her anlamda halkı mutlu etmek, günü ve geleceği güvence altına almak, çocukları korumak, gençleri işsiz aşsız bırakmamak, emekliyi muhtaç etmemek gibi bir derdiniz tasanız olmayacak!
8 yaşındaki Narin Diyarbakır’da, 6 yaşındaki Şirin Şişli’de öldürüldükten sonra çocuklara ait gerçekler, sayılar, sorunlar bir bir ortaya dökülmeye başlamasına rağmen! Çocukların zorla çalıştırıldığı, dilencilik yaptırıldığı, baskı ve zorlamayla evlendirildiği, katledildiği, korunamadığı ortaya çıkmasına rağmen! Risk altındaki çocuk sayısının 337 bini aştığı, 5 çocuktan birinin çalıştığı, dilencilik yaptırılan çocuk sayısının 50 bini geçtiğini, 2023 yılında 10 bin 471 kız çocuğunun evlendirildiği, çocuk işçiliğinin 14 yaştan 9 yaşa indiğini, okul terkinin 2 milyona ulaştığını görmeyecek, duymayacaksınız!
Hızla artan şiddet vakalarının, toplumu derinden sarsmayı sürdürdüğünü, Adalet Bakanlığı verilerine göre 2024’ün ilk 9 ayında 290 kadının erkek şiddeti sonucu hayatını kaybettiğini, 2023’te 313 kadın öldürüldüğünü, bu verilerin şimdiden 2025 yılını işaret ettiğini görmezden geleceksiniz!
Yakıcı sorunlardan bir türlü kurtulamadığımızı, sormamız gereken pek çok soru, yanıt beklediğimiz ve alamadığımız pek çok sorun olduğunu, mağduru suçlamanın çok kolay ya da en kolay yol olduğunu unutacaksınız. Toplumun ancak yüzde 26’sının mutlu, yüzde 74’ünün mutsuz olduğunu, kendisini dar koridorlara, evin dört duvarına, çıkışsız hayatlara hapsedenlerin giderek arttığını bilmezden geleceksiniz!
İktidarın itibar merakından ödün vermeden, ürünlerin tarladan tabağa gelinceye kadar onlarca kat zamlanmasına aldırmadan, ülkemizin geleceği olan eğitimli gençlerin işsiz, yalnız ve mutsuz kaldıkları için yurtdışını tercih ettiklerini önemsemeden, insanımızın kırgın, kızgın, yorgun kılındığını hesaba katmadan durmak yok yola devam diyeceksiniz!
Narin’in, Sıla’nın, Şirin’in, yeni doğan bebeklerin yarım kalan öykülerinin tüm kadınların sesi, feryadı, sorunu olduğunu unutacaksınız!
Afrika’dan Asya’ya mazlumların umudu, adaletin savunucusu!
Ne diyor M. Uzun? “Anadolu ihtilali 22 yaşında! 22 yılda pek çok alanda dönüşüm sağlayan, Türkiye’nin siyasi sahnesine yeni bir yön kazandıran, Türkiye’yi pek çok alanda dönüştürerek büyük bir değişim hareketinin mimarı olan, defalarca sınanan direncini kanıtlayan, tüm dünyaya örnek teşkil eden, köklü değişimler yapan, bir dönemi kapatıp yeni bir yönetim anlayışının temellerini atan, mazlumların umudu, adaletin savunucusu olan, Afrika’dan Asya’ya insani yardımlar yapan, toplumların haklarını savunan, uluslararası platformlarda güçlü bir duruş sergileyen, saygın bir aktör konumuna yükselen, zulme uğrayanların sesi olan, ülkeyi yeniden inşa eden, dinamizmini koruyan, eğitimden sağlığa destan yazan, bugünü değil geleceği de şekillendiren, zaferlerle dolu küresel vizyonun adı olan. RTE!”
Ekmek bulamazdınız!
Ne diyor milletvekili L. Bayraktar; “AKP olmasaydı yiyecek ekmek bulamazdınız. Dünyanın bütün umudu, dünya mazlumlarının umudu, Hristiyan, Yahudi bütün mazlumların umudu, Müslüman mazlumların umudu RTE’dir. Dünyada hak ve hukuk gelecekse bunun temsilcisi Erdoğan’dır.”
Ne diyor D. Bahçeli? “Cumhurbaşkanı Türkiye yüzyılının güvencesidir!”
Ne diyor 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel? “Cumhuriyet benim işte! İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğuna iyi eğitim aldıran, yurtdışına gönderen, genel müdür, başbakan ve cumhurbaşkanı yapandır Cumhuriyet! Ben devlet okullarında okudum, cumhuriyetin sağladığı imkânlarla genel müdür, parti başkanı, başbakan ve Cumhurbaşkanı oldum. Bunlar Atatürk devrimleri ve cumhuriyet sayesinde oldu. Türk milleti O’na çok şey borçludur. Ben bir cumhuriyet çocuğuyum ve bunu Büyük Atatürk’e borçluyuz.”
Hatırlatma notu 1: 1924’ten 1938’e kadar 14 yılda 12 banka kuruldu, 45 fabrika ve tesis açıldı, son 21 yılda ne var ne yoksa elden çıkarıldı. Yani 80 yılda yapıldı, 21 yılda satıldı. Cumhuriyetin kalelerinden eser kalmadı, cumhuriyetin mirası hesaplı kitaplı adımlarla yok edildi. Bankalar, fabrikalar, barajlar, araziler, limanlar, santraller, taşınmazlar yok pahasına yerli ve yabancılara peşkeş çekildi. Sonra ne mi oldu? İşsizlik, enflasyon, azalan alım gücü, artan pahalılık toplumun birinci derdi olan ekonomi ve halkın yüzde 82’sinin baş derdi olan ekonomik kriz artan fiyatlar, azalan gelir ülke gündemine oturdu.
Beklenti notu: Bizim en çok da adalete, kaliteli eğitime, gelir- gider dengesine, fırsat eşitliğine, ulaşılabilir sağlık sistemine, sesimizin duyulmasına ihtiyacımız var. Bunun hayata geçmesi başlı başına bir mucize olur ama bekleyelim ve umut edelim. Çünkü geçmişimizde ve tarihimizde örnekleri çok…