Beklentiler arttıkça umutlar azalıp, fatura kabardığı için başlıkta zorlandım, çünkü içerik uzun ve kapsamlı. Sorunların hiç olmadığı kadar çoğaldığı ve ağırlaştığı, daha doğrusu kördüğüm olduğu günümüzde; önce ayrıntılı bir giriş yaparak; yönetimden, yönetenlerden, yönetmeye talip olanlardan neler beklediğimizi özetlemeye çalışalım.
22 yıldır iktidarda olanların döneminde pek çok değerden uzaklaşıldı, pek çok şeyin içi hesaplı kitaplı adımlarla boşaltıldı, erdem unutuldu, sarılma, kucaklama, anlama, dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma, fedakârlık, sevgi, saygı, duygudaşlık vb. toplumun geneline değil yandaşlara ayrıldı ve onlara uygulandı.
Hayatımıza ve yaşamamıza hiç olmadığı kadar hınç, öfke, nefret, ayar çekme, parmak sallama, tehdit dili, emeksiz kazanç, sevgisizlik, düzeysizlik, seviyesizlik, ticari ve siyasi anlamda kıvrak vücut çalımları egemen oldu.
Hâl böyle iken ve hırsın çok, paniğin az olduğu dönemlerden geçerken ne bekliyoruz? Sırayla gidersek;
Hırsın çok, paniğin yok olduğu yönetim katında uygulanan çıkar amaçlı çalımların ve yandaş uygulamaların son bulmasını!
Öğrenen, dinleyen, paylaşan, üreten, yansız yönetim anlayışının her kademede hayata geçmesini!
Sağlıktan eğitime, kadın cinayetlerinden iş kazalarına, işsizlikten beyin göçüne, zorunlu konukların sayısal çokluğundan neden oldukları sorunlara kadar her alanda ve anlamda kördüğüm olan konuların acilen çözülmesini!
CHP’li belediyeler için uygulanacak SGK borçlarının ayrımcılık yapılmaksızın tüm belediyeler için geçerli olmasını!
22 milyonu aşan icra dosyalarının, yüzde 187 artış gösteren protestolu senetlerin sonucu olarak kahve tabağından toz şekere, peçeteden lambaya, perdeden sofra bezine, dikiş makinesinden kömür sobasına kadar yurttaşların elindeki tüm mal varlığının haczedildiği gerçeğinin artık görülmesini!
Çin, Pakistan, Vietnam, Kamboçya, Bangladeş, Hindistan’dan sonra kalitesiyle övündüğümüz tekstil sektöründe 130 fabrikanın daha Mısır’a göç etmesi karşısında 90 bin işçinin işini kaybetmesinin ne demek olduğuna kafa yorulmasını!
Ucuz iş gücü diyarlarına bu alanı da kaptırmamızın neden ve sonuçlarının masaya yatırılmasını!
Servet artışı ve gelir dağılımında adalet mi? Pardon…
Bireysel servet artışında dünya birincisi! Gelir dağılımı adaletinde Avrupa sonuncusu olmak gibi uluslararası derecelerimizin(!) nedenleri üzerinde önemle durulmasını!
İdeolojik ve politik çıkar ve çıkışların egemen olduğu MEB’in ÇEDES ve Maarif Müfredatına verdiği emek kadar; İstanbul Bağcılar’da Suriyelilerin açtığı Awael Koleji’ndeki Arapça tabelalara, kız-erkek ayrı sınıflarda verilen eğitime de hassasiyet gösterilmesini!
Ekonomik krizin bozduğu dengeler sonucu artış gösteren boşanmalara, cinayetlere, intiharlara neden olan sorunların masaya acilen yatırılmasını!
Zam yağmurundan nasibini alan özel okul ücretlerinin ailelerin bütçelerini zorlaması karşısında çocuklarını okuldan almak zorunda kalan anne ve babaların artışını! Orta sınıf ailelerin ana sınıfından üniversiteye kadar özel okulda çocuk okutmasının bu koşullarda hayal olduğunu! Yanlış ekonomi politikaları sonucu yoksul yurttaş sayısının arttığı ülkemizde daire parasına eğitim alacak kaç öğrenci kalacağını, özel eğitimin artık çok zor olacağını MEB’in gündemine almasını!
Adı ne olursa olsun bir oldubittiyle yasalaşan yeni uygulamaların geleceğimizin güvencesi olan eğitimli, erdemli, çağdaş, uygar insan gücünü yok etmeyi hedef aldığı gerçeğinin unutulmamasını! Yaşamsal önem taşıyan yansız ve çağdaş eğitim konusunun yeniden ele alınmasını ve acilen gündeme taşınmasını!
2024’ün ilk 7 ayında 776 maden projesine daha onay veren Çevre Bakanlığı’nın ormanlarımızı rant uğruna feda etme isteğini sürdürmesinin, şirketlere verilen ruhsatlarla tarım, orman, mera, sit alanları, tarım arazilerinin projelere kurban edilmesinin vahim sonuçlarının çok geç kalınsa da dikkate alınmasını!
Üç tarafı denizlerle çevrili canım ülkemizin denizlerini kirletmeye, besiciliğini bitirmeye, tarım arazilerini inşaata kurban etmeye son verilmesini! Kepçelerle yerle bir edilen ve alarm veren Salda gölünün, Ayder yaylasının bölge ve ülkemiz için öneminin hiçe sayılmamasını!
2 milyon çocuğun okul yerine işe giderek çalıştığı ülkemizde son 5 yılda 339 çocuğun çalışırken yaşamını yitirmesinin ailelerine yaşattığı acının önemsenmesini!
Gündem değiştirme ustalarının dikkatine sunulur!
Gündem değiştirmede ve hizaya sokmada sınır ve sinir tanımayan, verimli ve gerilimli konuları iyi saptayan, ülkemizin başat sorunlarından uzaklaşma yollarını çok iyi bilen, bunun için de hiçbir şeyden çekinmeden planlı, sistematik kampanyalar yürüten yönetimden neler beklediğimiz konusu bir köşe yazısının sınırlarını zorlayacak yoğunlukta, aşacak uzunluktadır. O nedenle yazının sonunda özetlersek;
Kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme derken ötenaziye gelen uygulamaların sonuçlarını dikkate alın lütfen! Nitelikli beyin göçünün önünü ve hızını kesmeye gayret edin! İşsizler ordusunun, umutsuz gençlerin, kırgın emeklilerin, kızgın emekçinin gönlünü almaya çalışın! Hayat pahalılığın, geçim sıkıntısının, düşük ücretlerin, vergi adaletsizliğinin, çağdaş eğitim modellerinden ve planlı ekonomiden hızla uzaklaşmanın nelere mal olacağını, faturanın ağır olacağını, tamiri zor bedeller ödeteceğini unutmayın!
Özetle: 22 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin; bütünselliği koruma adına neler yaptığı ve neler yapacağı ortada iken; boşuna bir yazı ama isteyenin bir yüzü demişler…