Bunca ekonomik sorun, her alanda alınması gereken sorumluluk, dinmeyen cinayetler artan şiddet ve yaşamı tehdit eden yakıcı ülke gerçeği varken; Yıllardır gündemi meşgul eden imar yoluyla zirve yaptıran, sit alanlarına, tarihi dokuya, geçmişe, yeşile hançer saplamak niye? Her konuşmasının, her demecinin derslerle dolu olduğunu savunanlar! Hedeflerini son derece bilinçli seçenler! Karanlıkları daha da koyulaştırıp karartmasanız olmaz mı?
İnandırıcı olmayan açıklamaların adresi TÜİK’e soralım? Kadına yönelik şiddet toplumsal vicdanları kanatarak ve derin yaralar açarak varlığını sürdürürken! KADES’e yapılan ihbar sayısının 7 milyona yaklaştığını, (yani bu kadar kadın yardım istedi), devlete sığınan ve koruma altında 131 kadın öldürülürken! Emniyet Genel Müdürlüğü’nün son raporu kadına destek uygulaması olan KADES’e başvuran kadın sayısında patlama yaşandığını açıklarken! 2020 yılında 48 bin olan başvuru sayısının geçen yıl 400 bini aştığını, saatte 45 ihbar yapıldığını, uygulamayı indiren kadın sayısının durmadan arttığı bilinirken! Madem kadınlar size göre kendini güvende hissediyor. O halde kadın cinayetleri neden hız kesmiyor?
Ülkemizin yarınlarının adresi MEB’e soralım? Fen liselerine artık liyakat yerine itaati esas alarak fizik, kimya, matematik, biyoloji öğretmenleri değil de ilahiyatçı, tekvandocu, edebiyatçı, coğrafyacı, tarihçi, resim mezunu idareciler atıyormuşsunuz. Bunun yanında kapsamıyla, meramıyla, içeriğiyle, mesajıyla Cumhuriyetin hafızası gibi akıllara kazınan, insanı alıp adeta bir zaman tünelinde dolaştıran, alt yapıyı besleyen, kültürel kimliği şekillendiren, cumhuriyetin değerlerini ve mirasını anlamımızı sağlayan, ilgi ve merakı uyandıran, farklı kuşakları ortak noktalarda buluşturan, tadı damağımızda kalan kitapları da önerecek misiniz?
Ekonomimizin adresi Maliye Bakanına soralım? Huzura, güvene, mutluluğa, ağız tadıyla yaşamaya çok ihtiyaç duyduğumuz günümüzde; Seyahat masraflı, sohbetlerin içi boş, sofralar pahalıyken keyifle, huzurla, güvenli yapacağımız ne kaldı? Gelirde ve vergide adaletin sağlanmaması yüzünden yüzleri gülmeyen emekliler ve emekçilere bakalım: “62 yaşındayım maratoncu oldum, neden derseniz borçlu olduklarımdan kaçmak ve yolumu değiştirmek için!” şeklinde yakınan yurttaşın sesine kulak verecek misiniz? Ya da hakkını alamayan işçilerin! Son 15 yılda ülkemizden Avrupa’ya giden 20 bin hekimin yarattığı boşluğun! Alman basınının; “2628 hekim burada çalışıyor. Türkiye’de sağlık sistemi çöküyor!” açıklamasının! Halen Türkiye’de 70 bin doktor açığı olmasının! Türk hekimlerin sırasıyla İsviçre, Hollanda, Fransa, Belçika ve Avusturya’yı tercih etmelerinin nedenleriyle ilgilenecek misiniz?
Şimdi siz kalkıp; Yazıp çizdikleriniz, anlamsız, tutarsız, yersiz mi dersiniz. Ya da şablonlara takılıp kalmayın, sorunları elektronik aygıtlar gibi sessize alın, hayatı anlamlı kılmaya çalışın diye öneri de mi bulunursunuz bilemeyiz ama bildiğimiz o ki çözemediğiniz yakıcı gerçekler ne huzur bıraktı ne de ağız tadı…
Biriken konu başlıklarına dalarsak!
Hangisinden başlamalı acep? Fen liselerinde bile imam, vaiz ve müezzinlerin ders vermesi. Dekanların eşlerine kadro açılması için kişiye özel ilan vermesi, tercümanların büyükelçi olarak atanması (Amman), Topraklarımızın göçmen deposu olması, yeşil alanlarımızın sağlık açısından büyük risk taşıyan Avrupa’nın atık çöpüyle dolması vb. yaz yazabildiğin kadar.
Kamuda makam aracı sayısının 120 bine dayanması! 130 milyarlık bütçesiyle 6 bakanlığı geride bırakan, dünyayı gezmelere doyamayan DİB’in dar gelirli yurttaşlara; “Pazarı gezip ucuz meyve ve sebzeyi akşam saatlerinde alın” önerisi! Düşmeyen enflasyon, artan yoksullaşma, yükün adil olmayan paylaşımı, “geçinemiyoruz!” diye haykıran emekçiler, 2 bin TL’nin bile dolduramadığı pazar çantası! İstanbul’da yaşam maliyetinin 76 bin TL’yi bulması!
Çözülemeyen emekli sorunları, önlemeyen enflasyon, durdurulamayan çevre katliamları, artan suç oranları, önü alınamayan kadına şiddet, hız kesmeyen eğitimdeki hatalar, dikkate alınmayan sahte gıdalar, ısıtılmayan polikliniklerde, temizlenmeyen tuvaletlerde odası olmayan yerlerde, güvenlik sorunu ve şiddetle yüzleşen, verimli, huzurlu çalışamayan, geçinemeyen tükenen hekimlerin sesine kim kulak verecek?
Önemli ayrıntı: Bizim öncelikle bilinç seferberliğine ihtiyacımız var. Bugün ve bu koşullarda değilse ne zaman? Çünkü ülkemiz siyasal, kültürel, toplumsal açıdan Avrupa ülkeleriyle değil Bangladeş’le kıyaslanıyor ve bu insana ağır geliyor…
Daha önemli ayrıntı: Dünya eşitsizlik veri tabanlarına göre; Ülkemiz gelir adaletsizliğinde en kötü 7. ülke olarak Peru’yla yarışıyor, Mozambik ve Angola ile aynı ligde bulunuyor. Ve bu sonuç insana çok daha ağır geliyor…