Vilayet konağının önü ana baba günü. Halkın yüzüne hüzün hâkim. Kalabalıktan göz gözü görmüyor, ancak ip gibi akan gözyaşları, el sallamalar, sarılmalar, kucaklaşmalar çok net görülüyor. Nedeni? 21 Haziran 2020’de göreve başlayan, hizmet ve çözüm üreten, hayatlara dokunan, çocuklarla özel iletişim kuran, onlara mektuplar yazan valinin tayini çıkmış…
Ordu halkıyla hemhal olan, şehit ailelerini ve yaşlı hastaları evlerinde ziyaret eden, kendisine kutlama amaçlı gönderilecek çiçek yerine öksüz çocukların ihtiyaçları için açılan hesaba bağışta bulunulmasını isteyen Vali Tuncay Sonel’in tayini çıkmış…
Kenti karış karış gezip, kapı kapı dolaşan, ihtiyaç sahiplerine devletin güler yüzünü, şefkatini hissettiren valinin ardından Ordulular; “Şehit Ailelerinin Babası! Gariban Dostu! Seni unutmayacağız!” “Ordu yarım kaldı, hayallerimiz yarım kaldı! Ordu halkı seni unutmayacak!” yazıl pankartlar açmış…
Baba diyenler, “Vali amca!” diyerek sarılanlar, “sen benim hayatımı kurtardın!” diye kucaklayanlar, “Vali abi bu nerden çıktı” diye sarılıp ağlayanlar alanı ağzına kadar doldurmuş…
Zorunlu açıklama: Vali Tuncay Sonel’le tanışıklığımız yok, kendisini nesli tükenen yöneticilerden gördüğüm için, gittiği her yerde yaptıklarını, hayata geçirdiklerini çok takdir ettiğim için 2021 yılında köşemde yazdığımda, hemen arayıp teşekkür etme inceliğini gösteren ender yöneticilerden biri olduğunu unutmamışım…
Günümüzde kimlik ve kişiliğini, sorumlu aydın benliğiyle birleştiren, yol göstericiliği, verdiği desteği, çözümleyici gayretlerini, her daim gülümseyen yüzünü, hep güç veren dostluğunu unutamayacaklarımız o kadar azaldı ki! O nedenle duyunca, okuyunca karşılaşınca, bunu düş gibi, rüya gibi sanıyor, iz bıraksın, unutulmasın, duyulsun istiyorsunuz. Yetinmiyor, cesaret, azim, direnme gücü, dayanma gücü, kararlılık, inanç, hakkaniyet, emeğe saygı, hak hukuk arayışı, vicdan gibi özellikleri bir arada barındıranları okurla paylaşmak istiyorsunuz. Böylece adaletli, erdemli, ilkeli, cesur duruşlarıyla dağ başında, kırsalda, köyde, mezrada, tarlada, damı akan evlerde halkın yanında olan, onlara el uzatan, arka çıkan, rol model olan, hayata bakışlarıyla yaşam dersi verenleri bir kez daha tanımış- tanıtmış oluyorsunuz…
Yukarıdaki sözcükleri özenle seçtim. O nedenle açmak, kavramların altını çizmek, içini doldurmak isterim. Çünkü bazı konumlar kin, nefret, öfke, intikam duygularından arınmış olmayı daha doğrusu insan olmayı gerektiriyor…
Bu girişten sonra Vali Tuncay Sonel’i yakından tanıyalım…
Doğudan batıya birçok yerde kaymakamlık yapan, Birecik’ten Of’a, Seydişehir’den Bandırma’ya, Kadıköy’den Tunceli’ye, Aydın’dan Ordu’ya atandığı her yere insana dokunan projeleriyle giden Vali Tuncay Sonel, yetim ve öksüz çocuklara; “Annen ya da baban hayatta olsaydı, özlemini çektiğin, onlardan isteyeceğin şey ne olurdu? Bunu bana yazarsan çok sevinirim” içerikli mektuplar yazan, az bulunur bir yönetici! (Nesli tükenmiş mi demeliydim?) Çocuklar karne gününde de kendilerini unutmayan Vali babalarından; “Bilgisayar, bisiklet, bebek, telefon, tablet, oyuncak, gitar, kitap seti, yavru köpek, araba, kendine ait bir oda, küpe” diye sıralamışlar isteklerini. Vali amcaları hayırseverlerin katkılarıyla hem bu istekleri karşılamış hem de çocukların Anıtkabir, Çanakkale Şehitliği, Galata Kulesi Ve Kapadokya’yı görmelerini sağlamış. Engelli yurttaşlar için akülü arabalar temin etmiş, ihtiyaç sahiplerine alışveriş kartları dağıtmış, ilçeleri ziyaret ederek, çözüm bekleyen sorunlara el atmış. Çevre yolu, Şehir Hastanesi, Hükümet Konağı, kadın kooperatifleri, tasarım ve beceri atölyeleri, okullar, derslikler, pansiyon, spor salonu, stadyum gibi kamu kurumlarının hizmete açılmasını sağlamış. Bazen fındık toplamış, bazen tezgâh başına geçmiş, sel olunca sahaya koşmuş, deprem olunca bölgeye gitmiş, köy köy dolaşarak bölge arıcılığını teşvik etmiş…
10 yaşındaki Zafer Ceyhan mektubunda; “Sevgili Vali Amca! Beni düşündünüz çok sevindim, duygulandım, kendimi değerli hissettim. Annem, babam, dayım, abim aynı araçta kaza geçirmişler annem bana hamileymiş, ben babamı hiç görmedim, annemin anlattıklarından tanıyorum. Baba şefkati gösterip, isteğimi sordunuz. Ben babamın okuluma gelip, arkadaşlarımın içinde bana “Aslan oğlum” diye sımsıkı sarılıp, sırtımı sıvazlayıp, benimle gurur duymasını çok isterdim.” Okullar kapalı da olsa Vali Sonel, hediye aldığı bisikletle Zafer’in evine gidipi, “Aslan oğlum” diyerek Zafer’e defalarca sarılmış…
Doğuştan kulakları olmayan, yaşıtlarıyla oynayan, okula giden, ancak arkadaşlarının kulaklarında küpe görünce çok üzülen Mercan, hayalindeki küpeyi vali amcasından istemiş. Vali, hemen estetik cerrahlara ulaşınca, 1.5 yıl süren operasyonlardan sonra Mercan kulaklarına kavuşmuş. Ama küpeleri yokmuş, aynaya bakınca da o hayalini hatırlıyormuş. Elinde küpe kutularıyla Mercan’ın evine gelen Valiyi şimdi küçük Mercan, sımsıkı sarılarak ve ağlayarak uğurlarken gören herkes gözyaşlarına boğulmuş…
Babasını kanserden kaybeden 9 yaşındaki Çisem Gül Baydemir; “2 kişilik evimize, üçüncü bir canlı girsin” diyerek vali amcasından beyaz terrier bir köpek istemiş. Vali bu talep üzerine kucağında köpekle kapıyı çalınca, mutluluktan ağlayan Çisem köpeğine “Şahane” adını vermiş…
Şahane işlere imza atarken, yüreklere bir daha çıkmamak üzere yerleşen Vali Tuncay Sonel; “Yol da yaparız, bina da. Uzak mahallelerdeki yetim ve öksüzü eğer unutur, sahip çıkmazsak, yaptığımız diğer işlerin hiçbir önemi yoktur” diyordu.
Çocuklara “Devlet var yalnız değilsin” dedirten bu sıcacık proje Vali Sonel’i 4 bin 938 yetim ve öksüz çocuğun vali babası yapmış. O çocuklar doktor, mühendis, öğretmen, Mülkiyeli olmuşlar ve saran, kavrayan, kucaklayan bu içten ilgiyi hiç unutamamışlar.
Özetle demem o ki; Örneklerde de gördüğümüz gibi çevresindekilere heyecan ve umut aşılayan, yaşama ve topluma değer katan, hayatı seven, insanları seven, ilham veren, vizyon sahibi biri olmak zor değil. En iyiyi yapma gayretinde olan, vicdanının sesini her daim dinleyen, alçakgönüllü, samimi, sahici, olan, dokunduğu herkesin sevgi ve saygısını kazanan biri olmak imkânsız değil…
Sn. Sonel! Önce çocukların, sonra da yaptıklarınızı duyanların içinde umut çiçekleri açtırdınız. İyi ki varsınız. Keşke taşıdığınız bu özelliklere yönetim kademelerinde daha sık rastlasak…