Ülkemizin yol haritasına, tarihsel, kültürel, duygusal dokusuna, beyin ve yürek gücünün satın alınamazlığına, bilgisiyle, çizgisiyle öne çıkanlara yapılan yakıştırma ve yapıştırma yorum ve haberlere bakınca! Atatürk Cumhuriyeti’nin; aydınlık, bağımsız, ulusal, laik, saygın, üretici, paylaşımcı, dürüst, güven veren, çağdaş özellikleri daha çok özlenir, aranır oldu. Çünkü tarih ve olaylar her dakika, her saat, her zaman O’nu doğruluyor ve haklı çıkarıyor…
Yine dayatmalara, değişikliklere, kamu kaynaklarının har vurup harman savrulmasına, ortama hâkim olan karamsar tabloya, sistem ve bakan dayanmayan MEB’in 22 yılda 9 bakan değiştirip, 17 kez yaptığı değişikliklere bakınca! Laikliği ve bilimi hedef alan ve yazboz tahtasına dönen eğitim kaderine mi terk edildi? Sorusu akla geliyor…
Ayrıca konak, köşk, saray sevdası bitmeyenlerin hırsına ve aç gözlüğüne bakınca! “Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi Raporuna göre”; 180 ülke arasında 115.sırada yer alıp, Zambiya, Gambiya gibi gelişmemiş Afrika ülkelerinden bile daha geride oluşumuz! Haritada yerinin nerede olduğunu bile bilemediğimiz o ülkelerin BM’nin az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldığını bilmemiz ve bizim o ülkelerin bile gerisinde yer almamız insanı hem yaralıyor, hem de derinden düşündürüyor?
Araştırmaların göz acıtan ve açtıran sonuçlarına gelince!
Araştırmalara göre 0-17 yaş grubunda 9.6 milyon çocuk yoksullukla boğuşuyor. DİSK-AR’a göre bir yılda 1.2 milyon, 10 yılda 4.2 milyon kişi işsiz kaldı. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 6.8, kadınlarda yüzde 12, gençlerde yüzde 15.1 bulmuş. Hal böyle iken dünya mutluluk endeksinde 150 ülke içinde 112.sırada yer almamız şaşırtıcı mı?
Bu arada Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre basın özgürlüğünde ilk üç sırada Norveç, Danimarka, İsveç yer alırken! En son üç sırada Afganistan, Suriye, Eritre yer almışken! Bizim 165.sırada yer alarak, çok kötü ülkeler arasında yerimizi korumamız, bizimle aynı kategoride olan Tacikistan, Yemen, Pakistan, Sudan, Filistin’le anılmamız nasıl bir duygu?
Yine TÜİK’e göre 2010-2022 arasındaki 12 senede suça sürüklenen çocuk sayısında görülen yüzde 148 artışın fısıltı kulislerinden değil, araştırmaların, verilerin dilinden oluşu kaygı verici değil mi?
Ya da Demokrasi Algısı Endeksi’nde 53 ülke arasında 47.nciliğe düşerek sondan 6.ncı oluşumuz, bu gidişle sonunculuğa doğru mu koşuyoruz dedirtmiyor mu?
Pardon biraz mı dediniz? Epey biraz!
“Makamdan, itibardan tasarruf olmaz!” diyen yönetim nihayet kamuda tasarruf yapmaya karar vermiş. Günaydın demeli miyiz? Bu tablo karşısındaki yol ayrımı ve esas büyük soru olan “İtibar mı, tasarruf mu?” sorusunu sormalı mıyız? Biraz tasarruf diyenlere; “Pardon biraz mı dediniz? Epey biraz diyerek!” hatırlatmalı mıyız?
Siyasal mühendislik hesaplarına bakınca! Muhalefeti birbirine düşürmeyi hedefleyen girişimlerin sürdüğünü, ilginç söylemlerin üretildiğini, yakıştırma ve yapıştırma haberlerin çokluğunu görünce! Döviz açığı niçin büyüyor? Gelir adaletsizliği neden önlenemiyor, enflasyon neden dizginlenemiyor? Tuzaklar ve fırsatlar arasındaki denge neden kurulamıyor
sorularıyla birlikte, haysiyet, hassasiyet, hafıza, heves, hırs, iddia siyasetin olmazsa olmazları mıdır gibi soruları daha mı çok dile getirmeliyiz?
Yönetimin tasarruf yapacağını tasavvur edebiliyor musunuz? Bu konuda tek bir örnek bulamadım. İyi mi?
Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Yıldız Sarayı, Vahdettin Köşkü, Huber Köşkü, Florya Köşkü, Çankaya Köşkü, Aynalıkavak Kasrı, Beykoz Kasrı, Atatürk Orman Çiftliği arazisine yapılan CB sarayı, yani Külliyesi! Saymakla bitmeyen, saraylardan, köşklere, külliyelerden, kasrlara uzanan, diğer genel ve yerel yöneticilere de ilham veren(!) ve milyarları yutan şatafatlı hükümet konakları, ihtişamlı belediye binalarından da tasarruf yapılacak mı? Yine uçak filolarında, araç konvoylarında azalma olacak mı? Özetle gerçekçi mi, göstermelik mi karar veremedim! Ama hem şaşkın hem mutluyum…
Benim bir rüyam var! CB’na 12 saray az, DİB 147 ülkeye gitmiş, oysa BM’ye göre 206 ülke var! Yöneticiler ülke gezmeye ve 5 yıldızlı otellerde toplantı yapmaya devam etsin, dünyaca ünlü sahillerimiz betona gömülmeyi sürdürsün, tasarruf kemer sıkmaktan yorulan halka bırakılsın, daha çok zam yapılsın, daha az ücret verilsin sonuçları görelim…
CİMER’in cevabı!
CB İletişim Merkezi’ne (CİMER) sorulan sorulardan birinde; “CB’na ait kaç uçak ve helikopter var?” sorulunca 17 ay sonra verilen cevap şu olmuş; “CB envanterinde ihtiyaç duyulan miktarda araç bulunmaktadır!” son derece tatmin edici, anlaşılabilir bu cevaptan yola çıkarak sorma zamanıdır? Emekçiye, emekliye, işsize, de ihtiyaç duyulduğu ölçüde maaş verilmekte midir?
Yazıya başlarken konunun beni buraya getireceğini doğrusu düşünmemiştim…
Gelenekle gelecek arasında sıkışıp kalan kuşaklar olarak; kapanmayan parantezleri daha net görüyor, sonunda da kınıyoruz birilerini, kızıyoruz birilerine, o kadar…
Bu ve benzeri soruların yanıtı var mı diye bakınca da; Melih Cevdet Anday’a göre var olduğunu görüyoruz; Nasıl mı? Şaire göre şöyle?
“Uyuyamayacaksın / Memleketinin hali/ Seni seslerle uyandıracak/ Oturup yazacaksın/ Düzelmeden memleketinin- dünyanın hali/ Uyuyamayacaksın!”
“Garip Hareketi’nin” temsilcisi gariplerin halini ne de güzel yansıtmış…