Başarının Sırrı Ürün Odaklı Olmak: Nasıl Bir Yol İzlemeli?

Türk mutfağı zengin bir kültürel mirasın ve yüzyıllardır süregelen toplumsal etkileşimlerin bir yansımasıdır. Mutfak kültürümüz doğu ile batının kesiştiği noktada şekillenmiş, farklı medeniyetlerden izler taşıyan ve her bölgesinde ayrı bir zenginliği barındıran eşsiz bir yapıya sahiptir. Ancak sahip olduğumuz bu köklü mutfak kültürünün küresel ölçekte hak ettiği değeri tam anlamıyla bulduğunu söylemek maalesef mümkün değil.

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

Bunun en önemli sebeplerinden biri, tanıtım stratejilerinin bugüne kadar yemeklere ve tariflere odaklı olması. Bugüne kadar uluslararası tüm platformda bu strateji ile tanıtım yapmaya çalıştık.

Oysa Türk mutfağının uluslararası arenada güçlü bir yer edinmesinin yolu, bu yemekleri oluşturan eşsiz ürünlerimizi tanıtmaktan geçiyor. Çünkü bir şefin yaratıcılığını besleyen ve onu yeni tarifler geliştirmeye iten en önemli unsurun kaliteli ve benzersiz ürünler olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Unutmamalıyız ki ülkelerin sahip olduğu mutfaklar yalnızca özgün yemekler sunarak değil, bu yemeklerin arkasındaki ürünlerle değer kazanır.

İtalyan mutfağı denilince akla gelen zeytinyağı, parmesan peyniri veya trüf mantarı gibi ürünler yalnızca bu mutfağın değil tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başarmıştır.

Bu gerçeklerden yola çıkarak;

Öncelikle Türk mutfağının temelini oluşturan ürünlerimizi dünyanın önde gelen şeflerine tanıtmalı ve kullandırmalıyız.

Ege’nin zeytinyağı, Gaziantep’in fıstığı, Hatay’ın zahteri, Kars’ın kaşar peyniri ya da Malatya’nın kayısısı sadece birkaç örnek.

Bulunduğumuz coğrafyanın bizlere bahşettiği daha yüzlerce ürünümüz var. Tamamı da dünya mutfaklarında fark yaratabilecek nitelikte. Bu nedenle Türk mutfağının tanıtımında sadece yemekler kullanılmamalı.

Yemeklerin yapımında kullanılan ülkemizin sahip olduğu zengin ve benzersiz ürün çeşitliliği de ön plana çıkarılmalı. Zira her ürün ait olduğu coğrafyanın bir yansımasıdır.

Bir tabak zeytinyağlı dolma, Ege’nin güneşiyle olgunlaşan zeytinlerin emeğini barındırır. Bir baklava Gaziantep’in verimli topraklarında yetişen fıstığın kalitesini sergiler.

Bu bakış açısıyla Türk mutfağını tanıtmanın en etkili yolunun öncelikle yemeklerimizi değil, onları meydana getiren ürünleri dünyaya anlatmaktan geçtiğini bilerek hareket etmeliyiz.

Yani stratejimizi ürün odaklı hale getirmeliyiz. Üstelik bu strateji şeflerin dikkatini çekmek açısından da büyük fırsatlar sunuyor.

Günümüz gastronomi dünyasında şefler sadece iyi tarifler peşinde değil; aynı zamanda benzersiz ürünlerle farklı tatlar yaratmanın yollarını arıyorlar.

Türk mutfağının sunduğu zengin ürün çeşitliliği, global şefler için büyük bir ilham kaynağı olabilir. Ürünlerimizi dünya mutfağına sunarak, şeflerin yaratıcı ellerinde farklı boyutlara ulaşmalarına imkân vermeliyiz. Böylece Türk mutfağının küresel anlamda daha fazla tanınması ve kalıcı bir yer edinmesi için önemli bir adım atmış oluruz.

NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

Öncelikle, yerel ürünlerimizin hikâyelerini iyi anlatmalıyız. Ürünlerin coğrafi işaretlerle korunmasını sağlamalıyız.

Türkiye’nin çeşitli bölgelerine özel ürünleri hem yerel pazarlarda hem de uluslararası platformlarda tanıtmalıyız. Bu şekilde sahip olduğumuz ürünlerin gastronomik değerini şefler için görünür hale getirmeliyiz.

Şeflerle iş birliği yaparak, onların mutfaklarında Türk ürünlerinin yer almasını sağlamalıyız. Ayrıca, Türkiye’nin gastronomi turizmini de bu stratejiyle bütünleştirmeliyiz.

Turistlerin yalnızca yemeklerimizi tatmak için değil, bu yemeklerin yapımında kullanılan ürünlerin yetiştiği toprakları, tarlaları, bağları ve zeytinlikleri de görmek için ülkemize gelmesini sağlamalıyız. Bu bağlamda yeni gastronomi rotaları oluşturmalıyız.

Artık önceliği yemeklerimize değil bu yemeklerin arkasındaki doğanın, tarihin ve kültürün bileşeni olan ürünlerimize vererek dünya mutfağında yer almalıyız.

Ve tabii ki yerel ürünlerimizin tanıtımına yönelik festivalleri ve etkinlikleri de bu bakış açısıyla çok daha profesyonelce organize etmeliyiz.

Dünya sahnesinde daha fazla yer almamızın ve başarılı olmamızın anahtarının sofradaki tabaklardan çok o tabakları oluşturan ürünlerde olduğunu unutmamalıyız.

Tüm yazılarını göster