Adana Lezzet Festivali bu yıl 923 bin kişiyi ağırladı.
Festival süresince 600 bin şiş kebap ve ciğer ile 500 bin şişe şalgam tüketildi.
Bu rakamlar her yıl artış gösteriyor.
Belli ki bir gelen bir daha geliyor ama gelirken yalnız gelmeyip yanında birkaç kişi daha getiriyor.
Başarının en büyük kanıtı her yıl artan katılımcı ve ziyaretçi sayısı.
Artık klasikleşen festivalin ulaştığı kalite ve yakaladığı başarı, eleştirilen etkinliklere imza atan il ve ilçeler tarafından örnek alınmalı.
Festival kapsamında düzenlenen panel ve söyleşilere katılan akademisyenler, şefler, kanaat önderleri, sektör temsilcileri, dernek ve oda başkanları ile yöneticileri sektörün geleceğiyle ilgili önemli bilgiler paylaşarak festivale değer kattılar.
Ben de her sene olduğu gibi bu yılda Adana Lezzet Sahnesi’nde Adanalılarla buluşarak sevgili dostum Şef Hazer Amani ile birlikte keyifli olduğu kadar lezzetli bir sohbet gerçekleştirdim.
Uluslararası Adana Lezzet Festivali organizasyon ve içerik kalitesiyle çıtayı her yıl biraz daha yükseltiyor.
Bence düzgün planlama ve organizasyon bu işin temelini oluşturuyor.
Adana’da bunu bir kez daha gözlemledim.
Yakalanan başarı da etkili olan unsurların başında içerik kalitesi ve zenginliği geliyor.
Bu da festivale gösterilen ilgiyi ve katılımı arttırıyor.
Emeği geçen herkesi tüm kalbimle tebrik ediyorum.
Başarılı organizasyonları görünce insanın aklına neredeyse her il ve ilçede yapılan gastronomi organizasyonları geliyor.
Bunların büyük çoğunluğu kalitesiz ve niteliksiz içerik planlaması nedeniyle eleştiri oklarının hedefi oluyor.
Bu da ülke gastronomisine yaradan çok zarar getiriyor.
Daha önce de defalarca yazdım.
Bu gidişe devletin artık dur demesi gerekiyor.
Aynen fuarlarda olduğu gibi bu etkinliklerin de acilen planlama ve izin prosedürü oluşturulup devreye alınmalı.
Fuarlar nasıl TOBB – Türkiye odalar ve Borsalar Birliği tarafından verilen belge sahibi organizatörler tarafından gerçekleştiriliyorsa festivallerde içinde benzer bir uygulama olmalı.
Yapılacak başvurular değerlendirilerek nitelikli bulunanlara tarih uygunluğu da gözetilerek izin verilmeli.
Böylece aynı tarihte farklı lokasyonlarda birden fazla benzer içerikte festival yapılmasının önüne geçilir ve odaklanma sağlanır.
Tabii ki izin verilen kurum tarafından tüm festivaller de denetlenmeli ve bir sonraki izin bu denetim raporuna göre verilmeli.
Umarım bu konuda hızlıca sektörün beklentilerini karşılayacak bir aksiyon alınır.
Festivallerde başarı şehrin tüm unsurlarıyla organizasyonu sahiplenmesiyle geliyor.
Konaklama da bunun olmazsa olmaz parçalarından biri.
Adana nitelikli ve kaliteli hizmet veren otellere sahip olduğu için bu konuda oldukça şanslı.
Çünkü şehrin sahip olduğu oteller verdikleri hizmet ile festivale gelen misafirlerin şehirden mutlu ayrılmalarını sağlıyor.
Ben de her yıl olduğu gibi yine Adana HiltonSA’da kaldım.
Bir önceki yıla göre daha da artan müşteri memnuniyeti odaklı ve nitelikli hizmet anlayışı nedeniyle İstanbul’a gayet mutlu bir şekilde döndüm.
Bu mutluluğumda otelin mutfak ekibinin de katkısı büyüktü.
Adana HiltonSA’nın başarılı Executive Şefi Hakan Coşkun ve ekibi festival için gelen misafirlerini geleneksel lezzetlere getirdikleri modern yorumlardan oluşan bir menüyle ağırladılar.
Sabah kahvaltısında sunulan ciğerden kaymaklı halka tatlısına, öğle ve akşam yemeği menüsünde yer alan Topalak Aşı çorbasından şalgam sorbeye hatta şehrin tescilli ve coğrafi işaretli lezzeti Adana Kebabı’na kadar servis edilen her yemek damaklarda derin izler bıraktı.
Executive Şef Hakan Coşkun amaçlarının Adana’ya gelen misafirlerine şehirde sunulan neredeyse tüm lezzetleri aynı çatı altında ve en iyi şekilde tattırmak olduğunu söyledi.
Vizyon bu olunca şehre sağlanan katma değer doğal olarak artıyor.
Bu başarıya ortak olan herkesi kutluyorum.
Adana’ya geldiğimde Habib Usta’ya uğramadan dönmüyorum.
Ritüel bu seyahatimde de bozulmadı.
Uçaktan iner inmez ayağımın tozuyla soluğu Habib Usta’da aldım.
Son ziyaretimden bu yana burnumda tüten Adana lahmacun, Adana kebap, çiğ köfte ve spesiyali “Şef Lokum” ile hasret giderdim.
Yine damağımda fırtınalar kopardılar.
Değişmeyen kalite ve lezzetin mimarı Habib Usta bu ziyarete özel kuzu koldan hazırladığı yeni spesiyalini de tattırdı.
En az diğer lezzetler kadar etkileyici olan ve güveçte sunulan bu kebabın adını henüz belirlemediği söyleyince “Habib Kebap” koymasını önerdim.
Ne yalan söyleyeyim bir sonraki Adana seyahatimi iple çekiyorum.
Adana Lezzet Festivali’nin ilk yıllarında moderatörlüğünü üstlendiğim panelde konuğum olan Onur Kebap’ın kurucusu Şevket Usta’ya o günden beri bir türlü fırsat bulup uğrayamamıştım.
Bu yıl Adana’dan ayrılmadan önce kendisini restoranında ziyaret ettim.
Hem hasret giderdik, hem de kebaplarını denedik.
İlk önce Şevket Usta ile özdeşleşen yağlı kara servis edildi.
Başka kebapçılarda yediklerimize göre daha ince parçalardan hazırlanan kebap oldukça başarılıydı.
Ama yağlı karanın ardından masamıza gelen altı ezmeli kebap beni benden aldı.
Şevket Usta ezmeyi çocukluğumda yediklerim gibi geleneksel şekilde havanda döverek hazırlamıştı ve gerçekten nefisti.
Yıllardır özlemini çekiyordum ve gittiğim kebapçılarda maalesef havanda dövülerek hazırlanan ezmeyi bulamıyordum.
Adana’dan ayrılmadan hemen önce çocukluğumun lezzetini bulmak beni oldukça keyiflendirdi.
En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere vedalaşırken kendisine beni o yıllara götürerek hatıralarımı canlandırdığı için ayrıca teşekkür ettim.