Dünyanın en prestijli restoran derecelendirme sistemlerinden biri olan ve lüks restoranlara yıldız veren Michelin Guide’ın, İstanbul’u 38. destinasyon olarak listesine alması beni en mutlu eden olayların başında geliyor. Böylece Türk gastronomisi uzun yıllardır uluslararası arenada verdiği mücadelenin en önemli meyvesini dalından koparmış oldu.
GAULT & MİLLAU TÜRKİYE’DE
Bu yıl içinde global ölçekte elde edilen tek başarı tabii ki Michelin ile sınırlı kalmadı. Dünyanın en prestijli iki gastronomi rehberinden biri olan Gault & Millau, Sözen Organizasyon ile iş birliği yaparak Türkiye’ye geldiğini duyurdu. Güçlü gastronomi ağı sayesinde dünya yeme-içme sektöründe saygın bir yeri olan Gault & Millau Rehberi, 2023 yılı içinde Türkiye’deki saha çalışmalarını başlatacak ve 2024 yılında da yayımlanacak.
Global anlamda elde edilen bu başarıların 2023 ile birlikte gastronomimize sağlayacağı derinlik ve itibar çok önemli. Herkes bu başarılara sahip çıkmalı ve daha da yukarıya taşıyabilmemiz için elini taşın altına koymalı.
GASTROMASA YILA YİNE DAMGASINI VURDU!
Dünya gastronomi etkinlikleri içerisinde ilk 4 arasında yer alan VII. Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı, Haliç Kongre Merkezi’nde dün kapılarını açtı. Bu yıl “Sürdürülebilirlik ve Biyoçeşitlilik” teması çerçevesinde şekillenen Gastromasa; Gastromasa Bar, Gastromasa Pastry, Gastromasa Hospitality olarak yeni konseptleri ile dünya gastronomisine damgasını vurdu. Ülkemizin gastronomi alanındaki tek global markası Gasromasa dünya gastronomisine yön veren kişileri İstanbul’da sektör profesyonelleri ile buluşturarak ülkemiz gastronomisinin geleceğini şekillendirecek kişilerin global ölçekte vizyoner bir bakış açısı kazanmasına sağladığı katkılarla her türlü takdiri hak ediyor.
FESTİVALLERDE FARK YARATAN 3 “A”
Bu yıl içinde yine pek çok gastronomi etkinliği ve festivali gerçekleştirildi. Bence büyük bir kafa karışıklığına sebep olan bu etkinlik karmaşası ile ilgili hayal kırıklıklarımı gelecek pazar sizlerle paylaşacağım.
Ama tüm olumsuzluklara rağmen Adana, Antep ve Antalya’da düzenlenen festivallerin, organizasyon ve içerik kaliteleri ile göğsümüzü kabarttığının altını çizmek istiyorum.
Uluslararası katılımlar ile farklılaşan, bölgenin ve Türkiye’nin gastronomi profesyonellerine vizyoner bakış açısı kazandıran bu tür etkinliklerin sayılarının hızla artması gerektiğine de inandığımı özellikle vurgulamak istiyorum.
Bu üç ilimizdeki festivallere emeği geçen herkesi can-ı gönülden kutluyorum.
Haftaya görüşmek üzere…