'Katledilen Her Hayvan, İnsanlığın Kaybettiği Bir Değerdir'

Bu haftaki konuğum ülkemiz gastronomisinin önde gelen ve en renkli isimlerinden birisi… Televizyon programları yapmış, ülkemizi yurt dışında defalarca başarıyla temsil etmiş ve sayısız ödül kazanmış, pek çok öğrenci yetiştirmiş ve sektöre kazandırmış, kitaplar yayınlamış ve patili dostlarımızı hayatının merkezine alarak onlar için sağlıklı mamalar üretmeye başlayan Şef Rafet İnce.

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

Başarılarla dolu kariyer yolculuğunu bırakarak kendini patili dostlarımıza adayan Şef Rafet İnce ile onlar için yaptıkları ve yapacaklarının yanı sıra beslenmeleri konusunda bilinmesi gerekenleri ve son günlerin en fazla tartışılan konusu olan "Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hakkındaki düşüncelerine kadar her şeyi konuştuk.

- Ödüller ve başarılarla dolu bir kariyerin zirvesindeyken her şeyi bir kenara bırakıp kendini patili dostlara adama kararını almaya ne ya da neler sebep oldu?

25 yıldır insanlara yemek yapan bir şef olarak tanıyorsunuz beni. Yaklaşık 5 yıldır, minik dostlarımın beslenmesi ile ilgili araştırmalar ve çalışmalar yapıyorum. Şeflik deneyimim ve patili dostlarımızın doğal ve içgüdüsel beslenmesini anlamak ve besleme konusundaki en son bilimsel bilgileri tüm doğal malzemeleri bir araya getirerek patili dostlarımız için en iyi yemek seçeneklerini sunmak amacıyla PetChef’i kurdum.

Patili dostlarımızın doğal ve içgüdüsel beslenme şekillerini analiz ederek, onların öğünleri konusundaki en son bilimsel bilgileri takip edip, tamamen doğal malzemelerden oluşan en iyi yemek seçeneklerini PetChef’te patili dostlarımıza sunuyoruz. Daha sağlıklı patili dostlar yetiştirmeye giden bu yolda önceliğimiz, insanlığa ve canlarımıza doğal, pratik, ekonomik ve zengin seçenekli çözümler sunmak. Çevre bilincine sahip, teknolojiye ve insana yatırım yapan, birlikte başarmayı ve müşteri memnuniyetini daima ön planda tutan, değer yaratan, planlı büyümeyi amaçlayan ve bu başarıyı bölgesel pazardan, uluslararası piyasalara taşıyarak global bir marka olup ithalat ve ihracat alanında güvenilir bir firma olmayı hedefliyoruz.

Minik tüylü dostlarımızın yaşam kalitelerinin daha verimli hale gelerek, uzun yıllar sağlıklı kalabilmeleri için doğal yöntemler ve gastronomik teknikleri ile ürettiğimiz PetChef mamalarının, patili dostlarımızın sahiplerinin satın alabileceği en faydalı mama olduğunun dünyaca bilinmesini istiyoruz. Evdeki minik dostlarımıza yaşamları boyunca sevgi ve özen gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, sağlıklı mamalarımızın minik dostlarımızın yaşamında bir fark yaratabilmesinin gururunu yaşıyoruz. İyi bir tarif, doğru malzemeler ve sevgiyle hazırlanan her yemek güzeldir.

- Bu kararına tepki gösterenler oldu mu?

Gastronomi sektörünün önde gelen isimlerinden çok fazla tepki aldım. Bunun sebebi ise bana bu kadar başarılı bir kariyerin ardından kedi köpek şefi denilebileceği ihtimaliydi. Bu yorumu ve eleştiriyi yapanların başında en yakın dostlarım geliyordu şimdi ise bu dostlarım beni destekliyor ve büyük bir açığı kapadığımı söylüyorlar. Maalesef bu ön yargı hep vardı. Ben Türk gastronomisinde hep ilkleri başaran bir şef oldum. Bu da beni ben yapan özelliğim. Pet sektörüne yeni bir vizyon getirdim. Bu duruşumu pet sektörü de kabul etti. Zaman içinde kendilerine çeki düzen verdiler. Çok tatlı bir rekabet ortamı yarattım bu da beni mutlu ediyor.

- Bu kararından hiç pişmanlık duydun mu?

Hiç pişmanlık duymadım. Tam tersine yaptığım girişim pet sektöründe yeni alanlar açmama sebep oldu. Şimdilerde kedi köpeklere pasta üretimi işine başladık. Onlar bizim evlatlarımız onlarında doğum günü pastaları, kurabiyeleri ve tatlıları yemeye hakkı var. 55 çeşit pastane ürünü çıkartıyoruz. Bu benim için inanılmaz büyük bir tutku ve keyif. Pişmanlık yok. Sevgi ve tutku var.

- Patili dostlarına yaptığın mamaların piyasadaki mamalardan temel farkları neler?

Piyasada kuru mama ve merdiven altı üretim var. Maalesef onlar ne sattıklarını ve ne ürettiklerini bilmiyorlar. Pazarda oldukça büyük bir pasta var. Ancak bu pasta bakteri ve kimyasal barındırıyor. Soruyorum bu zehir içerin mamaları satarken içleri sızlamıyor mu? Maalesef sızlamaz. Kendileri de yemiyor ve yiyemezler. Paketli ürün yemeyiz deniyor. Benim özelliğim ise yemediğim hiç bir mamayı patili dostuma yedirmiyorum. Yani ben ürettiğimi yiyorum ve satıyorum. Çünkü doğal gerçek et, balık, tavuk, sebze ve meyve kullanıyorum. Soğuk ve donuk olarak eve teslim ediyoruz. Bunu hangi mama firması yapar. Paketli ürünlerde kar marjı oldukça yüksek ama sağlık ve benzeri konulara gerekli ihtimam gösterilmiyor. Halka açık bir fabrikam var. Randevusuz gelinebiliyor. Bu kadar şeffaf kimse yok. Gastronomik teknikler ile yapıyorum her mamayı. Bunu yapacak ne kimse ne bir marka var. Yapmaları içinde 25 yıl o mutfak kültürü ve şeflik düzeyi olmalı. Taklit ve merdiven altı üretim yapanlar türüyor, doğal olarak da ömürleri kısa sürüyor.

- Onlar için yapmayı planladığın yeni projeler var mı?

Ben üreten birisiyim daha yeni başladık. Rafet İnce de proje bitmez. Ancak kısaca bahsedeyim. Hepsini anlatırsam mutlaka çalarlar biliyorsun ülkemizde emek hırsızı maalesef çok fazla. İzmir ve Antalya’da petler için gastronomik restaurant cafe yaptım. Şimdi büyük bir pet restaurantı yapıyorum. İstanbul Bostancı’ya bunun yanı sıra bir pet mezarlığı yapmak gibi büyük bir projem var. Laf olsun diye mezarlık değil. Müthiş bir konsept olacak içerisinde cenaze ve defin işlemleri olan. Bunların dışında bir Pet Academy projem var. Ama o gizli kalsın şimdilik bunlar yeterli.

- Kendini patili dostlarına adayan biri olarak son günlerin en fazla tartışılan konusu olan 17 maddelik "Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hakkında neler düşünüyorsun?

Son zamanlarda gündeme gelen ve bizleri derinden üzen bir karara karşı duruşumuzu sizlerle paylaşmak istiyorum. Köpeklerin sahiplendirilmediğinde uyutulmasını asla desteklemiyorum. Bu tür uygulamaların patili dostlarımızın hayatını hiçe saydığına inanıyorum.

PetChef olarak, her bir patili dostumuzun yaşam hakkına saygı duyuyoruz ve onların sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmeleri için var gücümüzle çalışıyoruz. Patili dostlarımızın hayatlarına dokunmak, onlara sevgi ve ilgi göstermek hepimizin görevidir. Onların ihtiyaçlarına duyarlılık göstermek ve onları sahiplendirmek için hep birlikte çalışmalıyız. Patili dostlarımızın yaşam haklarını savunmak, onlara ikinci bir şans vermek bizim en büyük sorumluluğumuzdur.

- Özellikle sokak köpeklerinin öldürülmesinin yolunu açan 5. Maddeyle ilgili görüşlerini rica ediyorum.

Sokak hayvanları için meclise sunulan düzenleme hepimizi derinden sarsıyor. Bu taslakta yer alan ötanazi önerisi, patili dostlarımızın acımasızca yok edilmesine zemin hazırlıyor. Katledilen her hayvan, insanlığın kaybettiği bir değerdir. Sokaklarımızda yaşayan patili dostlarımızın bizimle aynı dünyayı paylaşıyor. Onlar bizim sokaklarımızın neşesi, mahallelerimizin masum sakinleri ve ailemizin bir ferdi. Bu karara sessiz kalamayız!

Onları yok etmek çözüm değil! Daha insancıl ve sürdürülebilir yöntemlerle sokak hayvanlarının refahını sağlamalıyız. Barınaklar, kısırlaştırma ve bakım projeleri bu konuda atılacak adımlardan sadece birkaçıdır. Bu karar doğrultusunda sokaklarımızın neşesi, patili dostlarımızın acımasızca yok edilmesine göz yummayalım. Onların yaşam hakkı bizim elimizde.

Unutmayalım, her bir canlının yaşam hakkı vardır. PetChef ailesi ve Şef Rafet İnce olarak, bu acımasız taslağa dur demek için buradayız! Birlikte hareket ederek bu acımasız taslağa dur diyebiliriz.

- TBMM Genel Kurulun’da kabul edilen kanun teklifi nasıl olmalıydı?

Öncelikli çözüm öldürmek değil! Asıl sorun bu tasarıyı hazırlarken pet sektöründen konuya hakim olan hiç kimsenin fikir alınmadı ve ne yapılmalı diye sorulmadı. Ötenaziye gelene kadar, ilk önce hayvan üreten ve satan merdiven altı üreticilerin kapatılması ve onlara ağır cezalar verilmesi gerekiyor. Petshop’larda hala hayvan üretimi ve satışı var. Çocuğuna karne hediyesi olarak evcil hayvan alıp, hevesi geçince sokağa atan ve vicdan sahibi olmayan insanlara kesinlikle yaptırım uygulanmalı. Devletin üst makamlarında mama lobisini destekleyen insanlar var. Onların bu işi destekliyor olması büyük bir yara. Barınak yapmak çözüm değil. Yap barınağı, sat kuru mamayı ile iş bitmiyor. Avrupa’dan örnekler veriliyor. Hiçbir dünya ülkesinde böyle öldürme politikası yok. Avrupa ülkelerini örnek gösteren yetkililer hangi Avrupa ülkesine gitmiş de tespit etmiş resmi belgeler ile göstersinler. Ama kimse gösteremez çünkü yok. Çözüm ötenazi değil. İlk önce belediyeler üstüne düşen vazifeyi yapmalı ve Avrupa’dan gidip eğitim almalılar. Belediyelerin hayvan barınağındaki baytara kaldıysa bu iş, sonucu basit direk öldürelim deniyor. Kibarcası ötenazi yapalım diyorlar .

- Bundan sonra ne yapılması gerekiyor?

Ne yapılmalı sorusuna gelince, öncelikle aklı selim insanların olduğu bir kurul kurulması gerekiyor. Sektörün önde gelenlerinden oluşan bu kurul Avrupa’da eğitimden geçmeli. Barınaklar 4 duvar örülüp, 2 tel çekilmiş ve bir kulübeden ibaret olmamalı. Barınaklarda rehabilitasyon merkezlerinden oyun alanlarına kadar her türlü olanak olmalı. Kültürlü donanımlı veteriner hekimler ile eğitmenler görev yapmalı. Sağlıklı beslenme uzmanları ve diyetisyenler olmalı. Bu çocuklar eğitilirse yangında, depremde, selde kısacası yaşayabileceğimiz her felakette kurtarıcımız olur. Hayvanları korumak, sadece onlar için değil, doğanın bütünlüğü ve gezegenimizin geleceği için de hayati bir görevdir.

Tüm yazılarını göster