Sofralarımız Lezzetli (!) Hilelerle Dolu... Kendinizi Sınamanın Keyfini Çıkarın!

Gıda ürünlerinde taklit ve tağşiş yapmak, adeta bir sanat haline geldi. İnsan sağlığıyla oynarken aynı zamanda damak zevkini de dinamitlemek gerçekten yetenek isteyen bir iş. Bu işin ustaları ise sektörde hız kesmeden yoluna devam ediyor.

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

Peki biz, bu hilebazların oyununa nasıl geliyoruz?

Sahte lezzetleri afiyetle nasıl mideye indiriyoruz?

TAKLİT VE TAĞŞİŞ NE Kİ?

Eh, zaten her şey sahte değil mi?

Neden gıda ürünleri de öyle olmasın?

Sonuçta, zeytinyağının içine biraz başka yağ karıştırmak kimin canını yakar ki?

Sızma zeytinyağı yerine riviera mı aldınız?

Üzülmeyin, sonuçta ikisi de yeşilimsi ve şişede şık duruyor.

Hem fiyatı da ucuz, ne güzel!

Kalite mi?

Boş verin gitsin, tadı zeytinyağını andırıyorsa sorun yoktur.

Peki ya kahvaltınızda tükettiğiniz o "bal" şişesi?

O da mı şeker şurubuyla yapılmış?

Olsun, tatlı mı tatlı!

Arıların bile ziyaret etmediği bir balla kahvaltınızı taçlandırmak varken, neden orijinalini bulmaya uğraşıyorsunuz.

Yemeklerinizi lezzetlendiren "biber salçası" mı?

Evet, belki içindeki biber oranı biraz tartışmalı olabilir ama sonuçta kırmızı, o yeter!

Renk önemli, değil mi?

Bu yüzden market raflarında bir sürü "özel üretim" adı altında satılan ürünler var.

İçindekileri okurken Sherlock Holmes’e dönüşmeniz gerektiğini kim tahmin edebiliyor?

SAĞLIĞINIZA DİKKAT ETMELİSİNİZ!

Tabii ki, özellikle de size kimyasal karışımlar yedirmek için çaba harcayan bir sektörde.

Alerjik reaksiyon mu?

Küçük bir detay!

Zaten bir tutam şurup, bir kaşık katkı maddesiyle sağlıklı bir yaşam sürmeye ne dersiniz?

Hadi biraz heyecan katalım: Gıda boyaları, sentetik aromalar ve yapay tatlandırıcılarla dolu bir dünyada, midenizi her öğünde biraz daha güçlendirin.

Düşünün, belki de birkaç yıl sonra bu katkı maddelerine bağışıklık kazanmış olacaksınız.

Mesela, salamlarınızda güzel bir pembe renk mi var?

Merak etmeyin, bu pembelik doğal değil, ama kimin umurunda?

Kimyasal katkılar sadece görsel bir şölen sunuyor.

Protein alıyorum diyorsunuz ama belki biraz da kimya bilimine katkıda bulunuyorsunuz, fena mı?

YEREL LEZZETLERİMİZ NEDEN BOZULUYOR?

Bozulmak mı?

Asıl yaratıcılığı anlamıyorsunuz.

Bir örnekle açıklayayım.

Gaziantep mutfağının en lezzetli yemeklerine sahte baharatlar eklemek bir tür modern sanat.

O özgün lezzetleri bir kenara bırakın, çünkü taklit dünyasında sınır yok.

Zaten o pahalı baklavanın içindeki ceviz gerçek mi yoksa fındıkla karışmış mı fark etmez.

Tatlı tatlı giderken bir an durup “Bu tat bana tanıdık gelmiyor” diye düşünebilirsiniz, ama sonra geçer.

Bir de kebap var!

Gerçek et yerine kullanabileceğiniz sonsuz olasılık var.

Yeter ki köfte şekli verin, gerisi zaten teferruat.

O meşhur etin içine ne karıştırıldığı önemli mi?

Önemli olan lezzet, biraz baharat, bolca sos, tamamdır!

Üstelik, yerel lezzetlerimizin bu kadar çeşitlenmesi bir yandan da kültürel zenginlik değil mi?

Her lokmada farklı bir sürpriz…

ÇÖZÜM NE?

Çözüm mü?

Bu kadar karmaşık bir soruna basit bir cevap olamaz!

Daha fazla denetim mi?

Ceza mı?

Ah, gerçekten komik!

Oysa en iyi çözüm, sürekli sahte ürünleri keşfederek kendimizi geliştirmek olabilir.

Midenize giren her şüpheli gıda, sizi daha güçlü ve bağışıklığı kuvvetli bir birey yapar.

Ya da belki de tüketiciler olarak artık biraz daha bilinçli olup etiket okumaya başlasak?

Yok, bu da fazla gerçekçi oldu…

Elbette daha sıkı denetimler yapılabilir, daha ağır cezalar verilebilir.

Ama kim bilir, belki de en iyi çözüm sahte ürünleri “zamanla gerçekmiş gibi” kabul etmek olabilir.

Sonuçta hayat bir illüzyon değil mi?

Zeytinyağının içinde margarin, balın içinde glikoz varsa, belki de bu bizim yeni normalimizdir.

Tüketici olarak artık her yediğimizin sahte olabileceği gerçeğiyle barışmamız gerekiyor.

SAHTECİLİKTE İLERİ SEVİYE

Taklit ve tağşiş yapanlar sadece küçük gıda firmaları mı sanıyorsunuz?

Hayır, bu işin büyük ustaları var.

Dev markalar bile sahtecilik konusunda ince işçilik yapıyor.

Sahte peynirler, içi su dolu sütler, paketlenmiş sahte organik ürünler...

Liste uzayıp gider.

Yani bir nevi tüketicinin yaratıcılığı sınanmaya çalışılıyor: Gerçek mi, değil mi?

Kendinizi sınamanın keyfini çıkarın!

Her market alışverişinde gerçek ürünleri bulmak artık bir meydan okuma.

Sonuç olarak, gıda sektöründe taklit ve tağşiş bir nevi spor.

Zaten gerçek olan her şey çok sıkıcı değil mi?

Lezzetli (!) hileler, sofralarımıza renk katıyor.

Ama siz yine de kaliteli ve doğal ürünleri tercih etmeye çalışın.

Zira sahte ürünlerle dolu bir dünyada, gerçek olanı bulmak neredeyse bir hazine avı gibi.

Gerçekten ne yediğimizi bilmek artık o kadar da kolay değil.

O yüzden, her lokmayı sorgulamak belki de bu çağın en büyük becerilerinden biri oldu.

Etiket okuyarak, içerik sorgulayarak ve en önemlisi doğru üreticiyi seçerek, kendimizi bu hileli lezzetlerden biraz olsun koruyabiliriz.

Gerisi zaten mideye kalmış!

Tüm yazılarını göster