Klasik reçeteleri günümüz damak zevkiyle harmanlayan ve ortaya eşsiz bir uyum çıkaran Fırın-Ci hazırladığı birbirinden özel lezzetlerle misafirlerinin hafızalarında iz bırakmaya devam ediyor. Diyarbakır’ın en beğenilen ve öne çıkan yemeklerini İstanbul’daki restoranında özenli servis anlayışı ile misafirlerine sunan Fırın-Ci’nin iftar menüsünde başlangıç olarak mercimek çorbası ve beyaz peynir, ceviz, Kudüs hurması, Malatya kayısısından oluşan iftariyelik tabağı bulunuyor.
Ara sıcaklarda ise fındık lahmacun, içli köfte, çiğ köfte ve kuru patlıcan dolma sunuluyor. Zengin iftar menüsünde ikram edilen ana yemekler kuzu kavurma, iç pilav, kuşbaşılı kaşarlı pide, Diyarbakır kebabı, tavuk ve kuzu pirzolaya çoban, mevsim ve ezme salatanın yanında ayran aşı eşlik ediyor. Bu ayrıcalıklı menüde Ramazan’ın olmazsa olmazı reyhan şerbeti ve bir Ramazan klasiği olan güllaç da unutulmamış. Ramazan ayının son günlerinde kendini ve dostlarını ödüllendirmek isteyenler için Fırın-Ci’nin iyi bir tercih olacağını düşünüyorum.
***
OLİGARK’IN BAHARA ÖZEL MENÜSÜ DAMAĞINIZDA VE HAFIZANIZDA İZ BIRAKACAK
Her köşesinde farklı ayrıntıların gizli olduğu, Boğaz’a sıfır konumu ve nefes kesen manzarasıyla İstanbul’un en gözde mekanı olan Oligark İstanbul baharı yenilenen menüsüyle karşılamaya hazır. Eşsiz boğaz manzarası, yeme içme ve eğlence anlayışına getirdiği yeni solukla adından sıkça söz ettiren Oligark istanbul’un Executive Chef Şaban Gülmez’in imzasını taşıyan bu özel menüsü damaklarda ve hafızalarda iz bırakacak lezzetlerden oluşuyor.
Her biri itinayla reçetelendirilen, hem maceraperest hem de geleneksel damak zevkine hitap edecek menünün öne çıkan lezzetleri arasında, avokadolu deniz ürünleri, ızgara ahtapot bacakları; deniz ürünleri linguine ile trüf aromalı mercimek fava eşliğinde fırında Trakya kuzu omuzu denemenizi öneriyorum. Yemek sonrası kahvenize eşlik edecek özgün tatlı alternatifleri arasından beyaz çikolatalı kayısı suflesi, fıstıklı çikolatalı soğuk baklava ile Oligark’a özel taze dondurma çeşitlerini de deneyimlemeden masadan kalkamamanızı tavsiye ediyorum.
***
SEFARAD MUTFAĞINA VE TARİHİNE ADAN SERGİ
Yazar, aşçı ve yemek fotoğrafçısı Javier Zafra’nın Red de Juderías için yazdığı Sabores de Sefarad adlı kitabına dayanan “Sefarad Lezzetleri ve Aromaları” sergisi kapsamında sanatçının 27 eseri yer alıyor. Katılımcılar, tarihi notlar, gastronomik keşifler ve ilham veren görüntüler eşliğinde bu mirasın en derinlerine; kalbin yanı sıra damağın da onlara rehberlik edeceği bir zaman yolculuğuna çıkaracaklar. Nasıl ki İstanbul Sefarad aromalarını kucaklamış bir şehir ise, Galata Kulesi’nin yanı başındaki 500. Yıl Türk Musevileri Müzesi de böyle bir sergiye ev sahipliği yapmak için en ideal yer. Krakov ve Miami’den sonra 16 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirilecek serginin açılış töreni sırasında, Villafranca del Penedés’te yer alan, Covides Şaraphanesi’nin serinletici koşer kavasınının da sunumunu gerçekleştirilecek. Bu serginin İstanbullularla buluşmasına katkı sağlayan herkesi tüm kalbimle tebrik ediyorum.
***
TARİFSE YAZ DEFTERE
Sağlıklı ve iyi mutfak inşası için, deneyimleyip öğrendiği her şeyi yeni kuşaklara aktarmak gerektiğine inanan ve “herkesin bir yemek kitabı olmalı” düşüncesinden yola çıkan Süleyman Dilsiz’in yeni kitabı “Tarifse Yaz Deftere” bu ay okuyucular ile buluştu. “Pişirmeye Hazırlık”, “Pişirirken” ve “Sunuma Hazırlık” gibi birbirinden faydalı bölümleriyle bir defter-kitap olarak raflardaki yerini alan “Tarifse Yaz Deftere” mutfak ve sofralarınıza lezzet, sağlık ve estetik katacak bilgiler paylaşıyor. Kilerinizde bulunması gereken erzaktan temel mutfak bilgilerine, pişirme yöntemlerinden örnek masa düzenlerine ve kusursuz yemek servisine kadar mutfak yolculuğunuza eşlik edecek ve sofralarınızı güzelleştirecek zengin bir içerik sunuyor. Dört mevsimden 280 tarif yazabilmenize ve böylelikle kendi yemek kitabınızı oluşturmanıza imkan veren bu kitabı mutfağa merakı olan herkese öneriyorum.