2023 Yılı Bütçe gerçekleşme sonuçları açıklandı. Ek bütçesi ile birlikte ekonomik kriz ortamında uygulanan bütçenin gider ve gelirleri iki kattan fazla arttığı görüldü. Artan vergi ve zamlar halka yoksulluk olarak yansırken, bir avuç yerli ve yabancı rantçı faizciye tarihin en yüksek faizi ödedi. 2024 Yılında aynı şeyler olacak gibi.
2023 Yılı Bütçe ödenekleri yıl ortasında bittiği için Ek Bütçe Kanunu hazırlanarak Temmuz Ayında yasalaştırıldı. Deprem de etkili oldu ama olmasaydı da tahminlerin tutmayacağı için ek bütçe yapılacaktı.
2023 Genel Seçim harcamalarına daha fazla kaynak ayırmak ve deprem harcamalarını finanse etmek için yıl ortasında önceki bütçeye 1 Trilyon 120 Milyar daha gider kalemi eklendi.
Ek Bütçe ile giderler 5 Trilyon 600 Milyara çıkartıldı. O da yetmedi yıl sonuna gelince tahminlerin aşıldığı ve gider bütçesinin 1 Trilyondan liradan fazla harcama yapıldığı için gider bütçesine 2 Trilyonu lirayı aşan bir ek daha yapıldı.
Böylece 2022 bütçesinde 3 Trilyon liraya yakın olan harcama kalemi, yüzde 123 oranında artarak yıl sonunda 6 Trilyon 600 Milyar Lira olarak gerçekleşti.
Faiz indirimi, faiz artışı, ‘’Nas’’, Merkez Bankası Başkan değişikliği ve Bakan değişiklikleri derken Türkiye Ekonomisi krizle boğuştu.
Gelir Bütçesinin de arttığı görülmektedir. Çünkü aşırı fiyat artışları satış ve ithalatta alınan vergileri gelir, kurumlar ve özellikle katma değer ve özel tüketim vergilerin artmasında etkili olmuştur. Yani enflasyon Maliyenin daha çok vergi toplamasına neden olmuştur.
Bütçe gelirleri 2022 yılı sonunda 2 Trilyon 100 milyarken 2023 sonunda 5 Milyar 210 Milyar 400 Milyon olmuştur. Yani gelir bütçesi yüzde 86 oranında artmıştır.
Vergiler ise, 2022 Yılı sonunda 2 Trilyon 353 Milyar iken 2023 Yılı sonunda yüzde 91 oranında artarak 4 Trilyon 500 Milyar 900 Milyon olmuştur.
Gelelim Giderlerine. Faiz giderleri 2022 yılı sonunda 310 Milyar 900 Milyon Lira olarak gerçekleşmişti. 2023 Yıl sonunda ise yüzde 117 artışla 674 Milyar 600 Milyon Liraya çıkmış oldu.
Bu faiz gideri aynı zamanda tüm bütçe giderlerinin yüzde 10.24’nü, halkan toplanan vergilerin ise yüzde 15’ne denk gelmektedir. Bu yüksek faiz bir avuç iç ve dış rantçı faizcilere verildi bundan sonra da verilmeye devam edilecektir.
Bu ödemelerin büyük bir kısmı da kur korumalı mevduat hesabı denen ekonominin başına bela olan ve şu kaldırılmaya çalışılan hesap sahiplerine ödendi. Fakirden, fukara vergi altında ezilirken bu faizlerden vergi de alınmıyor.
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde;
- Giderleri, bir önceki yılda gerçekleşen 6 trilyon 585 milyar lira yüzde 84 artışla 12 Trilyon 100 Milyar,
- Gelirleri, bir önceki yılda gerçekleşen 5 Trilyon 210 Milyar 400 Milyon Lira yüzde 78 artışla 9 Trilyon 300 Milyar,
- Vergi gelirleri bir önceki yılda gerçekleşen 4 Trilyon 500 Milyar yüzde 85 artışla 8 Trilyon 300 Milyar,
- Bütçe açığı ise bir önceki yılda gerçekleşen -1 Milyar 375 Milyar yüzde 93 artışla 2 Trilyon 850 Milyar,
Olarak tahmin edilerek yasalaşmıştır.
Vergi ve Hazine uzmanı Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu’nun 17 Ocak tarihinde Ekonomim Gazetesi’nde yayınlanan “2024 bütçesi 2023 yılını aratacak gibi…’’ Başlıklı yazısında belirttiği; ‘’Şimdi şunu soruyoruz: yukarıdaki rakamların dili neyi söylüyor? 2023 sonunda 1,4 trilyon liraya yaklaşan bütçe açığının 2024 yılında 2,6 trilyon lirada kalması mümkün mü? Yüzde 85 vergi artışı, yüzde 36 enflasyon ve yüzde 3 civarında büyüme hedefiyle ne kadar uyumlu?’’ Görüşüne katılmamak mümkün mü?
Bu bütçe ile enflasyonu indirmek mümkün değil. Zaten rakamlar da bize bunu gösteriyor. Yüzde 100’e yakın bir enflasyon kapıda.
2024 Yılının ilk Ocak Ayı enflasyonunu TÜİK ve ENAG ayrı ayrı açıkladılar. TÜİK yıllık bazda yüzde 64,86, Ocak Ayı enflasyonunu 6,70 olarak açıkladı.
ENAG ise yıllık bazda yüzde 129,11, aylık olarak ise 9,38 olarak açıkladı. Tamı tamına yüzde yüz fark var. Zaten sokaktaki halk çarşı pazarın enflasyonu konusunda ENAG gibi düşündüğü biliniyor.
Bu yazının yazıldığı sırada yeni Merkez Başkanı göreve başlayacak. Önceki başkanlar gibi Hafize Gaye Erkan da itibarsızlaştırılarak görevden alındı. Merkez Bankası Başkanlığı adam harcama yerine dönüştü.
1930 Yılında kurulan bu güzide kurum; ilkesiz, kuralsız ve keyfi olarak yönetildiği için ekonomi de istikrar kazanmıyor.
Bu yazının yazıldığı sırada yeni Merkez Başkanı göreve başladı. Hayırlı olsun diyelim. Sonu diğerlerine benzemesin!
Bir hizmetlinin sıradan CİMER’e şikayeti ile başkanın görevden alındığına inanacak kadar saf değiliz.
Bilindiği gibi, Merkez Bankaları, üniter ülkelerin, federe ya da ülkeler grubunun para politikasından sorumlu kurumlardır.
Merkez Bankalarının temel amacı para biriminin, para arzının, istikrarını sürdürmektir. Bankacılık sektörünün kredi makamı olarak faizlerin tespiti, diğer bankalar ve finansal kurumları üzerinde denetim yetkileri bulunmaktadır.
Ülkemiz Merkez Bankası da AKP’den önce bu ilkelere ve yetkilere sahipti. Şimdilerde Başkan ve yetkilileri sıradan birer memur gibi istendiği zaman görevden alınabilmektedirler.
Diğer önemli bir görevi de birçok ülkeler merkez bankalarının yaptığı gibi enflasyonu kontrol altında tutarak istikrarlı bir yapıya dönüştürmeye, yani fiyat istikrarını sağlamaya çalışmasıdır.
Merkez Bankalarının en önemli özelliği bağımsız olmalarıdır. Nitekim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden önce merkez bankası başkanlarının görev süreleri 5 yıl olarak yasa ile tespitliydi. Şimdi normal bir Devlet memuru gibi istendiğinden alınan bir makam olmaya başladı.
Yazımızı 2018 Yılında Amerika Başkanı Trump’ın faiz indirimi için baskı yaptığı Amerika Merkez Bankası Başkanı (Fed) Jerome Powell’ın, kurumunun bağımsızlığına dikkat çekerek, ‘’Siyasi değerlendirmeler politikalarımızda rol oynamaz’’ diyerek kendisini göreve getiren Trump’a dolaylı cevap vermesi ile bitirelim.