Günlük alışverişlerde ödeme genel olarak; banka ödeme araçları yanında nakit para ile yapılmaktaydı. Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı alışveriş ödemeleri için yeni bir düzenleme getiriyor.
Düzenlemeye göre; bundan sonra 7 bin TL’nin üstü alışverişler nakit para ile yapılamayacak. Ödemeler bankaların hesaplarında para transferi, kredi veya banka kartı gibi banka ödeme belgeleri ile yapılacak. Mal ve hizmet alışı bedelinin 7 bin TL’yi aşması halinde ödeme, kredi kartı, banka kart ve benzeri ödeme kartları yoksa, banka hesabından havale yolu ile para transferi yapılması ile yapılacak.
Konu ile ilgili olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ Taslağı kurumun internet sitesinde ilgililerin görüşüne sunuldu. Resmî Gazete'de yayımlandıktan sonra alışverişlerde 7 bin TL üstü alışverişler nakit para ile yapılamayacak!
Ödeme 7 bin TL’den az ise istenirse banka işlemleri ile istenirse de nakit ödeme ile yapılabilecek. Alışveriş bedeli bu belirlenen miktardan fazla ise mal ve hizmet satanın hesabına kredi kartı, banka kartı benzeri kartlarla yapılamıyorsa bu takdirde mal ve hizmeti satın alanın banka hesabından, mal ve hizmet satın aldığı vergi mükellefi işletmenin banka hesabına yaygın deyimle IBAN hesabına para aktarılması şeklinde yapılacak.
Bilindiği gibi IBAN, uluslararası standartlara sahip bir banka hesap numarası. IBAN'ın amacı, bankalardaki her bir müşteri hesap numarasını uluslararası standartta tekdüze bir şekilde belirlenmesi olup, para transferinin hatasız ve hızlı bir şekilde aktarılmasını sağlamak. Her ülkenin IBAN uzunluğu farklı olabileceği gibi uzunluğun en fazla 34 haneyi geçmemesi gerek. IBAN, İngilizce “International Bank Account Number” şeklinde yazılmakta. Türkçe karşılığı, “Uluslararası Banka Hesap Numarası” demek. İngilizce kısaltılmasının baş harfleri alınarak kısaca IBAN olarak kullanılmakta.
Düzenleme ile; 24/12/2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 459 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde bazı değişiklikler yapılmakta. Önceleri sadece mükelleflere uygulanan özel usulsüzlük cezası bu kez mükellef olmayanlara da uygulanabilecek!
Yani Vergi Dairesine hiçbir kaydı olmayan bir işçi, köylü, emekli sıradan vatandaşın alışveriş yaptığı bir işletmeden 10 liralık bir sakız dahi alsa 5 bin TL özel usulsüzlük cezası kesebilecek. Aynı ceza vergi mükellefi işletmeye de uygulanacak. Vergi mükellefi olmayanların kendi aralarında yapacakları işlemler için herhangi bir ceza uygulanmayacak.
Tebliğ Taslağında konu bir örnekle açıklanmakta. Örnek; ‘’kamu kurumunda memur olarak çalışan Bay (A) evinde kullanmak üzere, beyaz eşya perakende ticareti ile uğraşan (B) Ltd. Şti.’nden 20 Bin TL tutarında bir buzdolabı satın almıştır. Söz konusu buzdolabının tutarı 7 Bin TL’lik haddi aştığından bu işleme ait tahsilat ve ödemenin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir. Söz konusu tahsilat ve ödemede tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda memur Bay (A) ve (B) Ltd. Şti.’ne ayrı ayrı ceza uygulanacaktır” şeklinde.
Mali sistemimiz şimdiye kadar malı izleyerek vergileme yapmayı seçmişti. Bu seçenek bankacılık ve finans sisteminin gelişmediği toplumlarda zorunlu bir uygulama. Bilişim sisteminin gelmiş olduğu bu olağanüstü koşulda olması gereken para ve onun yerine geçenleri vergileme için izlemek. Parayı izlemek için de banka ve finans sistemi alt yapısının kurulmuş olması ve iyi izlenmesi gerekir. Bankacılık ve finans işlemlerinin yaygın olduğu, finansal okuryazarlığın yaygın olduğu toplumlarda paranın izlenmesi çok doğru bir uygulama.
Paranın fiziki olarak taşınması değer düşüklüğü nedeniyle zaten uygulanabilir de değil. Fiyatların geldiği noktada para taşımak için çanta taşımak gerekebilir. Bu nedenle de banka ürünü para ödeme araçları gelişmekte. Bu nedenle de zaten metal paralar işlevsiz hale geldi 5, 10, 20 ve hatta 50 TL ödeme gücü kalmadı. Bu nedenle de 500 yüzlük banknotların basımı için hazırlıklar yapıldığı bilinmekte.
Ancak hala ülkemizde köylünün, işçinin hatta okuryazar olanların bile finansal okuryazarlığının çok yaygın olduğu da söylenemez! ‘’Gökte ne yağdı da yer kabul etmedi’’ misali her uygulama gibi bu uygulamada zamanla giderek yaygın bir şekilde uygulanacak.
Ne yazık ki vergileme için mal yerine paranın işine günlük çarşı pazar alışverişlerde başlanıyor. Bankalardaki trilyonların nereden nereye gittiği yani "nereden buldun" sorgulanmıyor.
Mali İdare halktan tabiri caizse ‘’sinekte yağ çıkartma’’ peşinde. Halka bu uygulamalara uymadıkları takdirde cezalar öngörülüyor. 2023 yılında 4 milyon 541 bin 644 mükellef tarafından verilen yıllık gelir vergisi beyannameleri ile ortalama mükellef başına 150 bin 265 TL gelir beyan edildiği görüldü. Beyan edilen gelir üzerinden ortalama mükellef başına 45 bin 255 TL Gelir Vergisi tahakkuk ettirildiği açıklandı.
Gelir İdaresi Başkanlığı, 2023 en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesini açıkladı. Vergi rekortmenleri listesinde ilk iki üst sırayı Sayın Cumhurbaşkanı’mızın damadının kardeşleri ile birlikte ortağı olduğu Baykar Teknoloji'nin ortakları paylaşırken üçüncü sırayı ise Koç Holding Şeref Başkanı Mustafa Rahmi Koç oldu. Listenin 5'inci sırasında ise Vehbi Koç’un torunu İpek Kıraç, 7'inci sırada ise diğer torun ve aynı zamanda topluluğun başında olan Mehmet Ömer Koç yer aldı. İlginç olanı ise listede 4, 6, 8, 9 ve 10'uncu sırada yer alan mükelleflerle birlikte 100’lük listede 73 rekortmen de isminin açıklanmasını istemedi! Niye acaba?
Kurumlarda ise 22,7 milyar TL vergi matrahı ile Ziraat Bankası ilk sırada yer alırken, onu Garanti Bankası ve Akbank izledi.
Vergi Hukuku derslerinde; ‘’Gelir ve servet üzerinden alınan vergiler dolaysız, mal ve hizmet harcamaları üzerinden alınan vergiler dolaylı vergiler’’ olarak tanımlanır. Yani; Gelir ve Kurumlar Vergileri dolaysız, Katma Değer ve Özel Tüketim ve benzeri vergileri ise dolaylı vergiler oluyor. Vergi gelirlerimizin; yüzde 35 kazanç ve servetlerden, yüzde 65 ise harcama ve hizmet vergilerinden alınmakta.
Özel Tüketim Vergisi malların üretim ve ithali sırasında, Katma Değer Vergisi eklenerek hesaplanmakta. Katma Değer Vergisi ise mal ve hizmetlerin her safhasında adeta bir kartopu örneği gibi büyüyerek son olarak tüketici tarafından ödenmekte. Her iki vergi de diğer satış vergileri ile birlikte fiyatlara yansıyor. Dolaylı vergi denilen bu vergilerin, vergi gelirleri içindeki payı yüzde 65 olduğu için KDV ve ÖTV 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 101 oranında artarak enflasyonu tetikleyen önemli bir unsur oldu. Bunu da halk ödedi!