Bugün 6 Mayıs. ‘’Dar Ağaçta Üç Fidanların’’ idam edilişlerinin 52’nci Yılı. Onlar kimseyi öldürmediler. İdealisttiler. Halkın bağımsızlığı mücadelesinde çıktıkları yolda ölümü göze aldılar. İdealleri için, geleceğe umut olmak için darağacına gittiler.
6 MAYIS 1972 İZMİR VAPURUNDA YAZILAN ŞİİR
Attila İlhan 6 Mayıs 1972 Tarihinde Karşıyaka’dan İzmir’e gitmek için bindiği vapurda Denizlerin idamını radyodan öğrendiği andaki aklına düşen şiire şöyle başlar;
· ‘’Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız/ O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız / Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız/ Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız /O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız’’
Yukarıda sevgiliye yazılmış gibi duygusal başlayan şiirin ilk bölümündeki ‘’Müjgan’’ bir sevgili ya da kadın adı değil, “kirpik” demektir. Attila İlhan “müjganla ben ağlaşırız” derken idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’a ağladığını anlatmaktadır. Bu şiirin öyküsünü Attila İlhan:
- “12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.” Şeklinde anlatır.
Sonra öfkesi kabarır:
- “Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı/ Güneşten ışık yontarlardı/ sert adamlardı/ Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı/ Gittiler akşam olmadan ortalık karardı”
Yeniden hüzün başlar ve bir geleceği tasavvur ederek şiirini şöyle sürdürür:
- ‘’ Gittiler akşam olmadan ortalık karardı/ Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra /Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara/ Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara/ Geceler uzar hazırlık sonbahara’’
Attila İlhan’ın ‘Tutuklunun Günlüğü’ kitabında da yer alan ‘Deniz Kasidesi’ şiiri de Denizlerle ilgilidir.
CAN BABA SUSAR MI?
Can Yücel de Deniz İçin ‘’Mare Nostrum’’ şiirini yazar. Romalılar Akdeniz için ‘’ ‘’mare nostrum’’ yani ‘’bizim deniz’’ derler. Yücel şiirine bu adı koyar. Şiirde geçen lüver kelimesi ise; silah yani tabanca demektir. Herkesin dilindeki şiir şöyledir:
- ‘’En uzun koşuysa elbet/ Türkiye'de de Devrim/ O, onun en güzel yüz metresini koştu/ En sekmez luverin namlusundan fırlayarak .../ En hızlısıydı hepimizin, /En önce göğüsledi ipi.../ Acıyorsam sana anam avradım olsun/ Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun’’
NİHAT BEHRAM ÜÇ DAĞA AĞIT
Şiirlerden söz etmişken Üç Fidanların dostu, ‘’Dar Ağacında Üç Fidan’ın’’ yazarı Nihat Behram’ın ‘’Üç Dağa Ağıt’’ şiirini yazar. Daha yazılmış yazılacak onlarca şiirler gibi… Şiirin bir bölümü şöyle:
……..
· Ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre/ durutarak gündüzleri geceleri/ durutarak adanmışlığı, mertliği, yüceliği/damıtıp sevdalarına/ neferi toprağa aşılamaya gidiyor arkadaşlarım
· Bulutlar da hafif mi kar taneleri kadar/ özgürlüğün borcu mu ödeniyor/ yaralar mı açılıyor yoksulluğa/ ezilmişliğin isyanı mı sesleniyor/ Ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre/ birer rüzgâr uğultusu bırakarak yanan ateşe
DENİZ’İN ÇANTASINDA ÇIKAN ŞİİRİ
Deniz’e ait eşyalar infazdan sonra, siyah bir torba içinde babasına teslim edilir. Torbada bazı özel eşyalar ve yeni açılmış Birinci sigarası, biri küçük, biri büyük İngilizce sözlük, Türkçe-Almanca sözlük, Bertolt Brecht, Ahmet Arif, Memet Fuat’ın kitapları, babasından gelen mektuplar ve bir cep defteri teslim edilir. Cep defterinin kapak arkasına kendi el yazısı ile karaladığı aşağıdaki şiiri de vardır.
· “Yenilmişsem/ Elim kolum bağlı/ Boynumda yağlı ip/ Gelip dayanmışsam darağacına/ Dudaklarımda yarın/ Gözlerim yarınlarda / Unutmak mı gerek seni?/ Kapılar kapalı / Tutulmuşsa gece kapkara yollar/ Sıcacık bir sevgi sunmayacak miyim insanlara?/ Bakmayacak mıyım yarınlara/ Seslenmeyecek miyim insanlara?”
BİR SİYASET DUAYENİNİN TESPİTİ İLE DENİZLER
Ülkemizin ve tarihimizin önemli günlerini herkesten önce dostlarına anımsatan, bilgi tazelemesinde bulunan siyaset büyüğü Sayın Önder Sav’da 5 Mayıs 2024 tarihinde WhatSapp mesajının bazı bölümlerini özetleyerek sunuyorum.
‘’6 Mayıs 1972 tarihinde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildiler. 1968 -1972 yıllarında devrimci öğrencilerin lideri olan Deniz Gezmiş 25 yıllık ömrüne çok etkinlik ve eylem sığdırmıştır. 1968'de öğrencilerin yenilik ve reform isteklerinin kabul edilmeyişi üzerine İstanbul Üniversitesi’nin işgali, ABD 6. Filosu’nun protesto edilmesi, aynı yıl Samsun’dan Ankara’ya ”MUSTAFA KEMAL YÜRÜYÜŞÜ bunlar arasındadır.
Hakkında çıkarılan “VUR EMRİ” üzerine arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte eylemlerini Anadolu’da gerçekleştirmek üzere yola çıkan Deniz Gezmiş, Sivas-Gemerek’te yakalandı, Ankara da Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılandı ve ölüm cezasına mahkûm edildiler. İlk yargılama aşamasında savunma görevi yapan avukat ordusunda genç bir avukat olarak katıldım. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit başta olmak üzere CHP’li milletvekili ve senatörlerin “SİYASİ SUÇLAR İDAMLA CEZALANDIRILMAMALIDIR.” diyerek karara karşı çıkmışlar fakat TBMM’nin, idam kararını onamasına engel olamamışlardır.
Gezmiş, SON ARZUSU sorulduğunda, 1936 İspanya iç savaşında ordu destekli faşist güçlerce öldürülen çoğu devrimci olan “HALK CEPHESİ” mensubu olan 600 BİN kişinin faşizme karşı kararlılıkla büyük bir inançla direnmelerinden esinlenerek onların yaşadığı acıları ve yapılan işkenceleri anlatan RODRİGO’nun GİTAR KONÇERTOSU‘nu dinlemek olduğunu söylemiş ve Ulucanlar Cezaevindeki tutukluların ISLIKLARI ile eşlik ettiği konçertoyu dinleyerek İDAM SEHPASI’na yürümüştür.’’
Kışın bittiği, baharın başladığı bu Hıdırellez gününde Işıklarda uyuyun Üç Fidanlar…