Enflasyon Muhasebesi: Satılmayan Ticari Mala Vergi!

"Gerekli yasal düzeltme yapılarak enflasyonun vergilemesi uygulamasına son verilmeli."

Sabri Arpaç Yazar sabriarpacymm@gmail.com

Dede Korkut Hikayeleri'nde geçen Deli Dumrul hikayesi vardır. Deli Dumrul, kuru bir derenin üstüne köprü yaptırır. Geçenden 33 akçe, geçmeyenden döve döve 40 akçe alırmış. Bizim enflasyon muhasebesi de öyle! Satsan da satmasan da kazansan da kazanmasan da enflasyonun vergisini vereceksin!

ENFLASYON MUHASEBESİNİN HİKAYESİ

Yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde işletmelerin finansal raporları yani; Bilanço, Gelir Tablosu ve bunlara paralel hazırlanan Nakit Akış, Finansal Temel Performans Gösterge Tabloları günün para değerleri ile geçerli gerçek değerlerini temsil ettiği söylenemez.

İşletme bilançosunda kayıtlı tüm değerlemenin giriş tarihleri ile değerlemenin yapıldığı tarihteki değerleri arasında fark, paranın zamanla değer kaybının doğal sonucu. Örneğin işletmeye kayıtlı bir arsanın 5 yıl önce alındığı tarihteki değeri ile değerleme tarihindeki değerinin para birimi ile aynı olması söz konusu olmayacağı gibi.

Mali tablolar düzeltilmesi sadece enflasyon muhasebesi için yapılmaz. Bu mali tablolar finansal işlemler için, kredi ve alım, satım ve değer işlemleri ile sermaye piyasası işlemleri için de yapılmakta. Mali tabloların parasal olmayan değerlerinin günün para değeri ile revize edilmesi aynı zamanda; çalışanları, kredi verenleri, yatırımcıları da ilgilendirmekte.

Kamu kurumlarını yani;

-Bankacılık Düzenleme ve Destekleme Kurumu (BDDK), kamu ve özel bankaları, Sermaye Piyasası Kurumu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurum (BDDK), Kamu İhale Kurumu (KİK) ve benzeri kurumlar, karar ve işlemlerinden isabetli karar vermeleri için revize edilmiş mali tablolara ihtiyaç duyarlar.

Aynı şekilde bu işletmelerden;

-Mal ve hizmet alım satımında bulunan kişi ve kuruluşlar ile bu işletmelerin tahvil ve hisse senetlerine yatırım yapmak isteyenler ve bu işletmeleri satış, devir ve birleşme suretiyle edinmek isteyenler de revize edilmiş mali tablolardan yararlanırlar.

Bu amaçla, Vergi Usul Kanunu'na göre, üretici fiyat endeksinin belirli oranları aşması durumunda enflasyon düzeltmesi zorunlu hale gelmekte, düzenlemesi vergileme ile ilgili bağlantı düzenlemesi ortadan kaldırılarak henüz satmadıkları malların vergisini vermekten kurtarılmalıdırlar.

Enflasyon muhasebesi, parasal olmayan varlıkların değerini enflasyon oranında güncelleyerek şirket bilançoların gerçekçi bir şekilde oluşmayı sağlayan bir düzenleme olarak ekonomiye yararlı bir düzenleme olarak kalmalı.

Böylece fiktif kârlılığı önleyen, finansmana erişimde bilgi avantajı sağlama ve mali tabloların şeffaflığını artırma gibi önemli faydalar da sunmakta.

MUHASEBE MESLEK ÖRGÜTÜ VE İŞ ÇEVRELERİNİN GAYRETİ

İş dünyası temsilcileri ve meslek örgütleri temsilcileri yapılan son düzenlemeler öncesinde hem de sonrasında bazı açıklamalarda bulundu. Sonuçta bu örgütlerin biraz gazı alındı gibi.

Yani gelinen noktada; ‘’cirosu 50 milyon liranın altındaki işletmelerin, geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmayacağı’’ açıklaması Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yapıldı. Yapılan açıklama çeşitli iş çevrelerince de olumlu bulundu.

Bu düzenleme ile ‘’yara pansuman’’ edilmiştir. Olması gereken enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan fiktif farkın vergilendirilmesinin önüne henüz geçilmemiştir.

Enflasyon muhasebesi sonunda bulunan kâr ya da zarar gerçek bir mal alım ve satımına dayalı bir işlem olmayıp, işletmenin hesap kalemlerinde yapılan düzeltmeden ibaret olduğunu yukarıdan beri açıklamaya çalıştım.

Muhasebe mesleğinin geldiği her aşamada emeği olan muhasebe mesleğinin çatı örgütü olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalar Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanlığı ve Hazine Bakanlığı görevlerinde bulunan Sayın Masum Türker’in deyimi ile ‘’satılmayan malın vergisi olmaz.’’

Sayın Masum Türker’in katıldığı televizyon tartışma programlarında özellikle ifade etmeye çalıştığı; yasal düzenlemenin yapıldığı sırada konunun yeterince kavranmadığı, arkasında bir vergileme olacağını iş insanları yöneticilerinin tahmin etmedikleri her hali ile belli olmuştur. Çünkü çok yüksek sesle ve haklı olarak enflasyon muhasebesini istediğini hepimiz biliyoruz. İş çevrelerinin amacı daha gerçekçi mali tablolara sahip olmaktı. Konu vergilemeye geldiğinden uyanmaya başladılar.

Muhasebe meslek mensuplarının ise adeta ‘’angaryaya’’ varan iş yükününden kurtulma gayretleri vardı. Bunun için Ankara’da çok başarılı bir eyleme de imza attılar. Sonuç olarak gelinen nokta ‘’kısa erteleme, uzun vadede ise enflasyon muhasebesine evet ama vergilemeye hayır.’’ Şimdilik bekliyoruz. Maliye bu hazır vergiden vazgeçecek mi? Bekleyip göreceğiz.

HEDEFLERİ MÜKELEFLER DEĞİL MERKEZ BANKASI BELİRLİYOR

Enflasyonun sorumlusu mükellefler değil ama onun uygulaması sonucu fiktif olarak artan muhasebe hesaplarından kaynaklanan fiktif yani gerçek olmayan karın vergisi mükelleften istenmekte. Oysa enflasyon hedeflemesini ve para politikalarını son zamanlarda sayın Cumhurbaşkanı’nın ekonomi bilimine ve uygulamalarına uymayan müdahaleleri sonucunda Merkez Bankası politikaları sonucu olduğunu herkes bilmekte!

Bilindiği gibi, Merkez Bankası enflasyon tahminlerini;

-Toplam arz-talep dengesi,

-Maliye politikasına ilişkin göstergeleri,

-Parasal göstergeleri,

-Kredi büyüklükleri,

-Ücret, istihdam, birim maliyet, verimlilik gelişmelerini,

-Kamu ve özel sektör fiyatlama davranışlarını,

-Geçmiş dönem enflasyon gerçekleşmelerini,

-Enflasyon ve döviz kurları ile bunları etkileyebilecek gelişmeleri,

-Olası dışsal şokların analizleri gibi pek çok parametrenin dikkate alarak ve ekonometrik modeller kullanarak tespit oluşturur.

Bu tahmini ve hedeflemeyi oluştururken geçmiş dönem enflasyonunu, gelecek beklentilerini, girdi fiyatları tahminlerini ve çıktı açığını göz önüne alır.

Merkez Bankası'nın cari yıl ve takip eden iki yıla ilişkin enflasyon tahminleri yılda dört defa yayımlanan Enflasyon Raporu ile açıklanır. Önceki rapor dönemine göre enflasyon tahminlerinde değişiklik olması halinde yeni tahmin, değişikliğe sebep olan unsurlar açıklanarak yayımlanır.

SATILMAYAN MALI VERGİLENDİREN BU UYGULAMAYA SON VERİLMELİDİR

Ülkemizde kazanç, irat ve emek gelirleri üzerinden gerçek kişi ve kurumların gelirleri üzerinden yasal defter ve belgeleri üzerinden hazırlanan mali tablolara dayanarak vergi hesaplanıp beyan edilerek ödemektedirler. Mali tablo parasal değerlerinin üretici fiyat endeksiyle düzeltilmiş değerleri üzerinden; enflasyonun şişirdiği henüz satılmayan malların, fiktif artışlarının vergilendirilmesi gelirin gerçekliği ilkesine aykırı. Bu konuda gerekli yasal düzeltme yapılarak enflasyonun vergilemesi uygulamasına son verilmeli.

Tüm yazılarını göster