Facebook ve benzeri sosyal iletişim ağları; bilgi, eğitim, eğlence, iletişim yanında ticari olarak da yaşamımızda yer almaya başladı. Yurt dışı merkezli bu sosyal ağlara reklam vererek hizmet alan Türkiye’deki işletmeler bu ağlara yaptıkları reklam ödemeleri üzerinden sorumlu sıfatı ile gelir, kurumlar ve katma değer vergisi kesintileri yapıp bağlı oldukları vergi dairelerine beyan ederek ödemekle sorumludurlar.
Çağımız elektronik iletişim çağı. Çok sayıda sosyal medya ağı ile iletişim sağlanıyor. Bu sosyal ağlar üzerinden haberleşme, eğitim, tanıtım, reklam ve birçok alanda iletişim yapılmaktadır. Ülkemizde en çok kullanılan sosyal ağlar Facebook, Twitter, Youtube, Instagram, Linkedın ve Foursquare'dir. Bunların verileri Alexa ve Similiarweb gibi otoriter siteler tarafından ölçümlemeleri yapılıp paylaşılmaktadır.
Vergi Usul Kanununun; bilgi verme ile ilgili 148 ve izleyen maddeleri, işe başlama ve işi bırakma ile ilgili 153 ve izleyen maddeleri, defter tutma ile ilgili 171 ve izleyen maddeleri, vesikalar ve kayıtların teşviki ile ilgili 227ve izleyen maddeleri ile Maliye’ye geniş yetkiler veren mükerrer 257’nci maddelerinde mükelleflerin ödevleri geniş bir şekilde düzenlenmiştir.
Konu ile ilgili yayınlanan 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler" başlığında yapılan açıklamaya göre;
- Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215’nci maddesinde; tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olduğu,
- 227’nci maddesinde ise; Kanunda aksine hüküm olmadıkça tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,
- Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekeceği,
Şeklinde düzenleme ve açıklamalar yapılmıştır.
Buna göre, ikamet ve işyeri yurt dışında bulunan kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında yerleşik kişi veya kuruluşlardan aldıkları geçerli belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçeye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydetmekteydiler.
Maliyeye yapılan başvuru ve şikayetler, yurt dışı temsilciliklerdeki iş yığılmaları, mükellefler bakımından da ağır külfetler nedenleriyle, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin Maliye’ye verdiği yetkiye dayanılarak, 253 Sıra Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile; yurt dışında yerleşik kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçeye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.
Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelenin düzenlendiği gündeki Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gider olarak yazabilecekler.
Ancak, vergi incelemeleri sırasında inceleme elemanı vergi müfettişleri tarafından istenmesi halinde, mükellefler bu belgeleri tercüme ettirmek zorunda olacakları Tebliğde açıklanmıştır.
Yurt içindeki bir firmaya reklam hizmeti kapsamında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumunda ise vergi ödev ve yükümlülükleri aynen Türkiye’deki kişi ve kuruluşlar gibi vergilendirme işlemlerini yerine getireceklerdir.
Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında ‘’tam’’ ve ‘’dar mükellefiyet’’ tanımları yapılmıştır. Gerçek kişilerin Türkiye’de ikamet edenleri ile tüzel kişilerin ise kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de olanlar ‘’tam mükellef’’, olmayanlar ise ‘’dar mükellef’’ sayılmaktadır.
Tam mükellefler; Türkiye içinde ve dışında elde kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilirler. Türkiye'de bir işyeri veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumların bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla elde edilen kazançları dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 30’ncu maddesinde ise; dar mükellefiyete tâbi kurumların Kanunda sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödemeler üzerinden %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi uygulanmaktadır.
Yabancı sosyal ağlardaki paylaşımların AKP İktidarının hoşuna gitmeyen paylaşımların İletişim Kurumu veya Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından keyfi olarak sansür edilmektedir. Bu kapsamda bu kuruluşlara yurt içinde temsilcilik açmaları için baskı yapılmaktadır.
Gelinen noktada, 19/12/2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile;
- İnternet ortamında verilen reklam hizmetleri vergi kesintisi kapsamına alınmış olduğu, bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerden, ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın vergi kesintisi yapılması gerektiği,
- İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.
Buna göre; internet ortamında verdikleri reklam hizmetlerine ilişkin olarak bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılan ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.
Google ve Facebook ve yukarıda sayılan sosyal ağların Türkiye'de temsilciliklerinin bulunması durumunda ise internet ortamında verilen söz konusu reklam hizmetleri Türkiye'deki iş yerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yapılan işler olarak değerlendirileceğinden, reklam hizmetlerine ilişkin olarak dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılacak ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Yurt içindeki müşterilere yönelik olarak yurt içinde yayınlanan internet ortamında reklam hizmetlerine ilişkin olarak dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılacak ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’nci maddesi; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetler ile her türlü mal ve hizmet ithalinin katma değer vergisine tabi olduğu şeklinde düzenlenmiştir.
Hizmetin Türkiye'de yapılmasının veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye'de yapıldığını ifade etmektedir.
Kanunun 9/1’nci maddesinde gerekli görüldüğü hallerde vergi güvenliği için vergi sorumluluk müessesesi getirilmiştir. Bu kapsamda; Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni veya iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödenecektir.
Bu gibi hizmetleri yerine getiren mükellefin Türkiye'de ikametgâhı, iş yeri, kanuni ve iş merkezi bulunmadığından, katma değer vergisinin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir. (Konu ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 30.05.2023 tarih ve E-39044742-130-593557 sayılı Özelgesi de bu yöndedir).