Cumhurbaşkanı adaylık konusu gündemde olduğu günden beri bütün yazılarımda Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmalıdır diye yazdım. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak seçilen kişi parlamenter sisteme geçilinceye kadar olağanüstü yetkiler kullanacaktır. Alt-üst olmuş Anayasal sistemi mevcut yetkiler kullanılarak düzeltilebilir. Şimdi Türkiye’nin kader seçimi için belediyeler ve başkanları, örgütler, milletvekilleri ve 6’lı masanın bileşenleri ile hep birlikte zorlu bir mücadele başlayacaktır.
150 YILA YAKIN DEMOKRASİ SÜRECİMİZ
Osmanlı parlamenter sisteme, 23 Aralık 1876 tarihinde Meşrutiyet’in ilanı geçti. Osmanlının ilk Anayasası olan Kanuni Esasi kabul edildikten sonra iki ayrı meclisten oluşan Meclisi Umumi kuruldu. Mebusların 1/3’ünü Padişah diğerlerini Osmanlı Halkı seçiyordu. Padişah tarafından seçilen Heyet-i Ayan yani ikinci meclis olarak faaliyet gösteren 1960’lı yıllardaki Cumhuriyet Senatodur. Diğeri Osmanlı Halkı tarafından seçilen Heyet-i Mebusan’dır.
Parlamenter sistem Cumhuriyet döneminde daha da demokratik nitelik kazanarak ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine kadar devam etmiştir.
Demek oluyor ki, kısa süreli kesintilere karşın Türkiye’nin 150 yıla yaklaşan parlamenter sistem deneyimi var. Bu sisteme Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile demokrasi geleneğimize uygun olamayan parantezi açılmıştır.
Padişahların bile kullanmadığı yetkiler şimdilerde Türkiye’de tek adam tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Açılan parantez Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi ile bir daha açılmamak üzere kapanacaktır.
KUVVETLİ BİR SİYASİ İRADE GEREKLİDİR
Bu köhne sisteme göre oluşturulan kurum ve kuruluşları, ekonomik ve sosyal düzeni yeniden düzenlemek için, refahı toplumun tüm kesimlerine yaymak için, bozulan dış ilişkileri düzeltmek için, kuvvetli bir siyasi iradeye gerek vardı. İşte bu irade başlamış bulunmaktadır.
Toplumlarda belli bir zaman dilimi içindeki ihtiyaçları ile bazı görevlere seçilen ya da atanan kişilerin görevlerinde gösterdikleri başarı ya da bir takım çevre veya mahfillere hizmet edecek parlatılmış, popüler kişiler arkalarında siyasi güç olmadan popülerliği kısa zamanda kaybolur, onu popüler hale getirenlerin hizmetinde siyasi güçten yoksun olurlar.
Bu nedenledir ki; toplumda ün kazanmış da olsa, çeşitli başarılı görevlerde bulunan ve ancak siyasi olarak kitlelere öncülük ederek yönetemeyenler başarılı olamazlar.
OLUMSUZLUKLAR GERİDE KALDI
Yaşanan süreci baştan alarak yazmanın bugüne bir faydası yok. Her şey halkın gözü önünde gelişti. Sonuçta olması gereken noktaya gelindi. İYİ Partinin ve bu siyasi iradenin genel başkanı Meral Akşener’in duraksama ve endişelerinin giderilmiş olması yararlı oldu.
Cumhurbaşkanı seçiminden sonra yeni düzen olan parlamenter sisteme geçilmeden Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile ülke yönetilecektir.
Ülkenin birikmiş sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarının birçoğu sistemin kendi ürettiği yasal ve mevzuat düzenlemeleri ile düzeltilmelidir.
Bunun için de Devlet’te ve siyasette uzun yıllar deneyim kazanmış olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çok kısa zamanda başarılı olacaktır.
Parlamenter Sisteme geçiş için TBMM’de Anayasa değişikliği için parlamentoda 400 milletvekilinin oyuna gereksinim vardır.
TBMM’de 360 milletvekilinin oyu ile değişiklik yapıldığı takdirde halk oylamasına gidilmesi gerekmektedir. Bunun olanaklı olmaması halinde ister Cumhur İttifakının, isterse de Millet İttifakı’nın adayı seçilmiş olsun sistem değişikliğine gidilmediği sürece seçilecek cumhurbaşkanı mevcut sisteme göre ülkeyi yönetmeye devam edecektir.
Gelinen noktada seçmene, partililere ve geniş halk kitlelerine karşı vaadi bulunan, planı, programı olan sorumlu bir liderlikle başarılı olunabilir.
Böylece Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçildiğinde parlamenter sisteme geçilene kadar bu sistemin geniş yetkilerini kullanmış olacaktır. AKP’nin karma karışık, antidemokratik düzenini Kılıçdaroğlu’nun güçlü, kararlı, deneyimli ve uzlaşmacı sakin gücü ile aşılacaktır.