Pep Guardiola, tam adıyla Josep Guardiola Sala… Yeşil sahaların gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri olarak adını tarihe yazdırmış bir isim. Ancak bugünlerde başarılarla dolu kariyerinin belki de en zorlu dönemini yaşıyor. Manchester City’nin yenilikçi teknik direktörü yıllardır kurduğu kazanan sistemin aksine, şimdi başarısızlık girdabında çırpınıyor.
2008'de Abu Dabi United Group’un desteğiyle modern futbolun zirvesine çıkan mavi-beyazlılar bu sezon umulmadık bir düşüş yaşıyor. Son 11 maçta yalnızca bir galibiyet alabilen İngiliz ekibi 8 mağlubiyet ve 2 beraberlikle hayal kırıklığı yaratıyor. Guardiola'nın takımlarına özgü olan "pas futbolu" ve “topa hâkimiyet” felsefesi, adeta zeminden kayıp gitmiş gibi.
Teknik direktörlük kariyerinde sayısız kupa ve rekorla anılan Guardiola bu kez mimiklerinden ve açıklamalarından dahi büyük bir baskı altında olduğunu belli ediyor. Feyenoord maçı sonrası bir gazetecinin, yüzündeki çiziklerin sebebini sorduğunda verdiği yanıt, bu ruh halini net bir şekilde özetliyor: "Tırnağımla kendimi çizdim. Kendime zarar vermek istedim.”
FUTBOLA YÖN VEREN ADAM
Guardiola yalnızca kupalar kazanmakla kalmadı, futbolun oynanış biçimini de değiştirdi. Barcelona ile başlayan ve Manchester City’de zirveye çıkan "pas futbolu" felsefesi, birçok teknik direktör için bir ilham kaynağı oldu. Ancak şimdi Guardiola’nın oyuna kattığı bu pırıltının solduğu bir dönemi izliyoruz.
City, Premier Lig'de Bournemouth ve Liverpool'a yenilirken, Şampiyonlar Ligi'nde Feyenoord ve Juventus karşısında ağır darbeler aldı. Guardiola'nın takımları geçmişte daima çözümler üreten ve sahada fark yaratan bir yapıya sahipti. Bugün ise bireysel yeteneklerin öne çıktığı ama takım oyunundan uzak bir görüntü sergiliyor.
FUTBOLA ARA İMASI
Bu zorlu süreçte Guardiola ilk kez teknik direktörlüğe ara vermeyi düşündüğünü ima ederek “Başka bir takımı yönetmeyi düşünmüyorum. Uzun vadeli bir gelecekten bahsetmiyorum ama Manchester City'den ayrılırsam aynı şeyi yapmayacağım” diyor. Bu sözler sadece bir teknik adamın yorgunluğunu değil, aynı zamanda bir efsanenin kendini sorgulama ihtiyacını da yansıtıyor.
SAHA DIŞI DA SORUNLU
Manchester City’nin yaşadığı kriz yalnızca saha içi performansla sınırlı değil. Finansal fair play kurallarının ihlali nedeniyle kulüp ciddi yaptırımlarla karşı karşıya. Küme düşme ve uluslararası turnuvalardan men edilme ihtimali kulüp üzerinde kara bulutların dolaşmasına neden oluyor... Bu durum Guardiola’nın işini daha da zorlaştırıyor.
BU OYUNDA ZAMAN ÇOK ACIMASIZ
Futbolu bir döngüler oyunu olarak görebiliriz. Her yükselişin bir düşüşü, her başarının bir duraklaması vardır. Guardiola, futbol tarihine damgasını vurmuş bir isim olarak bu döngüyü defalarca yönlendirdi. Şimdi ise bu hikâyenin bir son mu, yoksa yeniden doğuşun başlangıcı mı olacağını zaman gösterecek.
Belki de tam olarak futbol tarihine geçecek yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Guardiola'nın futbol dünyasına kattıkları unutulmaz olsa da şimdi onun zamanla olan yarışı belirleyici olacak. Sürecin sonunda City bu kabustan uyanabilir veya uzun süredir Avrupa’da başarıya hasret kalan Juventus, Barcelona, Milan gibi efsanelerin arasında yerini alabilir.