İlk haberimiz İngiltere’den. Konserlerde tuvalet kuyruğunda hayat sorgulama seansına son! Liquid Death isimli yaratıcı maden suyu markası heavy metal ruhunu sadece müzikle değil, tuvalet molalarıyla da birleştiriyor. Nasıl mı? ‘Pit Diaper’la!
Bu metal ruhlu yetişkin inkontinans bezi tuvalet sırası yüzünden sevdiğiniz şarkının en epik kısmını kaçırmanıza engel oluyor. Bunu sıradan bir bez sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Siyah deri görünümlü, metal çıtçıtlı, zincirli tasarımıyla tam bir ‘mosh pit’ aksesuarı. Yani hem rahat hem de sahneye çıkacakmış gibi şık.
Bu tuhaf bezin tanıtımda şu cümleye yer verildi:
“Konserlerin en tehlikeli yeri mosh pit değil, tuvalet kuyruğu!” İşte bu yüzden Liquid Death, hayranların “mosh pit’te güvenle rahatlamasını” sağlayacak bu ürünü tasarladı. 75 dolara satışa sunulan Pit Diaper kısa sürede yok sattı ve heavy metal dünyasında küçük bir efsane haline geldi.
Şimdi İngiltere’den İtalya’ya uzanıyoruz. Justin Sun, duvara bantlanmış bir muza 6,2 milyon dolar ödeyerek sanat dünyasında yankı uyandırdı. İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın viral eseri Comedian, Sun’ın satın alması ve ardından yemesiyle bir kez daha gündeme oturdu.
Hong Kong’daki bir otelde kameralar karşısına geçen Sun, muzu ısırırken şakayla karışık, “Diğer muzlardan çok daha iyi, gerçekten çok iyi” dedi. Çin doğumlu girişimci, bu hareketinin “sanat, memler ve kripto dünyası arasında bir köprü” kurduğunu savundu.
Bu, Comedian’ın ilk kez yenmesi değil. Daha önce bir performans sanatçısı ve bir Güney Koreli öğrenci de aynı eseri tüketmişti. Ancak Sun’un satın alımı, eserin sanatsal değerine ve onunla ilişkili tartışmalara yeni bir boyut kattı. Sun, meyveyi değiştirme hakkına sahip olsa da, asıl amacı bu performansla sanatın sınırlarını zorlamaktı.
Maurizio Cattelan’ın yarattığı Comedian, modern sanatın mizahi yüzüyle yeniden tanışmamıza vesile oldu. Peki, bir muzu 6,2 milyon dolara yemek, sanat mı yoksa bir şov mu?
Tekrar rotamızı kuzeye çevirip soluğu İngiltere’de alıyoruz. Birleşik Krallık’taki son peynir soygunu sadece yüz binlerce dolarlık bir kayıp değil, aynı zamanda yıllardır süren güvenin sarsılması anlamına geliyor. Neal’s Yard Dairy, Fransız perakendeciler için peynir göndereceğini söyleyen sahtekar bir alıcı tarafından yaklaşık 389 bin dolar değerinde peynir kaybetti. Çalınan peynirler arasında ödüllü çedarlar da vardı ki, bu peynirler sadece Birleşik Krallık için değil, dünya çapında tanınan birer marka.
Neal’s Yard Dairy bu kaybı telafi etmek için üreticilerine ödeme yaparak sorumluluk aldı. Ama mesele sadece maddi kayıptan ibaret değil. Çalınan peynirler, zanaatkar üreticilerin yıllar süren emeklerinin, hatta bir kültürün simgesi haline gelmişti. Ünlü şef Jamie Oliver bile durumu “gerçek bir utanç” olarak nitelendirdi.
Bu olayın ardından tutuklanan şüpheli kefaletle serbest bırakıldı ve polis soruşturmaya devam ediyor. Neal’s Yard Dairy ise üreticilerine ödemeyi yapmayı taahhüt etti, ama bu olayın sektörde bıraktığı yara çok daha derin.
Yönümüzü bu kez güneydoğuya çeviriyor, kendimizi Kuveyt’te buluyoruz. Arap Yarımadası ve Basra Körfezi arasındaki bu ülkenin Bahra 1 bölgesinde yapılan kazılar yedi bin yıl öncesine ait ilginç figürinler ortaya çıkardı. Bunlar dönemin sanatı hakkında yeni bir bakış açısı sunarken, şekilleriyle de dikkat çekiyor: Uzun kafatasları ve düz burunlarıyla, sanki uzaylıları andıran bu figürinler, insanlık tarihinin en eski sembollerine ışık tutuyor.
Bahra 1, 2009'dan bu yana Arap Yarımadası'ndaki Taş Devri yerleşimlerinin en önemli buluntu noktalarından biri olarak kabul ediliyordu. Ve şimdi bu küçük ama oldukça dikkatlice işlenmiş kil figürinler, Ubaid kültürüne ait sanatsal anlayış hakkında yeni sorular doğuruyor.
Ubaid kültürü Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Arap Yarımadası’na kadar geniş bir alana yayılmıştı. O yüzden, bu figürinlerin, bölgedeki ilk örnekleri olma özelliği taşıması, oldukça önemli bir buluş. Uzun zaman önce, Mezopotamya’da benzer figürinler bulunmuştu, ama Körfez bölgesinde ilk defa karşılaşıyoruz böyle bir şeyle.
Varşova Üniversitesi’nden Arkeolog Piotr Bielinski, bu figürinlerin eski toplumlar için sembolik ya da ritüel bir anlam taşıyor olabileceğini belirtiyor. Kazılar sadece estetik değil, aynı zamanda kültürel anlam taşıyan yeni bir pencere açıyor. Bu figürler o dönemin insanlar için ne ifade etti, ne amaçla kullanıldı? Henüz tam bilmiyoruz, ama her geçen gün daha çok şey keşfediyoruz.
Bir diğer ilginç bulgu ise bölgedeki seramiklerin kökenlerine dair. Arkeologlar Mezopotamya’dan ithal edilen Ubaid seramiklerinin yanı sıra, Bahra 1’in yerel üretim merkezi olduğunu da ortaya çıkardılar. Yerel olarak üretilen kaba kırmızı seramiklerin ilk örneklerinden biri burada yapılmış. Ayrıca, seramiklerin içinde yapılan analizlerde, bitkisel kalıntılara rastlandı. Bu, 6. binyılın ortalarında Arap Yarımadası’ndaki flora çeşitliliği hakkında da ipuçları veriyor.
Bu keşifler hem Ubaid kültürünün bölgedeki etkisini hem de yerel üretim tekniklerini daha iyi anlamamıza olanak sağlıyor. Bahra 1 insanlık tarihinin erken dönemlerine dair değerli bilgiler sunmaya devam ediyor ve belki de daha nice gizemi ortaya çıkarmaya aday.
Son durağımız Amerika Birleşik Devletleri. Hawaii'nin uzak köşesinde doğanın en ilginç hikayelerinden biri yaşandı. Dünyanın bilinen en yaşlı yabani kuşu olan Wisdom 74 yaşında, dört yıl aradan sonra yeniden yumurtladı. Bu özel an ABD Balık ve Vahşi Yaşam Servisi Pasifik Bölgesi tarafından duyuruldu ve sosyal medya üzerinden paylaşıldı.
Wisdom uzun kanatlarıyla tanınan bir Laysan albatrosu. Yıllardır Hawaii Takımadaları’ndaki Midway Atoll Ulusal Vahşi Yaşam Sığınağı’na geri dönerek eşi Akeakamai ile birlikte her yıl yumurtlamak için yuva kuruyor. Bu yıl ise, Akeakamai’yi birkaç yıldır göremeyen kuş, başka bir erkekle etkileşime girmeye başlamış. Uzmanlar, Wisdom'ın bıraktığı yumurtanın 60. yumurtası olabileceğini düşünüyorlar.
Yumurtası henüz çatlamadı ama yetkililer bunun olacağı konusunda umutlu. Yaban hayatı biyoloğu Jonathan Plissner “Yumurtanın çatlayacağı konusunda iyimseriz” diyerek kuşların yavrularını büyütmek için her yıl yuvalarına geri döndüklerini belirtti.
Wisdom’ın hikayesi sadece bir kuşun öyküsü değil, aynı zamanda doğanın direncini simgeliyor. 1956 yılında ilk kez bantlanan Wisdom 30’dan fazla yavru büyütmüş. Laysan albatroslarının tipik ömrü 68 yılken, Wisdom’ın bu yaştan sonra bile yavrularını büyütmeye devam edecek olması doğanın olağanüstü gücünü gösteriyor.